Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/307 E. 2022/132 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/307 Esas
KARAR NO : 2022/132

DAVA : Gerçek Hak Sahipliğinin Tespiti – Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Gerçek Hak Sahipliğinin Tespiti – Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1993 yılında İzmir’de kurulmuş, kısa sürede ünlü markaların distribütörlüğünü yapmaya başlamış ve Türkiye’de “Müzik Enstrümanları” sektörünün lideri haline gelmiş bir şirket olduğunu, davalının 15.sınıfta yer alan “Müzik Aletleri ve Kutuları” emtiaları üzerinde … sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 05/10/2021 tarihinde “…” markasının davalı adına tescil edildiğini, oysa ki; müvekkilinin, 2004 yılından beri “…” markalı kemanlar ürettirip satışını gerçekleştirdiğini, dolayısıyla müvekkilinin, davalının marka tescil başvurusundan önce “…” markasını yoğun şekilde kullanarak ciddi bir tanınmışlık ve kendi lehine ayırt edicilik sağladığını, dolayısıyla bu marka üzerinde müvekkilinin gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, müvekkil şirket arşivinde yapılan araştırma neticesinde en eski tarihli olarak 01/09/2012 tarihli satış faturasının bulunduğunu, “…” ibaresini 2017-2018-2019-2020-2021 yıllarında 15.sınıfta yer alan müzik aletleri ve kutuları emtialarında markasal olarak yoğun bir şekilde kullandığını, ayrıca, “…” markalı ürünleri www…om gibi çevrimiçi satış platformlarında da ilk olarak 2011 ve 2019 yıllarında satışa sunduğunu, müvekkilinin “…” markalı kemanları Çin Halk Cumhuriyeti’nde bulunan .. Ltd. unvanlı bir üreticide ürettirdikten sonra, Türkiye pazarında bu ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, davalının “…” markasını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, müvekkiline karşı hukuki takibat yapmak üzere arabuluculuk sürecini başlattığını belirterek; müvekkili şirketin “…” markasını kullandığı keman ürünleri ile sınırlı olmak üzere, davalı adına tescilli … sayılı “…” markasından doğan hakların ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkin teminat karşılığında/teminatsız olarak İHTİYATİ TEDBİR kararı verilmesini, davalı adına tescilli olan … sayılı “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunun tespiti ile müvekkili şirketin hali hazırda “…” markasını keman ürünleri üzerinde markasal olarak kullanmasının davalının marka hakkına karşı tecavüz teşkil etmediğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

C E V A P :
Davalı vekili 27/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in, 05.01.2012 tarihinden bu yana halihazırda işletmesinin bulunduğu Ankara ili Sincan ilçesinde müzik aletleri ve ilgili yan ürünlerin üretimi, ithalatı, pazarlaması ve satışı konusunda ihtisaslaşmış; bu bağlamda, kendine ait ürün ve hizmetler ile piyasada fazlasıyla tanınmış bir noktaya gelmiş olduğunu, davacı tarafın iddialarının tam aksine, müvekkili ile davacı taraf arasında en ufak bir bayilik ilişkisi dahi olmadığını, davacı tarafın, 2012 yılından bu yana tanzim ettiği faturaları uhdesinde muhafaza eden kurumsal bir yapı olmasına rağmen kendileri ile müvekkili arasında bayilik ilişkisinin varlığını ispat edebilecek herhangi bir delil sunamadığını, müvekkilinin ticari hayat içinde aktif olduğu on yıllık sürede kendi emek ve çabaları ile piyasada var olmayı ve kendine ait ayırt edici ürünleri üretmeyi, pazarlamayı, satmayı başarmış olduğunu, müzik sektörüne 05.01.2012 tarihinde … Müzik işletmesini açarak giren müvekkilinin sonrasında kurumsallaşmak isteyerek 19.01.2021 tarihinde … Müzik Eğitim Elektronik Otomotiv İnşaat Emlak İnşaat Turizm Dış Ticaret ve İthalat İhracat Limited Şirketi unvanı ile tek ortaklı limited şirketini kurmuş olduğunu, kurumsallaşma yoluna giden müvekkilinin basiretli bir tacir gibi ‘…’ ve diğer markalarına SMK kapsamında koruma sağlamak istemesi nedeni ile 06.04.2021 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayılı … ibareli markanın tescili talebi ile başvurmuş olduğunu, müvekkilinin, işletmesini açtığı ilk günden beri satışını yaptığı ve markasal kullanımını kendi çabası ile Türkiye çapında maruf hale getirdiği “…” ibareli markaya haiz ürünlerin satışı konusunda tek başına hareket etmiş ve markanın yaratımında, tanıtılmasında ve satışında davacı tarafın katkıları olmaksızın müzik aletleri piyasasında etkin bir rol oynamış olduğunu, davacı tarafın iddialarının tam aksine, müvekkilinin ilgili markayı bizzat yaratan taraf olduğunu, gerçek hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu, markayı bizzat yaratan ve maruf hale getiren müvekkilinin … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirmesinin haklı bir kullanım olduğunu ve davacı tarafın iddiasının aksine tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığını, aksine davacı tarafın müvekkili …’in üstün hak sahibi olduğu tescilli markası olan … markasına tecavüz ve … ibareli ürünlerin satışını gerçekleştirerek haksız rekabet oluşturmakta olduğunu, bu anlamda, … adı altında müvekkiline ait … ibareli markayı ürünleri üzerinde ve satışta kullanarak faaliyet gösteren davacının kendisini müvekkili markasına sahipmiş gibi göstermekte olduğunu, müvekkili markasındaki tek bir harf değiştirerek aynen ticari faaliyetlerine konu ettiğini, davacının mezkur haksız ve kötü niyetli kullanımlarına dair taraflarınca yapılan araştırma neticesinde www….com.tr alan adresinden müvekkiline ait markayı ürünlerinde kullandığının tespit edildiğini, hali hazırda iş bu davanın hukuka aykırı ve mesnetsiz iddialarla açıldığını, müvekkilinin … ibareli markayı bizzat yaratan ve piyasada maruf hale getiren taraf olmasından kaynaklı olarak üstün hakka sahip olan taraf olması ve davacı tarafın gerçek hak sahipliği iddiasının herhangi bir somut delile dayanmadan kötü niyetli ve hukuka aykırı menfi tespit davası olduğunun kabulü ile; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, gerçek hak sahipliğinin tespiti ve davacı eylemlerinin davalıya ait marka hakkını ihlâl etmediğinin tespiti istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli tescilli marka bakımından davacının bu marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tespit edilmesi isteminde HMK m.106/2 hükmü uyarınca hukuki yarar bulunup bulunmadığı, hukuki yarar bakımından dava şartı noksanlığı bulunmadığının tespiti halinde, davacının, davalıya ait … sayılı “…” ibareli tescilli marka üzerinde gerçek hak sahipliği sıfatının bulunup bulunmadığı, davacının “…” ibaresini “keman” ürünleri üzerinde markasal olarak kullanması eylemlerinin 6769 sayılı SMK m.154 hükmü uyarınca davalının … sayılı marka hakkını ihlal eder mahiyette olup olmadığı, bunlara bağlı olarak; gerçek hak sahiplinin tespiti ve davacının “…” markasını keman ürünleri üzerinde markasal olarak kullanmasının davalının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespiti, istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgesi getirtilmiş, Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyası UYAP ortamında temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, celp edilen evrak, marka tescil belgesi ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalının 06.04.2021 tarihinde “…” ibareli 15. sınıfta yer alan “Müzik aletleri ve kutuları.” emtiaları için marka tescil başvurusunda bulunduğu, 05.10.2021 tarihinde dava konusu markanın tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan dava dilekçesi ile birlikte birbirinden bağımsız asli iki ayrı istemde bulunmuştur. Bu istemlerden ilki; davacının, “…” ibareli marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tespiti, ikincisi ise; davacının “…” ibaresini ticaretini yaptığı keman ürünleri üzerinde kullanması eyleminin, davalının … sayılı marka hakkını ihlâl etmediğinin tespiti istemine yöneliktir. Dolayısıyla eldeki uyuşmazlıkta 6100 sayılı HMK m.110 hükmüne göre davaların yığılması müessesesi söz konusu olup, mahkememizce her iki asli istem ayrı ayrı incelenerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Davacının, “…” ibareli marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tespitine karar verilmesi istemi mahiyeti itibariyle 6100 sayılı HMK m.106 hükmünde düzenlenen tespit davası hükmündedir. Kanun hükmüne göre; Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.
Kanun hükmünden görüleceği üzere; tespit davasının görülebilmesi için, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar hariç olmak üzere, hukuken korunmaya değer güncel bir yarar bulunmalıdır. Nitekim hukuki yarar aynı zamanda dava şartı olup 6100 sayılı HMK m.114/1-h bendinde düzenlenmiştir. HMK m.115/2 hükmüne göre ise dava şartı noksanlığının tespiti halinde mahkeme davanın usulden reddine karar vermelidir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan incelemede; Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında; dosyamız davacısının, dosyamız davalısına karşı “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğu iddiasından kaynaklı olarak 28.10.2021 tarihinde … sayılı markanın hükümsüzlüğü isteminde bulunduğu, buna göre; davacının, davalıya karşı … sayılı markanın “gerçek hak sahipliği” iddiasından kaynaklı olarak iş bu davadan evvel hükümsüzlük davası açtıktan sonra iş bu dava ile birlikte “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunun tespitine karar verilmesi isteminde hukuki yarar bulunmadığı açık olduğundan, bu sebeple söz konusu istemin usulden reddine karar verilmiştir.
Davacının “…” ibaresini ticaretini yaptığı keman ürünleri üzerinde kullanması eyleminin, davalının … sayılı marka hakkını ihlâl etmediğinin tespiti istemi de mahiyeti itibariyle 6100 sayılı HMK m.106 hükmünde düzenlenen tespit davası hükmünde olup, söz konusu istem bakımından 6769 sayılı SMK m.154 hükmü uyarınca, davacı tarafın iş bu istemi dava yolu ile ileri sürmesinde hukuki yarar bulunmaktadır. Zira, 6769 sayılı SMK m.154 hükmü, HMK m.106 hükmünde düzenlenen istisnai kanun hükümlerinden birini teşkil etmektedir.
6769 sayılı SMK m.154 hükmüne göre; Menfaati olan herkes, Türkiye’de giriştiği veya girişeceği ticari veya sınai faaliyetin ya da bu amaçla yapmış olduğu ciddi ve fiili girişimlerin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda, hak sahibinden görüşlerini bildirmesini talep edebilir. Bu talebin tebliğinden itibaren bir ay içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi tarafından kabul edilmemesi hâlinde, menfaat sahibi, hak sahibine karşı fiillerinin tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesi talebiyle dava açabilir. Bildirimin yapılmış olması, açılacak davada dava şartı olarak aranmaz. Bu dava, kendisine karşı tecavüz davası açılmış bir kişi tarafından açılamaz. Birinci fıkra uyarınca açılan dava, sicile kayıtlı tüm hak sahiplerine tebliğ edilir. Birinci fıkra uyarınca açılan dava, hükümsüzlük davasıyla birlikte de açılabilir. Mahkeme, 99 uncu maddenin üçüncü veya yedinci fıkrası ile 143 üncü maddenin onuncu veya onikinci fıkrası uyarınca yapılan yayımdan önce, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak karar veremez.
Belirtilen kanun hükümlerine göre; davacının “…” ibareli markayı “keman” ürünleri üzerinde kullanması eylemlerinden kaynaklı olarak, bu eylemlerin davalı yana ait tescilli marka hakkına tecavüz oluşturmadığının tespiti isteminde bulunmasında menfaati olduğu açıktır. Eldeki uyuşmazlıkta; dava tarihi itibariyle, dosyamız davacısına karşı dosyamız davalısı tarafından açılmış tecavüz davası bulunmadığından davayı görmeye engel usuli bir eksiklik de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı yanın söz konusu istemi aşağıdaki şekilde esas yönünden incelenmiştir:
Davacının iddiası; “…” ibaresini, davalının marka tescil başvurusundan önce “Keman” ürünleri üzerinde kullanmasından kaynaklı gerçek hak sahipliği savına dayanmaktadır. Başka bir deyişle; davacı yan, gerçek hak sahipliği iddiasından kaynaklı olarak davalı marka hakkının ihlâl edilmediğini ileri sürmektedir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde ibraz edilen faturalar incelendiğinde; davacının “…” ibaresini, davalıya ait … sayılı marka tescil başvuru tarihinden önce, ulusal düzeyde, birbiri ile yakın veya uzak bir çok şehirde yer alan kişilere satış işlemi yapmak suretiyle “Keman” ürünleri üzerinde tescilsiz olarak ve bu ibareye bilinirlik kazandıracak derecede ciddi surette kullandığı, başka bir deyişle; davacının, davalı marka başvurusundan önce, “…” ibaresini “Keman” ürünleri üzerinde ciddi ve yoğun surette kullanmak kaydıyla öncelik ilkesi bağlamında üstün bir hak elde ettiği, davalının, davacının tescilsiz kullanımlarından sonra marka tescil başvurusunda bulunması ve tescil belgesi elde etmesinden kaynaklı olarak davacı tarafın “…” ibaresini “Keman” ürünleri üzerinde markasal olarak kullanmasını engelleyemeyeceği, zira, davacının önceki tarihli yoğun ve sıkı tescilsiz kullanımı nedeniyle öncelik ilkesi bağlamında üstün hakkının bulunduğu, bu durumun tescilli marka hakkından kaynaklı tecavüz iddialarına karşı “hukuka uygunluk sebebi” oluşturduğu hususları dikkate alınarak; davacının “…” markasını keman ürünleri üzerinde markasal olarak kullanması eylemlerinin 6769 sayılı SMK m.154 hükmü uyarınca davalının … sayılı marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine, karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle bir bütün olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının gerçek hak sahibinin davacı olduğunun tespitine ilişkin istemin HUKUKİ YARAR YOKLUĞU nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davacının “…” markasını keman ürünleri üzerinde markasal olarak kullanması eylemlerinin 6769 sayılı SMK m.154 hükmü uyarınca davalının … sayılı marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinin TESPİTİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davanın kabul edilen kısmı bakımından; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın reddedilen kısmı bakımından; davalı kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı ve 8,50 TL vekalet harcı, 195,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 262,80 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 131,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 131,40 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 4,25 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 4,25 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022