Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/3 E. 2022/33 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/3 Esas
KARAR NO : 2022/33
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 05/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin WIPO nezdinde 22.01.2020 tarihinde … sayılı “…” ibareli uluslararası marka başvurusunda bulunduğunu, marka başvurusunun özellik arz eden 7.sınıftaki “kayış” emtialarına ilişkin olduğunu, ancak yapılan başvurunun davalı kurum tarafından SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca reddedildiğini, bu karara itiraz edilmişse de, davalı kurum YİDK kararı ile itirazın reddine karar verildiğini, müvekkilinin uzun yıllardır ürettiği ve Türkiye’de de satışa sunduğu “kayış” türündeki ürünleri, oldukça özel ve münhasır niteliği haiz olup, 2019/79386 sayılı redde mesnet “…” ibareli markanın mal ve hizmetleri ile örtüşmediğini, müvekkilinin marka başvurusunda red gerekçesi olarak gösterilen markanın tescil başvurusu yaptığı 7.sınıftaki mal ve hizmetlerin bir kısmının, esasında marka üzerindeki gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olması nedeniyle reddedildiğini ve tescil kapsamından çıkartıldığını, yine müvekkilinin marka başvurusuna red gerekçesi gösterilen marka üzerindeki gerçek hak sahibi müvekkil şirket olduğundan bu sebeple hükümsüzlük davasının da ikame edildiğini, müvekkilinin “…” markasının gerek Paris Sözleşmesi kapsamında, gerekse Türkiye’de tanınmış marka statüsüne ulaştığını belirterek; … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı marka başvurusunun 7.sınıfta yer alan hizmetler bakımından da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 19/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Kurul kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan 2019/79386 sayılı “…” ibareli marka arasında SMK m.5/1-ç hükmü bağlamında iltibas bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği ve tanınmış marka iddiasının mutlak tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının Madrid Protokolü hükümleri uyarınca Türk Patent ve Marka Kurumuna yaptığı “…” ibareli marka başvurusunun … no. ile işleme alındığı, marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-ç hükmü bağlamında 2019/79386 sayılı marka gerekçe gösterilerek marka başvurusunun reddine karar verildiği, davacı başvuru sahibi tarafından bu karara 04.06.2020 tarihinde itiraz edildiği, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaati ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara, maddi tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K), YİDK karar tarihi itibari ile mevcut hukuki ve fiili durum nazara alınarak yargılama yürütülmüştür. Bu nedenle dava konusu marka başvuru dosyası kapsamında kalan bilgi ve belgeler ile sınırlı olarak yargılama yürütülmüş olup, marka başvuru dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ileri sürülen bilgi, belge ve iddialar değerlendirme dışı tutulmuştur. Buna bağlı olarak; davacı vekilinin, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olarak Adana 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/4 Esas sayılı dava dosyasının iş bu dava bakımından bekletici mesele sayılması isteminin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Davacıya ait … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan hizmetler; “Belts for conveyors; belts for motors and engines; transmission belts; conveyors belts; working components and parts. (Konveyör kayışları; motorlar için kayışlar; şanzıman kayışları; konveyör kayışları; hareketli bileşenler ve parçaları.)” şeklindedir.
Redde mesnet gösterilen 2019 79386 sayılı markanın tescil sınıfları arasında “Sınıf 07: Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar.” bulunmaktadır.
Dava konusu “Belts for conveyors; belts for motors and engines; transmission belts; conveyors belts; vvorking components and parts. (Konveyör kayışları; motorlar için kayışlar; şanzıman kayışları; konveyör kayışları; hareketli bileşenler ve parçaları.) ” mallarının en basit ve somut anlatımla herhangi bir güç kaynağından alınan enerji ve hareketin kullanım amacı ve işlevi bakımından (kaldırma, taşıma, iletme vs) ‘‘Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. ” malları ile aynı tür olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki; konveyör kayışı, malzemenin taşınması ve ulaştırılması için dönen iki kasnak kullanarak çalışan sistemdir. Şanzıman kayışı ise, iki veya daha fazla dönen şaftı birbirine bağlamak için kullanılan esnek malzemeden bir halkadır. Senkronizasyonu kaybetmeden güç veya hareket iletebilir. Sabit bir mesafe ile ayrılmış bir tahrik mili ile tahrik edilen bir mil arasında sürekli dönme hareketini aktarır. Motor kayışı, araçlarda krank mili ile eksantrik mili arasındaki hareket iletimini ve alternatör, soğutma sistemi su pompası ve radyatör fanının hareketini sağlar. Hareketli bileşenler ve parçalar da kaldırma, taşıma ve iletim amaçlı kullanılan parçalardır. Dolayısıyla: karşılaştırılan emtialar; aynı tür tüketici kesimine hitap ederler, aynı tür ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur.
Sonuç olarak, davaya konu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan emtiaların tamamı, redde mesnet marka kapsamında yer alan bir kısım emtialarla SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca aynı veya aynı tür hizmetlerdir.
Dava konusu marka başvurusu “…” ibaresinden, redde mesnet marka ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. Her iki marka da salt kelime markası olup, herhangi bir şekil veya renk unsuru barındırmamaktadır. Aralarındaki tek fark; büyük ve küçük yazım karakterinden kaynaklanmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka global olarak karşılaştırıldığında; emtialar arasında aynı tür düzeyinde benzerlik bulunduğu, markaları oluşturan tek ve esaslı unsurların müşterek olarak “…” ibaresinden oluştuğu, dolayısıyla markaları oluşturan işaretlerin aynı olduğu, o halde karşılaştırılan markalar arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiasında bulunmuşsa da, bu hususlar, davalı kurumun SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca yapacağı incelemede dikkate alması gereken vakıalar değildir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu iddialarının somut olayda mutlak tescil engelini bertaraf edecek iddialar olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7,375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 95,50 TL posta, tebligat masrafı, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.622,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/02/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza