Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/342 E. 2022/233 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/342 Esas
KARAR NO : 2022/233

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 27/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 2000 yılından bu yana veteriner ilaçları ve çevre sağlığı alanında faaliyet gösteren, sektörün önde gelen ve tanınmış firmalarından biri olduğunu, davacının “…” markasını ilk defa 2011 17636 sayılı marka tahtında TÜRKPATENT nezdinde 05, 10 ve 44. Sınıflara giren emtialar açısından kendi adına tescil ettirmiş olduğunu, dava konusu edilen … sayılı “… …” ibareli markanın tescil edilmek üzere ilanına karşı dosyaladığı itirazların davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan iltibas yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/benzer/türdeş emtialarda kullanılacağını, karşılaştırılan markalarda geçen ibarelerde sadece tek bir harfin değişik olduğunu, bir harf ya da hece üzerinde yapılan ufak değişikliklerin markalar arasında karıştırılma ihtimalini bertaraf etmediği yönünde inşa olunmuş, somut uyuşmazlığa emsal nitelikte pek çok TÜRKPATENT ve Yargıtay kararının bulunduğunu, davalı firmanın daha önce de “…” ibareli bir marka başvurusu dosyalamış olduğunu, 2018/13310 sayılı bu başvurunun davacının itirazları üzerine TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olduğunu, davalının huzurdaki davaya konu markasında “…” ibaresini asli unsur olarak tutmak suretiyle “…” ibaresini işarete ilave ederek TÜRKPATENT’in bu kararını işlevsiz hale getirmeye çabaladığını, halbuki davacının markalarında “…” ibaresinin de kullanılıyor olduğunu, davacının başvurusu üzerine, davalı firmanın www…com.tr uzantılı alan adına erişimin İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin … D. İş sayılı dosyası ile engellendiğini, bu dosyada verilen kararda davalının “…” ibaresini ticari alanda kullanmasını gerekli kılacak bir hakkının/durumunun bulunmadığının tespit edilmiş olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 25.10.2021 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın 05. Sınıfa giren emtialarda tescili kararının iptaline, tescil edilmişse sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 04/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda karşılaştırılan markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun sağlanmadığını, markaların görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden çok farklı olduklarını, bu nedenle ortalama tüketici nezdinde çekişme konusu olan emtialar açısından markalar arasında bir iltibas tehlikesinin bulunmadığını, diğer taraftan somut olayda davacının m.6/9 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ispat edemediğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … İlaç Sağlık Gıda Sanayi Ticaret A.Ş., dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… …” ibareli, 5.sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları bakımından tescili amacıyla 21.05.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.06.2020 tarih 351 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 26.08.2020 tarihinde …, 2018/28053, 2018/11854, 2018/11851 ve 2017/106597 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin söz konusu itiraza karşı 14.10.2020 tarihinde karşı görüş dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 14.07.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 08.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 26.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 04.04.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı yanın marka işlem dosyasında itirazlarına mesnet gösterdiği markalarının yanına, dava aşamasında 2011/17636 sayılı markayı da eklediği, söz konusu markanın YİDK kararının iptali istemi bakımından değerlendirme dışı tutulması gerektiği, ancak; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından değerlendirme kapsamına alınması gereken bir marka olduğu kanaati ile yargılama yürütülmüştür.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan emtiaların tamamı, davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan 5.sınıftaki emtialar ile aynı veya aynı türdür. Zira; bunlar aynı tür tüketici kesimine hitap ederler, aynı tür ihtiyaçları giderirler, aynı yerlerde satılırlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame ilişkisi bulunur.
Dava konusu marka incelendiğinde; kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, “…” kelimesinin markasal mizanpajda ilk olarak dikkat çeken unsur olduğu, bu kelimenin hemen üstünde “…” ibaresinin yer aldığı, “…” kelimesinin kırmızı renk tonu ile oluşturulduğu, ayrıca bu kelimenin orta üst kısmında üç noktadan oluşan “pati izi” figürüne yer verildiği, “by” kelimesinin İngilizce bir edat olup Türkçe “tarafından, ile” anlamlarına geldiği, dava konusu emtialar içerisinde veterinerlik amaçlı ürünler bulunduğu da dikkate alındığında, “pati izi” figürü ile birlikte oluşturulan “…” kelimesinin hemen ve ilk bakışta ilgili tüketici kesimi nezdinde “Veteriner” kelimesinin kısaltılmışı olarak algılanacağı, bu nedenle söz konusu sözcüğün davaya konu emtialar bakımından markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı, “by” edatının markanın genel görünümü içinde “…” kelimesinin gölgesinde kaldığı da dikkate alındığında; dava konusu markanın esaslı unsurunun “…” kelimesi olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar incelendiğinde; 2011/17636 sayılı markanın kelime, şekil ve renk unsurlarından oluştuğu, “ba …” şeklindeki markanın eliptik bir şekil unsuru ile çerçevelendiği, “ba” harflerinin yan düzlemde oluşturulmuş mavi renkli ve yumurtayı andıran bir zemin üstünde beyaz renk ile yazıldığı, “…” harflerinin beyaz zemin üzerine mavi renklerle yazıldığı, markanın genel görünümü içinde ilgili tüketici kesiminin markayı “ba …” şeklinde algılayacağı, … sayılı markanın “…”, 2018/28053 sayılı markanın “… …” şeklinde kelime markalarından oluştuğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; … sayılı marka haricinde kalan diğer itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar ile dava konusu marka arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunmadığı, ancak; davacıya ait … sayılı “…” markası ile dava konusu marka arasında görsel ve işitsel olarak benzerlik bulunduğu, zira dava konusu markanın esaslı unsurunu oluşturan “…” kelimesinin tamamının davacıya ait “…” markası içinde aynen bulunduğu, gerek “…”, gerekse “…” kelimelerinin bilinen bir anlamının olmadığı, ilaç etken maddesi veya jenerik unsur olmadıkları, bu nedenle her iki kelimenin de davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliği güçlü sözcükler oldukları, farklı nesnelere çağrışım oluşturmamaları nedeniyle aralarında kavramsal olarak da farklılık bulunduğunun söylenemeyeceği, markaların esaslı unsurları arasındaki tek farkın; itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markanın başında yer alan “B” harfi olduğu, bu farklılık nedeniyle markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları söylenebilirse de, bu farkın; markalar arasındaki ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olmalarını bertaraf etme kabiliyetinin olmadığı, emtialar arasında benzerlik düzeyinin artmış olması halinde markalar arasındaki iltibas tehlikesinin bertaraf edilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki farklılık derecesinin artmış olmasının gerekeceği (Bkz; ABAD’ın CANON Kararı, 29/09/1998, C-39/97), somut olayda da dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile … sayılı marka kapsamında yer alan emtiaların aynı/aynı tür olduğu, davaya konu emtiaların bir kısmı doktor, veteriner, diş hekimi, eczacı gibi ihtisas sahibi, bilinç ve dikkat düzeyi yüksek kimselere hitap etse bile, gerek karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı/aynı tür olması, gerekse markaları oluşturan işaretlerin müşterek olarak “…” harflerini içermelerinden dolayı işaretler arasındaki benzerlik düzeyinin de yüksek olmasından mütevellit; bilinç ve dikkat düzeyi yüksek kimselerin dahi markalar arasında doğrudan veya dolaylı bir ilişki kurma riski altında bulunduğu, başka bir deyişle; daha önce davacıya ait “…” markasını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan gerek dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, gerekse makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” esas unsurlu markayı aynı/aynı tür emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait marka ile ilişkilendirebileceği, bu markayı davacıya ait markanın serisi niteliğinde bir marka zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan bu markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet … sayılı markanın benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, davalı şirketin önceki tarihli 2018/13310 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun genel görünüm itibariyle dava konusu markadan farklı olduğu, bu nedenle önceki tarihli marka başvurusundan kaynaklı olarak davalı şirketin eldeki davaya konu marka başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceği, yine İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …D.İş sayılı dosyasına konu maddi vakıaların da iş bu dava konusu marka tescil başvurusunda bulunurken davalı şirketin kötü niyetli olarak hareket ettiği iddiasını ispatlamaya elverişli olmadığı, davalı şirketin spekülasyon, engelleme, tuzak, şantaj vb. gibi ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan bir saik ile dava konusu marka tescil başvurusunda bulunduğunu ispatlamaya matuf nesnel nitelikli yeterli delil bulunmadığından davacı yanın kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Sonuç olarak; dava konusu marka ile davacıya ait … sayılı marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunduğundan; davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 21,40 TL harcın müteselsilen davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 116,00 TL posta-tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.254,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı Şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza