Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/315 E. 2022/101 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/315 Esas
KARAR NO : 2022/101

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 07/12/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili marka başvurusu ile davalı şirketin redde gerekçe
gösterilen markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, markaların bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim bakımından da
benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını,
davalı kurumun, müvekkili markası ile davalı şirketin
Markaları arasında SMK 6/1 maddesi anlamında benzer bulmakla, kendi
kararları ile de açıkça çelişmekte olduğunu, davacı müvekkilin marka başvurusu ile davalı şirketin dayanak
markaları arasında emtialar açısından benzerlik bulunmadığı gibi,
markaların farklı sektörlere hitap ettiğinden iltibas
ihtimali de bulunmadığını beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun taraflarına 16.11.2021 tarihinde tebliğ edilen 15.11.2021 tarih ve … sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 15/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile redde mesnet markaların aynı/aynı türden emtiaları içerdiklerini, markaların iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduklarını, davacı markasının, davalı markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetlerle aynı/aynı türden ilişkili
mal ve hizmetlerde tescil edilmek istendiğini, dava konusu davacı markasının, redde mesnet
markaların seri markası olarak algılanacağını, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, verilmiş olan kurum kararının tüm yönleriyle hukuka uygun olduğunu beyanla; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararın iptaline karar
verilmesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 28/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının 43.sınıfta marka tescil başvurusunda bulunduğunu, iltibas değerlendirmesinde emtia listesi nazara alınarak değerlendirme yapılacağından davacı yanın tarafların farklı sektörde faaliyet gösterdikleri iddiasının yerinde olmadığını, davacı marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin markanın esaslı unsuru olduğunu ve bu durumun müvekkiline ait “…” ibareli markalarla iltibas oluşturduğunu, müvekkili şirket ortaklarının dedesinin 1945 yılında “… Pastanesi”ni kurmuş olduğunu, müvekkili ortaklarının 3.kuşak olduğunu, müvekkili markalarının hem TÜRKPATENT nezdinde tescilli markalarının bulunduğunu, hem de eskiye dayalı kullanım hakkı bulunduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/33949 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan davalı şirkete ait 2014/25776 sayılı “Şekil+… … Dondurma & Reçel”, 2015/64063 sayılı “Şekil+… Pastanesi” ve 2016/17127 sayılı “Şekil+… DONDURMACILIK” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyası getirtilmiş, redde mesnet marka tescil belgeleri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “… …” ibaresinin 43. sınıfta bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, restoran hizmetleri, kafe, kafeterya hizmetleri, kantin hizmetleri, kokteyl salonu hizmetleri, ikram (catering) hizmetleri, yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, otel, motel, tatil köyü, pansiyon ve benzeri, geçici barınma amaçlı konaklama hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri. Düğün, nişan ve benzeri kutlama, sempozyum, konferans, kongre, seminer ve muhtelif toplantı amaçlı mekan sağlanması hizmetleri.” hizmetlerinin tescili amacıyla 19.03.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/33949 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 28.04.2020 tarihinde davalı şirket tarafından SMK m.6/1, m.6/3 hükümleri kapsamında 2007/47213, 2012/111283, 2012/111295, 2013/06748, 2013/17829, 2013/36188, 2013/41654, 2013/67742, 2013/76752, 2014/25776, 2014/38171, 2014/38172, 2014/38173, 2014/38174, 2014/74019, 2015/64063, 2016/17127, 2016/17157, 2016/70176 sayılı markalar mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacı şirketin 06.05.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, davacı şirketin 25.02.2021 tarihinde itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğu, davalı şirketin bu itiraza karşı 10.03.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 15.11.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın kabulüne karar verdiği, SMK m.6/1 hükmü uyarınca 2014/25776 sayılı “Şekil+… … Dondurma & Reçel”, 2015/64063 sayılı “Şekil+… Pastanesi” ve 2016/17127 sayılı “Şekil+… DONDURMACILIK” ibareli markaları redde mesnet aldığı, marka başvurusunun reddine karar verdiği, kararın davacı marka vekiline 16.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 15.11.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Dava konusu 2020/33949 sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan hizmetler; “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, restoran hizmetleri, kafe, kafeterya hizmetleri, kantin hizmetleri, kokteyl salonu hizmetleri, ikram (catering) hizmetleri, yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, otel, motel, tatil köyü, pansiyon ve benzeri, geçici barınma amaçlı konaklama hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri. Düğün, nişan ve benzeri kutlama, sempozyum, konferans, kongre, seminer ve muhtelif toplantı amaçlı mekan sağlanması hizmetleri.”dir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan “Geçici konaklama hizmetleri, otel, motel, tatil köyü, pansiyon ve benzeri, geçici barınma amaçlı konaklama hizmetleri, yer ayırtma hizmetleri. Düğün, nişan ve benzeri kutlama, sempozyum, konferans, kongre, seminer ve muhtelif toplantı amaçlı mekan sağlanması hizmetleri.” ile redde mesnet 2014/25776 sayılı marka kapsamındaki “Geçici konaklama hizmetleri.”, 2015/64063 sayılı marka kapsamındaki “Geçici konaklama hizmetleri.” ve 2016/17127 sayılı marka kapsamındaki “Geçici konaklama hizmetleri.” AYNI ve BENZER hizmetlerdir. Şöyle ki; “geçici konaklama hizmetleri”; otel, motel, tatil köyü, pansiyon ve benzeri yerlerde verilmekte olup, “yer ayırtma hizmetleri”, “geçici konaklama hizmetleri”ni tamamlayan, bu hizmetle birlikte sunulan hizmetlerdir. Yine “geçici konaklama hizmeti”nin sunulduğu “otel” gibi işletmelerde; düğün, nişan ve benzeri kutlama, sempozyum, konferans, semine ve muhtelif toplantı amaçlı mekan temini hizmeti de sunulmaktadır. Dolayısıyla bu hizmetlerin aynı teşebbüs tarafından tüketiciye sunulduğu da genel hayat tecrübesi ile tespit edilebilen vakıalardandır.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, restoran hizmetleri, kafe, kafeterya hizmetleri, kantin hizmetleri, kokteyl salonu hizmetleri, ikram (catering) hizmetleri, yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri.” ile redde mesnet 2014/25776 sayılı marka kapsamındaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” AYNI ve BENZER hizmetlerdir. Şöyle ki; “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”, restoran, kafe, kafeterya hizmetleri, kantin hizmetleri, kokteyl salonu hizmetleri, ikram (catering) hizmetlerini bünyesine alan, bu hizmet türlerini kapsayan ve genel olarak düzenlenmiş bir hizmet grubudur. Yine, “yiyecek ve içecek sağlanması” hizmeti veren bir teşebbüsün aynı zamanda “yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmeti” de verdiği genel hayat tecrübesi ile tespit edilebilen vakıalardandır.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve genel olarak “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” olarak ifade edilebilen hizmet grubunun, redde mesnet 2015/64063 sayılı marka kapsamındaki 29 ve 30.sınıfta yer alan gıda emtiaları, 2016/17127 sayılı marka kapsamındaki 29 ve 30.sınıfta yer alan gıda emtiaları ile BENZER olduğu da tespit edilmiştir. Şöyle ki; yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinin verildiği işletmelerde, 29 ve 30.sınıfta yer alan bir kısım gıda emtiaları da tüketiciye sunulmaktadır. Tüketiciye sunulan gıdaların bir kısmı, bu hizmeti veren işletmelerin kendi imalatı kapsamında olup yiyecek ve içecek sağlanması hizmeti kapsamında tüketiciye servis edilmektedir. Dolayısıyla gıda emtiaları ile bu emtiaların sağlanması hizmetleri; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında tamamlayıcılık ilişkisi bulunur. Nitekim; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.03.2020 tarih 2019/3835 E 2020/2264 K sayılı kararında da; 43/1 alt sınıftaki hizmetlerle, 29 ve 30. sınıfta yer alan emtialar arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan tüm hizmetlerin, redde mesnet markaların kapsamındaki yukarıda belirtilen mal ve hizmetlerle aynı veya benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu 2020/33949 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; “… …” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu, herhangi bir şekil unsuru içermediği tespit edilmiştir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde;
2014/25776 sayılı markanın kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, mavi renkli bir çember içerisinde, çemberin üst kısmında kırmızı harflerle “…” ibaresinin yazıldığı, çemberin alt kısmında yine kırmızı harflerle “…” ibaresine yer verildiği, bu iki ibare arasında yeşil renkli çemberin iç çevresini kaplayan yaprak figürlerine yer verildiği, çemberin orta kısmında ise su kütlesi üzerinde bulunan beyaz renkli bir yelkenli figürü, açık mavi renkli gökyüzü ve yine gökyüzünde uçar halde beyaz renkli üç adet martı figürüne yer verildiği, çemberin duşunda alt kısımda mavi renklerle “Dondurma & Reçel” ibaresine yer verildiği tespit edilmiştir.
2015/64063 sayılı markanın kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, mavi renkli bir çember içerisinde, çemberin üst kısmında kırmızı harflerle “…” ibaresinin yazıldığı, çemberin alt kısmında yine kırmızı harflerle “Pastanesi” ibaresine yer verildiği, bu iki ibare arasında yeşil renkli çemberin iç çevresini kaplayan yaprak figürlerine yer verildiği, çemberin orta kısmında ise su kütlesi üzerinde bulunan beyaz renkli bir yelkenli figürü, açık mavi renkli gökyüzü ve yine gökyüzünde uçar halde beyaz renkli üç adet martı figürüne yer verildiği tespit edilmiştir.
2016/17127 sayılı markanın kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, mavi renkli bir çember içerisinde, çemberin üst kısmında kırmızı harflerle “…” ibaresinin yazıldığı, çemberin alt kısmında mavi harflerle “DONDURMACILIK” ibaresine yer verildiği, bu iki ibare arasında yeşil renkli çemberin iç çevresini kaplayan yaprak figürlerine yer verildiği, çemberin orta kısmında ise su kütlesi üzerinde bulunan beyaz renkli bir yelkenli figürü, açık mavi renkli gökyüzü ve yine gökyüzünde uçar halde beyaz renkli üç adet martı figürüne yer verildiği tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalar arasında müşterek olan unsurun “…” ibaresi olduğu, …’nin; Osmanlıların Balkan yarımadasına verdikleri coğrafi isim ve bu bölgeyi içine alan eyalet anlamına geldiği, şöyle ki; Bizanslılar’ın kendileri ve ülkeleri için kullandıkları Romaioi, Romania kelimelerinin İslâm dünyasında onların Rum, Doğu Roma İmparatorluğu ülkesinin de “…” şeklinde tanınmasına yol açtığı, bu tabirlerin, Anadolu’nun Türk-İslâm hâkimiyeti altına girmesinden sonra Rum ismiyle Bizans idaresinde bulunmuş Anadolu’yu gösteren bir coğrafî ad olarak yaygınlaştığı [Halil İnalcık, “…”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Erişim 21.03.2022)], dolayısıyla; kavramsal olarak ve ilk etapta ortalama tüketici nezdinde; “…” ibaresinin Osmanlıların Balkan yarımadasına verdikleri coğrafi isim ve bu bölgeyi içine alan eyalet olarak algılanacağı her türlü kuşkudan uzaktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … E.K. sayılı kararında, “… ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkaracaktır. Örnek verilmek gerekirse …, … veya İzmir veya dava konusu olayda olduğu gibi …’un maruf bir ilçesinin adı olan sadece “Pendik” sözcüğünün bir kişi adına marka olarak tescil edilmesi halinde, bu sözcük artık bir kişinin tekelinde kalacak ve bu şekilde bir kamu adı başkaları tarafından markalarında kullanılamayacaktır. Zira, yerleşen uygulamaya göre, bu isim, markanın “kök” sözcüğü olacak ve iltibas iddiası ile diğer marka başvurularının önlenmesine neden teşkil edecektir. 556 sayılı KHK’nın genel amacı dikkate alındığında böyle bir imtiyazın kimseye tanınmaması gerekir. Bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yerlerinin isimlerini teşkil eden sözcükler hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise, onunla birlikte tesciline imkan verilmesinin anılan yasal düzenlemenin amacına daha uygun olduğu görüşünün benimsenmesi de bu şekilde böyle bir markayı kullanmak isteyenlerin menfaat dengelerinin korunması bakımından da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilkeye göre, örneğin “…” ve “…” adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, “… Şarabı”, “Restaurant …”, “… Pazarları” gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir.” denilmiştir.
O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla, yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 04.06.2018 tarih, 2016/11850 E., 2018/4241 K. sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötü niyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Redde mesnet alınan “Şekil+… … Dondurma & Reçel”, “Şekil+… Pastanesi” ve “Şekil+… DONDURMACILIK” ibareli markalar karşısında, davacıya ait “… …” ibareli marka başvurusunun tescili mümkündür. Zira davacı, itiraza mesnet markalarda da kullanılan “…” ibareli yer adını farklı bir ön ekle marka olarak tescil ettirmek istemekte olup, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde söz konusu başvurunun tesciline engel bir durum bulunmamaktadır. Ayrıca redde mesnet markalarda yer alan şekil unsurları, dava konusu marka başvurusunda bulunmadığından, markalar arasında görsel düzeyde farklılaşma da bulunduğu sabittir. Bu hale göre daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davacıya ait “… …” markasını aynı, aynı tür veya benzer hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, salt “…” kelimesinin ortaklığından kaynaklı olarak markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi altında bulunmayacağı, zira “…” ibaresinin tek başına kimsenin tekeline verilemeyecek coğrafi bir yer adı olduğu, dava konusu markada “…” ibaresinin başına “…” ibaresi eklenerek ve görsel olarak redde mesnet markalarda yer alan şekil unsurlarına yer verilmeyerek, redde mesnet markaların oluşturduğu genel görünümden uzaklaşıldığı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1 hükmü koşulu oluşmadığından davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 241,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 368,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

5-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı şirket vekilinin ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza