Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/277 E. 2022/32 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/277 Esas
KARAR NO : 2022/32

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …” markasının tescili için TÜRKPATENT nezdinde
… işlem numaralı başvuruyu yapmış olduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından
6769 Sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca … tescil numaralı “…” ve 190138
tescil numaralı markaları gerekçe gösterilerek başvurunun reddine karar
verildiğini, bahsi geçen Markalar Dairesi Başkanlığı kararına taraflarınca 11.02.2021 tarihinde …sayılı dilekçe ile itiraz edildiğini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun …. sayılı kararı ile itirazlarının kabul edilmeyerek müvekkili başvurusunun tamamen
reddedilmiş olduğunu, … sayılı YİDK kararının yerinde olmadığını, bahse konu markaların kapsamlarındaki mal ve
hizmetlerin birbirleriyle ayırt edilemeyecek derecede
benzer sayılamayacaklarını beyan ederek;
HMK’nın 77. Maddesi uyarınca dava açma süresi içinde yetişmeyen vekâletnamenin
dosyaya sunulması için tarafına 1 (bir) aylık ek süre verilmesine,
Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun
31.08.2021 tarih ve … sayılı kararın 42. Sınıf hizmetlerin, yani “Hizmet
olarak yazılım (SaaS) hizmetleri yani müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama için
yazılım hizmetleri; depolama, yönetme, izleme, analiz etme, ve pazarlama,
promosyon, satış ve müşteri bilgi yönetimi alanlarında verilerin raporlanması için
yazılım hizmetleri; satış otomasyonu ve faturalama için yazılım hizmetleri; teknik
entegrasyon sağlama hizmetleri yani pazarlama otomasyonu yazılım platformlarının
satış gücü otomasyonu (SFA) sistemleri, e-posta sistemleri ve müşteri ilişkileri
yönetimi (CRM) sistemleri ile entegre edilmesi hizmetleri”nin reddi bakımından
kısmen İPTALİ ile … işlem numaralı müvekkil markasının 42. Sınıf
altındaki hizmetler bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 17/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda markalar arasında;
tarihsel öncelik sonralık ilişkisinin mevcut olduğunu, markanın aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer
olduğunu, redde konu mallarla aynı/aynı türdeki malların, redde dayanak olan markaların kapsamında
yer aldığını ve doğası gereği bunun da iltibasa neden olacağının ortada olduğunu, 6769 sayılı SMK maddenin
uygulanma şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, dava konusu YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının 42. sınıf
hizmetler yönünden kısmen iptaline karar verilmesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “Hizmet olarak yazılım (SaaS) hizmetleri yani müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama için yazılım hizmetleri; depolama, yönetme, izleme, analiz etme, ve pazarlama, promosyon, satış ve müşteri bilgi yönetimi alanlarında verilerin raporlanması için yazılım hizmetleri; satış otomasyonu ve faturalama için yazılım hizmetleri; teknik entegrasyon sağlama hizmetleri yani pazarlama otomasyonu yazılım platformlarının satış gücü otomasyonu (SFA) sistemleri, e-posta sistemleri ve müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ile entegre edilmesi hizmetleri” bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…!” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan 190138 sayılı marka arasında yukarıda belirtilen hizmetler bakımından SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “…!” ibaresinin (99-9) ve (99-42) sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 25.09.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/14610 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, SMK m.5/1-ç hükmü gereği başvurunun reddine karar verildiği, davacı yanın 11.02.2021 tarihinde karara itirazda bulunduğu, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 31.08.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 06.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırtedilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaat ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara, dava konusu marka başvuru dosyası ile redde mesnet alınan marka kaydı ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Hizmet olarak yazılım (SaaS) hizmetleri yani müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama için yazılım hizmetleri; depolama, yönetme, izleme, analiz etme, ve pazarlama, promosyon, satış ve müşteri bilgi yönetimi alanlarında verilerin raporlanması için yazılım hizmetleri; satış otomasyonu ve faturalama için yazılım hizmetleri; teknik entegrasyon sağlama hizmetleri yani pazarlama otomasyonu yazılım platformlarının satış gücü otomasyonu (SFA) sistemleri, e-posta sistemleri ve müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ile entegre edilmesi hizmetleri” ile bu hizmetler bakımından redde mesnet alınan 190138 sayılı marka kapsamında yer alan “Bilgisayar hizmetleri.” AYNI/AYNI TÜR hizmetlerdir. Zira davaya konu hizmetler; bilgisayar hizmetlerinin spesifik görünümlerini oluşturmaktadır. Başka bir deyişle; bilgisayar hizmetleri, davaya konu hizmetleri kapsayan, daha genel ifade edilmiş bir hizmet grubudur.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; standart yazı karakteri ile yazılmış “…!” ibaresinden meydana geldiği, “…” kelimesinin İngilizce olduğu, “Hareket, hareket etmek, eylem vb.” anlamlarının bulunduğu, markada yer alan “!” işaretinin somut ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Redde mesnet 190138 sayılı marka incelendiğinde; şekil ve kelime unsurlarından mürekkep karma bir marka olduğu, markanın başlangıç kısmında rulo halinde, ortadan kurdeleli, diplomayı andırır bir şekil unsurunun bulunduğu, bu şekil unsurunun hemen yanında standart yazı karakteri ile yazılmış “…” ibaresinin bulunduğu, “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca, markanın genel görünümü içinde “…” ibaresinin esaslı unsur olduğu, ancak şekil unsurunun da davaya konu hizmetleri doğrudan tanımlamaması nedeniyle, markanın genel görünümü içinde asgari düzeyde somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, başka bir deyişle, markanın genel görünümü üzerinde asgari düzeyde ayırt edici etkisi bulunan bir unsur olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka bir bütün halinde karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin müşterek bulunmasından kaynaklı yüksek düzeyde benzerlik bulunsa da, karşılaştırılan markalar tıpa tıp aynı değildir. Redde mesnet marka kelime ve şekil unsurlarından oluşan karma marka iken, dava konusu marka başvurusu ise salt kelime markası niteliğini haizdir. Redde mesnet markada “…” ibaresinin önünde yer alan ve yukarıda tasvir edilen şekil unsuru da markaya belli bir düzeyde ayırt edicilik katmaktadır. Kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ilgili tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu husus SMK m.6/1 hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabilecektir. Bu durumda, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamı içerisine girecek şekilde benzerlik değerlendirmesi yapması, gerek SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen düzenlemeye, gerekse SMK m.5/1-ç bendinin uygulanmasını gösterir yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen mutlak tescil engeline ilişkin düzenleme, SMK’nin genel gerekçesinde AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasını amaçladığını belirten açıklama karşısında, AB’nin 2015/2436 sayılı topluluk marka direktifi ile 2017/1001 sayılı topluluk marka tüzüğünde mutlak tescil engeli olarak değil, nispi tescil engeli olarak düzenlenmiştir. SMK’nin AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasına ilişkin Kanun Koyucunun amacı doğrultusunda SMK m.5/1-ç bendinin dar yorumlanması, Kanun Koyucunun amacına uygundur. Esasında markaların benzerliği problemi, içerisinde subjektif unsurları barındırdığından SMK m.5/1-ç bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede ilk bakışta ve hemen aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgularının mevcudiyetinin aranması elzemdir. Somut olayda, yukarıda yer verilen maddi tespitler karşısında, ilk bakışta ve hemen markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadıkları, markalar arasında bulunan ve yukarıda açıklanan farklılıkların, marka başvurusunun yayıma çıkartılmasını zaruri kıldığı, davalı TÜRKPATENT’ce SMK m.5/1-ç bendi dayanak gösterilerek yapılan değerlendirmenin belirtilen gerekçelerle hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Nitekim eldeki uyuşmazlığa emsal olabilecek nitelikteki bir uyuşmazlıkta; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15.02.2021 T 2020/1722 E 2021/1225 K sayılı kararı ile; … RESTAURANT markası ile … (Şekilli yazım karakterinde) markası arasında, SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas bulunmadığı yönünde karar verilerek, SMK m.5/1-ç hükmü, yukarıda ifade edildiği üzere, dar yorumlanarak mesele çözümlenmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının “Hizmet olarak yazılım (SaaS) hizmetleri yani müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama için yazılım hizmetleri; depolama, yönetme, izleme, analiz etme, ve pazarlama, promosyon, satış ve müşteri bilgi yönetimi alanlarında verilerin raporlanması için yazılım hizmetleri; satış otomasyonu ve faturalama için yazılım hizmetleri; teknik entegrasyon sağlama hizmetleri yani pazarlama otomasyonu yazılım platformlarının satış gücü otomasyonu (SFA) sistemleri, e-posta sistemleri ve müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ile entegre edilmesi hizmetleri” bakımından iptaline,, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının “Hizmet olarak yazılım (SaaS) hizmetleri yani müşteri ilişkileri yönetimi ve pazarlama için yazılım hizmetleri; depolama, yönetme, izleme, analiz etme, ve pazarlama, promosyon, satış ve müşteri bilgi yönetimi alanlarında verilerin raporlanması için yazılım hizmetleri; satış otomasyonu ve faturalama için yazılım hizmetleri; teknik entegrasyon sağlama hizmetleri yani pazarlama otomasyonu yazılım platformlarının satış gücü otomasyonu (SFA) sistemleri, e-posta sistemleri ve müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) sistemleri ile entegre edilmesi hizmetleri” bakımından İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 20,00 TL vekalet harcı, 33,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 171,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/02/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza