Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/347 E. 2023/359 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/347 Esas
KARAR NO : 2023/359

DAVA : Marka Hakkının İhlali / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/08/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlali / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 30/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, …sayılı markanın sahibi olduğunu, … sayılı marka üzerinde de inhisari lisans hakkının bulunduğunu, söz konusu markaların 41 ve 43. sınıflarda tescilinin bulunduğunu, müvekkilinin markayı 1976 yılından beri kullandığını ve 1998 yılında tescil ettirdiğini, müvekkil markasının tanınmış olduğunu, davalı tarafın, müvekkilinin hem münhasır lisans sahibi olduğu markasının hem de tescilli markasının esas unsuru olan … ibaresini aynı sınıfta yer alan hizmetler üzerinde kullandığını, davalının işyerinde ve …. sitesinde kullanımların yer aldığını, …. sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunduklarını, tedbir kararının kabul edildiğini, ancak, teminat yatırılamadığından kararın uygulanamadığını, söz konusu dosya kapsamında alınan raporda markalar arasında iltibas olduğunun ortaya konulduğunu, davalının eylemlerinin marka hakkının ihlali ve haksız rekabet oluşturduğunu, maddi ve manevi tazminat talepleri ile ihtiyati tedbir taleplerinin olduğunu ifade ederek; öncelikle, ihtiyati tedbir kararı verilerek, dava konusu görsellerin kullanıldığı ürünlerin, davalının fiillerinin durdurulmasına, tecavüz oluşturan tüm kullanımların engellenmesine, bu kapsamda olmak üzere, “…” ibaresini içeren ve davalının işyerinde kullanılan her türlü materyalin toplatılmasına, tabelaların kaldırılmasına, ticari evrakın toplanmasına, karşı yana ait web sayfasında yer alan görsellerin de tedbir yoluyla kaldırılmasına, yapılacak yargılama sonucunda; davalı yan fiillerinin, müvekkilinin münhasır lisans sahibi olduğu markadan ve tescilli markasından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, davalı yanın tecavüz eylemlerinin men’i ve ref’ine, bu kapsamda olmak üzere ihlale konu tabelanın kaldırılmasına, davalının işyerinde kullanılan “…” ibareli her türlü materyalin toplatılmasına, “….” adlı web sayfasına erişimin engellenmesine, davalı fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine, belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, ihlalin tespit edildiği 17.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine, 7.500,00 TL manevi tazminatın, ihlalin tespit edildiği 17.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine, masrafları davalı yanca karşılanmak kaydıyla, müvekkili lehine verilecek kararın hüküm fıkrasının yurt çapında yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18/04/2022 tarihli dilekçesinde; Maddi tazminat isteminin 6769 sayılı SMK m.151/2-c hükmüne göre hesaplanmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 23/06/2023 tarihli dava değeri artırım dilekçesinde özetle; Alınan son bilirkişi raporu doğrultusunda, maddi tazminat taleplerinin toplam 1.428,00 TL olmak üzere kabulüne, 1.428,00 TL maddi tazminatın ihlalin tespit edildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava; marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki korunma istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının üzerinde inhisari lisans hakkı sahibi olduğunu iddia ettiği … sayılı “…” ibareli marka ile üzerinde malik sıfatıyla hak sahibi olduğunu iddia ettiği …sayılı “…” ibareli markadan kaynaklı olarak; davalının “….” adresinde yer alan işletmede, “….” ibareli sanal ortamda yer alan markasal kullanımlarının, davacıya ait marka haklarını ihlal ve haksız rekabet mahiyetinde olup olmadığı, buna bağlı olarak; marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, tecavüz oluşturan eylemlerin men’i, ref’i, ihlale konu tabelaların kaldırılması, davalı işyerinde kullanıldığı iddia edilen “…” ibareli her türlü materyalin toplatılması, “…” adlı web sayfasına erişimin engellenmesi, belirsiz alacak olarak 1.000,00 TL maddi tazminat (bedel artırım dilekçesiyle talep 1.428,00 TL’ye yüksetilmiştir), 7.500,00 TL manevi tazminat ve hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden dilekçe teati aşaması tamamlanmış, …. sayılı dosyası iş bu dosya arasına alınmış, marka tescil belgeleri ve lisansa mesnet evrak …’ten celp edilmiş, tarafların ibraz ettikleri evrak ve mahkememizce yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılar dosya arasına alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek raporlar alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri evrak, mahkememize verilen müzekkere cevapları, …. sayılı dosya içeriği, marka tescil belgeleri ve lisansa ilişkin evrak, özel veya teknik hususlar bakımından saptamalar barındıran bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait …sayılı ” …” ibareli markanın 43.sınıfta yer alan “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” bakımından 10.04.2014 tarihinde tescil edildiği, dava tarihi itibariyle söz konusu markanın koruma süresinin devam ettiği, davacı yanın üzerinde malik sıfatıyla iş bu markaya dayalı olarak marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki koruma talep edebileceği, tespit edilmiştir.
