Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/298 E. 2023/20 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/298 Esas – 2023/20
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/298 Esas
KARAR NO : 2023/20

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1961 yılından bugüne özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait “…” markasının … nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildiğini, yine bu markanın … nezdinde 23.02.2000 tarih ve … no ile tescil edildiğini, davalıya ait … başvuru numaralı “…” ibareli marka tescil başvurusunun yayınına müvekkili şirkete ait “…” ibaresini esas unsur olarak ihtiva eden markaları ve “…” ibaresini ihtiva eden tasarımlarına dayanılarak itiraz edildiğini, itirazın … reddedildiğini, kararın yeniden incelenmesi için yapılan başvurunun da … tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin “…” ibaresini ilk olarak 1992 yılında tescil ettirdiğini, müvekkili şirkete ait “…” ibaresini esas unsur olarak ihtiva eden bir çok marka bulunduğunu, ayrıca müvekkili şirketin “… …” ibareli markasının … nezdinde … no. ile tanınmış marka olarak tescil edildiğini, müvekkili şirkete ait “…” ibaresini içerir nitelikte endüstriyel tasarımların da bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli … nezdinde tescilli markalarının bulunduğunu, çeşitli şekillerde marka başvuruları yaparak seri marka oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, müvekkili şirketin marka üzerine yaptığı yatırımlar sonucu “… …” markasının tanınmış marka statüsü kazandığını, müvekkili şirketin “…” markasını taşıyan ürünleri yedi kıtaya ihraç ettiğini, markalara trilyonlarca lira yatırım yapıldığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri uyarınca tanınmış markalar olduğunu, ibarenin müvekkili şirket ile özdeşleştiğini ve ayırt edicilik kazandığını, müvekkilinin uzun süreden beri markayı kesintisiz kullanımı ve yaptığı yatırımlar sonucu marka üzerinde inhisari hakkı doğduğunu, dava konusu marka ile müvekkili şirket markaları arasındaki sınıfsal benzerliğin ayniyet boyutunda olduğunu, dava konusu markanın 30 ve 35. sınıf mal/hizmetleri kapsar şekilde tescil edildiğini, davalı markası ile müvekkili şirket markalarının 30. sınıf yönünden sınıfsal benzerliğin ayniyet boyutunda olduğunu, dava konusu markada 35. sınıfın 08. sınıfının tercih edildiğini, “…” ibaresinin dava konusu markada hiçbir değişikliğe uğramadan yer aldığını, ortalama gıda tüketicilerinin tercih hakkını çok kısa bir süre içerisinde kullandıklarını, dikkat düzeyinin düşük olduğunu ve büyük bir kısmını çocukların oluşturduğunu, bu durumların iltibas ihtimalini arttırdığını, dava konusu markanın müvekkili şirket seri markaları arasına sızabileceğini, dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarının aynı tüketici kitlesine yöneldiğini, markaların işitsel olarak yüksek derecede benzerlik taşıdıklarını, davalı markasındaki vurgunun “…” ibaresinde olduğunu, müvekkili şirket markasının hiçbir değişikliğe uğramadan dava konusu markada yer aldığını, bu durumun markaları kavramsal olarak benzer kıldığını, dava konusu markada “…” ibaresinin bağımsız ayırt edici role sahip olduğunu, markalar arasında görsel olarak da yüksek benzerlik bulunduğunu, ortalama tüketiciler nezdinde davalı ile müvekkili şirket arasında idari/ekonomik bir bağ olduğu zannı oluşabileceğini, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, davalı markasının tescili halinde müvekkili şirkete ait tanınmış markaların ayırt edici karakterine zarar verileceğini ve davalının haksız yarar sağlayacağını, “…” ibaresinin … veya yaygın bilinen herhangi bir yabancı dilde bir anlamı bulunmadığını, ortalama tüketici nezdinde kavramsal hiçbir çağrışım yapmayan ibarenin müvekkilinin tanınmış markası olan “…” ile karıştırılabileceğini beyanla; … …’nın … sayılı kararının 30. sınıf ve 35. sınıfın ilgili alt sınıfında yer alan 30. sınıfa ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline ve davalı adına … nezdinde … başvuru numarası ile kayıtlı “…” ibareli marka başvurusunun 30. sınıf ve 35. sınıfın ilgili alt sınıfında yer alan 30. sınıfa ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline, markanın tescili halinde bu mal ve hizmetler bakımından hükümsüz sayılmasına ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 11/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının itiraza mesnet markaları ile dava konusu markanın görsel, fonetik ve anlamsal açıdan benzer olmadıklarını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, davalı markasında yer