Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/332 E. 2022/161 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/332 Esas – 2022/161
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/332 Esas
KARAR NO : 2022/161

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/12/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2020/24328 sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun, davalı şirketçe yapılan itiraz sonucunda 09. Sınıf mallar bakımından reddolunduğunu, verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin tanınmış “ …”, “… … BANKASI” ve “…” markalarının sahibi olduğunu, davaya konu marka başvurusunda yer alan “maxipara” ibaresinin müvekkilinin tanınmış “maximum” markasından geldiğini, müvekkili ile … Vakfı arasında akdedilen protokol gereğince müvekkilinin 22.07.2010 yılından beri “maximum” kartlarında “…” ibaresini de kullandığını, 31.08.2018 tarihi itibariyle 68.496 … Kart sahibi olduğunu, 31.08.2018 tarihi itibariyle 1.095 … Şirket Kredi Kartının bulunduğunu, müvekkili markalarının, davalı yanın redde gerekçe markalarının koruma tarihinden daha evvelden beri kullanıldığını, müvekkilinin anılan ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, Ankara 1. FSHHM’nin … E sayılı bir başka davasının daha mevcut olduğunu, dolayısıyla taraflar arasında hali hazırda derdest bir davanın mevcut olduğunu, YİDK kararının hatalı olduğunuı, taraf markalarının benzer dahi olmadıklarını, dava konusu başvuruda “…” ibaresinin tek başına kullanılmadığını, müvekkilinin tanınmış markaları ile birlikte kullanıldığını, müvekkilinin “…” ibaresini taşıyan önceki tarihli 2007/38295, 2007/38294, 2007/38293 sayılı markalarının da bulunduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu, tanınmış markalar sicilinde kayıtlarının bulunduğunu, davalı yanın “…” isminde bir ürün kullanımının dahi olmadığını, taraf markalarının farklı tüketici gruplarına hitap ettiğini, aralarında karıştırılma ihtimalinin dahi bulunmadığını, müvekkili banka tescillerinin, davalı taraftan önceye dayandığını, “kart” ibaresinin 09. Sınıf emtialar açısından ayırt edici olmadığını, “…” kelimesinin de özgün ve güçlü bir marka olmadığını, müvekkilinin “… KART” ibareli seri markalarını bulunduğunu, dava konusu markanın da bu seriden olduğunu, 09. Sınıf emtiaların ilgili tüketicilerinin bilinçli kimseler olduklarını, tarafların faaliyet alanlarının birbirlerinden farklı olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptalini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 27/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu davacı markasının, redde mesnet
markaların seri markası olarak algılanacağını, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, davacı tarafın, … ibaresi üzerinde SMK 6/3 maddesi kapsamında gerçek hak sahibi
olduğunu, “T. … BANKASI B TİPİ … ÇEVRE FONU” T…. BANKASI A.Ş. … ÇEVRE
FONU” … … A.Ş. … ÇEVRE FONU” markalarının sahibi olduğunu, bu
kullanımlar nedeniyle de başvurunun reddine karar verilemeyeceği iddiasının da isabetli olmadığını, davacının ibare üzerinde müktesep hakkı bulunmadığını öne sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Barkodes Bilgisayar Sistemleri Bilgi İletişim Yazılım Ve Ticaret Limited Şirketi, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/24328 sayılı “… … Bankası MaxiPara … Kart” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait 2016/65390 sayılı “…” ve 2019/52118 sayılı “Şekil+…” ibareli markalar arasında davaya konu 9.sınıf emtialar bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, dava konusu marka başvurusu bakımından, davaya konu emtialara ilişkin olarak “birlikte var olma” şartlarının mevcut olup olmadığı, davacının önceki tarihli tescilli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiasının, nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 26.02.2020 tarihinde “… … Bankası MaxiPara … Kart” ibareli 2020/24328 sayılı başvuru ile 09 / 16 / 35 / 36 / 38 / 40 / 41 / 42. sınıfta yer alan mal ve hizmetler için tescil talebinde bulunduğu, marka başvurusunun 12.03.2020 tarih ve 344 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde ilan edildiği, davalı şirket tarafından 06.05.2020 tarihinde SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2016/65390, 2019/52118 sayılı markalar itiraza mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, itirazları değerlendiren Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK m.6/1 hükmü ve redde mesnet 2016/65390 ve 2019/52118 sayılı markaların varlığı gerekçesiyle başvurudan “09.sınıf: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” emtialarının çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacının 01.03.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi ibraz ettiği, davalı şirketin bu itiraza karşı 05.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, 19.11.2021 tarihinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 22.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2020/24328 sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “09.sınıf: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” emtialar ile redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen emtiaların aynı, aynı tür, benzer emtialar oldukları, şöyle ki; bu emtiaların birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde oldukları, benzer tüketici kitlelerine hitap ettikleri, benzer ihtiyaçlara/faaliyetlere yönelik oldukları, satış, sunum, dağıtım kanallarının benzer oldukları değerlendirilmiştir.
Dava konusu 2020/24328 sayılı “… … Bankası MaxiPara … Kart” ibareli marka başvurusunun tamamının sözcüklerden oluşan bir sözcük grubu markası olduğu, üst bölümde yer alan “… … BANKASI” ibaresinin, davacı yanın tanınmış ve lider markası olduğu, alt kısımda yer alan ibarelerin ise “…” ve “… KART” şeklinde iki bölümlü olarak incelenebileceğiş, “…” ibaresinin davacının beyanları değerlendirildiğinde, davacı yana ait bir diğer lider marka olan “…” markası temelinden türetilerek yaratılmış, ayırt ediciliği bulunan bir ibare olduğu, “…” kelimesinin ise Türkçe’de bilinen ve fakat uyuşmazlık konusu 09. Sınıf emtialar ile hiçbir kavramsal ilişkisi bulunmayan bir ibare olduğu, “KART” sözcüğünün ise yine Türkçe’de bilinen ve 09. Sınıf malların bir bölümü açısından doğrudan tanımlayıcı niteliği bulunan ibare olduğu değerlendirilmektedir.
Çatı/lider markaların işaretin kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurlar oldukları kabul edilmekle birlikte genelde çatı marka ile birlikte ek bir unsurdan oluşan markalarda koruma altına alınmak istenilen unsurun “çatı” marka değil bu markanın yanına eklenen sözcük/şekil unsuru olduğu, bu bakımdan çatı markanın ve bu marka yanında yer alan işaretin, bütün içerisindeki konumu, ek unsurun ayırt edici olup olmadığı gibi unsurların her somut olayda ayrı ayrı ele alınarak değerlendirmede bulunulması gerektiği, zira kimi zaman çatı markaların bütün içerisindeki konumları veya nitelikleri nedeniyle arka planda kalıp benzerlik değerlendirmesinde ikincil önem gösterdiği, kimi zaman ise diğer tüm unsurlarla aynı öneme sahip oldukları, çatı markanın haricinde kalan unsurların asgari ayırt edici niteliğinin bulunması durumunda markada aslen korunmak istenilen ibarelerin çatı marka değil bu ek unsurlar olacağı aşikardır. Bu ek unsurlar, daha önceki tarihli bir markanın asıl unsurunu oluşturuyor veyahut asıl unsuru ile benzerlik gösteriyorlarsa, çatı marka tanınmış dahi olsa, tüketicinin karşılaştırılan işaretler arasında iktisadi – idari anlamda bir ilişki kurmasının kaçınılmaz olacağı kabul edilmektedir.
Bu bağlamda somut uyuşmazlık açısından dava konusu marka içerisinde koruma altına alınmak istenilen temel unsurlar “… … KART” kavramlarının tamamıdır.
Redde mesnet 2016/65390 ve 2019/52118 sayılı markalar incelendiğinde; “… KART” şeklindeki markanın hiçbir görsel unsur taşımayan bir kelime markası olduğu, “Şekil + …” şeklindeki markanın ise karakteristik bir logo ile birlikte yine    “…” ibaresinin kullanımından oluştuğu, dolayısıyla davalı yanın ret gerekçesi her iki markasının da esas unsurunun “…-…” ibareleri oldukları görülmüştür. Bu çerçevede davalı yanın ret gerekçesi markasının, davacı adına tescil başvurusuna konu edilen marka içerisinde doğrudan ve bir bütün olarak yer aldığı görülmektedir.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markada, davalı yanın ret gerekçesi markaları bir bütün olarak, marka içerisinde belki son iki kelime olarak konumlandırılmış olmakla birlikte asli korunmak istenilen unsur olarak yer almıştır. Bu bütündeki ayırt edici unsur konumundaki “…” ibaresi uyuşmazlık konusu emtialar açısındıan kavramsal bir bağlantı taşımamaktadır. İlgili tüketici kesiminin,  davacı markası ile karşı karşıya kaldığında, davacı yanın lider markası olan “… … BANKASI” ibarelerini algısında geri plana iteceği, marka içerisinde odaklanacağı kısımların “… … KART” ibareleri olacağı, hatta bu bütünde dahi, davacı yana ait olan ve yine bir diğer tanınmış marka konumundaki “…” markalarından ötürü “…” ibaresini de bu markanın bir versiyonu olarak yorumlayacağı ve bu nedenle “…” kavramından daha düşük bir önem atfedebileceği, dolayısıyla bu bütün içerisinde “…” ibaresinin bağımsız bir varlık olarak algılanarak tüketici zihninde doğrudan yer edineceği düşünülmektedir. Böyle bir durumda ise davalı yanın önceki tarihli “…” esas unsurlu markası varken, bu markayı bir bütün olarak başvuru konusu marka örneğinde içeren davacı markasının, davalı taraf ile iktisadi anlamda ilişkilendirilmesi mümkündür. Zira tüketicinin daha önceden bildiği, duyduğu, kullandığı bir markayı, daha sonra başka bir marka içerisinde aynı şekilde tecrübe etmesi halinde, sonraki karşılaştığı marka ile önceki marka arasında bir ticari bir ilişkinin mevcut olduğu yanılgısına düşebilecektir. Hatta öyle ki somut uyuşmazlıktaki gibi bir başvuruda tüketicide, davacı ile davalı firma arasında ticari bir ortaklık kurulduğu ve davacının “… … Bankası” ve “Maximum” tanınmış markalarının yeni bir ürünü için “… …” ibarelerinin tercih edilmiş olduğu yönünde bir izlenim oluşabileceği gibi davalı yan ile davacı taraf arasında bir iktisadi birliktelik, anlaşma kurulduğu ya da davacı yanın dilekçesinde bahsettiği örnekte olduğu gibi “…” ibaresini kullanım hakkını dava dışı … Vakfından değil de davalı şirketten almış olduğu yönünde intiba ediniminin oluşması da mümkündür. Her iki taraf markasının da 09. Sınıfta birebir aynı, aynı tür ya da yüksek düzeyde benzerlik gösteren emtiaları kapsadıkları göz önüne alındığında işaretler arasındaki bu benzerlik düzeyinin karıştırılma ihtimalini daha da kuvvetlendireceği düşünülmektedir. Davacı markasında davacının çatı markalarının kullanımı da bu ilişkiyi değiştirmemektedir. Neticesinde açıklanan tüm bu hususlar çerçevesinde emtialar arasındaki yakınlık ve önceki markanın, sonraki başvuru içerisinde tümden yer alıyor oluşu göz önüne alındığında bu durumun taraf markaları arasında işletmesel bir bağlantı bulunduğu sonucunu doğurabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul oranda tüketicilerin, karşılaştırılan iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, somut uyuşmazlıkta bu şartların sağlanmış olduğu, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf önceki tarihli markalardan kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunduğundan bu husus aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
Yargıtay 11. HD.’nin 19.09.2008 tarih ve …. kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olay bu kriterler çerçevesinde incelendiğinde; Davacı yanın uyuşmazlık konusu 09. Sınıf emtiaları kapsayan ve içerisinde “…” ibaresinin bağımsız ayırt edici unsur olarak kullanıldığı ilk markası 2018/11433 sayılı başvuru olup anılan başvuru kapsamında da 09. Sınıf emtiaların reddolunduğu görülmektedir. Davacı yanın 2007/38295, 2007/38294 ve 2007/38293 sayılı markalarının ise uyuşmazlık konusu olmayan 36. Sınıf hizmetlere ilişkin olduğu, dolayısıyla anılan markalardan kaynaklı davacı yanın müktesep hak karinesinden zaten yararlanamayacağı, davacıya ait sair markaların ise tescil tarihleri üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin dahi henüz geçmediği, hal böyleyken davacı yanın müktesep hak karinesinden yararlanabileceği herhangi bir önce tarihli markasının bulunmadığı, bu nedenle davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasında bulunulamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında, birlikte var olma iddiasına dayandığından, söz konusu iddia aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (Bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 03.06.2013 T, 2012/8617 E 2013/11464 K)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, … bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (Gün, Buket (2019) Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, 2019, Onikilevha, s.211-214).
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2018/2050 E 2019/7034 K sayılı kararında da;”Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (Buket Gün, Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, Oniki Levha Yayıncılık, 2019) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir.” şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan incelemede; taraflar arasında “…” esas unsurunu taşıyan markalardan kaynaklı olarak evvelden beri süregelen bazı uyuşmazlıkların mevcut olduğu, davalı yanca 2018 tarihi itibariyle 09. Sınıf emtialarda ve “…” – “…” ibarelerini içerir davacı tarafça gerçekleştirilen başvurulara karşı TÜRKPATENT nezdinde itiraz edildiği gibi yine taraflar arasında Ankara 1. FSHHM’nin 2018/54E sayılı bir davanın da derdest olduğunun anlaşıldığı görülmektedir. Bununla birlikte davacı yanın işlem dosyasına ve yine dava dosyasına 2010 yılına dek uzanan ve “… … KART” ibaresinin davacı yanca gerçekleştirilen faaliyetlerde “kredi kartı/banka kartı” emtiaları üzerinde markasal etki doğurur şekilde kullanımlarını birtakım ulusal gazete haberi, reklamı, broşür, tanıtıcı poster, reklam videosu, ses kayıtlarından oluşan deliller ibraz ettiği, bu tanıtım filmlerinin bazılarında “10 yılı aşkın süredir … kart” markasının kullanıldığı yönünde bilgilendirmelere yer verildiği görülmektedir.
 Davalı yanın redde gerekçe markalarının ilki olan 2016/65390 sayılı markasının 12.08.2016 tarihinde başvuru konusu edildiği, davacı yanın ise 09. Sınıf emtiaları kapsayan ilk “…” markasının 2018 yılında başvuru konusu edildiği, dolayısıyla her ne kadar davacı yan fiili anlamda, davalı taraftan daha evvelden “…-…” ibaresini tescilsiz bir şekilde “manyetik/optik okuyuculu kartlar” emtialarında markasal nitelikte kullanmış ve bu anlamda anılan ibare üzerinde gerçek hak sahipliği elde ettiği yorumunda bulunulabilir ise de, uygulamada da kabul edildiği üzere gerçek hak sahipliğinin varlığı, sicilde kayıtlı bir markanın varlığına karşı sicildeki tescil hakkı açısından üstünlük sağlamayacaktır. Davalı yanın 2016/65390 sayılı markasından sonra, davacı tarafça gerçekleştirilen ve 09. Sınıf emtiaları kapsayan “… – …” ibaresini içerir başvurulara yönelik hukuki aksiyonlarda bulunduğu da gözetildiğinde, davacı ile davalı arasında ilgili emtialarda “… – …” ibaresinin kullanımından kaynaklı, fiili anlamda uzun yıllardır barışçıl bir birliktelik olduğu ve artık markaların tüketiciler nezdinde bağımsızlaşarak arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü şartlarının oluştuğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Zira davalı taraf markaları ilk olarak zaten 2016 yılında koruma altına alınmış ve akabinde davacı yanca 09. Sınıf emtiaları kapsar şekilde gerçekleştirilen marka başvurularından ötürü taraflar arasında bahsi geçen hukuki süreçlerin yaşandığı/yaşanmaya devam edildiği görülmüştür. Başka bir ifadeyle, davalı yanca, davacı tarafın 2016 yılından sonra gerçekleştirilen fiili kullanımlarına karşı olmasa da marka başvurusu ile koruma altına alınmak istenilen işaretlere karşı zımni kabul anlamına gelebilecek bir süre sessiz kalınmamış ve itirazda bulunulduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu dönemde davalı yanın, davacı yana ait marka başvurularına dair düzenli olarak itirazda bulunarak, davacı yanın 09. Sınıfta “…” ibaresini tescil ettirmesinin önüne geçmeye çalıştığı açık olup, davacı yanın fiili anlamda gerçek hak sahipliğine yönelik yapılabilecek değerlendirmelerin davacı lehine sağladığı hakkın ise (sonraki tescile yönelik itiraz ve hükümsüzlük talebinde bulunabilmek gibi) taraflar arasında barış içinde birlikte var olma kriterini kendiliğinden doğurmayacağı, sonuç olarak; birlikte var olma koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddialarından kaynaklı olarak nispi tescil engelinin bertaraf edildiğini iddia etse de, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamında ve nisbi tescil engeli bağlamında yaptığı değerlendirmede marka başvuru sahibinin gerçek hak sahibi olup olmadığını veya davacı markalarının tanınmış olup olmadığı hususunu değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının bu iddiaları, redde mesnet markaların hükümsüzlüğü istemi bakımından ileri sürülebilecek ve değerlendirilmesi gereken iddialardır. Bu nedenle, davacının gerçek hak sahibi olduğu veya tanınmış markaları bulunduğundan bahisle dava konusu marka başvurusu bakımından, SMK m.6/1 hükmünde düzenlenen nisbi tescil engelinin aşılacağından söz edilemez.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 83,00 TL tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.210,10 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2022