Davacı yanın üzerinde inhisari lisans hakkı bulunduğunu iddia ettiği … sayılı ” …” ibareli markanın dava dışı “…” adına kayıtlı olduğu, 41.sınıfta yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar, eğitim ve öğretim hizmetleri.” bakımından 18.03.1999 tarihinde tescil edildiği, markanın yenileme işleminin yapıldığı, dava tarihi itibariyle koruma süresinin devam ettiği, tespit edilmiştir. Söz konusu markaya ilişkin tedavüllü … evrakı incelendiğinde;… sayılı markanın maliki davacı … iken; markanın kapsamında yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü, öğretim amaçlı kurslar, eğitim ve öğretim hizmetleri.” bakımından, 18.12.2006 tarihinde markanın kısmen dava dışı “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi”ne devredildiği, kısmi devir olgusunun 27.04.2007 tarihinde …’e bildirildiği, kısmi devir işlemi sonrası yeni oluşturulan marka dosyasına … sayılı numaranın verildiği, 18.12.2006 tarihinde; dava dışı “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi” ile davacı arasında kısmi devre konu iş bu marka bakımından, kapsamında yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetleri bakımından, kısmi devralan şirket tarafından, davacıya 50 yıl süreli, 5.000,00 YTL karşılığında inhisari lisans verildiği, inhisari lisans akdinin …’e 17.08.2007 tarihinde bildirildiği, daha sonra; “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi”nin iş bu markayı, dava dışı …’ye 24.05.2011 tarihide devrettiği, devir olgusunun …’e 20.06.2011 tarihinde bildirildiği, daha sonra …’nin iş bu markayı 27.01.2014 tarihinde …’ya devrettiği, devir olgusunun 29.01.2014 tarihinde …’e bildirildiği, son olarak; …’nın iş bu markayı, dava dışı …’a 02.11.2018 (14.07.2020 tarihinde düzeltme beyannamesi akdedilmiştir) tarihinde devredildiği, devir olgusunun 16.07.2020 tarihinde …’e bildirildiği müşahede edilmiştir.
Davacı yanın 18.12.2006 tarihinde akdettiği lisans sözleşmesi ile … sayılı marka kapsamında yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetleri bakımından 50 yıl süreli inhisari lisans hak sahibi olduğu markanın, daha sonra lisans veren marka sahibi “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi” tarafından dava dışı 3.kişiye devredilmesi, daha sonra 3.kişiler arasında devir olgularının birbirini izlemesi nedeniyle; davacı yanın söz konusu marka üzerinde inhisari lisans hakkının devam edip etmediğinin irdelenmesi gerekmektedir. Zira; davacı yanın, söz konusu marka üzerinde inhisari lisans hakkının devam ettiğinin kabulü halinde, iş bu davaya mesnet olarak söz konusu markanın da dikkate alınması gerekeceği, aksi halde davacı yanın söz konusu markadan kaynaklı olarak iş bu davada marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarını ileri süremeyeceği tespit edilmektedir.
… sayılı kararında da zikredildiği üzere; 6098 sayılı TBK ve mülga 818 sayılı BK’da düzenlenmemiş olması nedeniyle atipik sözleşmelerden olan lisans sözleşmelerini, “mülkiyet hakları sahiplerinde kalmak koşuluyla, marka, patent, tasarım ve know-how gibi gayri maddi nitelikteki fikri ve sınai hakların, başkalarınca kullanımına izin verilmesi” olarak tanımlamak mümkündür.
Somut olayda da; davacı ile dava dışı “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi” arasında … sayılı markanın kapsamında yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetleri bakımından inhisari lisans sözleşmesine konu edildiği açıktır.
Lisans sözleşmelerinde marka kullanımının, miktar ve süresinin taraflar arasındaki sözleşme koşullarına göre belirlenmesi gerekir ise de, bu tür sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler ile sözleşmenin sona ermesine hangi kanun hükümlerinin uygulanacağının belirlenmesi gerekir. Bu konuda esas alınacak ölçüt ise, lisans sözleşmelerinin TBK’da düzenlenen hangi tür sözleşmelere daha çok benzediğinin tespiti ve imkan verdiği ölçüde bu sözleşmeye ilişkin hükümlerin uygulanması şeklinde olmalıdır.
Lisans sözleşmelerinin, sözleşme içeriğine göre, adi ortaklık, hasılat kirası ve satım sözleşmelerine benzeyen yönleri bulunmaktadır (….). Keza, 5846 sayılı FSEK’nın 56/3.maddesinde ise, lisans sözcüğü yerine “ruhsat” tabiri kullanılmış olup, burada düzenlenmede yer alan “Basit ruhsatlar hakkında hasılat kirasına, tam ruhsatlar hakkında intifa hakkına dair hükümler uygulanır” şeklindeki düzenlemeye istinaden, lisans sözleşmeleri hakkında, sözleşmenin düzenleniş amacına göre, 6098 sayılı TBK ve mülga 818 sayılı BK’da düzenlenmiş bir sözleşme türü olan hasılat kirası ve intifa sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir (….).
Somut olayda; marka inhisari lisans sözleşmesine hangi hükümlerin uygulanacağına ilişkin olarak, 5846 sayılı FSEK m.56/3 hükmünde düzenlenen, FSEK’teki tam ruhsatlar hakkında Kanun Koyucu’nun bulmuş olduğu çözüm yolunun, kıyasen uygulama alanı bulması gerekecektir. FSEK m.56/3 hükmünde yer alan düzenlemenin somut olaya kıyasen uygulanması neticesinde; inhisari lisans sözleşmesine ilişkin olarak intifa hakkına dair hükümler uygulama alanı bulacaktır.
İntifa hakkı; 4721 sayılı TMK m.794 vd hükümlerde düzenlenen sınırlı bir ayni haktır. Sınırlı ayni haklar; eşya üzerinde sahibine sınırlı bir hakimiyet sağlasa da, sağlanan bu haklar da ayni hak niteliğindedir. Şöyle ki; bir sınırlı ayni hakkın kurulması, mülkiyet hakkının kullanılması imkânını tamamen ortadan kaldırmamakla birlikte, sınırlı ayni hak var olduğu sürece, mülkiyet hakkı, sınırlı ayni hakkın hak sahibine sağladığı yetkilerin kapsamına bağlıdır (…).
İntifa hakkı ayni bir hak olup, intifa hakkı sahibi, hak konusu eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sahibidir. Malik eşya üzerinde hukuki tasarruflarda bulunabilir; onun mülkiyetini başkasına geçirebilir, üzerinde ayni haklar kurabilir. Ancak bu tasarruflar, intifa hakkının varlığı ve kapsamı üzerinde etkili olmaz. İntifa hakkı belirli bir süre için kurulmuşsa, bu sürenin dolmasıyla birlikte sona erer (TMK m.797/1)
Yukarıda yer verilen açıklamalara göre; davacının, dava dışı “… Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi”nden aldığı inhisari lisans sözleşmesine intifa hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu şekilde yapılan uygulama neticesinde, davacıya sınırlı ayni hak sağlayan lisans sözlemesinin, sözleşmeye konu markanın lisans veren tarafından mülkiyetinin devredilmesi ve bu devir olgusunun üçüncü kişiler arasında da devam etmesi olgusunun, lisans sözleşmesinin varlığına ve hüküm-sonuçlarını doğurmasına engel teşkil etmeyeceği, 50 yıl süreli olarak akdedilen lisans sözleşmesinin iş bu dava tarihi itibariyle etkisinin devam ettiği, dolayısıyla; davacı yanın üzerinde inhisari lisans alan sıfatıyla iş bu markaya dayalı olarak marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki koruma talep edebileceği, tespit edilmiştir.
