Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/26 E. 2021/454 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/26 Esas – 2021/454
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/26 Esas
KARAR NO : 2021/454

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
YAZIM TARİHİ : 14/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Grubu’nun bünyesine 1994 yılında katıldığını ve Türkiye’nin en büyük özel sanayi kuruluşlarından biri haline geldiğini, faaliyet gösterdiği alandaki çalışmalarının, ürünlerinin farklı çizgisi ve üstün kalitesi ile gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında ün ve itibara sahip olduğunu, sektörün önemli kuruluşlarından biri haline geldiğini, müvekkiline ait … ibareli markanın uzun yıllardır hem ticaret unvanının esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanıldığını ve tanınmış bir marka haline getirildiğini, “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde T/00102 ve T/02680 sayılı markalar ile tanınmış marka olarak kabul edildiğini ve sicile kaydedildiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli tanınmış markalarının yanı sıra 09. ve 42. Sınıflarda 2017/10437 sayı ile tescilli “…” ibareli markanın da sahibi olduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait “…” ibareli marka ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu ve “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, her iki markanın da “…” dışında hiçbir tali unsur, şekil vb. unsur barındırmadığını, müvekkilinin … ibaresini barındıran 273 adet tescilli/başvuru halinde markanın sahibi olduğunu, … ibaresi ile “…” markası arasında toplamda 4 harf benzerliğinin bulunduğunu ve ortak olarak bulunan bu markaların tamamının aynı sıralamada yer aldığını ve bu durumun markaların benzer olarak nitelendirilmesi için yeterli olduğunu, taraf markalarının ilk hecede ayniyet taşıdığı gibi ikinci hecelerinin ilk harflerinin benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunun görsel ve özellikle de sessel açıdan müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı markasının müvekkiline ait hem … hem de … ibareli markalar ile benzerlik taşımasının tesadüf sayılamayacağını, benzerliğin bilinçli yaratıldığını, başvurunun müvekkilinin tescilli seri markaları ile ilişkilendirileceğini, şirketler arasında bir bağlantı bulunduğunun düşünülebileceğini, bu durumun müvekkili markasının ticari itibarı ve kalite, garanti fonksiyonuna geri dönülmez bir şekilde zarar vereceğini, taraf markalarında yer alan 09, 11 ve 42.sınıfların müvekkili markalarının tanınmış olduğu “elektronik eşyalar”a ilişkin sınıflar olduğunu, dava konusu markanın 11. Sınıfta tescil edilmek istendiğini ve müvekkili markalarından”…” ibareli markanın da 11.sınıfta tescilli olduğunu, yine müvekkiline ait “…” ibareli markanın ise 09 ve 42.sınıflarda tescilli olduğunu, 11 ve 09.sınıfta yer alan emtiaların evde kullanılan elektronik aletlerle ilgili olduğunu, 09.sınıfta “televizyon” emtiası bulunurken 11.sınıfta “çamaşır kurutucuları”nın yer aldığını ve bu haliyle bu sınıfların benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını ve başvurunun 6769 sayılı SMK md.6/6 gereğince de tesciline engel olunması gerektiğini iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptaline, davalı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 10.12.219 tarih ve … sayı ile tescil başvurusu yapılan ve tescil işlemleri devam eden “…” ibareli markanın dava devam ederken tescil edilmesi halinde hükümsüz sayılmasına, markalar sicilinden terkinine ve söz konusu markanın huzurdaki dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 08/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı markası ile davacının itiraza mesnet markalarının ortalama tüketici nezdinde aralarında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasını okuyan, gören ortalama dikkate sahip ve işaretleri yan yana karşılaştıma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intibanın, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanamayacağını ve karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, başvuru ile 2017 10437 sayılı “…” ibareli itiraz gerekçesi marka benzer görülse de, markaların kapsadığı malların ve hizmetlerin benzer görülmemesi nedeniyle markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağını, “…” ibareli başvuru ile “…” ibareli muteriz markalarının belli harflerinin ortak olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle belirgin farklılıklar içerdiğini ve bu farklılıkların markaların karştırılma ihtimalini bertaraf edecek etkide olduğunu, başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/1 bendi uyarınca reddi talepli itirazın hukuka uygun olmadığını, itiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmamasının dikkate alındığında kötü niyet gerekçeli itirazının haklı bulunmadığını, yine itiraz sahibinin eskiye dayalı kullanım itirazı ekinde itiraz sahibinin başvuru kapsamındaki mallar için eskiye dayalı kullanımı gösteren kanıtlar sunulmadığından bu iddiaların ispatlanmamış olması nedenleriyle haklı bulunmadığını ileri sürerek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararının iptali isteminin reddine, davalı adına TÜRKPATENT nezdinde tescil başvurusu yapılan başvuru markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkin istemin reddine, davacı yanın müvekkili aleyhine olan sair istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Fırın Makinaları İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 22/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının davaya konu ettiği “…” markasının müvekkiline ait “…” markası ile ayırt edilemeyecek düzeyde bir benzerliğinin bulunmadığını, davacı yanın markası okunurken … ve … şeklinde iki hece ve 6 harften oluştuğunu, müvekkili markasının ise iki hece 5 harften oluştuğunu, markalar arasında sesçil olarak fark bulunduğunu, markalar arasındaki değerlendirmenin bütüncül şekilde yapılması gerektiğini, markaların yan yana konularak aralarında ayırt edilemeyecek şekilde bir benzerlik bulunup bulunmadığı konusunda değerlendirme yapıldığında dahi markalar arasında bir benzerlik bulunmadığını, davacı yanın markası ile müvekkili markasının hitap ettiği tüketici kitlelerinin de farklı olduğunu, davacı yan tüketici kitlesinin nihai kullanıcılar olup, müvekkili tüketici kitlesinin ise tacirler olduğunu ve yine bilinç düzeyi yüksek, farklı bir tüketici kitlesi olduğunu, müvekkilinin “…” markası ile davacı yanın “…” ibareli markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal açıdan fark bulunduğunu, karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimallerinin bulunmadığını, söz konusu iki marka örneğinin aynı firmanın markası gibi algılanamayacağını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…/…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyası getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 11. Sınıfta bulunan “11.sınıf: (11/05) Soğutucular ve dondurucular. (11/06) Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları. (11/11) Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı. ” mallarının tescili amacıyla 10.12.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, SMK m.5/1-ç hükmü gereği “11.sınıf: (11/05) Soğutucular ve dondurucular. (11/11) Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı.” mallarının başvurudan re’sen çıkartılmasına karar verildiği, akabinde kalan emtialar bakımından başvurunun 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 21.02.2020 tarihinde T/02680, T/00102, 2017/10437, 2014/19725, 2012/93276 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, 6/3, 6/5, 6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 30.09.2020 tarihinde aynı gerekçelerle ve aynı markalar mesnet gösterilerek yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 04.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak hemen belirtilmelidir ki; davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmediğinden, davacı vekilinin söz konusu markanın hükümsüz kılınması istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada, YİDK kararının iptali istemi bakımından, YİDK karar tarihi olan 02.12.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında kalan ve eldeki davaya konu olan emtialar; “(11/06) Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları.” şeklindedir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve davaya konu olan yukarıdaki emtialar ile davacıya ait itiraza mesnet; 2014/19725 sayılı marka kapsamında yer alan “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar (elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil).” emtiaları ve 2012/93276 sayılı marka kapsamında yer alan “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar ( elektrikli ve ısıtma yöntemi ile çalışan çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil).” emtiaları, AYNI/AYNI TÜR’dür. Zira bunlar; aynı tüketici kesimine hitap ederler, aynı ihtiyaçları karşılarlar, aynı yerlerde satılırlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame ilişkisi bulunur. Bununla birlikte; dava konusu marka başvurusunda yer alan emtialar ile davacıya ait 2014/19725 ve 2012/93276 sayılı markaların kapsamlarında 35.sınıfta yer alan ve yukarıda belirtilen emtiaların mağazacılığı hizmetleri arasında BENZERLİK ilişkisi bulunmaktadır. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın satışı/pazarlanmasıdır. Bir malın satışı hizmetinden bahsedebilmek için satış hizmetine konu bir mamulün bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, davacıya ait itiraza mesnet markaların kapsamlarında 35.sınıfta yer alan ve dava konusu emtialar ile aynı/aynı tür olan emtiaların mağazacılığı hizmetleri ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar arasında birbirini tamamlayıcı ilişki bulunur ve karşılaştırılan bu mal ile hizmetler benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar ile davacıya ait 2017/10437 sayılı marka kapsamında yer alan “Televizyonlar. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler.” emtiaları arasında da benzerlik bulunmaktadır. Şöyle ki; davalı marka başvurusunun kapsadığı “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” günümüzde beyaz eşya mağazalarının yanı sıra, büyük teknoloji marketlerinde, davacının … markasının kapsadığı “TELEVİZYON” emtiası ile birlikte, yan yan yana satılan ürünlerdir. Özellikle “ÇEYİZ/DÜĞÜN PAKETİ” diye adlandırılan ve yeni evlenecek veya evini yenileyecek kişilere, beyaz eşya ile büyük ev elektroniği ürünlerini aynı ürün yelpazesinde “bir paket” şeklinde sunan pazarlama uygulamasında, FIRIN ya da ELEKTRİKLİ ÇAMAŞIR KURUTUCULAR ile TELEVİZYON çoğunlukla aynı paket dahilinde satılmaktadır. Bu kapsamda söz konusu mallar aynı yerlerde yan yana satılan, genellikle birlikte satın alınan, aynı tüketiciye hitap eden ve pazarlama yöntemi itibariyle, tamamlayıcı ürün gibi algılanan “benzer/ilişkili” mallardır.
“Fırın” ve “elektrikli çamaşır kurutucu” dışındaki, “elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları” ise küçük ev aletleri kapsamında yer alan ve davacı markasının kapsadığı “TELEVİZYON” emtiası ile çoğunlukla aynı ticari kaynaktan gelen, yaygın piyasa uygulaması dahilinde aynı markanın farklı ürünleri olarak satışa sunulan ve hatta “televizyon” ürününün yanında satış/pazarlama taktiği olarak hediye/promosyon olarak verilen mallardır. Bu bağlamda söz konusu mallar da çoğunlukla aynı yerde birlikte satılan, aynı tüketiciye hitap eden ve pazarlama yöntemi itibariyle, tüketicilerin zihninde ilişkilendirilebilen “benzer” emtialardır.
Öte yandan, davalının … ibareli marka başvurusunun kapsadığı mallar ile davacının … markasının kapsadığı “Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler” malları da somut olayın koşulları dahilinde benzer emtia olarak değerlendirilmektedir. Zira 11. sınıftaki çekişme konusu malların elektronik aksamı içinde yer alan, bir başka ifade ile yarı mamulü olan ve özellikle bakım/tamir süreçlerinde ihtiyaç duyulan işbu emtialar, aynı marka altında tamamlayıcı ürün algısı yaratan ilişkili mallardır.
Sonuç olarak; yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere, davaya konu marka başvurusunda yer alan emtialar ile davacıya ait yukarıda belirtilen markaların kapsamlarında yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin AYNI veya BENZER oldukları tespit edilmiştir.
Davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili kesim; toplumun her kesiminden kişilerdir. Eğitim, kültür, sosyo ekonomik durum farkı olmaksızın pek çok yetişkin bu malların kulanıcısı/tüketicisi durumundadır. Söz konusu malların satın alınma ve tüketim sürecinde tüketicilerin, gösterecekleri özen ve dikkatin yanı sıra marka bağlılıkları sektörel olarak oldukça yüksek düzeydedir. Dolayısıyla iş bu mallar yönünden orta ve üst düzey tüketicilerin algısı esas alınmalıdır.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; beyaz zemin üstüne, siyah renkte düz şekilde yazılmış “…” kelimesinden oluştuğu, markanın ayırt edici esaslı unsurunun “…” kelimesi olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “…”, “…” ve “…” ibarelerinden oluştukları, “…” ibareli markanın; ilk üç harfinin kırmızı, son iki harfinin mavi renk ile stilize ve italik bir şekilde yazıldığı, 2014/19725 sayılı “…” markasının; kırmızı renk ile yazıldığı, 2012/93276 sayılı markanın; kırmızı dikdörtgen bir zemin üzerine beyaz renk ile yazıldığı, davacıya ait itiraza mesnet markaların esaslı unsurlarının sırası ile; “…”, “…” ve “…” ibareleri olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında;
Dava konusu “…” markası ile davacıya ait 2017/10437 sayılı “…” markası arasındaki tek farkın; yazım rengi ve stili olduğu, bunun haricinde markalar arasında görsel açıdan ayırt edilemeyecek kadar yoğun benzerlik, işitsel ve anlamsal açıdan ise ayniyet bulunduğu, markaların gündelik hayatta anlamı bilinmeyen ibareler olması nedeniyle davaya konu emtialar bakımından somut ayırt edici niteliklerinin yüksek olduğu, markaların kapsamlarında yer alan emtialar arasında da yukarıda izah edildiği şekilde benzerlik bulunduğu, bu nedenle, daha önce davacıya ait “…” markalı emtiaları gören veya işiten, davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait önceki tarihli marka veya onun serisi niteliğinde bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği,
Dava konusu “…” markası ile davacıya ait 2014/19725 sayılı “…” ve 2012/93276 sayılı “…” markalarının ilk dört harfinin birebir aynı olduğu, sadece sonda yer alan “A” ve “EL” harflerinden kaynaklı markalar arasında farklılık bulunduğu, dava konusu markanın “…-TA” şeklinde, davacıya ait markaların “…” şeklinde telaffuz edildiği, Türkçe’nin soldan sağa okunan bir dil olması nedeniyle ilgili tüketici kesiminin markaların başlangıç kısımlarına, diğer kısımlarına nazaran daha çok dikkat ettiği, buna göre; karşılaştırılan markaların ilk dört harflerinin ve ilk hecelerinin aynı olması nedeniyle ilgili tüketici kesimi nezdinde görsel ve işitsel olarak benzer olduğunun söylenebileceği, gerek davacıya ait markaların, gerekse dava konusu markanın ilgili tüketici kesimi nezdinde bilinen bir anlamlarının olmaması nedeniyle markaların kavramsal olarak da farklılaştıklarının söylenemeyeceği, yine karışlaştırılan markaların kapsamlarındaki emtialar arasında ayniyete yakın derecede benzerlik bulunduğu, bu durumun markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesini arttıran önemli bir etken olduğu, belirtilen gerekçelerle; daha önce davacıya ait “…” markalı emtiaları gören veya işiten, davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait önceki tarihli markalar ile ilişkilendirebileceği, bu markayı davacıya ait markalardan biri olarak vasıflandırabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği,
Belirtilen gerekçelerle; dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet 2017/10437, 2014/19725 ve 2012/93276 sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davalı TÜRKPATENT nezdindeki T/00102 ve T/02680 sayılı tanınmış marka dosyalarının içeriği mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti marifetiyle yerinde incelenmiştir.
T/00102 sayılı tanınmış marka dosyası incelenmekle; dosyada sadece bilirkişi raporunda görseli yer alan Resmi Marka Bülteni’nin yer aldığı görülmüş ve tanınmışlık tescilinin 28.11.1995 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Marka tanınmışlığının dinamik bir olgu olduğu dikkate alındığında, 28.11.1995 tarihli tanınmışlık kararının/ilanının tek başına, … markasının (dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle) 2019 yılında tanınmış marka olduğuna ilişkin iddiayı ispata yeterli ve elverişli olmadığı değerlendirilmiştir.
T/02680 sayılı tanınmış marka dosyası incelenmekle; davacı tarafından, “…” markasının “elektronik, beyaz eşya ve bilgi teknolojileri” sektöründe, ortalama tüketici tarafından refleks olarak hatırlanan tanınmış bir marka olduğu iddiasıyla tanınmış marka olarak kabulü ve TÜRKPATENT tarafından tutulan TANINMIŞ MARKA SİCİLİNE tescili istemiyle 26.08.2014 tarihinde başvuruda bulunulduğu görülmüş ve 10.07.2017 tarihli Tanınmış Marka Değerlendirme Tutanağı ile “… markasının ‘tüketici elektroniği ve beyaz eşya ürünlerinde’ tanınmış markalardan olduğu”tespit edilerek Tanınmış Marka Siciline kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davacının tanınmışlık tescili talebiyle birlikte sunduğu ek ve deliller şu şekildedir:
1. … ibareli TÜRKPATENT nezdinde tescilli ve başvuru halindeki markalar,
2. … ibaresini havi yurt dışı belgeleri,
3. 2009-2010-20211-2012-2013 yıllarına ait … Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne ait faaliyet raporları,
4. 2013 yılına ait Bağımsız Denetçi Raporu,

. Etkinlikler ve basın yansımaları (2 adet DVD/CD içerisinde),
8. 2006-2007-2008 yıllarına ait … ibareli reklamlar, 2009-2013 yılları arasında yazılı basında çıkan haberler(2 adet DVD/CD içerisinde),
9. … Elektronik San. Ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan itirazlar üzerine verilen Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK kararları,
10. … markası ile ilgili basında çıkan haberler,
11. … markasının kullanımını gösteren kataloglar,
12. Özel/00102 numaralı … ibareli markanın tanınmış marka kararı dosyası,
13. … markasının tanınmış olduğuna ilişkin Bilirkişi Raporları,
14. www…..com.tr alan adı üzerinde inceleme,
15. www.youtube.com alan adı içerisinde yer alan … markalı ürün tanıtımı videoları.
İş bu deliller ile “Tanınmışlık Başvurusu Yapılan Markanın Tanınmışlık Düzeyinin Tespiti Kriterlerine Uygunluğunun İncelenmesi” raporunda yer alan “BrandFinance tarafından yapılan 2016 yılı Türkiye’nin en değerli markaları araştırmasında … markası 363 milyon dolarlık marka değeriyle 23. sırada bulunmaktadır. Aynı şirket tarafından 2015 yılında yapılan Türkiye’nin en değerli markaları araştırmasında, … markası 21. sırada bulunmaktadır” tespiti uyarınca; davacının … ibareli markasının, “tüketici elektroniği ve beyaz eşya” sektöründe, dava konusu başvuru tarihi (10.12.2019) itibariyle tanınmışlık düzeyine erişmiş marka olduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davacının … markası, 11. Sınıfta yer alan çekişme konusu “Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar elektrikli ve ısıtma yöntemi ile çalışan çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları dahil).” üzerinde tescilli ve tanınmıştır. Bu bağlamda, davalı markasının tescili halinde; aynı/aynı tür ve benzer ilişkili malları kapsayan taraf markaları arasında olumlu imaj transferi oluşabileceği, bu yolla haksız yarar sağlanmasının gündeme gelebileceği kanaatine varılmıştır. Şöyle ki; Tüketiciler “ev elektroniği ve beyaz eşya” emtiası üzerinde bilip tanıdıkları … markasının benzeri olan … markasını “11. Sınıf: Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları.” üzerinde gördüklerinde, taraf markalarını kuvvetle muhtemel ilişkilendirecekler ve tanınmış … markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakledeceklerdir. Zira markalar arasındaki benzerlik düzeyi ve emtia listelerinin örtüşmesi bu şekilde bir imaj transferine uygundur. Bu koşullarda, davalı markasının, davacının tanınmış markasından haksız yarar sağlaması mümkündür. Ayrıca, “ev elektroniği ve beyaz eşya” emtiası üzerindeki tanınmışlığın, 11. Sınıftaki çekişme konusu aynı kapsamdaki mallar bakımından imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açabileceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; somut olayda, davacı markasının tanınmışlık düzeyine erişmiş olması, davalı marka başvurusu bakımından tescil engeli yaratmaktadır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markalara ilişkin olarak, SMK m.6/1 ve m.6/5 hükmü uyarınca nispi tescil engellerinin varlığı haricinde, davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir (spekülasyon, engelleme, tuzak, şantaj vb.) somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu uyuşmazlıkta SMK m.6/1 ve m.6/5 hükmü koşulları oluştuğundan, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından harç ikmaline yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL karar ve ilam harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 99,00 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 2.226,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … Fırın Makinaları İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harcı masrafının davalı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2021