Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/285 E. 2022/179 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/285 Esas
KARAR NO : 2022/179
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 12/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava konusu yapılan … marka başvurusunun ilanına müvekkili şirketin … ve … markaları ile benzer olması, karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçeleri ve haksız rekabete ilişkin hükümler uyarınca itiraz ettiklerini, itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile kısmen kabul edildiğini, … markasının müvekkili adına tescilli … … ve … markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olup halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, … ibaresinin markada tamamlayıcı unsur olarak yer aldığını, görsel, işitsel ve anlamsal olarak ayırt edici bir etkisinin bulunmadığını, söz konusu ibarenin tüketici üzerinde müvekkili tarafından evcil hayvanlara yönelik hizmetler/mallar sunulduğunu düşündürteceğini, markalarda … ibaresinin birebir aynı olduğunu ve markaların başlangıç kısmında yer aldığını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası niteliğinde olduğunu, müvekkilinin … markalarının tanınmış ve yoğun kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik vasfını haiz olduğunu, “….com” markasının T/02598 sayı ile TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka statüsünde korunmakta olduğunu, dava konusu markanın tesciline izin verilmesinin müvekkilinin itibar kazandırdığı markalarının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan … ibaresinin tesadüfen seçilmiş olacağının düşünülemeyeceğini, dava konusu marka başvurusunun TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek; 14.09.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının müvekkilinin aleyhine olan kısmının iptaline, … sayılı marka başvurusunun tescile uygun olmadığının tespitine, 31. Sınıf ürünlerdeki tescilin reddi ile işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 19/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Birden fazla unsurdan oluşan bileşke markalar söz konusu olduğunda iki marka arasındaki benzerliğin tespitinin bileşke bir markayı oluşturan öğelerden sadece birisini alarak o öğeyi başka bir markayla karşılaştırmanın ötesinde bir incelemeyi gerektirdiğini, karşılaştırmanın bir bütün olarak incelemeyle yapılması gerektiğini, somut olayda başvuru markası ile itiraz gerekçelerinden 2019/120330, 2018 88057 sayılı markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olmadıklarını, ancak başvuru markası ile itiraz gerekçesi “…” ibaresini içeren diğer markaların bağlantı kurulması ihtimali dahil iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olduklarının düşünüldüğünü, “…” ibaresinin çekişme konusu markaların başlangıç kısmında ortak olarak yer aldığını, ayrıca başvuruya konu mal/hizmetlerden 35. Sınıfa dahil olan hizmetlerle aynı/aynı tür hizmetlerin itiraz gerekçesi markaların kapsamında bulunduğunun belirlendiğini, ancak başvuruya konu 31. Sınıfa dahil malların davacıya ait (başvuruyla benzer görülen) markaların kapsamında bulunmaması ve markalar arasındaki benzerlik düzeyinin çok yüksek olmaması hususları birlikte göz önüne alındığında 31. Sınıfa dahil mallar yönünden markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, SMK m.6/5’te sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından Kurul’da bu yönde bir kanaat oluşmadığını ve başvurunun SMK m.6/5 uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığını, kötü niyet gerekçeli itirazın da ispatına ilişkin herhangi bir kanıt sunulmadığını, bu nedenle kötü niyet itirazının da haklı bulunmadığını, her markanın özgünlük derecesine göre her somut olay özelinde değerlendirilmesinden dolayı dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesinin de haklı bulunmadığını, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … yetkilisi 19/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Yetkilisi olduğu şirketin 11.03.2020 tarihinde kurulduğunu, 25.11.2019 tarihinde tescil edilen www…com alan adının da yasal sahibi olduğunu, Facebook ve İnstagram’da “…” hesaplarının da şirketlerine ait olduğunu, davalı şirketin davacıya ait www…com alan adıyla faaliyet gösteren online satış platformunda “…” satıcı adı ile uzun zamandır faaliyet göstermekte olduğunu, satıcı memnuniyet puanlarının 9,8 olduğunu, şirketin www…com sitesindeki bilgileri incelendiğinde görüleceği üzere bu faaliyetlerini davacı şirketin onayı ile yürütmekte olduğunu, davacının dava konusu yapılan markaya yönelik itirazının ve YİDK kararına karşı dava açmasının çelişkili davranış yasağına aykırı, haksız ve kötü niyetli olduğunu, … kelime+şekil markası ile davacının ….com ve … markalarının iltibas yaratacak bir benzerlik içinde olmadığını, şirketlerinin markasının 31. sınıfta tescilli olduğunu, davacının itiraza konu ettiği ve TÜRKPATENT tarafından itiraz üzerine benzerlik yönünden değerlendirmeye alınan markaların 31. sınıfta tescilli olmadığını, bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının tanınmış markasının “….com” olduğunu, davalı şirketin bu ibareyi içeren bir marka tescil talebinde bulunmadığından davacının tanınmış marka korumasından yararlanmasının da hukuken mümkün olmadığını, davacının “…” kelimesini inhisarına almak istediğini ve bunun kabul edilemeyeceğini, davacının marka tescillerinin diğer başvurucuların “…” kelimesini kullanarak marka üretmelerine engel olmayacağını, TÜRKPATENT kayıtlarında hepsibahçemden, … botanik, hepsilight, hepsibahçeden, hepsilight marka tescil kayıtlarına rastladıklarını, davalı şirketin 31. sınıfta satış ve pazarlamasını yaptığı ürünler üzerinde marka içeriğinde yer alan ve hayvan patisi içeren siyah beyaz logoyu kullanmakta olduğunu ve bunun davacı markası ile iltibas yaratmasının söz konusu olmadığını, şirketlerinin markasının tüm harflerinin büyük olduğunu, davacı markasının ayırt edici kelimesinin pazaryeri platformu olması nedeniyle “…” ibaresi olduğunu ve “…” ile “…” kelimelerinin benzerliğinin olmadığını, fonetik, görsel ve anlamsal benzerliğin olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarını lekeleme ya da ayırt ediciliğini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirkete ait … sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusunun 09.06.2020 tarihinde 31 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından tescil başvurusunun yapıldığı, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 29.06.2020 tarih ve 351 sayılı Bülten’de ilan edildiği, davacı şirket tarafından 17.08.2020 tarihinde SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında 2013/90705, 2015/66566, 2016/100413, 2016/12926, 2016/16996, 2016/28635, 2016/65115, 2016/70644, 2017/53590, 2017/73088, 2017/73089, 2018/121549, 2018/121553, 2018/64894, 2018/86771, 2018/88057, 2018/88387, 2018/88390, 2018/88393, 2018/93414, 2019/120330, 2019/80178, 2019/97767, 2020/32646, T/02598 sayılı markalar mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davalı şirketin 06.10.2020 tarihli itiraza karşı görüş sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, davacı şirketin 17.03.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, davalı şirketin 26.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş sunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 14.09.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın kısmen kabulüne karar verildiği, 35.sınıfta yer alan hizmetlerin başvurudan çıkartıldığı, 31.sınıfta yer alan emtialar bakımından ise ileri sürülen itirazların reddedildiği, bu kararın davacı marka vekiline 15.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 06.10.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Dava kapsamında çekişme konusu mallar; 31. sınıftaki “İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu.” emtialarıdır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Dava konusu marka başvurusunun tesciline karar verilen 31. Sınıftaki malların tamamı, davacının itiraza/hükümsüzlüğe dayanak markalarındaki bilirkişi raporunda koyu renk ile gösterilen bazı mal veya hizmetlerle aynı veya benzerdir. Bu durum dava konusu YİDK kararı ile karıştırılma ihtimali bakımından ayrık tutulan 2019 120330 ve 2018 88057 tescil numaralı davacı markalarının kapsamı bakımından da geçerlidir.
2019 120330 numaralı “…” ibareli davacı markasında 31. Sınıf tescilli olsa da işaret bakımından ön planda olan unsurun …” ibaresi olması karşısında dava konusu marka ile arasında bir benzerlik bulunduğundan söz edilemeyecektir.
2018 88057 numaralı ve “Türkiye’nin …’sı” ibareli davacı markası da YİDK kararında ayrık tutulmuştur.
Davacının yukarıda belirtilen markaları haricinde kalıp, dava konusu marka kapsamındaki 31.sınıfta yer alan emtialarla benzerlik içeren sair dayanak markaları incelendiğinde; “…..” gibi ibarelerden oluştukları, davacı markalarının “…” ve “…” ibareli seri markalarının mevcut olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka incelendiğinde; “Şekil+…” ibaresinden oluşan karma bir marka olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; Davacının “…” ve “…” ibareli seri markaları ile dava konusu “Şekil+…” markası arasında davaya konu 31.sınıfta yer alan emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkanından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, gözünde ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesimi nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, dava konusu markada yer alan “…” ibaresi ve patiden oluşan “Şekil” unsurunun davaya konu 31.sınıfta yer alan emtialar bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli ögeler oldukları, davacının seri marka ailesi oluşturduğu da dikkate alındığında, daha önce davacı markalarını gören, işiten, bu markalı 35.sınıfta yer alan 31.sınıf emtiaların satışı hizmetlerinden yararlanan ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “Şekil+…” markasını davaya konu 31.sınıfta yer alan emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan yararlanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile ilişkilendireceği, davacının 35.sınıfta 31.sınıf emtiaların perakendeciliği hizmetlerinin yanı sıra 31.sınıfta yer alan emtiaların imali faaliyetinde bulunduğu yanılsamasıyla tüketim tercihini belirleyebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. … önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. … önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı, marka işlem dosyasında tanınmışlık iddiası bakımından delil sunmamıştır. Dayanak yapılan markalardan T/02598 sayılı tanınmış marka, 24.12.2014 tarihinde tanınmış marka başvurusuna konu olmuştur. Gerek işlem dosyasında, gerek dava dosyasında söz konusu markanın tanınmışlığına ilişkin sınırı belirten herhangi bir karar metnine rastlanmamıştır. Dolayısıyla tanınmışlığının hangi sınıfa ilişkin olduğu anlaşılamadığı gibi 2014 yılında sunulan delillerin dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle halen geçerliliğini koruyup korumadığına ilişkin herhangi bir veriye de rastlanmamıştır. Dava aşamasında sunulan delillerin davacı markalarına yapılan yatırımlarla ilgili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu YİDK kararında davacı markalarının tanınmışlığı e-ticaret ile sınırlandırılmıştır. Davacının e-ticaret faaliyetlerine ilişkin reklamların sıklıkla yayınlanması gibi hususlar da dikkate alındığında YİDK kararının aleyhe olan kısmının sadece davacı tarafından dava konusu yapılmasıyla taraflar arasında çekişmesiz hale gelen bir husus, davacı markalarının e-ticaret hizmeti bakımından tanınmışlık düzeyine eriştiği noktasındadır. Bu durum karşısında dava konusu markanın tesciline karar verilen 31. sınıftaki malların, sadece üretim ile ilgili olmaması, üretilen malların aynı zamanda satışa da konu edilmesi dikkate alındığında, dava konusu marka ile davacının tanınmışlık düzeyine ulaşmış “…” markaları ile imaj transferinin söz konusu olabileceği kanaatine ulaşılmıştır. Çünkü dava konusu markanın tesciline karar verilen malların da davacının “…” ibareli e-ticaret platformunda tüketicilere arzı (ki bu husus davalı savunmalarında da belirtilmiştir), dava konusu markanın davacı markalarının belli bir ürüne özgülenmiş hali olarak algılanabilecektir. Belirtilen durum, perakende satış hizmetleri bakımından özellikle süpermarketlerde mağaza adı ile ürettirilip satışa sunulan ve tüketicilere daha hesaplı ürünler olarak sunulan mallar bakımından yaygın olarak karşılaşılan bir yöntemdir. Hal böyle iken somut uyuşmazlık bakımından da davacının özel olarak oluşturduğu bir alt marka ile 31. sınıftaki malların satışına yönelik hizmetler ile karşı karşıya olunduğu algısı oluşabilecektir. Dolayısıyla dava konusu markanın tesciline karar verilen mallar bakımından da davacının kısmen redde mesnet alınan markaları arasında yer alan tanınmışlık düzeyindeki “…” markalarının tanınmışlık düzeyinden kaynaklı tescil engelinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet bir kısım markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 21,40 TL harcın müteselsilen davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 193,00 TL posta, tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.331,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza