Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/345 E. 2022/237 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/345 Esas
KARAR NO : 2022/237

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/12/2021
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2021/071080 sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun Kurum tarafından haksız bir şekilde reddolunduğunu, müvekkili başvurusunun 33. Sınıfta yer alan “… coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar.” emtiaları üzerinde tescil başvurusuna konu edildiğini, Kurul tarafından yapılan incelemede, “…” ibaresinin Kurum sicilinde C2009/007 (tescil no: 136) sayı ile coğrafi işaret (menşe adı) olarak tescilli bulunduğu, “… rakısı tek üzüm serisi” ibaresinin ortalama tüketiciler tarafından görsel, işitsel ve kavramsal açıdan tescilli coğrafi işaretin eşdeğeri biçiminde algılanacağı ve başvuru kapsamında yer alan “Sınıf 33: … coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar” bakımından 6769 s. SMK’nın “Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, SMK 5/1-(i) bendi hükmü uyarınca başvurunun reddi gerektiği sonucuna varıldığını, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin anılan ibare üzerinde müktesep hakka sahip olduğunu, somut durumda … RAKISI ibareli markanın ülkemizde refleks halinde bilinen ve müvekkil ile doğrudan ilişkilendirilen tanınmış bir marka olması ve önceki tarihli tescilleri nedeniyle müktesep hak iddiasının yerinde olması nedeniyle bu marka başvurusunun SMK 5/1-i maddesi kapsamında değerlendirilerek reddedilmesinin somut duruma ve kanunun ruhuna uygun olmadığını, kurum görüşünün devam etmesi halinde müvekkilinin … RAKISI ibareli seri marka yaratamayacak olduğunu, ortalama tüketicinin … RAKISI TEK ÜZÜM SERİSİ ibareli markayı gördüğünde … ibareli Coğrafi İşaret arasında bir bağ kurarak yanılgıya düşmeyeceğini, dava konusu markanın tescili kapsamında yer alan 33. sınıftaki “alkollü içecekler/içkiler” olarak nitelendirilen ürünlerin ilgili tüketicilerinin 18 yaş grubu olduğunu, bu tüketicinin … RAKISI TEK ÜZÜM SERİSİ ibareli markayı gördüğünde refleks olarak … ALKOLLÜ İÇECEKLER firmasının markası olduğunu anlayacak olduğunu, … RAKISI TEK ÜZÜM RAKISI ibareli marka başvurusu coğrafi işaret barındırsa dahi piyasadaki bilinirliği ve ayırt edicilik kazanması nedeniyle başvurusunun reddedilmemesi gerektiğini iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptalini talep ettiği görülmektedir.
C E V A P :
Davalı vekili 13/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Redde konu işaretin “… Rakısı Tek Üzüm Serisi” ibaresinden oluştuğunu, bu ibarenin başvuru kapsamında yer alan emtiaların tamamı (… coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar) yönünden, tescilli coğrafi işaretin eşdeğeri biçiminde algılanacağını ve doğrudan coğrafi işarete konu ürün olduğunun tespit edilmiş olduğunu, bu nedenle SMK m.5/1(i) uyarınca reddinin yerinde olduğunun değerlendirildiğini belirterek; YİDK tarafından alınan dava konusu kararın usul ve hukuka uygun olduğu gözetilmek suretiyle, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2021/071080 sayılı “… Rakısı Tek Üzüm Serisi” ibareli marka başvurusunun SMK m.5/1-i hükmü uyarınca mutlak tescil engeline tabi bir işaret olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “… Rakısı Tek Üzüm Serisi” ibaresinin 33.sınıfta yer alan “… coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar.” emtiaları bakımından tescili amacıyla 07.05.2021 tarihinde gerçekleştirdiği 2021/071080 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında SMK m.5/1 i hükmü gereği reddedilmesine karar verildiği, davacı şirket tarafından 26.11.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi sunulduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 06.12.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, YİDK kararının davacı marka vekiline 06.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
SMK m.5/1-i hükmüne göre; Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler, marka olarak tescil edilemezler.
Maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere, madde fıkrası ile tescilli bir coğrafi işaretten oluşan veya tescilli bir coğrafi işareti içeren markaların tescil edilemeyeceği hüküm altına alınmış olup, bu düzenleme ile müstakil bir sınai mülkiyet hakkı olan coğrafi işaretlerin korunması amaçlanmıştır. Koruma kapsamı tescilli coğrafi işaretin ilgili olduğu mal veya hizmetler gözetilerek belirlenecektir (Yasaman, Hamdi ‘Marka Hukukuna İlişkin Temel Yenilikler’ : Şehirali Çelik, Feyzan Hayal (Editör) (2017) 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Sempozyumu, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü.). SMK m.5/1-i bendinde, 556 sayılı KHK’da karşılığı bulunmayan yeni bir hüküm ile “Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler”in marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Böylece, anonim bir sınai mülkiyet hakkı olan coğrafi işaretlerin daha etkin bir biçimde korunması amaçlanmıştır (Akın, Elif Betül ‘Marka Tescil Sürecine İlişkin Yenilikler’ : Şehirali Çelik, Feyzan Hayal (Editör) (2017) 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Sempozyumu, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü.).
Coğrafi işaretler, bilinen nitelikleri, tanınmışlıkları veya üstün özellikleri sayesinde kaynağını aldığı bölge veya ülke ile özdeşleşmiş emtiayı gösteren işaretlerdir. Coğrafi işaretlerin kaynak gösterme, ayırt edicilik, reklam, kalite belirtme, geleneksel bilgiyi koruma, ülke tanıtımına katkıda bulunma, yerel kalkınmayı sağlama ve göçü önleme gibi işlevleri bulunmaktadır. Coğrafi işaretlere sunulan koruma hem tüketicilerin hem de teşebbüslerin meşru menfaatlerini muhafaza eden bir araçtır. Bu işaretlerin tescili ile coğrafi kökene bağlı olarak ürünün sahip olduğu özelliklerin veya üretim biçiminin yarattığı artı değerin üreticilere adil dönüşü hedeflenir. Ayrıca tüketicilerin alım kararını daha fazla bilgi ile yapması ve kalitesi yüksek ürünlere daha kolay ulaşması sağlanır.
Marka ve coğrafi işaretlerin başlıca ortak yönleri, uygulandıkları ürünleri tanıtma, aynı nitelikteki ürünlerden ayırma ve bu ürünlerin kaynağını göstermektir. Ancak marka bu ayrımı ve kaynak göstermeyi, belli bir teşebbüsü temel alarak yaparken; coğrafi işaretler belirli bir yöreyi esas alarak yapmaktadır. Coğrafi işaretler hiçbir suretle belirli bir teşebbüse atıfta bulunmamaktadır. Dolayısıyla bunların 6769 sayılı SMK m.44/7 hükmü uyarınca, tek başına belirli bir teşebbüsün tekeline bırakılması söz konusu olmaz. Tescilli coğrafi işaretin 3.kişiler tarafından kullanımı, tescili gerçekleştirenin onayına değil, denetimine tabidir. İlgili şartnameye ve vasıflara uyan herkes, ürünlerinde coğrafi işareti kullanabilir.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi raporunda tespit edilen maddi vakıalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Uyuşmazlık konusu markada geçen “…” ibaresi C2009/007 sayısı ile 15.04.2009 tarihinde başvuru konusu edilmiş olup 18.06.2010 tarihinde de GELENEKSEL ALKOLLÜ İÇKİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (GİSDER) adına coğrafi işaret olarak tescil edilmiş bir işarettir. “…” emtiasında tescil edilmiş bu coğrafi işaretin kapsamı şüphesiz ki dava konusu başvuruda reddolunan emtialar ile aynıdır.
Somut uyuşmazlıkta dava konusu başvurunun “… Rakısı Tek Üzüm Serisi” şeklinde “…” coğrafi yer adı ile birlikte ve “tek üzüm serisi” şeklinde ikincil konumda değerlendirilebilecek bir tamlama ile birlikte esasen “… RAKISI” esas unsuru ile birlikte gerçekleştirildiği görülmektedir. Başvurunun ise spesifik olarak “… coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar” emtialarını kapsadığı sabittir. “…” ürününe ilişkin C 2009/007 sayılı coğrafi işaret belgesinde yapılan tanımlamalar incelendiğinde; “Karakteristik özelliğini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan doğal unsurlardan, özellikle Türkiye’de yetişen üzüm, anason ve Türkiye’de uygulanan geleneksel üretim yöntemlerinden alan üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tamamıyla Türkiye sınırları içinde yapıldığı kendine has, renksiz bir distile alkollü içkidir” şeklinde tanımlanmış olup “…” ürünü görüleceği üzere Türkiye genelinde yetişen üzüm ve anason başta olan üzere diğer doğal unsurların ve kimyasal bileşenlerinin ürüne kattığı lezzet ile birbirinden farklılaşan bir alkollü içkidir. İlgili coğrafi işaret belgesinde yer alan açıklamaların devamında yine “…, özgün karakterini Türkiye’de yetişen üzüm ve anasondan alır …, ana hammaddesi kuru üzüm, yaş üzüm veya her iki üzümün birlikte kullanılmasıyla üretilen ve baskın aromasını anason tohumundan distilasyon esnasında alan geleneksel bir içkinin adıdır. Bağcılığın yoğun olduğu bölgelerimizde yerel isimlerle de anılan çok sayıda üzüm çeşidimiz olup, … üretiminde kullanılan bu çeşitler Burdur Dimriti, Akdimrit, Karadimrit, Buca Razakısı, Mevlana, Akhisar Razakısı, Pembe Razakı, Dımışkı, Tarsus Beyazı, Yapıncak, Rumi, Karasakız, Horoz Karası, İri Kara, Dökülgen, Sultani Çekirdeksiz, Yuvarlak Çekirdeksiz, Çal Karası, Misket ve Boğazkere’dir. Hacmen en az %40 alkol miktarı bulunması gereken … distile bir alkollü içkidir. … Üretim Metodu: Geleneksel içkimiz olan “…”, yalnızca suma veya tarım kökenli etil alkol ile karıştırılmış sumanın, 5000 litre veya daha küçük hacimli geleneksel bakır imbiklerde, anason tohumu ile ikinci kez distile edilmesiyle sadece Türkiye’de üretilen distile alkollü bir içkidir. Rakının üretiminde ikinci kez distilasyona alınan toplam alkolün en az % 65’i suma, en fazla % 35’i tarım kökenli etil alkol olmalıdır. Suma, Türkiye’de yetiştirilen yöresel üzümlerin hammadde olarak kullanılması ve üzümün tat ve kokusunu korumak amacıyla ayrımsal distilasyonla hacmen alkol miktarı en fazla % 94,5’e kadar distile edilmesi ile elde edilen üzüm distilatıdır. Dünyada distile alkollü içkilerin üretiminde kullanılmak üzere tamamen üzüm meyvesinden işlenerek %94.5 hacmen alkol derecesine kadar distile edilmesiyle elde edilen ve suma olarak adlandırılan başka bir ürün yoktur” gibi tanımlamalara yer verildiği görülmektedir. Dolayısıyla “…” ürünü için herhangi bir coğrafi bölgeye özgülenmiş bir aidiyetten bahsedilmediği aşikârdır. Görüleceği üzere “…” ürününün bahsi geçen coğrafi işaret kriterlerini sağlayabilmesinde farklı bölgelerden temin edilen üzüm/anason çeşitlerinin varlığından bahsedilmekte olup esas olan “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan doğal unsurlardan, özellikle Türkiye’de yetişen üzüm, anason ve Türkiye’de uygulanan geleneksel üretim yöntemlerinden” bu alkollü içkinin üretilmesi gerekliliğidir. Bu tespitler ışığında davalı Kurum tarafından yayınlanan kılavuzda “…” coğrafi işaretinin, coğrafi yer adları ile birlikte tescilinde sanki o yere/bölgeye özel farklı özellikler ihtiva eden “…” şeklinde algı yaratabilecek algılar oluşturacağının kabulü zaten mümkün olmayacak, aksine ortalama zeka seviyesine sahip bir … tüketicisi/alkol tüketicisinin, işareti bütün olarak algılarken (somut olay bazında … Rakısı) zihninde “…” coğrafi işareti ile yanılgı yaratır bir algıdan ziyade, olsa olsa anılan bölge bağlarından toplanan üzümlerle üretilen ve esasen coğrafi işaret tanımlamasında belirtildiği gibi karakteristik özelliğini ülkemizde yetişen üzüm, anason ürünlerinden alan bir … algısı yaratacak, tüketici ürünün tescilli coğrafi işaretten farklı bir şekilde üretiminin yapıldığı yönünde bir algıyı edinmeyecektir. Nitekim ortalama tüketici açısından “…” alkollü içeceğinin temel özellikleri zaten bilinmekte olup bunun dışında ortalama tüketicinin içeceğin üretim yöntemine yönelik genel bir bilgisinin zaten mevcut olmayacağı aşikârdır. Başka bir ifadeyle tüketicinin “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı ya da farklıca bir ayırt edici unsur ile birlikte markasal bir bütün içerisinde kullanımında, bu ibareyi coğrafi işaretin özelliklerinin değiştirilmiş olup olmadığı açısından değerlendirilmesi zaten beklenebilir değildir. Kaldı ki SMK m. 44 “Coğrafi işaret korumasının elde edilmesi ve tescilden doğan hakların kapsamı”nı düzenlemekte olup coğrafi işaret hakkını elinde bulunduran hak sahibinin, bu hakka dayanarak, “…” coğrafi işaretine uygun olmayan kullanımları hangi hallerde müdahale ederek engelleyebileceği düzenlenmişken yine SMK m. 48 uyarınca da coğrafi işaretin markalarla olan ilişkisi tanımlanırken, özellikle coğrafi işaretin tescilinden sonraki başvurular ile ilgili bir düzenlemeye yer verildiği, hâlbuki davacı yanın koruma süresi devam eden ve “… RAKISI” ibaresi içerir en eski tarihli markasının 2005/00172 sayılı “… rakısı 24 ayar” ibareli marka olduğu, bunun haricinde, davacı yanın, C2009/007 sayılı coğrafi işaretten önce çok sayıda “… RAKISI” esas unsurlu seri markanın da sahibi olduğu, dolayısıyla davacının, tüketici nezdinde “… RAKISI” ibaresi üzerinde, bir bütün olarak, ticari – iktisadi kaynağa işaret eden bir algıyı, bahsi geçen coğrafi işaretten önce sağladığı, böyle bir halde YİDK kararında belirtilenin aksine, tüketicinin “… rakısı tek üzüm serisi” ibaresini, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan tescilli coğrafi işaretin eşdeğeri biçiminde algılamayacağı, ona markasal bir vasıf yükleyeceği, davacının gerçekleştirdiği başvuruda da 33. sınıfta “… coğrafi işareti özelliklerine uygun rakılar” emtialarını kapsar şekilde başvuruda bulunarak, C2009/007 sayılı coğrafi işarete uygun üretilmiş … ürünlerinin satışını yapacağını esasen taahhüt etmiş olduğu, dolayısıyla dava konusu markanın tescilinin, coğrafi işaretin varlığına bir zarar verecek sonuçlar doğurmayacağı gibi aksi yönde gerçekleşmesi muhtemelen eylemlere yönelik olarak da SMK kapsamında ilgili düzenlemelerin halihazırda zaten mevcut olduğu, tüm bu açıklanan gerekçelerle “…” ibaresi tescilli bir coğrafi işaret olmakla birlikte, bu ibarenin somut olaydaki gibi coğrafi işaretin kendisine özgülendirilmiş emtia grubunda tescil başvurusuna konu edilmesi halinde 6769 sayılı SMK m.5/1-i bendi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği kanaatine varılmakla; aksi yöndeki … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 58,00 TL posta-tebligat, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.196,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza