Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/337 E. 2022/266 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/330 Esas – 2022/262
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/330 Esas
KARAR NO : 2022/262

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 2019/114415 başvuru numaralı “… …” ibareli markanın 01 / 35 / 40. sınıflar için tescili talebiyle yapılan başvuruya davalı şirket tarafından 2013/49738 sayılı “…” ibareli marka mesnet gösterilerek itiraz edildiğini, davalı şirket itirazına istinaden müvekkili marka başvuru kapsamından 35. sınıfın bir kısmının çıkartıldığını, davalının karara itirazı üzerine YİDK tarafından müvekkili marka başvurusu kapsamından 01. sınıfın da çıkartıldığını, kararın yerinde olmadığını, davalı şirketin itiraza mesnet markasının 03 / 05 /35. sınıflarda tescilli olduğunu, davalı şirket markası ile müvekkili marka başvurusunun sınıfsal olarak benzer olmadığını, müvekkili şirketin marka başvurusu itiraz aşamasındayken davalı şirket tarafından 01. sınıf için “…” ibareli marka başvurusu yapıldığını, bu başvurunun kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin 2013/49738 sayılı markasının 2013 yılından 2021 tarihine kadar 01. sınıfta tescili bulunmadığını, itiraz sahibinin itiraza mesnet markasını kullandığını ispatlaması gerektiğini, davalı şirket tarafından itiraz aşamasında kullanıma ilişkin olarak fatura dışında hiçbir belge sunulmadığını, 2017 tarihi itibariyle sunulan faturaların markanın fiilen kullanıldığına delil teşkil etmediğini, müvekkili şirketin “euro” ibareli birçok tescilli markası bulunduğunu, müvekkili şirketin “euro+ek unsur” şeklinde markalar kullandığını, dava konusu marka ile davalı şirket markalarının benzer olmadığını, markaların farklı yazım ve şekil unsurları içerdiğini, markaların kelimeleri, yazı karakterleri, telaffuzları ve logolarının birbirinden farklı olması sebebiyle tüketici nezdinde karıştırılmasına imkan olmadığını beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, davalıya ait … sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 04/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu 01. sınıf emtia ile itiraza mesnet markanın 35. sınıfındaki hizmetlerin benzer olduğunu, taraf markalarının karıştırılma ihtimali bulunduğunu, başvuru konusu markanın kapsamından anılan mal/hizmetlerin çıkarılması suretiyle iltibas tehlikesinin önlendiğini, davacının iddiasının aksine itiraza mesnet marka kapsamına sonradan eklenen bir sınıf bulunmadığını, itiraza mesnet markanın 03 / 05 / 35. sınıflarda tescilli olduğunu, YİDK kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Endüstriyel ve Gıda Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş. vekili 17/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 2003 yılında faaliyete başladığını, gıda, kozmetik, deterjan, ilaç, tekstil, boya, seramik ve metal sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren Türkiye’nin önde gelen distribütör firmalarından olduğunu, müvekkili şirketin Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ana sözleşmesinde faaliyet alanının kimyasal ürünler vs. olduğunun açıkça belirtildiğini, yine müvekkili şirkete ait www…..com,tr sitesinde de faaliyet alanının kimyasal ürünler olduğunun belirtildiğini, davacı şirketin müvekkili şirket markası ile aynı sınıflarda benzer marka ile aynı faaliyet alanında hizmet vermek istediğini, bu durumun haksız rekabet teşkil edeceği gibi iktibas/iltibasa da sebebiyet vereceğini, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, davacı markasının müvekkili markası ile aynı mal ve hizmet sınıfı açısından tescilinin istendiğini, her iki firmanın da aynı sektörde faaliyet gösteriyor olması nedeniyle ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verilmesinin kaçınılmaz olduğunu, davacının müvekkiline ait markanın aynısını başvuruda ön planda ana unsur şeklinde kullandığını, “…” ibaresinin müvekkili şirketin bağlı olduğu kurumun çatı markası olduğunu, müvekkili şirketin kurulduğu yıldan beri “…” ibaresini hem marka hem de ticaret unvanı olarak aralıksız ve yoğun biçimde kullandığını, geçmişe yönelik kullanıma ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğunu, müvekkili şirketin “…” markası üzerinde eskiye dayalı kullanım sebebiyle hak sahibi olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davalı şirketin itirazının kabulüne ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, dava konusu 2019/114415 sayılı “Şekil+… …” ibareli marka başvurusundan çıkartılan “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiaları bakımından, dava konusu marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet 2013/49738 sayılı “Şekil+…” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, redde mesnet markanın tescilli olduğu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri bakımından dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette kullanılıp kullanılmadığı, dava konusu marka başvurusundan Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile çıkartılan “35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerinin iptali istenen YİDK kararının kapsamında olup olmadığı, bu hizmetler bakımından YİDK kararının iptalinin istenip istenemeyeceği, bu hizmetlerin marka başvurusuna dahil edilip edilemeyeceği, davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiasının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin olup olmadığı,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Davalı şirkete ait … sayılı “Şekil+…” ibareli markanın tescilli olduğu “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gıda kimyasalları, ilaç kimyasalları.” emtiaları bakımından, kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edilip edilmediği, SMK m.25 ve m.6/9 hükmü uyarınca söz konusu markanın hükümsüzlüğü koşulunun oluşup oluşmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “Şekil+… …” ibaresinin 01 / 35 / 40. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 19.11.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/114415 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı yanın 06.08.2020 tarihinde 2013/49738 sayılı markasına dayanarak 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davacı yanın 10.08.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde 2013/49738 sayılı markaya ilişkin olarak 35.sınıfta yer alan bir kısım emtialar bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, davalının 21.12.2020 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca kısmen kabul edildiği, marka başvurusundan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler He sağlanabilir.) ” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, ayrıca redde mesnet markanın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri bakımından kullanımının ispatlandığının belirtildiği, bu karara davacının itirazda bulunmadığı, ancak söz konusu karara davalı şirket tarafından 24.05.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davacı şirketin 02.06.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; davalı şirketin itirazının kısmen kabulü ile başvurudan “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtialarının çıkartılmasına karar verdiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmü ve 2013/49738 sayılı markanın gösterildiği, bu kararın davacı marka vekiline 09.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gıda kimyasalları, ilaç kimyasalları.” emtiaları bakımından 28.04.2021 tarihinde tescil başvurusuna konu edildiği ve 04.10.2021 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
I-YİDK Kararının İptali İstemli Bakımından Yapılan Değerlendirme:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile dava konusu marka başvurusundan “35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” çıkartılmış olup, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın söz konusu kararına davacı yan itiraz etmemiştir. Bu nedenle davalı şirketin itirazı üzerine tesis edilen … sayılı YİDK kararı kapsamında yukarıda belirtilen hizmetler bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı yan yukarıda yer verilen hizmetler bakımından söz konusu YİDK kararının iptali isteminde bulunamayacaktır.
İkinci olarak belirtilmelidir ki; davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiası da davaya konu YİDK kararının iptali istemini sağlayamayacaktır. Zira; davalı kurumun, dava konusu marka başvurusuna yöneltilen SMK m.6/1 hükmü uyarınca itiraz sebebini incelerken muterizin kötü niyetli olup olmadığını irdeleme yönünde bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu husus, itiraza mesnet gösterilen markanın olası bir hükümsüzlüğü davasında gündeme gelebilecektir.
Yukarıda yer verilen incelemelerden sonra marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin değerlendirilmesine geçilmiştir.
Davalı şirketin gerekçe olarak gösterilen 2013/49738 sayılı markası 29.05.2014 tarihinde tescil edilmiş olup, davacının marka başvurusunun yapıldığı tarihte (19.11.2019) 5 yıldan fazla süredir tescilli olup, marka hakkında kullanım defi ileri sürülebilir.
Davacı yanın, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapılan işlemler sırasında sunduğu karşı görüş dilekçesi incelendiğinde, dilekçe kapsamında davalıya ait 2013 49738 sayılı markanın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, gübreler ve topraklar, işlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler, yangın söndürücü maddeler, kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından kullanmama def i’nde bulunduğu tespit edilmiştir.
Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu kararında, davalıya ait 2013/49738 sayılı markanın “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alınası için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından kullandığını kabul etmiştir.
Davalı tarafın kullanımı ispatlamak amacıyla, itiraz aşamasında dosyaya vergi levhası, ticaret sicil gazetesi ve 20.01.2017-07.12.2020 tarih aralığına ilişkin 202 adet fatura sunduğu, faturaların tamamında sağ tarafta davalı şirkete ait markanın kullanıldığı, faturaların tamamının davalı şirket tarafından düzenlendiği, faturaların içeriğinin çeşitli kimyasalların isimlerinden (dextrose monohydrate, sitrik asit monohidrat, sitrik asit anyhdrous, oleoresin paprika, kalsiyum klasrür vb.) oluştuğu ve fatura tutarlarının miktar olarak ciddi düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar sunulan faturaların bir kısmı, davaya konu markanın başvuru tarihi olan 19.11.2019 tarihinden sonraya ilişkinse de, tarih aralığı bakımından uygun olan faturaların da kullanımı ispatlamaya yeter nitelik taşıdığı değerlendirilmiştir. Sunulan fatura içeriklerinden, kullanımın “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetine ilişkin olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusundan YİDK kararı ile çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiaları, redde mesnet marka kapsamında yer alıp kullanımı ispatlanan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri ile benzerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu, üst satırda “…” ile alt satırda çok daha küçük punto ile yazılmış “…” kelime unsurları ile kelime unsurlarının sol tarafına konumlandırılmış, içinde yıldız şekli bulunan bir şişe şeklinden oluşmaktadır. Alt satırda yazılan “…” ibaresi, yazıldığı punto itibariyle dikkat çekmemektedir. Bununla birlikte üst satırda yazılan “…” ibaresi, markanın esas unsurunu oluşturmaktadır. “…” ibaresi, “….” şeklinde telaffuz edilmektedir.
Davalıya ait redde mesnet marka ise, büyük harflerle yazılmış “…” ibareli kelime unsuru ile kelimenin “İ” harfinden başlayıp “E” harfine kadar büyüyerek devam eden 5 adet yeşil daireden oluşan bir şekil unsuru içermektedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; “…” ibaresini ortak olarak içerdiklerinden, aralarında yüksek seviyede işaret benzerliği bulunduğu ve taraf markaları mal ve hizmet olarak da ilişkilendirilebilir olduğundan aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu, hem işaretsel hem de mal ve hizmetsel bazda mevcut olan yüksek seviyeli benzerlik nedeniyle, taraf markalarını gören tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamalarının mümkün olmadığı, dava konusu marka kapsamında yer alan diğer unsurların taraf markalarını farklı kılmaya yetmeyeceği, tüketicinin taraf markalarını benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmadığı, dolayısıyla somut olay bakımından, taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu YİDK kararının iptalini gerektirir hukuka aykırı bir yön bulunmadığından YİDK kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Yapılan Değerlendirme:
6769 sayılı SMK m.25/1 ve 2.fıkralarına göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
SMK m.25/1 hükmü yollaması ile uygulanması gereken SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu hükümsüzlüğü istenen … sayılı marka başvurusunun kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edildiğine ilişkin ticari dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturan somut bir eyleminin tespit edilemediği, 4721 sayılı TMK m.3 hükmü uyarınca asıl olanın iyi niyet olduğu, kötü niyetin müddei tarafından ispata muhtaç olduğu, davalı şirketin kötü niyetli olduğuna ilişkin objektif kriterlere uygun nesnel delillerin dosya kapsamında mevcut olmadığı anlaşılmakla davacı yanın bu iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemi yerinde bulunmamıştır.
Sonuç olarak; gerek YİDK kararının iptali, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemleri yerinde bulunmayarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-YİDK kararının iptali istemi bakımından; davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davalı … Endüstriyel ve Gıda Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Endüstriyel ve Gıda Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş’ye verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 131,50 TL posta-tebligat, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.258,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … Endüstriyel ve Gıda Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Endüstriyel ve Gıda Kimyasalları San. ve Tic. A.Ş’ye verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022