Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/249 E. 2022/144 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/249 Esas
KARAR NO : 2022/144
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 06/10/2021
KARAR TARİHİ : 20/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan), Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 06/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1979 yılında kurulduğunu, yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri, lastikten plastikten ve kauçuktan borular, hortumlar ve sair ilgili ürünler, giydirme cephe ve kapı pencere sistemleri, alüminyum kompozit panel, kış bahçeleri, güneş kırıcılar ve solar sistemler gibi mimari uygulamalar ile ilgili üretim yapan, boya, kaplama, eloksal, ekstrüzyon, biyet döküm, levha boyama ve kompoze levha üretim tesislerini de bünyesinde bulunduran tam entegre ve sektörünün öncü ve saygın kuruluşlarından olduğunu, 2016/26846 sayılı “…” ibareli, 2016/26840 sayılı “…” ibareli, 2012/97879 sayılı “…” ibareli, 2010/51253 sayılı “…” ibareli, 2009/60455 sayılı “… ticaret sarayı” ibareli, 117949 sayılı “…” ibareli, 2010/51253 sayılı “…” ibareli, 2017/40041 sayılı “…” ibareli, 2005/01424 sayılı “sarplas şekil” ibareli, 2003/27450 sayılı “sarplas şekil” ibareli, 2018/10195 sayılı “… …” ibareli markaların müvekkili şirket tarafından kullanılarak maruf ve meşhur hale getirildiğini, bu markaların itiraza konu … sayılı “tr … pvc kapı pencere” ibareli marka başvurusundan önce tescil edildiğini, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının tanınmış marka olduğunun TÜRK PATENT nezdinde tespit edildiğini, davalıya ait marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından yapılan itirazın reddedildiğini, müvekkili şirketin “…”, “…” ve “…” esas unsurlu markaları üzerinde uzun yıllardan beri nizasız ve fasılasız kullanım sonucu gerçek hak sahibi olduğunu, davalının marka başvurusunun müvekkili şirket markaları ile aynı veya benzer ve bağlantılı sınıflar için marka olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, ortalama tüketicinin davalı markasını müvekkili şirket markasının türevi olarak göreceğini ve karıştıracağını, müvekkili şirket markalarının “…” esas unsurlu seri markalar olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirket markalarına ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, taraf markalarının görsel, fonetik, okunuş yönünden açıkça benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile iltibas yaratacağını, Yargıtay’ın yerleşik içtihadı gereğince 17. sınıftaki emtianın “inşaat yapı malzemeleri” olarak kabul edildiğini, müvekkili şirket markalarını oluşturan emtialar inşaat sektöründe kullanılan yapı malzemeleri olduğundan bu emtiaların birbirleri ile benzer mahiyette, birbirlerini tamamlayan, birbirleri yerine ikame edilmesi muhtemel, benzer dağıtım kanalları aracılığı ile tüketiciye ulaştırılan, benzer ihtiyaçları gideren nitelikte ürünler olduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkili markalarıyla iltibas yaratacak benzer birden çok marka başvurusu yapıp müvekkili şirketin müşteri çevresini ele geçirme amacında olduğunu, müvekkili şirketin eskiye dayalı kullanımının söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin alüminyum sektörünün tanınmış sayılı şirketlerinden biri olduğunu, markalarının tanınmış olduğunu, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkili şirketin ticaret unvanının kılavuz unsuru olduğunu, müvekkili şirketin … DÖKÜM MADENİ AKSAM TİCARET A.Ş. ticaret unvanının uzun yıllardan beri tescilli olduğunu, davalı şahıs ile birlikte hareket eden … ve … Pvc San. Tic. A.Ş.’nin müvekkili markalarıyla iltibas yaratacak birden çok benzer marka başvurusu yaptığını, müvekkili şirket tarafından dava açılan … Pvc San. Tic. A.Ş.’nin yetkililerinden birinin işbu dosyanın davalısı olan … olduğunu, müvekkili şirketin bu hususta davalıya ve davalı ile birlikte hareket eden … ve … Pvc San. Tic. A.