alan ibarenin “… …” şeklinde bir isim tamlaması olduğunu ve bütünsel bir anlam ifade ettiğini, orijinal bir ibare olduğunu, davalı markasının “…-…” şeklinde telaffuz edildiğini, davacı markasının ise “…-…” şeklinde telaffuz edildiğini, ibarelerin sonlanışı açısından herhangi bir tını veya sesçil benzerlik bulunmadığını, davalı markasının kırmızı zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış olmasına rağmen davacı markalarının turuncu zemin üzerine mavi renkli düzenlenmesinin markaları görsel olarak farklılaştırdığını, davalı başvurusunda kelime unsurunun üstünde bisiklete benzer bir … unsuru yer aldığını, davalı başvurusunun davacı markalarına nazaran farklı logo, renk ve tasarıma sahip olduğunu, davacı markalarında “…” ibaresi ile birlikte … güneş kursunun da yer aldığını, davalı markasının daha uzun bir kelime olduğunu, buna karşın davacı markası daha kısa olduğundan markaların şekilsel açıdan da farklılaştığını, davalı markasındaki “…” ibaresinin “…” ibaresinden yazı karakteri, renk, büyüklük, tasarım vb. yönlerden herhangi bir şekilde ayrıştırılmadığını, harflerin tamamının kaynaşmış şekilde, birlikte ve bütünsel bir markasal algıya konu olacak şekilde kullanıldığını, orta düzeydeki müşteri kitlesinin markayı parçalara ayırarak “…” şeklinde algılama ve “… …” markalarıyla karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, başvuru kapsamında yer alan 35 ve 43. sınıftaki mal/hizmetler yönünden markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, davacının itiraza mesnet markalarının genel olarak gıda emtiaları olarak tabir edilen 30. Sınıfta yer alan emtia üzerinde tescilli olduğunu, taraf markalarının eşya listesinde yer alan mal/hizmetlerin hitap ettikleri tüketici kesiminin özellikleri dikkate alındığında benzer ihtiyaçları gidermediklerini, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olmadığını, ikame imkanlarının bulunmadığını, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmadıklarını, markaları gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmayacağını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların varlığında dair yeterli delil sunulmadığını, davacının kötü niyet iddialarını kanıtlar delillerin itiraz ekinde sunulmadığını, davalı başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilemediğini, … kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “…+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahıs markasının yukarıda belirtilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’nin “…+…” ibareli, 30/35/43.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 05.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.12.2020 tarih ve 363 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 12.02.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 m.6/4, m.6/5, m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 26.04.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 29.06.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 04.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahatı içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
İkinci olarak belirtilmesi gerekir ki; …. ‘nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden (…), … karar tarihi itibari ile mevcut hukuki ve fiili durum nazara alınarak yargılama yürütülmüştür. Bu nedenle dava konusu marka başvuru dosyası kapsamında kalan bilgi ve belgeler ile sınırlı olarak yargılama yürütülmüş olup, marka başvuru dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ileri sürülen bilgi, belge ve iddialar değerlendirme dışı tutulmuştur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu yapılan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen emtialar aynı, aynı tür veya benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu; kelime ve … unsurlarından oluşan karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsurunu beyaz renk ile yazılmış “…” ibaresi oluşturmaktadır. Kelime unsurunun üstünde ise yine beyaz renk ile çizilmiş bir bisiklet şekline yer verilmiştir. Tüm kelime ve … unsurları ise kırmızı renkli daire şekli içine konumlandırılmıştır. “…” ibaresinin, … online sözlüğünde herhangi bir tanımı bulunmamaktadır. “…” şeklinde telaffuz edilen ibareyi internette araştırdığımızda, eski dilde, … köylerinde bisiklete verilen ad olduğu bilgisine ulaşılmıştır. “… atına binmek” de “sinirlenmek” olarak kullanılan bir deyimdir. “… …” ibaresinin anlamından yola çıkılarak, dava konusu marka başvurusunda aynı zamanda “bisiklet” şekline yer verilmiştir. Dava konusu marka başvurusunun esas unsuru “…” ibaresidir.
Davacıya ait markalar ise; “…” kelimesini ortak olarak içeren, “…” gibi ibarelerden oluşan markalardır. Davacıya ait markalar, “…” kelimesini içeren markalar olup, bir kısım marka, kapsamında farklı kelimeler bulunan kelime markası iken, bir kısmı ise kapsamlarında … unsurlarının bulunduğu karma nitelikte markalardır. Davacının karma nitelikteki markalarının bir kısmı ambalaj şekli, bir kısmı ise ürün şeklini içeren markalardır. “…” ve “…” ibareli markalar hariç olmak üzere, davacının tüm markaları “…” ibaresi ile aynı zamanda “…” kelimesinden önce konumlanmış “…” ibaresini içermektedir. Davacının “… …” ibareli markası aynı zamanda, tanınmış marka olarak sicile kayıtlı olup, tanınmışlık nedeniyle ayırt edici niteliği yüksek bir ibaredir. Davacının hem ticaret unvanının hem de çok sayıda (yaklaşık 1000 adet) önceki tarihli markalarının “…” ibaresini barındırdığı gözetildiğinde, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin esas ve baskın unsur olduğu, tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. “…” ibaresi, … online sözlüğünde “Dinî inanışa göre duyularla kavranamayan, insanlar gibi irade ve anlama yeteneğine sahip, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan yaratık. Masallarda göze görünmeyen, türlü biçimlere girebilen, iyilik de kötülük de yapabilen yaratık. Akıllı, zeki, uyanık kimse.” olarak tanımlanmıştır. “…” ibaresi, tek hece, üç harften oluşan, yazıldığı gibi okunan bir ibaredir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldıklarında; taraf markalarının emtia sınıfları arasında ayniyet/benzerlik bulunmakta ve markalar ortak olarak “…” ibaresini markaları kapsamında barındırmaktadır. Fakat taraf markaları gerek bütünsel olarak gerekse esas unsur bazında farklıdır. Dava konusu marka bir bütün olarak “…” ibaresi ile bu ibarenin anlamına atıf yapan “bisiklet şekli”nden oluşurken, davacıya ait markalar ile arasında tek benzerliğin “…” ibaresi olması, dava konusu markada “…” ve “…” ibarelerinin bir araya getiriliş şeklinin orijinal olması ve bütün olarak bakıldığında dava konusu markanın davacının dayanak markalarından uzaklaştığı, markaların kompozisyonunun farklılaştığı, taraf markalarında yer alan diğer unsurlar nazarında hiçbir benzerlik bulunmaması, tüketicinin taraf markalarını benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirket, … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir delil sunmamış, fakat … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında “… …” markasının tanınmış marka olarak sicile kayıtlı olduğunu ifade etmiş olup, bu kapsamda yapılan araştırmada, “… …” ibaresi için … sayı ile tanınmış marka tescili için 06.03.2017 tarihinde başvuru yapıldığı, bu başvurunun kabul edildiği tespit edilmiştir. Davacı taraf, tanınmışlık ile ilgili olarak, dava dosyasına bir kısım bilgi/belge sunmuşsa da, dava konusu marka tescil edilmediğinden, itiraz aşamasında sunulan bilgi/belgeler ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde davacı tarafça, itiraz aşamasında dosyaya sunulan tanınmış marka kaydına dair tescil bilgisinin başvuru tarihinin 2017 olduğu ve bu talebin kabul edildiği gözetildiğinde ve yine mahkememizce oluşturulan ve içinde sektörden kimsenin de yer aldığı bilirkişi heyetince davacı yana ait “… …” ibareli markanın “…” emtiası bakımından tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış markası olan “… …” ibaresi ile dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, benzer olmadığı, bu nedenle, davalıya ait markanın, davacıya ait “… …” ibareli tanınmış markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle … kararının iptali istemi de yerinde bulunmamış olup, bir bütün olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-… kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 311,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.950,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’nin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza