Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/294 E. 2022/279 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/294 Esas – 2022/279
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/294 Esas
KARAR NO : 2022/279

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 22/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” ibaresi bakımından gerek tescilli ticaret unvanı, gerek tescilli markaları, gerekse de alan adı kullanımı neticesinde tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının dava konusu … kod numarası ile 05 / 09 / 16 / 25 / 28 / 29 / 30 / 32 / 35 / 41 / mal ve hizmet sınıflarında “… …” unsurunu ihtiva etmekte olan markanın hakim unsuru olan kelime unsurunun müvekkili firmaya ait markalar ile nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzer olduğunu, zira dava konusu markanın müvekkili firma markaları ile iltibas teşkil edeceğini, markaların asli unsurlarının ortak olduğunu, karşılaştırmaya tabi markalar arasında markalarda yer alan “…” ibaresinin ortak olduğu da göz önünde bulundurulduğunda iltibas tehlikesinin yüksek olduğunu, karşılaştırmaya tabi her iki markada da markanın asli unsuru olan “…” ibaresinin müvekkiline ait tescilli marka olduğunu, tescilli markalara tali unsurlar eklenerek başvurusu yapılan markalarda ayırt ediciliğin sağlanamayacağını, müvekkili firmaya ait markaların tescilli olduğu sınıflar dikkate alındığında, dava konusu markanın da aynı sınıflarda tescil başvurusuna konu edildiğini, davalı firmaya ait dava konusu markada yer alan ibarenin aynı zamanda müvekkili firmanın ticaret unvanının esas unsuru olduğunu, yüksek kalite ve teknolojiye sahip olan müvekkilinin birçok çeşidiyle Orta Doğu, Avrupa, Asya, Afrika ülkeleri ve Türkî Cumhuriyetler ile beraber 80’in üzerinde ülkeye ihracat yaptığını, Türkiye’de 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında yer alan müvekkilinin, sektörün öncü firmalarından olduğunu, müvekkili firmanın yoğun maddi manevi yatırımlar yapmak sureti ile nihai tüketici nezdinde tanınır hale getirebilmiş olduğu markası ile dava konusu markanın nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceğini ifade ederek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline, davalı şirkete ait … başvuru numarası ile kayıtlı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 03/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda başvuru markası ile davacının itirazına mesnet … esas unsurlu markaları yan yana incelendiğinde, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzer olmadıklarını, taraf markalarında ortak olarak yer alan … kelimesinin, “mutluluğa ermiş, insana mutluluk veren” anlamlarına geldiğini, günlük hayatta herkes tarafından kullanılan, orijinal olmayan, kimsenin tekeline verilemeyecek kelimelerden olduğunu, dolayısıyla … ibaresinin ayırt ediciliğinin de zayıf olduğunu, nitekim somut olayda da başvuru markasında yer alan baskın şekil unsuru ve … ibaresine eklenen “…” ibarelerinin, bir bütün olarak başvuru markasını davacı markalarından yeterince farklılaştırdığını, taraf markalarının genel görünümleri ve bıraktıkları izlenimin de farklı olduğunu, bu nedenle 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesinde düzenlenen marka benzerliği koşulu gerçekleşmemiş olduğundan, iltibas koşulunun da oluşmadığını, dava konusu marka başvurusu kötü niyet açısından irdelendiğinde, markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılmamış olduğunu, bu nedenle, davacı tarafından, davalının başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilememiş olduğunu ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Org. Danışmanlık Turizm Otomotiv İnşaat Taşımacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 06/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Ankara merkezli olarak organizasyon, animasyon, çizgi film yapımı montajlanması ve sunumu ve benzer bir çok alanda hizmet verdiğini, müvekkilinin “… …” ibareli markasının çizgi film, animasyon, film televizyon programları yapım hizmetleri alanlarında faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın iddia ettiği üzere … Makarnacılık markasıyla bu alanda markaların aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliğinin bulunmadığını, sağladıkları mal ve hizmet yönünden farklılıklar gösterdiği gibi davalı tarafın dava dilekçesinde sunmuş olduğu logolar ve müvekkili şirketin logosunun tamamen farklı olduğunu, müvekkiline ait olan “… …” ibareli markanın bir bütün olarak ele alınması durumunda buradaki … ibaresinin … Dükkanını nitelediği bir sıfat görevinde olduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü gibi iltibasa sebebiyet verebilecek şekilde asli unsurları ve hizmet alanlarının ortak olmadığını, marka unsurlarının bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiği, başvuru markası içinden … ibaresini alarak dava ve itiraz konusu yapılmasının markanın bütünlüğüne, usul ve yasaya aykırı olduğunu, “…” ibareli markanın ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, turkpatent.gov.tr internet sitesinde “…” ibareli markalar incelendiğinde farklı sınıflandırma kodlarına sahip ve birçok farklı alanda hizmet gösteren iki binden fazla marka olduğunu, davacı tarafın markasının asli unsuru olarak ileri sürdüğü “…” ibaresinin çok kullanılan bir sözcük olduğunu, birçok marka sahibi tarafından bu kelimenin kullanıldığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/6 hükmü uyarınca davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 12.11.2019 tarihinde “Şekil+… …” ibareli 05, 09, 16, 25, 28, 29, 30 , 32, 35 ve 41.sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 21.05.2020 tarihinde 2005/09504, 2006/35843, 2008/16420, 2008/16421, 2010/76249, 2010/76256, 2013/96495, 2014/09901, 2014/09919, 2014/09955, 2014/09960, 2014/10005, 2014/99886, 2015/17118, 2015/36620, 2016/35228, 2016/35230, 2016/53019, 2016/76669, 2016/82301, 2017/41318, 2018/03878, 2018/65037, 2018/66975, 86/094929, 98/009566, 98/009602, T/02623 sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın reddedildiği, ancak Markalar Dairesi Başkanlığı’nca dava dışı diğer bir firma tarafından yapılan itiraz neticesinde, dava konusu markanın kapsamından “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar.Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar.Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar.Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin çıkartılması kararı verildiği, davacının itirazlarının reddi kararına karşı, davacı şirket tarafından 20.01.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 15.02.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 23.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 20.12.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusundan “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar.Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar.Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar.Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri, dava dışı 3.kişinin itirazı nedeniyle başvurudan çıkartıldığından markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından söz konusu hizmetler dava konusu değildir.
YİDK kararının iptali istemi bakımından; davacı yan, 21.05.2020 tarihli yayıma itiraz dilekçesi ile dava konusu marka başvurusunun tescil başvurusuna konu edilen tüm mal ve hizmetler bakımından reddine ilişkin olarak itirazda bulunduğu, bu itirazın reddine ilişkin Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı 20.01.2021 tarihinde yeniden itiraz ettiği hususu nazara alınarak, YİDK kararının iptali istemi bakımından -3.kişinin itirazından bağımsız olarak- “SINIF KODU 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar.Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar.Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar.Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinin de dava konusu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan 41.sınıf hizmetler haricinde kalan diğer mal ve hizmetler ile bilirkişi raporunda kırmızı ve mavi ile renklendirilen davacı markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka; yeşil zemin üzerine beyaz renk ve büyük harflerle “… …” ibaresi ile bu ibarenin üzerinde birçok çocuk ve hayvan figürlerinin yer aldığı karma nitelikte bir markadır.
Davacıya ait markaların “…” ibaresinin yanında “mutluluk tadında”, “gold”, “bahar”, “gurme”, “profesyonel”, “chef” gibi ayırt edici niteliğe haiz olmayan veya ayırt edici niteliği düşük ibarelerin yer aldığı veya “…” kelimesine “-den” veya “-kar” eklerinin getirildiği veya “… ye … yaşa”, “mutluluk tadında” slogan şeklinde ibarelerden oluşan markalar olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalarda müşterek olan unsurun “…” kelimesi olduğu, söz konusu kelimenin “Mutluluğa erişmiş olan, ongun, saadetli, bahtiyar, berhudar, mesut.” anlamlarına gelen bir sıfat olduğu, söz konusu sıfatın ticari hayatta sektör fark etmeksizin her alanda yaygın kullanım ağına sahip, markasal fonksiyon icra etmeyen, basit ve gündelik yaşamda dahi herkes tarafından kullanılan ayırt ediciliği oldukça düşük bir kelime olduğu, dava konusu marka başvurusunun karma marka niteliğini haiz olduğu, markanın genel görünümü içinde birçok çocuk ve hayvan figürünün hemen ve ilk bakışta ayırt edici niteliğinin bulunduğu, figür unsurunun altında bulunan “… …” kelime unsurunda “…” sözcüğünün “…” kelimelerini niteleyici şekilde kullanıldığı, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “Şekil+… …” markasını gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, “…” kelimesinin tek başına ayırt ediciliği oldukça düşük bir sözcük olması ve başvuru markasında yer alan şekil unsurunun markanın genel görünümünde arka planda kalmaması nedeniyle, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı vekili tarafından ileri sürülen tanınmışlık iddiasının, dava dosyası kapsamında sunulan tüm bilgi ve belgeler çerçevesinde incelenmesi neticesinde, davacının markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı, ancak Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “Şekil+… Makarna” ibareli markasının T/03605 sayı ile tanınmış marka olarak Kurum sicilinde kayıt altına alındığı, bu tanınmışlık kararı dikkate alınsa dahi 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanabilmesi için bir markanın tanınmışlığının tek başına yeterli olmadığı, zira dava konusu marka başvurusunun genel görünüm itibariyle davacıya ait “Şekil+… Makarna” ibareli markaya benzer olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinin somut uyuşmazlıkta mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacıya ait ticaret unvanının kılavuz unsuru olan “…” kelimesi ile dava konusu markanın genel görünüm itibariyle benzer olmadıkları tespit edildiğinden, davacı yanın ticaret unvanından kaynaklı nispi tescil engeli iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 21,40 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 66,00 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 126,25 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.310,85 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Org. Danışmanlık Turizm Otomotiv İnşaat Taşımacılık San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan 31,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Org. Danışmanlık Turizm Otomotiv İnşaat Taşımacılık San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2022