Ş.’ye karşı birden çok dava ikame ettiğini beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, tescili halinde … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … sayılı marka başvurusu ile davacıya ait 2010 51253, 117949, 2019 46754, 2017 40041, 2016 26846, 2016 26840, 2018 10195 sayılı “…,” “…”, “…”, “…”, “… …” ibareli markaların işaret bağlamında SMK m.6/1 anlamında benzer olduğunu, markaların aynı ya da benzer mal/hizmetleri kapsayıp kapsamadıkları dikkate alınarak değerlendirme yapıldığında davacı markasının koruma kapsamında yer alan hizmetlerle aynı, benzer ve/veya ilişkili türden olan mal/hizmetlerin davalının markası kapsamından çıkartıldığını, başvuruda kalan mal/hizmetlerin davacının itiraz konusu markalarının eşya listesi kapsamında yer almadığını, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, taraf markaları kapsamındaki emtia/hizmetlerin benzer ihtiyaçları gidermediklerini, dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olmadığını, ikame imkanlarının bulunmadığını, birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunmadığını, davalı ve davacı markasını bu farklı sınıftaki mallar üzerinde gören tüketicilerin herhangi bir şekilde markalar arasında veya marka sahibi işletmeler arasında bir bağlantı kurmayacağını, başvuru konusu marka davacı markalarına benzer olmadığından tanınmışlık hususunun huzurdaki davaya etkili olmadığını, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğini, YİDK kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 13/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gerçekleştirdiği üretim faaliyetlerinde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiş markalarını ilgili ürünlerde tescile uygun olarak kullandığını, davacı tarafın “…” yazı unsurunun kendilerince tescilli olduğu hususundaki beyanların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin tescil süreci devam eden “tr … pvc kapı pencere” ibareli marka başvurusunun farklı renk unsurlarıyla birlikte işaret ve yazı unsurlarından oluştuğunu, bütünsel algılamada tüketici nezdinde özgün anlam taşıyacak nitelikte olduğunu, davacının mesnet markalarından “…”, “… ticaret sarayı”, “… door” ibareli markalarının 6. sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin bu alanda faaliyeti olmadığını, davacının marka korumasının 17 / 19 / 35. sınıflara şamil olmadığını, müvekkili ile davacının aynı iş kolunda yer almadıklarını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, “…” esas unsurunu içeren binlerce marka başvurusu bulunduğunu, müvekkili adına “…” ve “…” esas unsurlu çok sayıda marka tescili bulunduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+… PVC KAPI PENCERE” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı şahsa ait marka başvurusu arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “Şekil+… PVC KAPI PENCERE” ibaresinin 17, 19 ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetler için 23.01.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.02.2020 tarih ve 342 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 18.03.2020 tarihinde T/03341, 2010/51253, 90/002375, 2017/40041, 2016/26846, 2016/26840, 2012/97879, 2018/10195, 2009/60455, 80/066949, 2019/46754 sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, 6/3, 6/4, 6/5, 6/6, 6/7, 6/8, 6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca ileri sürülen itirazların incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan “19. Sınıf: Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler.Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları 35. Sınıf:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Değerli olmayan maden cevherleri. Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri: inşaat demirleri; inşaatlar için adi metalden hasır ve etriyeler; levha, kütük, çubuk, profil, tabaka, sac halinde adi metaller. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Eleme, filtreleme ve benzeri amaçlar için yapılmış metalden malzemeler. Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller. Metalden hırdavatçı (nalburiye) eşyası: vidalar, çiviler, cıvatalar, somunlar, pimler, pullar, dağcılar için metal pitonlar, zincirler, metal mobilya bağlantıları ve tekerlekleri, sanayide kullanılan metal tekerlekler, kapı ve pencere kolları, metal menteşeler, ispanyoletler, metal kilitler, kilit anahtarları, metalden anahtar taşıma halkaları, metalden makaralar. Metalden havalandırma, ısıtma, kanalizasyon, telefon, yeraltı elektrik ve iklimlendirme tesisatları için havalandırma kanalları, menfezler, menfez kapakları, bacalar, baca şapkaları, menhol (baca) kapakları, ızgaralar. Metalden mamul işaretle gösterme, yönlendirme, belirtme, tanıtma amaçlı malzemeler: tabelalar, panolar, plakalar, metalden ışıksız trafik yönlendirme işaretleri. Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular, sondaj boruları ve bunların bağlantı parçaları: metalden vanalar, manşonlar, dirsekler, klipsler, uzatmalar. Madeni para kasaları. Metalden mamul demiryolu malzemeleri: raylar, ray bağlantıları, makaslar. Madeni iskele babaları ve şamandıraları, madeni dubalar, deniz taşıtları için çapa demirleri. Döküm işleri için madeni kalıplar (makine parçası olanlar hariç). Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri; adi metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Metalden mamul kapaklar, şişe kapakları. Madeni direkler, madeni dikmeler, madeni inşaat iskeleleri, madeni kazıklar, madeni kuleler. Kaldırma, yükleme ve nakil için madeni paletler, madeni halatlar, yük kaldırma ve taşımada kullanılan madeni askılar, bağlar, kolonlar, kuşaklar, bantlar ve şeritler. Araç tekerlekleri için metal takozlar. Taşıtlar için metalden mamul profil çıtalar (dekorasyon amaçlı). Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, direkler, bariyerler, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. Yollar için metal, mekanik ve aydınlatmalı olmayan trafik işaretleri. Beton, taş veya mermerden yapılmış anıtlar, heykeller. İnşaatlar için cam ürünleri. Metalden olmayan prefabrik yüzme havuzları. Akvaryum kumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 18.12.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 14.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 16.02.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafın gerekçe olarak gösterdiği 80/066949, 2005 01424, 2003 27450 sayılı markalar, geçerliliğini yitirmiş markalar olup, değerlendirmeye alınmamıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan 35/1-4 sınıf hizmetler, davacıya ait 2009 60455 sayılı “… TİCARET SARAYI” ibareli marka kapsamında aynen yer almaktadır. Bu hizmetler haricinde taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında ayniyet bulunmamaktadır.
Ancak; Yargıtay 11. HD.’nin 2008/649 Esas 2008/3957 K ve 2005/8121 E 2005/8558 K sayılı kararlarında belirtildiği gibi farklı sınıflarda yer almalarına rağmen yöneldiği müşteri kitlesi nezdinde karıştırılmaya yol açacak nitelikteki, diğer bir anlatımla birbirinden ayrılmayacak derecede iç içe geçmiş olan, ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin benzer olduğunun kabulü gerekir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu 07 ve 20. sınıf malların satışına yönelik 35. Sınıfta tescil edilmek istenirken, davacıya ait 2018 10195 sayılı marka kapsamında 07. ve 20. Sınıf mallar bulunmaktadır. Dava konusu marka kapsamında yer alan 07 ve 20. sınıf emtianın satışına yönelik 35. sınıf hizmetler bakımından, taraf markaları arasında benzerlik bulunmaktadır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan 17. Sınıf mallar ve bu malların perakendeciliği hizmetleri, davacıya ait 2018/10195, 2016/26846, 2016/26840 sayılı markalar kapsamında yer alan 19. Sınıf mallar ile benzer niteliktedir. (Bu mal ve hizmetler, bilirkişi raporunda yer alan tabloda kırmızı/altı çizili olarak belirtilmiştir.) Nitekim 17. Sınıfta yer alan emtialar incelendiğinde, genel olarak inşaat hizmetlerinde kullanılan ürünler olduğu tespit edilmiştir. Yine 19. Sınıf içeriği incelendiğinde, 19/2 alt sınıfında yer alan emtianın, inşaat hizmetlerine ilişkin malzemeler olduğu, bu emtiaların birlikte tüketiciye sunulduğu, benzer dağıtım ve satış kanallarına sahip olduğu değerlendirilmiştir. 17. Sınıf emtialar ve perakendeciliği hizmetleri, aynı zamanda davacı markalarında yer alan “37. Sınıf: İnşaat hizmetleri” ile de benzer niteliktedir.
Yukarıda benzer olarak ifade edilen mal ve hizmetler haricinde, taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetler, kullanım amacı ve doğası farklı, rekabet halinde olmayan mal ve hizmetler olup, aynı işletme tarafından üretilmesi beklenen mallar/verilmesi beklenen hizmetler değildir.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan 17. sınıf, 35/1-4 alt sınıflar, (07, 17 ve 20. Sınıf emtianın satışına yönelik) 35. Sınıf emtialar bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan diğer mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; kırmızı renk ile yazılmış “…” ibaresi ile gri renk ile yazılmış “PVC KAPI PENCERE” ibareleri ile bu kelimelerin başında yer alan yuvarlık bir şekil içerisinde “TR” harflerinden oluşmaktadır. “TR” harfleri, bitişik yazılmış olup, “T” harfi siyah, “R” harfi kırmızı renk ile yazılmıştır. “TR” harflerinin yer aldığı yuvarlak şeklin de yarısı siyah yarısı kırmızı renk ile çizilmiştir. Marka kapsamında yer alan “PVC” ibaresi, “…” ibaresine nazaran daha küçük punto ile yazılmış, “KAPI PENCERE” ibaresi ise, “PVC” ibaresinin altında, “PVC” ibaresinden de küçük punto ile yazılmıştır. “…” ve “PVC KAPI PENCERE” kelimeleri, düz bir çizgi ile ayrılmıştır. “…” kelimesi, Türk Dil Kurumu online sözlüğünde, “1. Hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu büyük yapı. 2. Kamu işlerinin yürütüldüğü büyük yapı. 3. Görkemli ve gösterişli yapı. 4. Devlet başkanı ve çevresi.” olarak tanımlanmıştır. “…” kelimesi, birçok anlamı olan bir kelime olup, orijinal bir ibare değildir. Dava konusu marka kapsamında yer alan “PVC” ibaresi ise, “Polivinilklorür”ün kısaltması yerine kullanılır. Petrol ve tuzdan oluşan, petrokimya tesislerinde üretilen, formülü (CH2-CH2) olan bir polimer türüdür. PVC, ticari dünyada gelişmiş olan ilk plastikler arasında kendine yer bulmuştur. Bir kısaltma olmasına karşın, birçok sektörde sıklıkla kullanılan bir malzeme olması nedeniyle, sadece ilgili sektörlerde değil, hemen hemen herkes tarafından anlamı bilinen bir ibaredir. “Kapı pencere” ibareleri de hiç şüphesiz, marka vasfı bulunmayan kelimelerdir. Dava konusu markada dikkati üzerine toplayan, esas unsur niteliği taşıyan, marka algısı yaratan unsur “…” ibaresidir. Hem kırmızı renk ile hem de diğer kelimelere nazaran daha büyük punto ile yazılması sebebiyle, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresi olarak tespit edilmiştir.
Davacının 07 ve 20. sınıf emtia bakımından tescilli “… …” ibareli markası incelendiğinde; “…” kelimesinin kırmızı renk ile yazıldığı, “…” kelimesinin ise gri renkle yazıldığı, bu iki kelimenin gri renkli çizgi ile birbirinden ayrıldığı tespit edilmiştir. Markada yer alan kelimelerin tamamı büyük harfler kullanılarak yazılmış olup, kelimeler punto bakımından farklıdır. “…” kelimesi, “…” kelimesine nazaran çok daha büyük punto ile yazılmıştır. “…” kelimesi, Türkçe bir kelime olup, yazıldığı gibi okunmaktadır. Buna karşın, davacı markasında yer alan “…” ibaresi, İngilizce bir kelime olup, “ROL” şeklinde okunmakta ve “rulo/silindir/yuvarlanma” anlamlarını taşımaktadır. Dava konusu marka başvurusunda da ifade edildiği üzere hem punto büyüklüğü hem anlam hem de renk itibariyle, davacı markasının da esas unsuru “…” ibaresidir.
Dava konusu marka ile davacıya ait “… …” ibareli marka global olarak karşılaştırıldığında; taraf markalarının esas unsur bazında ayniyet taşıdığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte, “…” ibaresinin aynı renk ile yazılması, “…” ibaresinin marka kompozisyonundaki yeri, esas unsurun diğer kelime unsurlarına karşı konumu incelendiğinde, markaların yüksek seviyede görsel bir benzerlik taşıdığı tespit edilmiştir. Nitekim karşılaştırılan markalarda “…” kelimesi büyük harflerle ve kırmızı renk ile yazılmıştır. “…” kelimesinin sağ tarafına yazılan ikincil kelime unsuru niteliğindeki kelimeler, gri renk ile yazılmış ve “…” kelimesi ile arasına gri bir çizgi çekilmiştir. “…” kelimesinden sonra gelen kelimeler, gri renk ile ve çok daha küçük punto ile yazılmıştır. Markalar arasındaki tek farklılık, dava konusu markanın başında yer alan daire içerisinde yazılmış “TR” harflerini içeren şekil unsurudur. Fakat benzerlik taşıyan unsurların yoğunluğu nedeniyle, bu farklılık, markalar arasındaki yüksek seviyeli benzerliğin önüne geçememektedir. Görsel açıdan ortaya çıkan bu yüksek seviyeli benzerlik, duysal/fonetik/işitsel ve anlamsal açılardan bakıldığında da aynı sonucu vermektedir. Tarafların markalarında ortak olan “…” ibaresinin aynı olan okunuşu, karşılaştırılan markaların işitsel açıdan benzer olmalarına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle “… …” markası ile dava konusu marka bakımından SMK m. 6/1’de sayılan “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Davacının 19. Sınıfta tescilli “…” ve “…” ibareli markaları bakımından karşılaştırma yapıldığında, davacının markalarının “…+KELİME” şeklinde kompoze edildiği, dava konusu marka başvurusunun da aynı yöntem ile oluşturulduğu, davacı markalarında yer alan “PENCERE” kelimesinin kısaltması olan “PEN” ibaresi ile “yapıştırıcı, bağlayıcı” anlamına gelen “…” ibaresini içerdiği, bu kelimelerin anlam itibariyle markanın tali unsurunu oluşturduğu, taraf markalarının “…” kelimesini ortak olarak içermelerinin aralarında karıştırılma ihtimaline yol açacağı değerlendirilmiştir. Somut olay bakımından davacının “…, …” markaları ile dava konusu marka bakımından SMK m. 6/1’de sayılan “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Davacının 35/1-4 alt sınıfı bakımından tescilli “… TİCARET SARAYI” ibareli markası bakımından inceleme yapıldığında, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı değerlendirilmiştir. Davacının “… TİCARET SARAYI” markasında “…” kelimesi geçmekte ise de, “…” ibaresi bir tamlama içerisinde kullanılmış, ön plana çıkarılmamıştır. Dolayısıyla, davacının “… TİCARET SARAYI” markasında, “…” kelimesinin esas unsur olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi, “…” kelimesinin ortaklığı taraf markalarını benzer kılmaya yetmemektedir. Somut olay bakımından davacının “… TİCARET SARAYI” markası ile dava konusu marka bakımından SMK m. 6/1’de sayılan “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının 37. sınıf bakımından tescilli “şekil+greenist saraygrup” ibareli markası bakımından inceleme yapıldığında, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığı değerlendirilmiştir. Davacının markasında ”…” kelimesi bulunmakta ise de, bu ibare markanın tali unsurlarından birini oluşturmaktadır. Puntosu itibariyle dikkat çekmeyecek bir unsur olarak konumlandırılmıştır. Açıklanan sebepler çerçevesinde, davacının ”şekil+greenist … grup” ibareli markası ile dava konusu marka başvurusunun benzer olmadığı kanaatine varılmıştır. Somut olay bakımından davacının “şekil+…” markası ile dava konusu marka bakımından SMK m. 6/1’de sayılan “markaların aynı ya da benzer olması” şartının sağlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davacının 07, 19 ve 20. Sınıflarda tescilli “…, …, …” ibareli markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında benzerlik olduğu, aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının “… TİCARET SARAYI, Şekil+GREENİST … GRUP” markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında benzerlik bulunmadığı, sınıfsal benzerlik bulunmasına karşın aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, sonuç olarak ise, dava konusu markanın 17, (07, 17 ve 20. Sınıf emtianın satışına yönelik) 35. Sınıf emtialar yönünden taraf markaları arasında karıştırılma ve iltibas ihtimali şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacının itiraz aşamasında marka işlem dosyasına tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
• Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 20.09.2019 tarihli T/03341 sayılı tanınmış marka kararı: Kararda … markasının “alüminyum ve pvcprofil sektöründe” tanınmış olduğuna karar verilmiştir.
• Yurtdışında tescilli … ibareli markalar,
• Alüminyum ihracatı nedeniyle alınan ödüllerin fotoğrafları (34 sayfa),
• … Sanayi Odası’nın yüksek düzeyde vergi ve ihracatta gösterilen gayret ve başarı nedeniyle düzenlediği takdirname: 1996 ve 1997 tarihlerine ilişkindir.
• İMMİB tarafından düzenlenen sertifikalar: Farklı yıllarda alüminyum inşaat aksamı, alüminyum ürün, yapıştırıcılar, profiller, demir ve demirdışı metallerden yapı malzemeleri kategorilerinde gösterilen performans nedeniyle verilmiştir.
• … Ticaret Odası tarafından verilen takdir beratları: 2009 yılında yüksek düzeyde ödenen Kurumlar Vergisi nedeniyle verilmiştir.
• Bağcılar Belediye Başkanlığı tarafından verilen teşekkür belgesi: Toplu Evlendirme Şölenine katkıları nedeniyle verilmiştir.
• Kapasite raporları,
• Yıl bazında ödenen kurumlar vergisine dair excel tablosu,
• TS EN ISO 50001:2011 sertifikası:2016-2017 tarihli,
• ISO 27001 :2013 sertifikası: 2018-2019 tarihli,
• EPD Belgelerine dair bilgilendirme yazısı,
• Çevresel Ürün Beyanı: 2016 tarihli,
• Fuar Katılım Sözleşmeleri: 12 adet,
• Fuar katılım fotoğrafları: 16 sayfa,
• Alüminyum isimli dergi kapak fotoğrafları: 2000, 2001, 2002, 2007, 2008, 2017 ve 2018 tarihli,
• Cephe isimli dergi kapak fotoğrafları: 2002 tarihli,
2016-2019 tarih aralığına ilişkin faturalar,
• Davacı markasının tanınmış olduğuna dair bilirkişi raporları, yerel mahkeme kararları.
Davacının dava aşamasında, yukarıdaki belgelere ek olarak dosyaya tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:


• Katalog, tanıtım broşürü, ürün detay fasikülleri, profil kataloğu gibi tanıtım ürünlerinin basımına dair faturalar,
• Yapı-Endüstri Merkezi Ürün ve Hizmetleri Reklam/Tanıtım Sözleşmeleri: 2009-2015 aralığında her yıla ilişkin,
• Fuar katılım sözleşmeleri,
• Reklam Sözleşmeleri,
• Yapı Malzemeleri Kataloğu 2006-2007 Ürün Tanıtım Sayfası Sözleşmesi,
• Sertifikalar,
• Medya Takip Merkezi’nin 04.12.2019 tarihli kaşeli ve imzalı yazısı,
• Davacı şirket hakkında bilgilendirme yazısı.
Davacının dayanak gösterdiği “…” markası, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde T/03341 sayı ile kabul edilmiştir. İlgili tanınmış markanın kabul tarihi 20.09.2019’dur.
Somut olayda; davacının “…” markasının sektöründe yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, davacı firma ile özdeş hale geldiği ve “alüminyum ve pvc profil” emtiası bakımından belirli bir tanınmışlığa ulaştığı, bu tanınmışlığın davacının dosyaya sunmuş olduğu Ankara 2. FSHHM 2018/267 E. 2019/234 K., Bakırköy 1. FSHHM 2016/126 E. 2017/139 K. sayılı mahkeme kararlarında ve bir kısım bilirkişi raporlarında ifade edildiği tespit edilmiştir.
Buna göre yukarıda yer verilen davacı delilleri ile birlikte değerlendirme yapıldığında; davacı tarafça dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında davacı yana ait markanın “alüminyum ve pvcprofil” emtiası bakımından tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluşmuştur.
Davacının tanınmış olduğu sektör ile dava konusu marka kapsamında 17. Sınıfta yer alan emtialar ve bu emtiaların perakendeciliği hizmetleri, ilişkili hizmetlerdir. Davacının tanınmış olduğu sektör ile yakından ilişkili bu mal ve hizmetler için, dava konusu “… pvc” ibareli markanın kullanılması halinde, ilişkilendirme ve imaj transferi yoluyla davacının tanınmış markasının ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafın dosyaya sunduğu belgeler, tanınmışlık incelemesi yaparken listelenmiştir. Davacı taraf, markalarını “alüminyum ve pvc” emtiaları üzerinde, yaygın olarak, sürekli ve uzun süredir kullanmaktadır. Fakat bu emtialar, davacının tescilli markaları kapsamında yer almakta olup, davacının tescilli markaları ile hali hazırda koruma altında olup, tescilsiz bir kullanım söz konusu değildir. Bahsi geçen hizmetler ile dava konusu marka başvurusu kapsamında benzer/ilişkili emtialar, 6769 sayılı SMK madde 6/1 kapsamında belirlenmiştir. Benzer olarak kabul edilmeyen mal ve hizmetler bakımından ise, davacının herhangi bir gerçek hak sahipliği, markasal kullanımı bulunmadığı da dikkate alındığında davacının dava konusu marka bakımından gerçek hak sahipliğinin varlığından söz edilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.

Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davalıya ait markanın esaslı unsuru, tüketici nezdinde marka algısı yaratan kısmı “…” ibaresidir. Davacıya ait ticaret unvanının ayırt edicilik sağlaması gereken “ek” unsuru ise “…” ibaresidir. Bu anlamda, davalı markası ile davacıya ait ticaret unvanının ayırt edici unsuru arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayniyet bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 08/10/2021 tarihli yazısına göre, davacı şirketin faaliyet alanları “Her nevi madeni döküm ve çekim işleri ile Her nevi polivinil klorür (PVC) döküm ve çekme işleri ile Her nevi oto yedek parçalarını üretmek” olarak tescil edilmiştir. Davacının dosyaya sunduğu belgelerden, ticaret unvanını, yine markasının tanınmış olduğu “alüminyum ve pvc” sektöründe fiilen kullandığı tespit edilmiş olup, davacının sunduğu belgeler, tanınmışlığın incelendiği başlık altında listelenmiştir.
Davacının ticaret unvanını kullandığı ve tanınmış olduğu “alüminyum ve pvc” sektörü ile dava konusu marka kapsamında 17. Sınıfta yer alan emtialar ve bu emtiaların perakendeciliği hizmetleri, ilişkili mal ve hizmetlerdir. Davacının ticaret unvanını fiilen kullandığı sektör ile yakından ilişkili bu mal ve hizmetler için, 6769 sayılı SMK m.6/6 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
….” (C-104/18P) kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.07.2008 tarih 2008/11-501 E 2008/507 K sayılı kararında; başvuru sahibinin, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi hali, kötü niyetin varlığı bakımından önemli bir kriter olarak görülmektedir. Karara konu olayda HGK; “…Davalının giysi üretiminde bulunan ve tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, bu itibarlı müdebbir bir tacir gibi davranmasının gerektiği, kullanacağı işaretin her hangi bir kişiye ait olup, olmadığını araştırmasının gerektiği, ihtilaf konusu ibarenin her hangi bir anlamı olmayan harfler ve rakamlardan oluşması nedeniyle, davacı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu nedenle iyi niyetli sayılamayacağı, davalının fantezi bir ibare olan RG 512 ibaresini tescil ettirmesinin, faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markasından faydalanma kastını gösterdiği, davacının bu işaret üzerinde öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu, bu nedenle davalının kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiği…” şeklinde değerlendirmede bulunarak, tescile konu markanın orijinal ve anlamsız bir kelime olup olmaması, başvuru yapan kimsenin ticari hayatta etkinliğinin bulunup bulunmaması, marka olarak seçilen işaret dolayısıyla faydalanma kastı bulunup bulunmadığı gibi hususları da kötü niyetli marka başvuruları bakımından değerlendirme kriteri olarak kabul etmiştir.
Markanın kötü niyetli tescili, tescile konu mal ve hizmetler ile ilişkili, bölünebilir bir niteliği bulunmadığından, dava konusu markanın kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edilmesi olgusu, davaya konu markanın tescil edildiği tüm emtiaları kapsar. (U.Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, … 2018, s.953) Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.11.2015 tarih 2015/4426 E 2015/11337 K ve 26.11.2012 tarih 2011/12763 E 2012/19119 K sayılı kararları da aynı yöndedir.
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; Dava konusu markanın başvuru tarihi 23.01.2020 olup, bu tarih öncesine ilişkin olarak, davalı şahıs ve dava dışı … ile dava dışı … Pvc San. Tic. A.Ş. arasındaki ilişkiye dair belgeler aşağıdaki gibidir:
… Pvc San. Tic. A.Ş. ile ilgili olarak;
Davacı tarafın, … Pvc San. Tic. A.Ş. aleyhine delil tespiti talepli açtığı Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/4 D. İş sayılı dosyasında düzenlenen 14.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda, … Pvc San. Tic. A.Ş.’nin kullanımlarında bulunan “…”, “…” markalarının, davacının markaları ile benzer olduğu, aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin, … Pvc San. Tic. A.Ş. aleyhine açtığı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davasında, … 1. FSHHM 2018/39 Tal. Sayılı dosya aracılığıyla bilirkişi raporu düzenlenmiştir. Raporun sonuç kısmında özetle; “davalıların “saraywin” markasını kullanmaları ve davacının aynı/benzer ürünü satmalarının tecavüz oluşturduğu mütalaa edilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre; davalı …’ın dava konusu … sayılı marka tescil başvurusunda bulunurken iyi niyetle hareket etmediği, zira davalı …’ın, dava dışı … Pvc Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yetkilisi olduğu, davalı şahsın yetkilisi olduğu … şirketine karşı, davacı yanın, dava konusu marka tescil başvuru tarihinden önce “…” esas unsurlu markalarından kaynaklı olarak dava açtığı, başka bir deyişle, davalı şahsın yetkilisi olduğu dava dışı … şirketi ile davacı arasında “…” esas unsurlu markalardan kaynaklı olarak daha önce yargılama konusu yapılmış uyuşmazlık bulunduğu, buna göre; davalı şahsın, yetkilisi olduğu şirketin muhatap olduğu dava nedeniyle davacıya ait “…” esas unsurlu markaların bulunduğunun bilincinde olmasına rağmen, davacıya ait markalarla iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer davaya konu marka tescil başvurusunda bulunması eyleminin kötü niyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı şahsın kötü niyetli olarak dava konusu marka tescil başvurusunda bulunduğu hususu da dikkate alınarak dava konusu marka kapsamında yer alan tüm emtialar bakımından; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 21,40 TL harcın müteselsilen davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 31,50 TL vekalet harcı, 197,10 TL posta-tebligat masrafı, 1.900,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.247,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza