Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/252 E. 2022/175 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/252 Esas – 2022/175
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/252 Esas
KARAR NO : 2022/175

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 12/10/2021
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 12/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın 2008 yılında kurulduğunu, tanınmış “… …” markalarının sahibi olduğunu, özellikle kulaklık, hoparlör, müzik, ses, radyo sistemleri ve teknoloji ürünlerinde tanınan markanın sektöründe de lider konumda olduğunu, müvekkilinin kuruluşundan bu yana “… …” markaları ile tanındığını, dolayısıyla müvekkilinin bu ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, gerek yurtdışında gerekse de ülkemizde bu ibareyi kendi adına tescil ettirdiğini, TÜRKPATENT nezdinde 2014/102561, 2014/112164, 2014/73711 sayılı markaların sahibi olduğunu, davalı yanın 2020/94337 sayısı ile gerçekleştirdiği başvurunun müvekkilinin tanınmış markası ile benzer olduğunu, bu hususta başvuruya yönelik itiraz ettiklerini, ancak kurum tarafından itirazların kabul olunmadığını, ayrıca başvuru sahibi davalı taraf ile de iki defa sulh görüşmesi yaptıkları halde davalı yanın bu görüşmelere olumlu bir yanıt vermediğini, dava konusu markanın müvekkili markaları ile karıştırılabilecek düzeyde benzer olduğunu, daha evvel dava dışı kişilere ait benzer logoları içerir başvurulara yönelik itirazlarının kurum tarafından kabul edildiğini, müvekkili markasının özellikle ses ürünleri, kulaklık, hoparlör gibi ürünlerde çok tanınmış olduğunu, bu durumun da taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalini arttırdığını, dava konusu markadaki şeklin de müvekkili markasındaki gibi bir daire içinde yer alan ve daireyi kesecek şekilde konumlandırılmış ve yuvarlak hatlarla oluşturulmuş bir “…” harfinden ve ayrıca yarım daire gibi algılanan büyük bir D harfi içinde yer alan ve D harfini kesecek şekilde konumlandırılmış “…” harfinden oluştuğunu, markaların bu haliyle karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olduklarını, gerek TÜRKPATENT nezdinde gerekse de mahkemeler nezdinde görülen uyuşmazlıklarda “…” harfi logosunu içerir markaların müvekkili markaları ile benzer görüldüğünü, kaldı ki dava konusu markada 09 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin müvekkili markaları kapsamındaki mal ve hizmetler ile de aynı ya da benzer olduğunu, dava konusu markada 35. Sınıfın son alt grubunda 09. Sınıf malların da sayıldığını, YİDK kararında yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğu ürünler üzerinde dava konusu markanın kullanılması halinde, tüketicinin bu markaları karıştırmamasının mümkün olamayacağını, başvurunun kısmen reddi gerekirken aksi yönde verilen kararın hatalı olduğunu, davalı marka başvurusunun SMK m. 6/5 düzenlemesi uyarınca da kısmen reddi gerektiğini, müvekkili markalarının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak tespit edildiğini ve T/03291 sayısı ile tanınmış markalar siciline kaydedildiğini, müvekkili markalarının 2007 yılından bu yana tüm dünyada kullanıldığını ve tanınır hale geldiğini, dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının tanınırlığından haksız yarar sağlanması sonucu doğuracağı gibi müvekkili markalarının tanınırlığına da zarar vereceğini, müvekkil markalarının tanınırlığına kurum nezdinde görülen itirazlarda ve mahkemelerce düzenlenen bilirkişi raporlarında da yer verildiğini iddia ederek; 2021-M-6227 sayılı YİDK kararının ve 2020/94337 sayılı markanın hükümsüzlüğünü 09. Sınıftaki “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri.Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.Antenler uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri.” ve 35. Sınıfta “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri.Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.Antenler uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetler bakımından talep ettiği görülmektedir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 22/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın kapsadığı sınıftaki emtialar ve
hizmetler bakımından, ortalama tüketicilerin markaları karıştırma ihtimali
bulunmadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu 6/5 hükmü kapsamında tanınmış marka nedeniyle ret
koşullarının oluşmamış olduğunu belirterek; davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesine karşı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği 2021-M-6227 sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2020/94337 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında “9.SINIF: Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. 35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, tescili halinde davalıya ait markanın yukarıda yer verilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…” ibaresinin 09, 35 ve 42. Sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 18.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/94337 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.10.2020 tarih ve 359 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 16.03.2021 tarihinde 2017/73711, 2014/102561, 2014/112164 ve T/03291 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5 hükümleri kapsamında kısmen itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 07.05.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 23.06.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2021-M-6227 sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 13.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 15.03.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan “09.SINIF: Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri, manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar. 35.SINIF: Alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri, müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri, manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri, antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetler ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet 2014/73711, 2014/102561 ve 2014/112164 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen emtialar; aynı, aynı tür veya benzerdir.
Şöyle ki; davacı yana ait önceki tarihli markaların kapsamında yer alan emtialar genel anlamda tüketici elektroniğine yönelik teknolojik cihazlar (özellikle ses aygıtlarına yönelik), bilgisayar ve bilgisayar program/yazılımlarına yönelik olup markalar kapsamında benzerliği tespit olunan, başka bir ifadeyle doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, benzer tüketici gruplarına hitap eden, satış ve sunum noktaları ortak, birbirlerini tamamlayıcı ya da birbirleri yerine tercih edilebilir nitelikteki mal ve hizmetler bilirkişi raporunda altı çizili ve koyu renk ile gösterilmiş olup sözgelimi 09. Sınıfta yer alan sair nitelikteki malların tüketici elektroniğine yönelik nihai ürünler olmayıp ara nitelikte parçalar olmalarından ötürü doğrudan tüketici elektroniğine yönelik ürünler ile doğrudan benzer görülmesi mümkün olmadığı gibi 35. Sınıfta benzer görülmeyen genel anlamdaki reklamcılık hizmetleri açısından ise taraf markalarının kapsamları itibariyle zaten bir benzerlik taşımadıkları değerlendirilmektedir.
Davaya konu 2020/94337 sayılı marka incelendiğinde; herhangi bir sözcük unsuru taşımayan bir şekil markası olduğu, marka incelendiğinde sarı renkli kare bir fon içerisinde iki ayrı siyah çizginin birbirinden bağımsız iç içe konumlandırılması ile oluşturulmuş büyük bir “D” harfi ve iç kısmında küçük bir “…” harfinden meydana geldiği, “D” harfinin üst kısımdan birleşiminin yapılmadığı, “…” harfinin ise yuvarlak kısmı ile dikey kesitinin birleşiminin yapılmadığı, her iki harfte de taban kısımlarda düzlemsel bir çizim yer verildiği, iç içe geçen bu harflerin ilk anda “…” şeklinde algılanabilecek nitelikte olduğu, “D” harfinin “…” harfine nazaran grafik konumlandırma, boyut ve asli şeklin D harfi içerisinde oluşmasından kaynaklı daha ön planda algılandığı değerlendirilmektedir.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar incelendiğinde ise; yine “… beats” şeklindeki sözcük ve şekil unsurundan oluşan marka ile “…” şeklindeki şekil markaları olduğu tespit edilmiştir. Uyuşmazlığın temeli taraf markalarında yer alan şekli unsurlardan meydana geldiğinden davacı yanın markasındaki “beats” ibaresi açısından bir değerlendirme yapılmayacaktır. Davacı yanın siyah ve beyaz renklerden oluşan markasında siyah, yuvarlak bir fon içerisinde küçük şekilde “…” harfinin konumlandırıldığı, “…” harfinin yuvarlak kısmının tamamen dairesel olduğu, hiçbir köşeli kesitinin mevcut olmadığı, diğer markalarının ise yine aynı şekilde ve fakat siyah ile renklendirilmemiş hali olduğu görülmektedir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın bütünsel algısı itibariyle gerek renk, gerek nihai mizanpaj gerekse de tüketiciye verdiği ilk algıda, doğrudan bir “…” harfini çağrıştırmadığı, ilk anda dahi markanın büyük “D” ve küçük “…” harfinin bir araya getirilmesi ile oluşturulduğunun görülebileceği, harflerin iç içe geçirilmesi ile … oluşturma tekniğinin çok yaygın olduğu, kaldı ki oluşturulan logoda iç kısımda yer alan “…” harfinin dahi davacı yanın markalarındaki gibi tamamen dairesel bir gövde ile değil yarım daireli bir gövdenin, tabanda düzleşen uzantısının dikey kesiti ile birleşmesi ile oluşturulduğu, dolayısıyla bu çizim itibariyle de işaretler arasında bir yakınlaşmanın mevcut olmadığı düşünülmektedir. Bu haliyle dava konusu markanın bütünsel algısı/imajının, davacı yana ait markalar ile bir benzerlik arz etmediği düşünülmektedir. Nitekim; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/12/2019 tarih 2019/1606 Esas 2019/8091 Karar sayılı kararı ile onanan Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 14/12/2017 tarih 2017/1095 Esas 2017/1149 Karar sayılı kararında izah edildiği üzere; tek harften oluşan markalarla ilgili iltibas değerlendirmesinin diğer markalarla ilgili yapılan değerlendirmeden daha sert ölçülere göre yapılmasının gerektiği, zira tek başına harflerin ayırt edicilik taşımalarının mümkün olmadığı gibi bunların herhangi bir kimsenin tekeline de tek başına bırakılamayacağı, biçim, renk, kaligrafi, tertip tarzı gibi unsurlarla ayırt edicilik kazandırılan harflerin ise marka olarak tescil edilebileceği, buna göre somut olayda yapılan incelemede; dava konusu marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında umumi intiba olarak; biçim, renk, kaligrafi, tertip tarzı gibi unsurlar bakımından ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacı yana ait markaların tanınmışlık mertebesine ulaşmış olduğu ihtimalde dahi markalar arasında yukarıda yer verilen unsurlar itibariyle işaret benzerliği bulunmadığından bu hususun ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine sebep olmayacağı, belirtilen gerekçelerle; dava konusu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
…) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, …) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın “Şekil …” markasının T/03291 sayısı ile tanınmış markalar siciline kaydedildiği gibi yine işlem dosyasına sunulduğu görülen birtakım emsal kararlar ve kurum uygulamaları gözetildiğinde davacı yanın markasının “ses sistemleri, hoparlör, kulaklık” ürünleri başta olmak üzere tüketici elektroniğinde tanınmış olduğu kabulünde dahi dava konusu markanın tesciline izin verilmesi durumunda bu tanınmışlığın zarar görebileceği, ayırt ediciliğinin zedelenebileceği ya da haksız menfaat teminine yol açabileceği yönünde bir algının edinilmediği, zira her iki taraf markası arasındaki belirgin imaj farklılığı nedeniyle, tüketicinin dava konusu markayı taşıyan ürünleri davacı yana ait bir ürünmüş gibi satın alma ihtimalinin bulunmadığı, tanınmışlık iddiasına dayalı nispi tescil engelinin/hükümsüzlük sebebinin somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 226,25 TL posta, tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.353,35 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’nın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022