Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/325 E. 2022/196 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/325 Esas
KARAR NO : 2022/196

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 14/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 24.08.2020 başvuru tarihli 2020/97426 sayılı … ibareli marka tescil başvurusunun reddinin gerektiğini; zira, bu markanın iki tanımlayıcı nitelikte olan ibarenin birleşmesiyle bambaşka bir hal almış ve tanımlayıcı nitelikten çıkmış orijinal bir ibare olduğunu, marka ibaresinin Türkçe haliyle kullanılmadığı ve “ısı yalıtımlı çanta” olarak belirtilmediğini, … ibaresinin aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmalar tarafından tanımlayıcı olarak kullanılmadığını, rakip firmaların ISI … gibi ibareler kullandığını, ortalama tüketicinin … ibaresini ISI YALITIMLI ÇANTA olarak algılayacak düzeyde olmadığını, davacı markası bir bütün olarak incelendiğinde marka olarak algılandığını, davacının ….com.tr uzantılı internet sitesinden ve trendyol, hepsiburada, n11, gittigidiyor, amazon tr gibi pek çok internet platformundan ürünlerinin satışını yaptığını, yurtiçi ve yurtdışı satışlarıyla markanın ayırtedicilik kazandığını, tanınır ve tercih edilen bir marka haline geldiğini ve bu sebeple tescilinin reddedilemeyeceğini öne sürerek; … sayılı YİDK Kararının iptali ile başvurunun talep edilen tüm sınıflarda yayımına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 27/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; YİDK Kararının usule ve yasaya uygun olduğunu; zira, davaya konu edilen markanın sadece kelime ibaresinden oluşan, reddedilen “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler” ve “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” mal ve hizmetleri bakımından somut ve soyut ayırt ediciliği bulunmayan ve de marka algısı yaratmayan bir ibare olduğunu, kaynak gösterme fonksiyonunu haiz olmadığını, … ibaresinin dava dilekçesinde davacı taraf çantalarının ısı yalıtımı özellikli çanta olarak algılanmayacağı ileri sürülse de, trendyol gibi alışveriş sitelerinde ilgili çantaların ısı kaybına yol açmadığı şeklinde açıklamaların yer aldığını, bu durumun tescili talep edilen hizmetlerin karakteristik özelliğini gösterdiğini öne sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/97426 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun davaya konu mal ve hizmetler bakımından SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığı, SMK m.5/1-c hükmü uyarınca tanımlayıcı nitelikte olup olmadığı, SMK m.5/2 hükmü uyarınca dava konusu marka başvurusunun kullanım yolu ile ayırt edici nitelik kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “…” ibaresinin 09, 18, 25 ve 35. Sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 24.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/97426 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükümleri gereği marka başvurusunun kısmen reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 16.02.2021 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 14.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
6769 sayılı SMK m.5/2 hükmüne göre; Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
Hükme göre ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir ürünün veya hizmetin adı ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil, bir firmanın mal veya hizmeti olduğu algılaması ortaya çıksın. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşmakta, ikinci bir anlam kazanmaktadır. (Uğur Çolak; Türk Marka Hukuku; Eylül 2018; 4. Baskı; sh.165-166)
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi raporunda tespit edilen maddi vakıalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 12.10.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler; 18. sınıfa konu “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler” ve 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” olup, bu mal ve hizmetler; ekonomik değeri yüksek olmayan, bir anda satın alınabilen, satın alma anında yüksek dikkat derecesi gerektirmeyen, her cins, yaş grubu, meslek, eğitim, sosyal ve ekonomik düzeyden, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli, yani ortalama dikkat ve özen derecesine sahip vasati nihai tüketicilere hitap eden mal ve hizmetler olduğu,
“…” ibaresinin, davacı başvurusundan çıkartılan “anahtar muhafazaları” ve “cüzdanlar” malları bakımından, malın ismi, cinsi, çeşidi veya coğrafi kaynağı, üretim zamanı, kalitesini, miktarını, amacı itibarıyla ihtiva etmesi zorunlu veya gerekli bir vasfı veya fonksiyonel karakteristik özelliğini ifade etmediği, “…” ibaresi ile “anahtar muhafazaları ve cüzdanlar” emtiaları arasında sıkı bir ilişki bulunduğu ve bu sıkı ilişki sebebiyle hitap ettiği ilgili alıcı kitlesi nezdinde “…” ibaresinin hiçbir özel zihni çabaya mahal olmaksızın veya bir başkasının hatırlatmasına gerek olmaksızın doğrudan “anahtar muhafazaları ve cüzdan” emtialarını düşündürüp akla getirdiği varsayılamaz.
Bu gerekçeler çerçevesinde, yarattığı anlam ve algı itibarıyla, “…” ibaresinin, 18. sınıfa konu “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul anahtar muhafazaları ve cüzdan” emtiaları ile 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul anahtar muhafazaları ve cüzdan mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri”, bakımından somut ayırtediciliğe ve marka olarak algılanabilme niteliğine sahip olduğu ve tanımlayıcı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Diğer yandan, başvuru markasında çanta anlamına gelen … kelimesine … ibaresinin eklenmesiyle çanta emtiasından uzaklaşan yeni özgün bir kavram, sözcük veya anlam yaratılmadığı; aksine, markanın kullanılacağı çanta emtiasının bir türünün, vasfının, fonksiyonel bir özelliğinin tanımlanarak ön plana çıkartıldığı ve ticarette pek çok kişi tarafından kullanılan ve TERMAL ÇANTA anlam ve algısı yarattığı için tek kişinin tekeline bırakılacak nitelikte olmadığı görülmektedir. “…” ibaresinin “termal çanta”/ “ısı yalıtımlı çanta”/ “içindeki ısıyı (sıcak veya soğuk) değişmeksizin koruyan çanta veya muhafaza kabı” anlam ve algısını yarattığı; bu haliyle, “…” ibaresinin, 18. sınıfa konu “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, bavullar, valizler” emtiası ile 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, bavullar, valizler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” bakımından, SMK 5/1.b kapsamında davacının mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin aynı mal ve hizmetlerinden ayırt edilmesine dair bir markanın temel fonksiyonunu yerine getiren bir işaret olarak algılanmayacağı kanaatine varılmıştır. Aynı şekilde, “termal çanta”/ “ısı yalıtımlı çanta”/ “içindeki ısıyı (sıcak veya soğuk) değişmeksizin koruyan çanta veya muhafaza kabı” anlam ve algısını yaratan “…” ibaresinin, markanın kullanılacağı 18. sınıfa konu “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, bavullar, valizler” emtiası ve bu emtianın 35. sınıfta pazarlanması hizmetleri bakımından mal ve hizmetin çeşidi, türü, amacı ve fonksiyonel karakteristik özelliğini ifade ettiği, bahsedilen mal ve hizmetler arasındaki sıkı ilişki sebebiyle özel zihni çabaya mahal olmaksızın veya bir başkasının hatırlatmasına gerek olmaksızın doğrudan söz konusu mal ve hizmetleri hatırlatması sebebiyle başvuru markasının SMK 5/1.c kapsamında tanımlayıcı nitelik taşıdığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı yan her ne kadar dava konusu marka başvurusunun kullanım yolu ile ayırt edici kılındığını ileri sürmüşse de; marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; “…” ibaresinin “Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, bavullar, valizler” emtiası ile 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, bavullar, valizler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” bakımından kullanım yolu ile ayırt edici kılındığı hususunun ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; “18.SINIF:Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: cüzdanlar ve anahtar muhafazaları. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: cüzdanlar ve anahtar muhafazaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “18.SINIF:Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: cüzdanlar ve anahtar muhafazaları. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: cüzdanlar ve anahtar muhafazaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddolunması ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı ve 31,50 TL vekalet harcı, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 52,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.093,30 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.046,65 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.046,65 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza