Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/266 E. 2022/147 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/266 Esas – 2022/147
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/266 Esas
KARAR NO : 2022/147

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 26/10/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 26/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, 2005 yılından bu yana üretim tesisinde, Ar-Ge çalışmaları, deterjan üretim kapasitesi ile sürdürdüğü faaliyetleri, ürünlerin reklam ve tanıtımına yaptığı çok büyük yatırımlarla Türkiye’nin ilk 5 deterjan üreticisi arasında yer aldığını, ürünlerinin dünyanın en az 72 ülkesine ihraç edilmekte olduğunu, ürünlerinin teknik nitelikleri, kaliteleri esas etken olarak pek çok ödüle, bu meyanda “Tüm Tüketicilere Tavsiye Etme” ve “Altın Marka” ödüllerine layık görüldüğünü, müvekkilinin tüm ürünlerinin usulünce tescil ettirilmiş bulunan markalar ile satışa sunulmakta olduğunu, “…”, “…” markalarına yapılan maddi ve manevi yatırımlarla her birinin ayrı bir iktisadi değer kazandığını, YİDK kararının iptali talebi bakımından; davalı …’ın, markasının 03. sınıf mallarda tescil edilmesi talebi ile 30/06/2020 tarihinde diğer davalı Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunduğunu, bu başvurunun … kodla dosyalandığını, markanın 27/08/2020 tarihli 355 sayılı Marka Bülteni’nde yayınlanması üzerine süresinde, müvekkil şirket tarafından marka başvurusuna itiraz edildiğini, müvekkil şirketin itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddi üzerine yeniden itiraz ettiklerini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … numaralı karar ile itirazlarının reddine karar verildiğini, YİDK kararının marka hukukuna ve emsal kesinleşmiş yargı kararlarına aykırı olduğunu, taraf markalarının mallarının aynı olduğunu, müvekkil şirketin işbu davaya konu marka başvurusu sırasında itiraza dayanak olarak bildirdiği 2018 99403, 2018 15498, 2016 73645, 2016 73642, 2016 73640, 2016 61254, 2014 101556, 2014 07265, 2013 105213, 2010 70985, 2010 13907, 2006 65583, 2001 28201, 2001 17090 numaralı “…” ve 2016 93518 numaralı “…” markalarının 3. sınıf ve 5. sınıfa dahil mallarda tescilli olduğunu, müvekkil şirketin, 15 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak “…” markasını etkin ve yaygın şekilde 3. sınıfa dahil mallarda kullanmakta olduğunu, markanın tanınmışlık statüsünü haiz olduğunu, markalar sicilinde de T/3395 numara ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, dava konusu edilen “… …” markasının da 3. sınıfa dahil mallarda kullanılmak üzere tescil edilmek istendiğini, markaların mallarının birebir aynı olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, dava konusu markanın esas unsurunun “…” olduğunu, ilgili sektörde hemen tüm üreticiler tarafından asıl markaları yanında kullanılan ve Türkçeye girmiş “GÜÇ” anlamındaki “…” ibaresinin tali unsur konumunda olduğunu, karşılaştırılacak markaların esas unsurlarının “…” ve “…” olduğunu, markaların işitsel olarak benzer olduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalının “… …” ibareli markasını 3. sınıfa dahil mallarda kullanmak suretiyle müvekkil şirketin aynı sınıf mallarda tescilli “…” markalarının piyasadaki geçmiş bilinirliğinden haksız yarar elde edeceğini, markanın ayırt ediciliğini zayıflatacağını, ortalama tüketicilerin taraf markalarını karıştıracağını, davalının “… …” ibaresini adına tescil ettirmek ve kullanmak suretiyle müvekkil şirketin ilgili sektörde bilinirliği yüksek “…” markasından ve ayrıca içinde … ibaresi yer alan diğer bilinirliği yüksek “…” markalarından haksız yararlanarak markanın sulanmasına sebep olacağını, davalı şirketin, “…” ve “… …” ibarelerine ayırt edilemeyecek derecede benzer “… …” ibaresini tescil ettirerek kötü niyetle hareket ettiğini, davalının, müvekkil şirketin tescilli markasının ayırt edilemeyecek kadar benzerini, farklı unsurlarla birlikte dahi olsa adına tescil ettirmesi ve kullanmasının açıkça haksız rekabet teşkil ettiğini, hükümsüzlük talepleri bakımından; Türk Patent marka sicilinin incelenmesinde davalının 30/06/2020 tarihinde … numara ile marka başvurusu yaptığının, bu başvuruya itiraz edilmemiş olduğunun ve 3.sınıfa dahil mallar için davalı adına tescil edilmiş olduğunun tespit edildiğini, bu markanın da esas ve tek unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkil şirketin “…” markalarından farklılaştırmamakta olduğunu, YİDK karar iptali ve hükümsüzlük talepleri ile ilgili … numaralı “… …” markası için bildirilen aynı gerekçelerin davalı adına tescil olunan … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğü için de geçerli olduğunu, müvekkilinin yine 3.sınıfta tescilli T/03395, 2018 99403, 2018 15498, 2016 73645, 2016 73642, 2016 73640, 2016 61254, 2014 101556, 2014 07265, 2013 105213, 2010 70985, 2010 13907, 2006 65583, 2001 28201, 2001 17090 numaralı “…” ve 2016 93518 numaralı “…” markalarının davalı adına … numara ile tescilli “…” markası ile işitsel ve görsel olarak benzer olduğunu ve bu benzerliğin karıştırılma ihtimalini peşinden getirdiğini, davalının “…” markalarının müvekkilin markalarının serisi izlenimini vermekte olduğunu, davalının aynı anda iki farklı başvuru ile esasen aynı “…” esas unsurlu markaları adına tescil ettirmek istemesinin kötü niyetli olduğunu, davalının … numara ile tescilli “…” markası ile 3.sınıfa dahil mallar üretip piyasaya arz etmesinin, müvekkilin önceki tarihte tescilli markalarının kullanım haklarını ihlal etmek suretiyle haksız rekabete de sebep olacağını ifade ederek; “Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde; … numara ile dosyalanan marka başvurusuna itiraz üzerine verilen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline, dava konusu davalı adına tescil edilmiş olan … numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalı adına tescilli … numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine” karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı markaları ile davalı markasında kullanılan esas unsurlar ve markaların tertip tarzının tamamen farklı olduğunu, davalı markası ile aralarında ilişki ve iltibasın bulunmadığını, inceleme yapılırken markalar ile yaratılan bütünsel algının göz ardı edilmesinin isabetli olmayacağını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olmadıklarını, davacının tanınmışlık iddiaları konusundaki ispatın iddia eden davacı tarafa ait olduğunu, bu durumların somut olayda gerçekleşeceğine ilişkin davacı tarafça bilgi ve belge sunulmadığını, markalarla karşılaşan ortalama bilgi ve dikkat düzeyine sahip tüketicilerin başvuru ile davacı markalarını ilişkilendirmeyeceğini, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek; “davanın reddine” karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan davalı …’a ait markaların hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği,
II-Davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+…” ibareli marka ile davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın 30.06.2020 tarihinde … sayılı “Şekil+… …” ibareli 03. sınıfta bulunan “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” emtiaları bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.08.2020 tarih ve 355 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 27.10.2020 tarihinde T/03395, 2018 99403, 2018 15498, 2016 73645, 2016 73642, 2016 73640, 2016 61254, 2014 101556, 2014 07265, 2013 105213, 2010 70985, 2010 13907, 2006 65583, 2001 28201, 2001 17090, 2016/93518 sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6, m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 05.04.2021 tarihli itirazın yeniden incelenmesine ilişkin itiraz dilekçesi sunduğu, itirazı inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı marka vekiline 14.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 17.01.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı …’a ait … sayılı “Şekil+… …” ibareli markanın kapsamında bulunan; emtialar; “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” şeklindedir.
Davalı …’a ait bir diğer marka olan … sayılı “Şekil+…” ibareli markanın kapsamında bulunan emtialar; “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” şeklindedir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Davalı şahsa ait … ve … sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan tüm emtiaların davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet 2018/99403, 2018/15498, 2016/73640, 2014/101556, 2014/07265, 2013/105213, 2010/70985, 2010/13907, 2006/65583, 2001/28201, 2016/93518 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile belirtilen emtialar ile aynı, aynı tür veya benzer olduğu tespit edilmiştir. Zira bu emtialar; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, dağıtım kanalları ortaktır.
Davalı …’a ait … sayılı “Şekil+… …” ibareli markanın; yalnız baş harfi büyük, mavi font ile yazılmış “…” ibaresinin sağ alt köşesinde tamamı büyük harflerle, kırmızı font ile yazılmış “…” ibaresinin yazımı ile oluşturulduğu, inceleme konusu markanın kelime unsurunun hijyen görsel algısı yaratan bir su damlası görseli içerisine yerleştirildiği, marka bir bütün olarak incelendiğinde esas unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Davalı …’a ait bir diğer marka olan … sayılı “Şekil+…” ibareli markanın; yalnız baş harfi büyük, mavi font ile yazılmış “…” ibaresinin sağ alt köşesinde tamamı büyük harflerle yazımı ile oluşturulduğu, inceleme konusu markanın kelime unsurunun hijyen görsel algısı yaratan iç içe geçmiş üç halka ve etrafında oluşan baloncuklar görseli içerisine yerleştirildiği, marka bir bütün olarak incelendiğinde esas unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Davacı muterizin itirazlarına/hükümsüzlüğe mesnet markalarının; bir kısmının ürün ambalajı, bir kısmının kelime unsuru, bir kısmının ise kelime+şekil unsuru ihtiva eden, markalar üzerinde yer alan şekil unsurları ile tüketicide temizlik ürünü olduğu algısı yaratan, “…” ibaresi çerçevesinde yaratılan seri markalar olduğu ve söz konusu markaların genel itibari ile esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, 2016/93518 sayılı markanın esas unsurunun ise “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Davalı …’a ait … ve … sayılı markaları ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar global olarak karşılaştırıldığında; taraf markalarının “…” markasının içerisinde yer alan “” harflerinin diziliminin yer değiştirilerek “…” ibaresinin yazımından oluşması, özellikle, davacıya ait 2018 15498, 2018 99403 ve 2016 73640 sayılı markalarda bulunan yuvarlak/eliptik şekil formunun içine mavi/kırmızı renklerle yazı unsuru eklenmesi şeklindeki kompozisyonun, birbirine oldukça benzeyen yazı fontlarıyla davaya konu markalarda da kullanılmış olması karşısında davaya konu her iki marka bakımından davacı muterize ait 2018 15498, 2018 99403 ve 2016 73640 sayılı markalar arasında ortalama tüketici nezdinde orta seviyede görsel benzerlik bulunduğu, taraf markalarının esas unsurunu oluşturan dört harf ve iki heceden mütevellit “…” ibaresi ile beş harf ve iki heceden mütevellit “…” ibarelerinde yer alan dört harfin ortak olması, öte yandan harflerinin diziliminin farklı olması ve yine taraflara ait markaların aynı ses ile bitmesi karşısında fonetik açıdan davaya konu her iki marka bakımından davacı muteriz markaları ile arasında ortalama tüketici nezdinde orta seviyede işitsel benzerlik bulunduğu, davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesiminin gerek “…” ibaresinin, gerekse “…” ibaresinin kavramsal anlamlarını bilemeyeceği ve anlamsız kelimeler olarak algılayacağı, bu hale göre; davacıya ait 2018 15498, 2018 99403 ve 2016 73640 sayılı markalar ile dava konusu … ve … sayılı markalar arasında, davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesimi nezdinde, markaların genel görünümü itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.10.2020 tarih, 2020/549 E 2020/4449 K sayılı … markalarına ilişkin başka bir kararda belirtildiği gibi; … ibaresindeki sesli harflerin yerinin değiştirilmiş olmasının başvuru markasına ayırt edicilik katmayabileceği içtihat altına alınmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Türk Patent Markalar Sicili’nde yapılan araştırmada davacı adına tanınmış marka sicilinde T/03395 sayı ile kayıtlı “…” markası bulunduğu tespit edilmiştir. Söz konusu markanın tanınmışlığının kabul edildiği tarih ile dava konusu markaların başvuru tarihleri arasındaki kısa süre de dikkate alındığında, içinde sektörden kimselerin de bulunduğu bilirkişi heyetinin mütalaalarında belirttikleri üzere davacıya ait “…” ibareli markanın, davaya konu davalıya ait her iki markada müşterek yer alan 03. sınıfta yer emtialar bakımından tanınmış marka niteliğini haiz olduğu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olması karşısında dava konusu markaların tescili nedeniyle davacıya ait “…” ibareli tanınmış markanın ayırt ediciliğinin zedelenebileceği, marka itibarından davalı şahsın haksız şekilde yararlanılabileceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu markalar ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet bir kısım markanın iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı anlaşıldığından kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1 ve SMK m.6/5 hükmü koşulları oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararları kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-… sayılı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 175,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.302,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022