Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/253 E. 2022/95 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/253 Esas
KARAR NO : 2022/95

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
YAZIM TARİHİ : 18/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 13/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Başvuruya konu markanın, müvekkili markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu ve aynı malları içermekte olduğunu, markaların aynı ve benzer sınıfta tescilinin talep olunmakta olduğunu, başvuruya konu markanın 29. Sınıfta yapılan bir müracaat olduğunu, müvekkiline ait markanın da 29. sınıfta yer almakta olduğunu, bu nedenle, 29. sınıfta aynı ürünlerde yapılan bir müracaat olduğunu, markaların aynı ürünlere yönelik olduğunu, aynı tüketici kitlesine hitap edeceğini, aynı alanlarda piyasaya arz edileceği göz önünde bulundurulduğunda, karıştırılma ihtimalinin kaçınılmaz hale gelmekte olduğunu, … markasının, müvekkili şirket ile özdeşleşmiş bir marka olduğunu, sıklıkla müvekkili şirketin markası ile karşılaşan ve kaliteli üretimlerine güvenerek bu markayı tercih eden tüketicilerin, başvuru markasını doğrudan müvekkiline ait markaların serisi zannedeceğini, bu kanıyla hareket edeceğini ve en nihayetinde hayal kırıklığına uğrayacaklarını, bu suretle de müvekkilinin menfaatlerinin zarar göreceğini, müvekkili şirketin üretim tesislerinin bulunduğunu, Burhaniye’de yaşayan …’ın, … markasının tanınırlığından haksız bir şekilde yararlanmayı amaçlayan kötü niyetli bir kişi olduğunu beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 18.08.2021 tarih E-29822383-000-21037653 sayılı itirazın reddi kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 15/11/2021 tarihli replik dilekçesinde özetle; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Yargılamaya sebep olan davada husumet yönünden eksiklik olduğunu, davacı tarafından başvuru sahibi
…’a dava açılması için süre verilmesini, bu davanın huzurda yargılaması yapılan dava
ile birleştirilmesini ve bu yolla mecburi dava arkadaşlarının davada yer almalarının sağlanması gerektiğini, aksi takdirde davanın, husumet (taraf sıfatı) yokluğundan reddedilmesi gerektiğini,
davaya konu somut olayda başvuruya konu işaret ile iddialara mesnet marka arasında ayniyet ya
da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunması gerektiğine ilişkin koşulun açık bir şekilde
sağlanmamış olduğunu, dava konusu
markanın görsel, işitsel, anlamsal ve biçimsel yönden tüketici gözünde bütünü itibariyle bıraktığı
etkinin davacı mesnet marka ile benzememesi ve markaların kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı
veya benzer olmaması nedeniyle markalar arasında Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1 maddesi
anlamında herhangi bir iltibas (karıştırılma) durumu söz konusu olmadığını, davacı vekili tarafından kuruma yapılan itiraz aşamasında kötü niyete yönelik bir itirazda
bulunulmadığından, kurum tarafından bu hükme yönelik bir değerlendirme yapılmadığını, bu
nedenle bu iddianın da reddinin gerektiğini beyan ederek; davacı tarafından başvuru sahibi …’a da mecburi dava arkadaşlığı nedeniyle
dava açılması için süre verilmesine, aksi takdirde davanın, husumet (taraf sıfatı)
yokluğundan reddine,
davacı tarafça E-29822383-000-21037653 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesi
istenilmiş olsa da anılan dosya kapsamında verilen YİDK kararı E-29822383-000-210376054
sayılı ve … numaralı kurum kararı olduğundan bu durumun açıklığa
kavuşturulması için süre verilmesine, aksi halde davanın usulden reddine, somut olayda kurum tarafından verilen karar … sayılı karar olduğundan, davacı
tarafça bu konu açıklığa kavuşturulduğunda anılan kararın bu karar olması durumunda bir
hak kaybına maruz kalmamak için Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun sayılı kararının iptaline karar verilmesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesine karşı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2019/126421 sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2003/16530 sayılı “…+Şekil” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapmadığı kötü niyet iddiasının eldeki davada ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip; … ile TÜRKPATENT arasında davalı yanda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, …’ın davalı tarafta yer alması için davacı yana süre verilmiş, davacı yanın kendisine verilen yasal süre içerisinde husumeti …’a da yöneltmesi nedeniyle davalı yan bakımından taraf teşkili sağlanmış, tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyası getirtilmiş, itiraza mesnet marka tescil belgesi celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın “Şekil+…” ibaresinin 29. sınıfta bulunan “Sınıf Kodu 29: Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar.” emtialarının tescili amacıyla 13.12.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/126421 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2020 tarih ve 342 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı 21.05.2020 tarihinde davacı şirket tarafından SMK m.6/1 hükmü kapsamında 2003/16530 sayılı marka mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazın reddine karar verildiği, davacı şirketin 14.12.2020 tarihinde itirazın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğu, davalı şahsın bu itiraza karşı 19.02.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.08.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacı marka vekiline 19.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 18.08.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak YİDK kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
Buna göre marka işlem dosyası incelendiğinde; dava konusu marka başvurusunun yayımına itiraz sebebi olarak salt SMK m.6/1 hükmünün gerekçe yapıldığı, davalı şahsın kötü niyetli olduğuna ilişkin SMK m.6/9 hükmünün itiraz sebebi yapılmadığı, bu nedenle marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılmayan kötü niyet iddiasının, YİDK kararının iptali istemli iş bu davada ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin kötü niyet itirazının YİDK kararının neticesini etkilemeyeceği kanaatine varılmış, bu nedenle davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı hususunda inceleme yapılmamıştır.
Dava konusu 2019/126421 sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan “Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar.” emtiaları ile redde mesnet alınan 2003/16530 sayılı marka kapsamında yer alan “Zeytinler. Yenilebilir sıvı ve katı yağlar.” emtiaları AYNI/AYNI TÜR emtialardır.
Şöyle ki; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Zeytin” emtiaları itiraza mesnet markada birebir bulunmakta olup, başvuru markasında yer alan “Zeytin ezmeleri” ile itiraza mesnet marka kapsamında yer alan “Zeytin” emtiaları; aynı tüketici kesimine hitap ederler, aynı yerlerde satılırlar, aralarında birbiri yerine ikame ve rekabet ilişkisi bulunur, dağıtım kanalları ortaktır, aralarında ham madde-mamül ilişkisi bulunur.
Dava konusu marka başvurusunda yer alan “Yenilebilir bitkisel yağlar.” emtiaları ile itiraza mesnet marka kapsamında yer alan “Yenilebilir sıvı ve katı yağlar.” emtiaları da; aynı tüketici kesimine hitap ederler, aynı yerlerde satılırlar, aralarında birbiri yerine ikame ve rekabet ilişkisi bulunur, dağıtım kanalları ortaktır.
Dava konusu 2019/126421 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; kelime ve şekil unsurlarından mürekkep karma bir marka olduğu, dikdörtgen bir zemin üzerinde yer alan şekil unsuru incelendiğinde; önlü ve arkalı iki adet zeytin ağacı figürü bulunduğu, öndeki zeytin ağacının hemen yanında elindeki sopa ile zeytin toplayan bir adam figürüne yer verildiği görülmektedir. Bu şekil unsurunun hemen üstende “…” kelime unsuru yer almakta olup, bu kelime unsurunun hemen üstünde de yapraklı üç adet zeytin meyvesine yer verildiği anlaşılmaktadır. Markayı oluşturan genel görünüm incelendiğinde; markayı oluşturan şekil unsurlarının dava konusu “Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar.” emtiaları bakımından somut ayırt ediciliği bulunmayan, tasviri nitelikli figürler olduğu kanaatine varılmıştır. Zira bu emtialar için; zeytin ağaçları, yapraklı zeytin figürleri ve zeytin toplayan adam şekli, sektörde herkes tarafından kullanılan ve ayırt ediciliği bulunmayan unsurlardır. Markayı oluşturan “…” kelimesinin Türkçe’de bilinen bir anlamının olmadığı, açık kaynaklar üzerinden yapılan araştırmada, bu kelimenin Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik olmayan bir topluluğun adı olduğunun tespit edildiği (Bkz; https://en.wikipedia.org/wiki/…,_Montana), ancak davaya konu emtiaların hitap ettiği ülkemiz ortalama tüketici kesiminin bu kelimeyi Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik olmayan bir topluluk adı olarak bilmesinin veya bilmesinin beklenmesinin ortalama tüketici kesiminin bilinç düzeyi dikkate alındığında mümkün olamayacağı, o halde ortalama tüketici kesiminin bu ibareyi anlamsız bir kelime olarak algılayacağı, dava konusu emtialar bakımından bu kelimenin herhangi bir telmih edici etkisi bulunmadığından, başlangıçtaki somut ayırt ediciliği güçlü bir ibare olduğu, sonuç olarak, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
İtiraza mesnet 2003/16530 sayılı marka incelendiğinde; kelime ve şekil unsurlarından mürekkep karma bir marka olduğu, “…” ibaresine bir bütün halinde ve bitişik olacak şekilde yer verildiği, “İ” harfinin üzerinde bulunan “nokta” figürünün “yapraklı zeytin” figürü ile oluşturulduğu, bu figürün redde mesnet marka kapsamında yer alan ve yukarıda belirtilen emtialar bakımından somut ayırt edici niteliği bulunmayan tasviri fonksiyonunun bulunduğu, markanın genel görünümü içinde bu figürün “İ” harfinin üzerinde bulunan “nokta” olarak mizanpajının yapıldığının kolaylıkla anlaşılabildiği, bu nedenle markanın genel görünümüne göre esaslı unsurunun “…” kelimesi olduğu, bu kelimenin Türkçe’de bilinen bir anlamının olmadığı, kelime içinde yer alan “…” ibaresi; Kazdağı’nın Antik dönemlerdeki adı olsa da … itiraza mesnet markanın bir bütün olarak “…” şeklinde algılandığı, “…” ibaresinin markanın genel görünümü içinde ayrı veya otonom bir konumunun bulunmadığı, bu nedenle mesnet markanın bir bütün halinde anlamsız bir kelime olarak ortalama tüketici nezdinde algılanacağı, dava konusu emtialar bakımından bu kelimenin herhangi bir telmih edici etkisi bulunmadığından, başlangıçtaki somut ayırt ediciliği güçlü bir ibare olduğu, sonuç olarak, mesnet markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.

Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; “…” ve “…” esas unsurlu markaların ilk üç ve son üç harflerinin birebir aynı olduğu ve aynı sıralama ile dizildikleri, dava konusu markanın “… olarak, mesnet markanın “…olarak telaffuz edileceği, ortalama tüketici kesiminin; markaların başlangıç kısımlarına, sonraki kısımlarına nazaran daha çok dikkat ettiği (Yargıtay 11.HD, 03.03.2020 tarih 2019/3833 E 2020/2305 K), dava konusu marka ile mesnet markanın ilk üç harfinin birebir aynı olduğu, yine ayrıca; son üç harflerinin de birebir aynı olduğu, markalar arasında aynı harflerin aynı dizilimle sıralanmaları nedeniyle markaların genel görünümleri itibariyle müşterek harf ortaklığından kaynaklı olarak görsel ve işitsel anlamda benzerlik bulunduğu, markaların ortalarında bulunan ve birbirlerinden farklı olan “İ” ve “TE” harflerinin; markaları birbirinden uzaklaştırmaya yeter derecede ayırt ediciliklerinin bulunmadığı, dava konusu emtiaların toplumun her kesimine hitap eden, günlük, sıradan, sıklıkla tüketilen ürünler olması nedeniyle hitap ettiği tüketici kesiminin detaylı araştırma yapmadan satın alma kararı verdiği emtialar oldukları, yine karşılaştırılan markaların kapsamlarındaki emtiaların AYNI veya AYNI TÜR oldukları, bu durumların, markaların karıştırılma ihtimalini arttıran etkenler oldukları, buna göre; daha önce mesnet “…” esas unsurlu markayı gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görme ve karşılaştırma imkanından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, gözünde ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin daha sonra davaya konu “…” esas unsurlu markayı davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı özellikle görsel ve işitsel olarak itiraza mesnet marka ile ilişkilendirebileceği, markaların kavramsal olarak farklı nesnelere çağrışım oluşturmamaları nedeniyle bu tüketici kesiminin kavramsal olarak da markaları birbirinden ayırt edemeyeceği, bir kısım tüketici kesiminin dava konusu markayı itiraza mesnet markanın serisi zannedebileceği, yine bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu anlaşıldığından, … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 150,00 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 288,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ın yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2022
Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza