Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/25 E. 2022/23 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/25 Esas – 2022/23
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/25 Esas
KARAR NO : 2022/23

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 29/01/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1952 yılından faaliyet alanını değiştirdiği 2009 yılına kadar ulusal ilaç üretim sektöründe Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarından biri olduğunu, 2009 yılında faaliyet alanını değiştirdiğini ve gayrimenkul geliştirme, sağlık, hızlı tüketim ürünleri, yapı ürünleri ve diğer endüstrilerde … Holding A.Ş.’ne bağlı olarak ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu, müvekkilinin, 2004/02152 “…”, 2004/17890 “…+şekil”, 2004 02150 “… …”, 2011/76454 “…”, 2014/109106 “…”, 2015/27750 “radyo …”, 2015/27761 “radyo …” ibareli markaların sahibi olduğunu, yurt içinde ve dünya çapında sahip olduğu geniş ticari ağ kapsamında ticari faaliyetlerinin bir kısmını uzun süredir “…” markası adıyla sürdürdüğünü ve “…” markası olarak ciddi bir bilinirliğe sahip olduğunu, dava konusu “… …” ibaresinin … başvuru numarasıyla tescil ettirilmek istendiğini, marka yayın aşamasındayken müvekkili şirket tarafından Markalar Dairesi Başkanlığı’na itirazda bulunulduğunu, söz konusu itirazın değerlendirilerek kısmi ret kararı sonucunda başvurunun mal ve hizmet listesinden 19 sınıf kodunun çıkarıldığını, müvekkili şirketin, söz konusu kararın ardından YİDK’na itiraz başvurusunu yinelediğini ancak reddedildiğini, ciddi kullanımın ispatlanamadığına yönelik Kurul kararının hatalı olduğunu, müvekkiline ait kullanım ispatı istenen 2004/17890 “…+şekil” markasının 35/36/37/41/42/43/44/45 sınıflarında, 2004/02152 “…” markasının 35/36/37/41/42/43/44/45 sınıflarında, 2004 02150 “… …” markasının 35/36/37/41/42/43/44/45 sınıflarında, 2011/76454 “…” markasının 38.sınıfta tescilli olduğunu, dilekçe ekinde sunulan örnek belgelerden de “…” markasının aktif şekilde kullanıldığının görüleceğini, internet üzerinden yapılacak basit bir aramayla dahi “…” markasının ciddi kullanımının olduğunun ve bilinirliğinin tespit edilebileceğini, dava konusu “… …” markası ile müvekkili markaları arasında ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali olacak şekilde benzerlik bulunduğunu, müvekkili adına tescilli “…”, “…+şekil”, “… …”, “…”, “…”, “radyo …”, “radyo …” ibareli markalarla davalı marka başvurusunun birebir benzediğini, dava konusu markanın ana unsuru olan “…” ibaresi ile müvekkili markalarının bir harf fark (n/l) dışında aynı harflerden oluştuğunu, aynı harflerle başlayıp aynı harflerle bittiğini, baş ve son harflerinin aynı olduğunu, tescil edilen “… …” markası ile müvekkili markalarının esas unsurunu oluşturan “…”/”…” ibarelerinin yazılış-okunuş, görsel ve işitsel olarak benzediğini, aralarındaki bu benzerliğin ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme/karıştırılma olasılığına yol açacak düzeyde olduğunu, davalı yanın, müvekkiline ait markanın toplumdaki tanınmışlığından ve bilinirliğinden faydalanmak istediğini iddia ederek; TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 23.11.2020 tarih ve … sayılı kararının iptali ile davaya konu … sayılı “… …” markasının geçmişe etkili olarak başvuru tarihinden itibaren hükmsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili 06/02/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu “… …” markası ile davacıya ait markalar arasında ilişkilendirilme dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararının iptali isteminin reddini, diğer davalı adına Türk Patent nezdinde tescil başvurusu yapılan başvuru markasının hükümsüzlüğüne ilişkin istemin reddini ve davacı yanın aleyhe olan sair istemlerinin reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 03/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin de dahil olduğu … Holding’in, 1974 yılında inşaat sektöründe hizmet vermek amacıyla … İnşaat’ın kurulmasıyla başladığı faaliyetlerini uzun yıllardan bu yana yurtiçi ve yurtdışında, inşaat, gayrimenkul sektörlerinde hizmet gösteren Türkiye’nin tanınmış, köklü bir firması olduğunu, müvekkilinin 40 seneden bu yana Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yatırımlar yaptığını, İstanbul metrobüs inşaatı, Mahmutbey – Mecidiyeköy metro inşaatı, Melen – İstanbul su projesi, Finanskent, Bakırköy Adliye Sarayı, Taksim Yayalaştırma Projesi gibi sayılı büyük inşaat işlerinin müvekkili şirket tarafından tamamlandığını, müvekkiline ait markada yer alan “…” ibaresinin köklü bir aile olan müvekkilerinin soyadından geldiğini, müvekkilinin “… ….” ibareli marka müracaatının Resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasının ardından davacı yanın itirazda bulunduğunu, söz konusu itiraza karşı görüş ve itirazlarda bulunulduğunu, Türk Patent Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 15.10.2019 tarihli kararı ile 6769 sayılı Kanunun 6.md.si gereğince müvekkili marka tescil başvurusundan “SINIF KODU:19”un çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devamına karar verildiğini, ancak davacı yanın diğer sınıflarda yer alan hizmetler açısından da başvurunun reddedilmesini talep ettiğini ve itirazının reddedildiğini, davacının dayanak olarak gösterdiği markalarının tescilli ve dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından başvuru veya rüçhan tarihinden beş yıllık süre içerisinde Türkiye’de ciddi biçimde kullandığını kanıtlaması gerekirken, YİDK’ye başvuru kapsamındaki mallar ve hizmetler bakımından ihtilaf konusu ibarenin kullanımını ispatlar mahiyette delil sunmadığından itirazının reddedildiğini, dava dilekçesi ekinde de tescil edilen mal ve hizmet sınıfları için yine ciddi biçimde kullanımı kanıtlar nitelikte bir delil sunmadığını ve iddiaların soyut iddiadan öteye geçemediğini, müvekkili şirketin “…” ibaresi üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin herhangi bir markanın benzerini tescil ettirme gibi bir gayesinin olmadığını, davacı yanın bahse konu markaları ile müvekkili şirkete ait marka arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, tüketicilerin markaları karıştırmayacağını ileri sürerek; davanın reddedilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, gerek YİDK gerekse dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davalı şirketin önceki tarihli tescilli marka hakkından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 23.07.2018 tarihinde … sayılı “… …” ibareli 16, 19, 35, 36, 37 ve 41.sınıflarda bulunan bir kısım mal ve hizmetler bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 13.08.2018 tarih ve 306 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 12.10.2018 tarihinde 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2015 27750, 2015 27761, 2011 76454, 2014 109106 sayılı markaları itiraza mesnet göstererek SMK m.6/1 hükmü uyarınca yayına itiraz ettiği, davalı şirketin 27.11.2018 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, 2004/02150, 2004/02152, 2004/17890, 2011/76454 ve 2014/109106 sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı tarafın 16.01.2019 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca marka tescil başvurusundan “19. Sınıf: Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: Kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı / inşaat / yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: Metalden olmayan binalar / yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları.” emtialarının çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, davacının 22.11.2019 tarihinde aynı gerekçelerle yeniden itiraz ettiği, davalı şirketin bu itiraza karşı 13.12.2019 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, YİDK nezdinde gerçekleştirilen itirazlar üzerine yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 23.11.2020 tarih ve … sayılı karar ile; davacı tarafından yapılan itirazın reddine karar verildiği, bununla birlikte; Kurulun, dava dışı 3.kişi tarafından yapılan itirazın ise kısmen kabulünü karar vererek marka başvurusundan 35.sınıfta yer alan bir kısım hizmetin de çıkartılmasına karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 03.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 09.12.2020 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Eldeki uyuşmazlıkta gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı markalarının kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürüldüğünden, bu husus ön sorun olarak incelenmiştir.
SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
SMK m.25/7 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından İleri Sürülen Kullanmama Def’i İncelendiğinde;
Dava konusu marka başvurusu, 23.07.2018 tarihinde yapılmış olup; itiraz aşamasında başvuru sahibi davalı, davacının itirazına dayanak gösterdiği 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markalara ilişkin kullanım ispatı istemiştir. Bu kapsamda davacının itirazına mesnet gösterdiği 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markalar, dava konusu marka başvurununun yapıldığı tarih itibariyle 5 yılı aşkın süredir tescilli olup, davacının iltibas iddiasına dayanak gösterdiği işbu markaları kapsadıkları tüm mal ve hizmetler üzerinde kullandığını ispatlaması gerekmektedir.
Davacı şirketin TÜRKPATENT nezdinde sunduğu kullanım ispatı delil listesi şu şekildedir:
1- … Alışveriş Merkezine Ait Fotoğraflar,
2- Broşürler,
3- Resmi web sitesi link ve görselleri.
İş bu deliller incelendiğinde; sunulan görsellerin … AVM’nin iç ve dış görünümünü yansıtan fotoğraflar ile bila tarihli broşürlerden ve etkinlik duyurularından ibaret olduğu anlaşılmıştır. Yine delil olarak bildirilen www…..com.tr internet sayfasında ise … AVM’nin tanıtımının yapıldığı anlaşılmıştır. Marka işlem dosyasında bu görselleri destekler mahiyette işletme faaliyetleri, fatura, reklam/promosyon harcamaları, markanın hangi mal ve hizmetler açısından somut olarak kullanıma konu edildiğini gösterir başkaca deliller bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacı yanın … markasını uyuşmazlık konusu 16 / 35 / 36 / 37 / 41. Sınıflar başta olmak üzere, kapsadıkları mal ve hizmetlerde ciddi ve markasal nitelik arz edecek mahiyette kullanımlara konu ettiğini ortaya koyar nitelikte delillerin marka işlem dosyasında bulunmadığına kanaat getirilmiştir. Bu bağlamda davacıya ait; 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markalar SMK 6/1 maddesi bakımından iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamış, sadece 2014 109106, 2015 27750 ve 2015 27761 sayılı markalar esas alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından İleri Sürülen Kullanmama Def’i İncelendiğinde;
Eldeki dava 29.01.2021 tarihinde açılmış olup; davacının hükümsüzlük istemine dayanak gösterdiği 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markaları, dava tarihi itibariyle 5 yılı aşkın süredir tescillidir. Davacının, işbu markaları, tescilli oldukları mal ve hizmetler üzerinde kullandığını ispatlaması gerekmektedir. Hükümsüzlüğe dayanak gösterilen 2014 109106, 2015 27750 ve 2015 27761 sayılı markalar bakımından ise davacının, kullanım ispatı sunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira bu markalar dava tarihi itibariyle 5 yıldır tescilli değildir.
Huzurdaki davada, hükümsüzlük istemi yönünden yapılacak kullanım ispatı değerlendirmesinde; marka işlem dosyasına sunulan delillerin yanı sıra, davacının dava ve cevaba cevap dilekçesi ekinde sunduğu delillerin de dikkate alınması gerekmektedir. Davacının dava dilkeçesinde 7 ek halinde sunduğu deliller incelendiğinde:
1- … Alışveriş Merkezi İç ve Dış Fotoğrafları,
3- Bila tarihli etkinlik broşür ve afişleri fotokopileri,
4- Ocak 2015 ve Eylül 2016 tarihli “…’da” bülteni fotokopileri,
5- Davacı şirketin antetli kağına basılmış 21.07.2015 tarihli İnsan Kaynakları yazısı,
6- www..org.tr den alınmış … markasının dernek destekçisi olduğuna dair görsel,
7- Bila tarihli … E-Bülten sureti,
8- “…” kelimesi ile google arama motorunda yapılan aramada ilk sonuç olarak … AVM’ye ulaşıldığını gösterir çıktı şeklinde olduğu görülmüştür.
Yukarıda YİDK kararı değerlendirmesi kapsamında yapılan açıklamalar uyarınca; marka işlem dosyasına sunulan deliller ile işbu dava kapsamında sunulan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı yanın hükümsüzlüğe dayanak gösterdiği 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı … markalarını, uyuşmazlık konusu 16 / 35 / 36 / 37 / 41. Sınıflar başta olmak üzere, kapsadıkları mal ve hizmetlerde ciddi ve markasal nitelik arz edecek mahiyette kullandığını ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Zira; davacı yanın yukarıda sıralanan evrakı destekler mahiyette işletme faaliyetleri, fatura, reklam/promosyon harcamaları, markanın hangi mal ve hizmetler açısından somut olarak kullanıma konu edildiğini gösterir başkaca deliller bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu markalar hükümsüzlük davası bakımından, iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamıştır.
Sonuç olarak; gerek YİDK kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, davacı yanın itiraza/hükümsüzlüğe mesnet gösterdiği 2004 02152, 2004 17890, 2004 02150, 2011 76454 sayılı markalarını, tescilli oldukları mal veya hizmetler bakımından dava konusu marka başvurusu/dava tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette ve markasal olarak kullandıklarını ispatlayamadıkları anlaşıldığından 6769 sayılı SMK m.19/2 ve m.25/7 hükümleri uyarınca SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak iltibas değerlendirmesinde numarası belirtilen bu markaların değerlendirme dışında tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Kullanmama def’ine ilişkin ön sorun yukarıda ifade edildiği şekli ile çözümlendikten sonra gerek YİDK kararının iptali, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından aşağıdaki şekilde SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi incelemesi yapılmıştır:
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan “35. Sınıf: 35/05 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için … (19. Sınıf) 19/01 Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler : Kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. 19/02 Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. 19/03 Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. 19/04 Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. 19/05 İnşaatlar için cam ürünleri. 19/06 Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. 19/07 Akvaryum kumları… mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile davacıya ait 2014/109106 sayılı marka kapsamında yer alan “19.sınıf: 19/01 İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. 19/02 Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler (ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. 19/03 Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. 19/04 Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. 19/05 İnşaatlar için cam ürünleri. 19/06 Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. 19/07 Akvaryum kumları.” emtiaları BENZERDİR. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu o malın satışı/pazarlanmasıdır. 35.sınıfta yer alan satış hizmetinden bahsedebilmek için ortada satışa konu imal edilmiş bir ürün bulunması gerekmektedir. Bu nedenle imal edilmiş bir ürün ile o ürünün satışı/pazarlanması hizmeti arasında birbirini tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle davacıya ait 2015/27750 ve 2015/27761 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve 38.sınıfta yer alan hizmetler arasında ise benzerlik ilişkisi kurulamamıştır.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan 19.sınıftaki emtiaların satışına ilişkin 35/5 alt grubunda yer alan hizmetlerle davacıya ait 2014/109106 sayılı marka kapsamında yer alan 19.sınıftaki emtialar arasında “emtia benzerliği” koşulu sağlanmıştır.
Somut uyuşmazlık açısından benzerlik bulunduğu tespit edilen; 19.sınıf mallar ve bu malların satışı hizmetleri açısından ilgili tüketicilerin yetişkin grubundan kimseler olacakları, bu malların inşaat sektörü başta olmak üzere yapı hizmetleri alanında kullanılan malzemelere ilişkin, günlük tüketim rutininde yer almayan mallar ağırlıklı oldukları, dolayısıyla tüm bu mallar ve aynı malların satışına yönelik hizmetlerin hitap ettiği tüketici grubunun da dikkat, özen ve seçicilik düzeyi yüksek kimseler oldukları, tüketicilerin bu mallardan yararlanırken satın alınması için gerekli alım süresi gözetildiğinde daha yüksek dikkatle hareket edecekleri değerlendirilmektedir. Bununla birlikte ilgili tüketici kesiminin dikkat ve özen seviyesinin yükselmesi, bu tüketici grubunun hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacağı gibi bir sonuca sebebiyet vermeyecektir.
Dava konusu markanın; “…” kelimesi ile bu kelimenin arkasından gelen “…” ve “…” kelimelerinden oluştuğu, markanın siyah renkte, düz yazı karakteri ile yazılmış olduğu ve herhangi bir şekil unsuru içermediği görülmüştür. … sözcüğü “Yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü” anlamına gelen bir ibaredir. Günlük dilde yaygın kullanımı olmayan bu sözcüğün tüketiciler tarafından da anlamının bilinemeyebileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Markada yer alan “…” kelimesi İstanbul’daki ünlü bir ilçe adı olup, markanın sonundaki konumlanışı itibariyle menşe belirtme işlevi taşımaktadır. “…” kelimesi ise Osmanlıca’da “ilkbahar” anlamına gelen “…” sözcüğünü çağrıştırmakla birlikte; yine Osmanlıca’da “çeşit, tür” anlamına gelen “nev” kelimesi ile “paha, değer” anlamına gelen “baha” kelimesinden türetilmiş fantezi bir kelimedir. Bu kapsamda başvuruya ayırt edicilik sağlayan esas unsurlar, … ve … sözcükleridir.
Davacının dayanak markalarından olup dava konusu marka ile emtia benzerliği tespit edilen; 2014/109106 sayılı “Şekil+…” markasının markasal nitelik arz eden esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu görülmektedir. “…” kelimesi de Türkçe bir sözcük olup “Bir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu, bir kıvrımı keserek iki yandaki çukurlukları birleştiren, dar ve boğaz biçimindeki vadi” anlamına gelen bir coğrafi terim olmakla birlikte dava konusu hizmetler açısından ilgili ibarenin ayırt ediciliği bulunan bir kelime olduğu da sabittir.
Bu çerçevede “….” şeklinde altı harften oluşan taraf markalarının esas unsurları arasında yalnızca 3. sıralarında bulunan “l-n” harfleri açısından bir farklılık bulunduğu, her iki kelimenin de iki heceli olarak “…” şeklinde telaffuz edilecekleri, her ne kadar kelimeler arasındaki tek harf farkı, kelimelerin farklı anlamlar kazanmasına neden olmuş ise de bu anlam farklılığına konu dava konusu kelimenin anlamının davaya konu 19.sınıf emtiaların satışına ilişkin tüketici kitlesi nezdinde yaygın olarak bilinmeyeceği düşünüldüğünden, anlamsal farklılığın taraf markaları arasında doğrudan somut bir farka sebebiyet vermediği, bu nedenle özellikle harf dizilimsel ve fonetik açıdan işaretler arasında var olan benzerliğin tüketiciler nezdinde de yanılgı oluşturabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde, bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşecekleri anlaşıldığından; dava konusu marka kapsamında yer alan “35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler : Kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından, davacıya ait 2014/109106 sayılı marka ile SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı şirket, önceki tarihli markadan kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunduğundan bu husus aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarihli ve 2007/7547E. – 2008/10251K. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (Burçak Yıldız, Mükerrer Markanın Seri Markasının Tescili -SMK m.5/1-ç ve m.6/1 Hükümlerine Yargıtay Kararları İle Getirilen İstisna, BATİDER 34(4), 2018, s.116)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih 2019/2269 E 2020/16 K sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

YİDK kararının iptali bakımından müktesep hak savunması incelendiğinde; Davalı şirket, TÜRKPATENT nezdindeki beyanlarında 2013/14503 sayılı markasından kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu ve 2018 68447 sayılı markasının tescil edilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı şirketin müktesep hakka dayanak teşkil ettiği ileri sürdüğü markasının 18.02.2013 tarihinde başvurusunun yapıldığı ve markanın 09.02.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yani, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 23.07.2018 tarihi itibariyle, müktesep hakka dayanak gösterilen marka henüz taraflar arasında çekişmesiz hale gelmemiştir. Dava konusu başvuru tarihinde, bu markaya karşı hükümsüzlük davası açma süresi henüz dolmadığından, söz konusu markanın müktesep hakka esas alınması mümkün değildir. Bu nedenle davalı şirketin müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından müktesep hak savunması incelendiğinde; Davalı şirketin müktesep hakka dayanak teşkil ettiği ileri sürdüğü markasının 18.02.2013 tarihinde başvurusunun yapıldığı ve markanın 09.02.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Huzurdaki dava ise 29.01.2021 tarihinde açılmıştır. Yani, dava tarihi itibariyle, müktesep hakka dayanak gösterilen markaya karşı hükümsüzlük davası açma süresi dolmuştur.
Bu bağlamda öncelikle, dava konusu 2018 68447 sayılı tescilin, önceki tarihli … İNŞAAT markasının devamı mahiyetinde seri bir marka olduğunun ve esaslı unsuru ile mal/hizmet kapsamının değiştirilmediğinin tespit edilmesi; şayet bu durum mevcut ise, 2013 14503 sayılı önceki markanın eylemli kullanım sonucu taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmış olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Zira ancak bu koşullarda önceki tescilin müktesep hakka esas alınması mümkündür.
Dava konusu marka “… …”, önceki tescil ise “Şekil+… inşaat” şeklindedir. Her iki markada da … kelimesi ayırt edici esaslı unsur olup, aynı esaslı unsur etrafında türetilen dava konusu tescil, … İNŞAAT markası ile seri marka oluşturmaktadır. Dolayısıyla işaret bağlamında birbirinin devamı olma şartı sağlanmıştır.
Dava konusu markanın mal/hizmet listesi incelendiğinde; 16, 35, 36, 37 ve 41. Sınıfları kapsadığı görülmektedir. 2013 14503 sayılı … İNŞAAT markası ise “19. Sınıf: Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. 35. Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık , muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (19. sınıf) İnşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler. Beton, alçı, toprak, kil, doğal ve yapay taş, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı / inşaat / yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler, yapı elemanları, taşınabilir bu malzemelerden yapılar, direkler, bariyerler ( ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler dahil). Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. Tabaka veya şerit halinde tabii veya sentetik yüzey kaplamaları, ısı ile yapıştırılabilen sentetik kaplamalar; çatılar için ziftli kartonlar; ziftli kaplamalar. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) 37. Sınıf: İnşaat hizmetleri, inşaat araç – gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri. Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” için tescillidir. Bu anlamda emtia listesi 35 ve 37. Sınıflar bakımından kısmen örtüşmektedir. 16, 36 ve 41. Sınıflar ile 35. Sınıftaki diğer hizmetler (19. Sınıf dışındaki, diğer sınıflardaki malların satış hizmetleri) bakımından ise emtia listesinin genişletilmesi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler yönünden davalı şirketin müktesep hakkından söz edilemez.
Somut olayda, davalı şirket markası kapsamında iltibas yarattığı belirlenen sadece 19. Sınıftaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetlerdir. Bu bağlamda asıl olarak tespit edilmesi gereken, davalının işbu hizmetler yönünden 2013 14503 sayılı önceki markasından kaynaklı müktesep hakkı bulunup bulunmadığıdır.
Davalı yan marka işlem dosyasına önceki markanın kullanımına dair herhangi bir delil sunmamıştır. Huzurdaki davada sunduğu deliller ise şu şekildedir:
1- … … … … Lansman Toplantısı Medya Yansıma Raporu (Ekim 2019) isimli belgenin ve bila tarihli … Holding Basın Bülteninin basit bilgisayar çıktısından ibaret olduğu görülmüş ve tek taraflı olarak hazırlanabilecek olan bu belgelerin ispat kabiliyeti bulunmadığı değerlendirilmiştir.
3- Online Basın Yansımaları adlı listede sunulan 74 adet haber linki (rastgele seçilerek bir kısmı) incelendiğinde, 30.09.2019 tarihinde … Holding’in “… …” isimli inşaat ve gayrimenkul projesine ilişkin tanıtım haberlerinin yayınlandığı görülmüştür.
Söz konusu haberlerin yaygınlığı ve çokluğu davalının … markasını “inşaat ve gayrimenkul” hizmetlerinde 2019 yılından itibaren kullandığı yönünden bir kanaat yaratmakla birlikte, bu delillerin tek başına eylemli kullanımı ispatladığını kabul etmek mümkün değildir. Öte yandan, bir an için işbu delillerin kullanımı tevsik ettiği kabul edilse bile; söz konusu kullanımın 19. Sınıftaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubundaki hizmetlere ilişkin olmadığı açıktır. Dolayısıyla davalının 2013 14503 sayılı markasının, dava konusu marka tescilinin hükümsüzlüğü yönünden müktesep hakka dayanak oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı yan, markalarının tanınmışlığı iddiasına dayandığından, bu iddia aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Davacı yan … markasının ülkemizde tanınmış marka olduğunu ileri sürmekle birlikte; huzurdaki davada işbu iddiayı ispatlayamamıştır. Davacının sunduğu tüm deliller yukarıda kullanım ispatı kapsamında incelenmiş olup, dosya kapsamı itibariyle, davacının tanınmış marka iddiasının ispatlanamadığı değerlendirildiğinden, tanınmışlık iddiasına dayalı hükümsüzlük koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler : Kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler : Kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/4 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı ve 25,50 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 241,00 TL tebligat, posta masrafı olmak üzere toplam 2.075,80 TL yargılama giderinin 1/4’ü olan 518,95 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.556,85 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 3/4’ü olan 12,75 TL’sinin davacıdan alınarak davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine, bakiye 4,25 TL yargılama giderinin davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/01/2022