Dava dosyasında yapılan inceleme neticesinde; davalının markasal nitelikteki kullanımının anaokulu ve gündüz bakım kreş hizmetlerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Nitekim incelenen D.İş dosyasında alınan raporda da işyerindeki tabelada ve sosyal medya hesaplarında markasal kullanımların olduğunun belirtildiği, “Aleyhine tespit yapılan işletme tarafından yürütülen faaliyetlerinin, 2-6 yaş grubu çocuklara yönelik anaokulu ve gündüz bakımevi (kreş) hizmetleri olduğu tespit edilmiştir.” tespitlerinin ifade edildiği görülmektedir. Davalı tarafından aksi yönde bir iddiaya yer verilmemiştir. Yine dosya kapsamında yer alan deliller incelendiğinde; söz konusu hizmetlerin davalı tarafından sunulduğu görülmektedir. Kaldı ki davalı tarafından süresinden sonra ibraz edilen cevap dilekçesi ekinde sunulan vergi levhasında da faaliyet konusu “çocuk gündüz bakım kreş faaliyetleri, engelli çocuklar için olanlar ile bebek bakıcılığı dahil okul öncesi eğitim faaliyetleri çocuk kulüpleri (5 yaş ve üzeri çocuklar için) hariç)” olduğu da görülmüştür. Bu yönüyle tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davalının markasal kullanıma konu ticari faaliyetinin anaokulu ve gündüz bakım-kreş hizmetlerine yönelik olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafın …sayılı markasının 43. sınıfta yer alan “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri.” hizmetlerinde ve inhisari lisans sahibi olduğu … sayılı markanın 41. sınıfta yer alan “Ana okulları ve çocuk kulübü” hizmetlerinde tescilli olduğu tespit edilmiştir. İnhisari lisans sözleşmesi “ana okulları ve çocuk kulübü, ana okulları ve çocuk kulübü hizmetlerinin içerisinde olmak üzere, hafta içi ve hafta sonu kursları olarak bale, jimnastik, İngilizce, müzik ve santranç gibi kursların yapılması” hizmetlerini kapsamaktadır.
Yukarıdaki tespitler kapsamında, davalının ticari faaliyetleri kapsamında yürütülen hizmetin, davacının hak sahibi olduğu markalar kapsamında yer alan hizmetler ile aynı tür/ilişkili olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
…. sayılı dosyası kapsamında icra edilen delil tespiti sonrası mahkemesine ibraz edilen bilirkişi raporu kapsamında işyerinde ve sosyal medya hesabında yapılan incelemede, markaların asli unsurlarına göre iki farklı grupta değerlendirildiği “Birinci grup olarak örnekleri sunulan kullanımlarda “…” ibaresinin asli ve baskın markasal unsur olarak yer aldığı ve bu kullanımların tespit isteyenin tescil ve lisans yoluyla hak sahibi olduğu markalarıyla iltibas yaratacak nitelikte kullanımlar olduğu; ikinci grup olarak örnekleri sunulan kullanımlarda “…” ve “….” ibarelerinin asli ve baskın markasal unsur olarak kullanıldığı, ayrıca bu markalarda tespit isteyen tarafın hak sahibi olduğu markalardan farklı logo ve tasarımlar kullanıldığı dikkate alındığında, bu kullanım örneklerinin iltibas yaratacak nitelikte olmadığı; “… koleji”, “… kurs” … …” markalarında … ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığı ve bu alt markaların tespit isteyenin hak sahibi olduğu markalarla iltibas yaratacak nitelikte olduğu,” tespitlerine yer verildiği görülmüştür.
Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 11/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda yer verilen tespitlere göre;
…. adresi üzerinden yapılan incelemede; delil tespit tarihi itibariyle yapılan kullanımların halen hesapta yer aldığı tespit edilmiştir. Delil tespit işleminden sonra hesap üzerinden paylaşım yapılmadığı, son paylaşımın 27/6/2019 tarihinde ve raporda görseline yer verildiği gibi olduğu tespit edilmiştir. İlk paylaşımın ise 12/12/2017 tarihinde yapıldığı ve raporda görseline yer verildiği gibi olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan incelemede ilk paylaşım ile 13/6/2018 tarihine kadar yer alan görsellerdeki paylaşımların “…+… …” markasal kullanımlarına, 27/6/2019 tarihli 4 paylaşımda ise “….” markasal kullanımlarına yer verildiği tespit edilmiştir.
Söz konusu hesapta “…” instagram hesabına link verildiği görülmüştür. İki hesabın bağlantılı olması nedeniyle “…” hesabı bilirkişi marifetiyle incelenmiştir. Raporda görseline yer verildiği üzere, söz konusu instagram hesabında, herhangi bir paylaşımın ve markasal kullanımın bulunmadığı tespit edilmiştir.
…. adresi üzerinden yapılan incelemede; delil tespit tarihi itibariyle yapılan kullanımların halen hesapta yer aldığı tespit edilmiştir. Delil tespit işleminden sonra hesap üzerinden paylaşım yapılmadığı, son paylaşımın 31/08/2018 tarihinde ve raporda görseline yer verildiği gibi olduğu tespit edilmiştir. İlk paylaşımın ise 29/7/2017 tarihinde yapıldığı ve raporda görseline yer verildiği gibi olduğu tespit edilmiştir.
Yapılan incelemede görsellerdeki paylaşımlarda “…+… …” markasal kullanımlarına yer verildiği tespit edilmiştir.
Söz konusu hesapta “…” internet sitesine link verildiği görülmüştür. İki hesabın bağlantılı olması nedeniyle …. web sitesi bilirkişi marifetiyle incelenmiştir. Raporda görseline yer verildiği üzere, söz konusu internet sitesinin kullanımda olmadığı, herhangi bir markasal paylaşımın ve kullanımın yer almadığı tespit edilmiştir. Delil tespit tarihinde de sitenin kullanımda olmadığının tespit edildiği görülmüştür.
Davalı tarafın 25/03/2022 tarihli süresinden sonra ibraz ettiği cevap dilekçesinin ekinde (3 nolu eki), Kurum isminin değişimine dair … olur yazısı ile tabela kullanımlarını sunduğu görülmüştür. … 24/11/2021 tarihli “Değişiklik İzin Belgesi” incelendiğinde; “….” olan kuruluş adının “…” olarak değiştirildiği görülmüştür. İzin belgesinde, söz konusu ruhsat değişikliğinin 09/11/2021 tarihinden itibaren geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda davacı tarafından delil olarak sunulan yeni tabela kullanımlarına raporda yer verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı yanın markasal kullanımlarında “…” ibaresine yer vermesinden kaynaklanmaktadır.
“…” ibaresi; “Gelişme işi; Serpilip büyüme; İlerleme, inkişaf, tekâmül; Aksiyon (tiyatroda)” anlamlarına gelmektedir. İbarenin birden fazla anlama sahip olduğu görülmektedir. …’de de yaygın kullanımı olan ibare; süreçlerin, olayların ve/veya canlıların ilerlemesini, olgunlaşmasını ifade etmektedir. İbarenin sahip olduğu farklı anlamlardan birinin “serpilip, büyümek” olduğu bilinmektedir. Çekişme konusu sektör göz önüne alınarak inceleme yapılmıştır. “…” kelimesinin doğrudan doğruya ve hiçbir zihni çabaya gerek kalmaksızın anaokulu ve kreş hizmetlerini veya eğitim ve öğretim hizmetlerini tanımlamak için kullanıldığını söylemek mümkün değildir. Yine bu ibarenin refleks olarak söz konusu hizmetleri akla getirdiğini kabul etmek de isabetli olmayacaktır. Buna karşın belli bir zihinsel çaba ve analiz yapıldığında ibarenin, ilgili sektörde çağrışım yapan bir kullanım olduğu da görülmektedir. Bu yönüyle ibarenin marka içerisinde kullanımı önem arz edecektir. Çekişme konusu sektörde, geri planda ve gerçek anlamıyla ibarenin marka içerisinde kullanılması iltibasa neden olmayabilecekken, ibarenin kullanım şekli ve ön planda kullanılmasının iltibasa neden olabileceği kabul edilebilecektir. Bu yönüyle, ibarenin sektörde doğrudan tanımlayıcı veya düşük ayırt ediciliğe sahip bir ibare olarak kabul edilemeyeceği, ancak görece zayıf karakterli bir ibare olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir. Öte yandan dosya kapsamında davacı tarafından sunulan deliller incelenmiştir. Davacı tarafından sunulan flash bellek içerisinde; “1994, 1998-1999, 1999-2000 ve 2013-2014” yıllarına ait (dört adet) yıl sonu etkinlik ve mezuniyet töreni görüntülerinin olduğu, anasınıfı ve kreş çocuklarının yılsonu gösterileri yaptıkları, diplomalarını aldıkları, videolardaki bir kısım kullanımlarda “… … …”, bir kısım kullanımlarda “… anaokulu” ibarelerinin kullanıldığı görülmüştür. Yine davacı tarafından sunulan deliler incelendiğinde; … alınan 13/6/1983 tarihli “…” açılma izin belgesi ile 15/12/1995 tarihli işyeri açma ve çalışma ruhsatının, … alınan 14/2/1991 tarihli “…” açılış izin belgesi ile İlçe … tarafından düzenlenmiş 18/7/2011 tarihli ve “….” konulu yazının sunulduğu görülmüştür. Delil olarak sunulan evrak arasında; Aralık 2010’da “… …”i tanıtan bir gazete köşe yazısının, 2014-2018 yılları arasına ait “….” ve “…” ibarelerini içerir ajanda kapağı görsellerinin, üzerinde “… …” ibaresinin yer aldığı ama tarihin yer almadığı broşürün, 13 Ağustos 1992 tarihli köşe yazısının (köşe yazısında davacının röportajının yer aldığı, 19 yıldır özel bir yuvanın yöneticiliğini yaptığı bilgisinin paylaşıldığı, ancak, “… …” veya “… anaokulu” ibarelerinin yer almadığı görülmüştür.), 2001, 2005 ve 2008 yıllarına ait “… …” ibaresi içerir yaz okulu broşürlerinin, farklı etkinliklerde çekilmiş üzerinde tarih bilgisi yer almayan görsellerin, 31/5/2017 tarihli etkinlik afişinin, 1994 ve 2013 yılına ait “… …” ibaresini içerir iki adet öğrenci diploması örneğinin, takdir ve etkinlik belgesinin, 30/5/2019 tarihli “…” davetiye örneğinin ve veliler tarafından farklı tarihlerde “… …”e hitaben yazılmış yazıların yer aldığı görülmüştür. Davacının delilleri ve tüm kullanımları incelenmiştir. Yapılan incelemede, davacının çekişme konusu sektördeki kullanımlarıyla bu ibarenin ayırt ediciliğini arttırdığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının hak sahibi olduğu markalar ile davalının tespit edilen markasal kullanımları karşılaştırıldığında; davacının hak sahibi olduğu markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu, markalarda yer alan “…” sözcüğünün “…” sözcüğüne göre oldukça küçük punto ile yazıldığı ve markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı, markalarda yer alan “çocuk yüzü” ve “kavisli ok” figürlerinin “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca “…” sözcüğüne göre ikincil konumda kaldıkları, dolayısıyla davacı yanın hak sahibi olduğu markaların asli unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı yanın bir kısım markasal kullanımlarında “…” ibaresi ve bu ibarenin yanında bulunan ayırt ediciliği bulunmayan tali sözcükler ve basit bir … unsurunun yer aldığı, davalının fiziki ve sanal ortamlarda yer alan iş bu markasal kullanımların asli unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalıya ait diğer bir kısım markasal kullanımlarda ise “… …” ibaresi ve bu ibarenin yanında bulunan ayırt ediciliği bulunmayan tali sözcükler ve basit bir … unsurunun yer aldığı, her ne kadar “…” sözcüğünün davaya konu hizmetler bakımından başlangıçta bulunan ayırt ediciliğinin kavramsal olarak güçlü olmadığı kabul edilse de, davacı yanın, yukarıda yer verildiği şekli ile bu sözcüğün, davaya konu hizmetler bakımından ayırt ediciliğini arttırdığı, ayırt ediciliğin arttırılmasının, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini artıran bir unsur olarak göz ardı edilemeyeceği, davalının gerek “…”, gerekse “… …” ibareli markasal kullanımlarında, “…” sözcüğünün kavramsal otonomisini markasal kullanımların genel görünümü içinde kaybetmediği, davalının markasal kullanımlarının asli unsurlarından biri olarak ayırt edici özelliğini koruduğu, buna göre; daha önce davacının hak sahibi olduğu “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra; davalı yanın tespit edilen “…” ve “… …” ibareli markasal kullanımları, davacının hak sahibi olduğu markaları ile vermiş olduğu hizmet ile aynı/aynı tür hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde; gerek hizmetlerin aynı/aynı tür olacak şekilde benzer olması, gerekse davacı yanın “…” ibaresine markasal olarak katmış olduğu ayırt edici etki de dikkate alındığında, davalının markasal kullanımları ile davacının hak sahibi olduğu markalar arasında ilişki kuracağı, markaların aynı ticari kökeni işaret ettiği hususunda yanılsamaya yaşayacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayacağı, bu nedenle; davalı yanın yukarıda belirtilen markasal kullanımlarının, davacının hak sahibi olduğu marka haklarına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı yan her ne kadar markasal kullanımlarını, dava dışı 3.kişi ile yapmış olduğu … sözleşmesinin bahşettiği tescilli markasal kullanıma icazet olgusuna dayandırmışsa da; davalı yanın, davaya cevap verme süresi sona erdikten sonra, ilk olarak 25.03.2022 tarihli dilekçesi ile ileri sürdüğü bu savunmaya, savunmanın genişletilmesi yasağı nedeniyle usul yönünden itibar edilmemiştir. Usul yönünden bir eksiklik bulunmasaydı dahi; davalı yanın markasal kullanımlarına mesnet gösterdiği markaların, davacının iş bu davada mesnet gösterdiği markalardan sonraki tarihli oldukları, SMK m.155 hükmü uyarınca, sonraki tarihli markaların, önceki tarihli markalardan kaynaklı ihlal iddiası bakımından hukuka uygunluk sebebi oluşturmayacağı da açıktır.
Davalının, marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğu tespit edildiğinden; davalının, davacıya ait …sayılı marka hakkına ve davacının inhisari lisans sahibi olduğu … sayılı marka hakkına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğunun tespitine, tecavüz eylemlerinin men ve ref’ine, bu kapsamda ihlale konu üzerinde “…” ibaresi bulunan tabelaların kaldırılmasına, davalının işyerinde kullanılan “…” ibareli her türlü tanıtıcı materyalin toplatılmasına, “…” ibareli web sayfasına erişimin engellenmesine, karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak kaydıyla hüküm fıkrasının ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine, karar verilmiştir.
Davacı yan marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturan eylemler nedeniyle SMK m.151/2-c hükmü uyarınca maddi tazminat isteminde bulunmuştur.
SMK m.151/2-c hükmüne göre; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeli, yoksun kalınan kazanç olarak mütecavizden talep edilebilir.
…. sayılı kararında belirtilen “varsa emsal lisans sözleşmelerinin ibrazı hususunda taraflara süre verilmesi, daha sonra konusunda uzman bilirkişi kurulundan, somut olayın özellikleri ve şartları dikkate alınarak, tarafların cirosu, üretim ve satış kapasitesi, satılabilecek ürün miktarının esas alınması suretiyle davalının iş ve işlem hacmine uygun bir lisans bedelinin, maddi tazminat olarak belirlenmesi” kriterleri doğrultusunda somut olayda tazminat değerlendirmesi yapılmıştır.
Buna göre; davacı tarafça emsal olarak dosyaya sunulan “….” incelendiğinde; sözleşmenin dava dışı … San ve Tic. Ltd. Şti. (lisans veren) ile davacı … … (lisans alan) arasında 18/12/2006 tarihinde imzalandığı, … sayılı … … + … markasının devirden sonra verilecek tescil numarası altında, “ana okulları ve çocuk kulübü hizmetleri ile bu hizmetler içinde olmak üzere hafta içi ve hafta sonu kursları olarak bale, jimnastik, İngilizce, müzik ve satranç gibi kursların yapılması dahil” kullanım haklarının devredildiği, lisans alana inhisari lisans olarak verildiği, lisans verenin sözleşmeye konu hizmetlerle ilgili olarak üçüncü şahıslara lisans veremeyeceği, lisans alanın alt lisanslar verebileceği, marka hakkına tecavüz durumunda lisans alanının kendi adına dava açama yetkisine sahip olduğu, sözleşme süresinin, 18/12/2006 tarihinden itibaren 50 yıl olduğu, sözleşmenin 03/09/2007 tarihinde marka siciline şerh ve ilan edildiği, lisans bedelinin 5.000,00 YTL (Beş bin YTL) olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
Lisans sözleşme bedeli olan 5.000,00 TL’nin tüm … sınırları kapsamında geçerli olan 50 yıl (365 gün X 50 yıl=18.250 gün) süreli inhisarı bir sözleşme olduğu da gözetilerek, lisans sözleşme tarihi (18.12.2006) ile markanın facebook üzerinden kullanıldığı tarih olan (29.07.2017) için ayrı, markanın facebook üzerinden kullanıldığı ikinci tarih olan (12.12.2017) için ayrı olmak üzere, sözleşme bedelinin enflasyondan etkilenmesiyle ilgili hesap, Denkleştirici Adalet İlkesi çerçevesinde yapılmıştır.
11/05/2023 havale tarihli bilirkişi ek raporunda tablolaştırıldığı üzere; 18/12/2006 tarihinde imzalanan emsal lisans sözleşmesinin süresi 50 yıl olup, bu süre için öngörülen lisans bedeli tek sefere mahsus 5.000,00 YTL (Beş bin YTL) dir. Diğer bir ifadeyle sözleşme, 50 yıl karşılığı olarak 5.000,00 TL bedele ilişkindir. Lisans sözleşmesinin imza tarihi olan 18/12/2006 tarihinden markanın facebookta kullanıldığı tarih olan 29/07/2017 arasındaki enflasyonist etki dikkate alındığında ise 18.250 günlük (50 yıllık) lisans bedelinin 29/07/2017 tarihi itibariyle toplam 16.510,00 TL olacağı tespit edilmiştir. Söz konusu bedel, emsal lisans sözleşmede belirtilen 50 yıllık lisans sözleşmesinin enflasyonist etkiden kaynaklanan 29/07/2017 tarihli güncel değeridir. Bulunan yeni değer olan 16.510,00 TL üzerinden bir günlük lisans bedeli ise (16.510,00/18.250gün=) 0,9047 TL’dir. Davalının haksız kullanım süresi olarak 29/07/2017-30/12/2021 tarih aralığı kabul edildiğinde bu süreye tekabül eden 1615 gün için bir markaya ilişkin lisans bedelinin (1615günx0,9047=) 1.461,09 TL tutarında olacağı tespit edilmiştir.
Lisans sözleşmesinin imza tarihi olan 18/12/2006 tarihinden markanın facebookta kullanıldığı tarih olan 12/12/2017 arasındaki enflasyonist etki dikkate alındığında ise 18.250 günlük (50 yıllık) lisans bedelinin 12/12/2017 tarihi itibariyle toplam 17.200,00 TL olacağı tespit edilmiştir. Söz konusu bedel, emsal lisans sözleşmede belirtilen 50 yıllık lisans sözleşmesinin enflasyonist etkiden kaynaklanan 12/12/2017 tarihli güncel değeridir. Bulunan yeni değer olan 17.200,00 TL’nin bir günlük lisans bedeli ise (17.200,00/18.250gün=) 0,9425 TL’dır. Davalının haksız kullanım süresi olarak 12/12/2017-30/12/2021 tarih aralığı kabul edildiğinde bu süreye tekabül eden 1479 gün için bir markaya ilişkin lisans bedelinin ise (1479×0,9425=) 1.393,96 TL tutarında olacağı tespit edilmiştir.
Yukarıdan görüldüğü üzere; davalının haksız kullanım süresi olarak 29/07/2017-30/12/2021 tarih aralığı kabul edildiğinde bu süreye tekabül eden 1615 gün için markaya ilişkin lisans bedelinin 1.461,09 TL tutarında olacağı, davalının haksız kullanım süresi olarak 12/12/2017-30/12/2021 tarih aralığı kabul edildiğinde ise bu süreye tekabül eden 1479 gün için markaya ilişkin lisans bedelinin ise 1.393,96 TL tutarında olacağı tespit edilmiştir. Her iki tutar birbirine yakın olduğundan ve yaklaşık 5 aylık zaman aralığındaki fark tutarın düşük olması nedeniyle mahkememizce ortalaması alınmak suretiyle sadeleştirme yöntemi uygulanmıştır.
Buna göre; nihai lisans bedelinin ((1.461,09+1.393,96)= 2.855,05/2~) 1.428,00 TL olacağı kanaatine varılmıştır. 1.428,00 TL maddi tazminatın, dava dilekçesinde faiz başlangıcı olarak talep edilen 17/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı yan marka hakkı ihlali nedeniyle manevi tazminat isteminde de bulunmuştur. Davalının, davacının hak sahibi olduğu markalar ile iltibas tehlikesi oluşturan markasal kullanımlarda bulunma eyleminden kaynaklı olarak davacı markasının ticari piyasada edindiği imajı zedelediği, bu nedenle manevi tazminat talep etme koşulunun oluştuğu anlaşılmakla; ihlale konu markasal kullanımların süresi, yoğunluğu ve niteliği, ihlale konu hizmetin türü, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; 2.500,00 TL manevi tazminatın 17/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının, davacıya ait …sayılı marka hakkına ve davacının inhisari lisans sahibi olduğu … sayılı marka hakkına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğunun TESPİTİNE, tecavüz eylemlerinin MEN ve REF’İNE, bu kapsamda ihlale konu üzerinde “…” ibaresi bulunan tabelaların KALDIRILMASINA, davalının işyerinde kullanılan “…” ibareli her türlü tanıtıcı materyalin TOPLATILMASINA, “…” ibareli web sayfasına ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
1.428,00 TL maddi tazminatın 17/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2.500,00 TL manevi tazminatın 17/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak kaydıyla hüküm fıkrasının ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama ile alınan 175,16 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 94,69 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı; marka hakkı ihlali ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, kaldırılması, toplatma, erişimin engellenmesi ve hükmün ilanı istemleri bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı; maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 1.428,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı; manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısma ilişkin olarak, karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı; manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısma ilişkin olarak, karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükümleri gereği hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının 1/2 olarak kabul edilmesine,
8-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin ve tamamlama ile yatırdığı 175,16 TL harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 45,60 TL vekalet harcı, 3.250,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 713,00 TL posta, tebligat ve müzekkere masrafı, 1.165,50 TL … sayılı delil tespiti dosyasından yapılan masraf olmak üzere toplam 5.278,82 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 2.639,41 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 2.639,41 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin %1/2’si olan 5,75 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 5,75 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin 1/2’si olan 660,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
12-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin 1/2’si olan 660,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
13-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ….Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza