Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/262 E. 2023/60 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/262 Esas – 2023/60
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2023/60

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği
alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir
kalite sembolü olmuş olduğunu, davalı kurumun, davalı yanın “…” ibareli marka başvurusuna
karşı gerçekleştirdikleri itirazları hukuka aykırı biçimde reddetmiş olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini ilk kez 2007 yılında tescil ettirmiş olduğunu ve bu
marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak marka sayısını artırmış
olduğunu ve artırmaya devam etmekte olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının zayıf/tanımlayıcı
marka olarak kabul edilebilmesinin yerleşik yüksek mahkeme
içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını, kurumca gerçekleştirildiği iddia edilen “bütünsel inceleme”
biçiminin yüksek mahkeme kararları, hukuk ve kanunla uyumlu olmadığını, işbu dava konusu “…” markası ile müvekkili şirketin “…”
markalarının aynı sınıfta yer alan mal ve/veya hizmetleri
kapsamakta olduğunu, ortalama gıda tüketicisinin iş bu dava konusu marka ile müvekkili şirket markalarını benzer olarak algılayacağını beyanla, davalı …’in 13.09.2021 tarih ve … sayılı … kararının tüm sınıflara
ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline,
davalı adına … nezdinde 22.05.2020 tarih ve … başvuru numarası ile
kayıtlı “…” ibareli marka başvurusunun tüm sınıflara ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden
iptaline, bahse konu markanın tescil edilmesi halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden
terkinine,
dava konusu … başvuru numaralı markanın huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar
üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 27/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu “…” ibareli markanın itiraz gerekçesi markalar ile
iltibasa yol açabilecek düzeyde benzer olmadığını, başvuru konusu marka “…” ibaresinden oluşturulmuş olup, ortalama tüketicilerin bu ibareyi yapay parçalara bölerek
içinden sadece ” … ” ibaresini seçip, bu kelimeden de “…” harflerini ön plana çıkartmasının makul
ve beklenebilir olmadığını, markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları
izlenim itibariyle belirgin biçimde farklılaşmış olduklarını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 07/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, davacı yanın itiraz markaları ile başvuru markası arasında görsel ve biçimsel benzerlik bulunmadığını, taraf markaları arasında işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, dava konusu “…” ibaresinin, taraf markalarının ambalajları üzerindeki kullanımının tamamen birbirinden farklı olduğunu, davacı yan iddialarının aksine; taraf markalarının asli unsurlarının birbirinden farklı olduğunu, davacı firma için “…” ibaresi asli unsur iken, müvekkili firmanın, “…” ibaresini asli unsur olarak belirlemiş olduğunu ve ön plana çıkartmış olduğunu, tarafların, dava konusu markalarla piyasaya sürdüğü ürünlerin birbirinden farklı olduğunu, müvekkili başvuru markasından “…” ibaresini ayırarak değerlendirme yapmanın, marka hukukunun temellerinden olan bütünlük ilkesine aykırı olduğunu, her markanın, bir bütün olarak ele alınmalı ve bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu markanın, müvekkili şirket markasının önceki tescillerine bağlı seri marka niteliğinde olduğunu, dilimize İngilizceden geçen dava konusu “…” kelimesinin, ülkemizdeki herkes tarafından bilinmekte ve yaygın olarak kullanılmakta olduğunu, davacı yanın iltibas iddialarının dayanağı olan “…” ibaresinin ayırt edicilik unsuru bulunmadığını, davacı yanın, müvekkili başvuru markasının iltibas teşkil ettiğini iddia ettiği markalarını ciddi, aktif ve sürekli olarak kullanmamakta olduğunu, huzurdaki davanın, “hakkın kötüye kullanılması” kapsamında ikame edilmiş olup bu hususa ilişkin her türlü dava, talep ve şikayet haklarının saklı olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 31/01/2022 tarihli düplik dilekçesinde özetle; Davacı yanın huzurdaki davasına dayanak olduğunu iddia ettiği ve hukuka aykırı olarak elde ettiği marka tescillerinin hükümsüzlüğü için …. Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, söz konusu dava ile; … sayılı markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkini, aksi kanaatte olunması halinde dava tarihinden itibaren geriye dönük 5 yıl içinde tescili alınan markalar hariç olmak üzere kullanmama nedeniyle tescilli olduğu ve kullanılmadığı tüm emtialar bakımından iptali ile sicilden terkini istemlerinin ileri sürüldüğünü, söz konusu davanın iş bu dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def’i ve müktesep hak iddialarının yerinde olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait … sayılı markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 30.sınıfta yer alan emtiaların tescili amacıyla 22.05.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.08.2020 tarih ve 354 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 07.10.2020 tarihinde …. sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 04.06.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 14.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 09.02.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında yer alan “30.SINIF:Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları, davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet … sayılı markaların kapsamlarında yer alan 30.sınıftaki emtialar ile aynı veya aynı türdür.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; yeşil renkli dikdörtgen bir zemin üzerinde altın sarısı renginde “…” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar incelendiğinde; “….” ibarelerinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin “Uygun, zinde” gibi anlamlarının bulunduğu, “…” ibaresinin ifade ettiği anlamı itibariyle davaya konu gıda emtiaları bakımından ayırt ediciliği zayıf nitelikte bir ibare olduğunun güncel yüksek yargı kararlarında ifade edildiği (Bkz … sayılı kararı ile onanan …. sayılı kararı), yine …. sayılı kararı uyarınca da “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunun belirtildiği, yine … sayılı kararı uyarınca; “…” unsurlu markalardaki bu ibarenin sağlıklı, zinde, formda, uygun vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde tutulduğu, dolayısıyla koruma düzeyinin de düşük tutulması gerektiğine karar verildiği, belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin davaya konu 30.sınıfta yer alan gıda emtiaları bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğu, dava konusu markanın renk ve tertip tarzı itibariyle davacı markalarından farklılaştığı, yine dava konusu markanın genel görünümü içinde “…” ibaresinin ön plana çıkmadığı, “…” şeklinde bütünlük arz edecek şekilde dizayn edildiği, bu markasal mizanpaj nedeniyle söz konusu markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak davacı markalarından yeter derecede uzaklaştığı, dolayısıyla daha önce davacı markalarını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama halk kesiminin, daha sonra davaya konu “…” esas unsurlu markayı davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari ya ada ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, davaya konu bir kısım emtianın hitap ettiği 18 yaşından küçük çocuk tüketicilerin satın alma tercihinde bulunurken özellikle görsel algısının, işitsel ve kavramsal algılarına göre daha ön planda olacağı, görsel olarak markaların farklı renk ve tertip tarzı ile dizayn edilmeleri ve dava konusu markanın başında “…” ibaresinin “…” ibaresi ile bütünlük arz edecek şekilde bulunması nedeniyle söz konusu çocuk tüketicilerin de dava konusu markayı davacı markaları ile karıştırmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, markalar arasında benzerlik bulunmadığından davacı yanın marka işlem dosyasında ileri sürdüğü SMK m.6/5 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığına kanaat getirildiğinden, davalı şirketin dava aşamasında ileri sürdüğü kullanmama def’i ve müktesep hak iddialarının incelenmesine gerek görülmemiş, …. Esas sayılı dava dosyasında görülen davacı markalarının hükümsüzlüğü davasının neticesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 120,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 43,00 TL vekalet harcı, 183,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 344,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2023

Katip ….
E-imza

Hakim ….
E-imza