Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/248 E. 2022/19 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/248 Esas
KARAR NO : 2022/19

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket …’ın, Türkiye’nin ilk elektrikli araçlar hakkında uçtan uca danışmanlık hizmeti veren şirket olduğunu, bünyesinde elektrikli araçlara dair yazılım, donanım, şarj ekipmanı, servis, bakım ve teknik destek sağlamakta olduğunu, elektrikli araçların Türkiye’de yaygınlaşması için şirketlere bilgi ve tecrübe aktarımı yapan …’ın, ayrıca elektrikli araç sahiplerine de ihtiyaçları doğrultusunda farklı çözümler sunmakta olduğunu, müvekkili firmanın … numaralı başvuruya konu markasının bütünüyle ayırt edici nitelikte olduğunu, zira Türkiye’nin ilk elektrikli araçlar hakkında danışmanlık hizmeti veren ve özel servisi konumunda olan …’ın, markanın hem şekilsel hem de kelimesel unsurları açısından elektrikli araçlarla ilgili tüm çevrelerde münhasıran bilinmekte ve tanınmakta olduğunu, bilhassa markanın başındaki “E” harfi ile müşterilerinin ve işbirliği içerisinde olduğu işletmelerin nezdinde hususiyeti bulunduğunu, bu bakımdan her ne kadar … sözcüğünün YİDK gerekçesinde otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer veya otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer olarak anıldığı ve dolayısıyla tanımlayıcı mahiyeti olduğu ileri sürülse de, müvekkili markası açısından sözcüğün başındaki elektrikli/elektronik kavramının kısaltması olan “E” harfinin varlığı itibariyle ticari açıdan cins kelime olmadığını ve mezkur anlamlardan ayrımlı duruma geldiği hususlarının, elektrikli araç kullanan kişiler ve bilhassa … müşterileri nezdinde yerleşiklik kazanmış olduğunu, diğer yandan tüm dünyada tanınmış olan ünlü markalarla işbirliği içerisinde olan müvekkili firmanın ayırt edici şekil niteliğini haiz logosunun da davalı Kurum tarafından göz ardı edilmiş olduğunu, sadece … kelimesinin dikkate alınması ve marka ibaresinin bir bütün halinde değerlendirilmemesi suretiyle kısmen redde ilişkin itirazlarının YİDK tarafından haksız ve hukuki olarak reddolunduğunu beyan ederek; … sayılı 05.08.2021 tarihli Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun kararının iptaline ve müvekkili şirketin davalı Kurum nezdinde yapmış olduğu … numaralı başvuruya konu markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 23/11/2021 tarihli replik dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialara ek olarak, dava konusu marka başvurusunun, kısmen reddedilen hizmetler bakımından, SMK m.5/2 hükmü uyarınca kullanım yolu ile ayırt edici olduğunu da ileri sürmüştür.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 21/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin, müvekkili şirket başvurusunun hem görsel, hem kelimesel olarak ayırt
ediciliğe sahip olduğu, dolayısıyla 6769 sayılı Kanunun 5/1-b ve c maddelerine uygun bir
başvuru olduğu yönündeki iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, Kurum YİDK tarafından
verilen kararın hukuka uygun olduğunu,
tüm bu nedenlerle, davaya konu edilen markaya ait ibarenin ilgili tüketiciler tarafından,
redde konu hizmetler bakımından, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak
algılanmadığını, markanın asli işlevinin; belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait
benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevi olduğunu, dava konusu markanın bu işlevi yerine
getirememekte olduğunu, tanımlayıcı nitelikte bir ibare olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait “Şekil+…” ibareli marka başvurusunun, davaya konu “Kara araçları servis istasyonu (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” hizmetleri bakımından SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığı, SMK m.5/1-c hükmü uyarınca tanımlayıcı nitelikte olup olmadığı, genel ve re’sen gözetilmesi gereken sair mutlak tescil engellerinin mevcut olup olmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen kullanım yolu ile ayırt edicilik iddiasının eldeki davada ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “Şekil+…” ibaresinin 12 / 35 / 37. sınıflarda bulunan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 08.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükümleri gereği kısmen reddine karar verildiği, davacı yanın 17.06.2021 tarihinde karara itirazda bulunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 05.08.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacıya 05.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
6769 sayılı SMK m.5/2 hükmüne göre; Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
Hükme göre ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir ürünün veya hizmetin adı ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil, bir firmanın mal veya hizmeti olduğu algılaması ortaya çıksın. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşmakta, ikinci bir anlam kazanmaktadır. (Uğur Çolak; Türk Marka Hukuku; Eylül 2018; 4. Baskı; sh.165-166)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara, dava konusu marka başvuru dosyası içeriği ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 05.08.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Yukarıda yer verilen paragrafta belirtilen kriterlere göre; davacı tarafın dava aşamasında 23/11/2021 tarihli replik dilekçesi ile dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/2 hükmü uyarınca kullanım yolu ile ayırt edici kılındığı iddiası ileri sürülmüşse de, söz konusu iddia, marka işlem dosyasında davacı marka vekili tarafından ibraz edilen 17/06/2021 tarihli karara itiraz dilekçesinde ileri sürülmemiştir. Marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen itiraz sebebi, eldeki davada ileri sürülemeyeceğinden, davacı tarafın kullanım yolu ile ayırt edicilik iddiası değerlendirilmeksizin yargılama yürütülmüştür.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan hizmetler; “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu).” dir. Bu hizmetler; kara araçlarının bakımı, tamiri, akaryakıtının dolumu hizmetlerinin sağlanmasını karşılamakta olup, söz konusu hizmetler; araç üreticilerine bağlı servis istasyonları, araç tamircileri, araçların iç ve dış aksamının iyileştirilmesine katkı sağlayan firmalar, akaryakıt istasyonları tarafından verilmektedir.
Dava konusu hizmetler; ucuz veya pahalı, basit veya kompleks kara aracını haiz yetişkin kimselere hitap etmekte olup, son derece geniş bir kitleye hitap etmesi nedeniyle bu hizmetlerin ilgili tüketici kesiminin makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı kimseler oldukları kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; Şekil ve kelime ibaresinden müteşekkil karma bir marka olduğu, markanın başlangıç kısmında mavi ve lacivert renklerle oluşturulmuş ve stilize bir formda mizanpajı yapılmış şekil unsurunun bulunduğu, bu şekil unsurunun hemen yanında lacivert renk ile “…” ibaresinin yazılı bulunduğu tespit edilmiştir. Şekil unsuru incelendiğinde; dış kısımda “elips” geometrik şekline benzer bir tarzda stilize bir şekilde “G” harfine yer verildiği, bu harfin içinde yine stilize bir biçimde “E” harfine yer verildiği, “E” harfinin üst ve alt bitiş noktalarının, “G” harfinin orta çizgisi ile yakın bir tarzda konumlandırıldığı, bu hale göre; şekil unsuruna dikkatle bakıldığında, bu şekil unsurunun; “E” ve “G” harflerinin birbiri içine geçmiş stilize bir formu olduğu anlaşılıyor olsa da, markanın genel görünümü içinde bu ibarenin hemen ve ilk bakışta sadece stilize edilmiş bir logo olarak algılandığı, makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davaya konu marka başvurusunu gördüğünde, hemen ve ilk bakışta, markada yer alan şekil unsurunu, somut ayırt edici niteliği haiz bir logo olarak algılayacağı kanaatine varılmıştır. Markada yer alan “…” ibaresi; Fransızca “…” kelimesinden Türkçe’ye geçmiş, “1-Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık. 2-Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer. 3-Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer. (Bkz; sozluk.gov.tr)” gibi anlamları bulunan bir kelimedir. “…” ibaresinin başında bulunan “E-” ibaresi, “…” kelimesi ile birlikte kullanılmakta olup, “E-DEVLET, E-NABIZ, E-OKUL, E-TİCARET vb.” gibi örneklerden de görüleceği, üzere, “E-” ibaresi, “Elektrikle ilgili veya Elektronik” anlamına gelecek şekilde bir kısaltma sembolü olarak yaygın kullanım alanına sahiptir. O halde, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresi, ortalama tüketici nezdinde, “Elektrikli …”, “Elektronik …” gibi kavramsal çağrışımlar oluşturma fonksiyonu bulunan bir işarettir.
“…” kelimesinin, otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer anlamına gelmesi, “…” ibaresinin; otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yerin elektronik aksamlı olması veya davaya konu marka başvuru tarihi itibariyle hibrit ya da elektrikli araçların piyasada bulunması da nazara alındığında, elektrikli veya hibrit araçların bakım ve onarımının yapıldığı yer gibi kavramsal çağrışımları nedeniyle, bu ibarenin davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliğinin bulunmadığı ve verilen hizmetin karakteristik özelliğini doğrudan tanımladığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar “…” ibaresi, davaya konu hizmetler bakımından marka olma kabiliyetini haiz bir ibare olmasa da, davaya konu marka başvurusu salt “…” ibaresinden oluşmamakta olup, yukarıda ifade edildiği üzere, bu ibarenin başında yer alan “Şekil” unsuru ile birlikte bütünlük arz etmektedir. Davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici kesimi, dava konusu marka başvurusunu bir bütün halinde “Şekil+…” olarak algılar. Bu tüketici kesimi her ne kadar “…” ibaresine marka fonksiyonu izafe etmese de, bu ibarenin başında yer alan “Şekil” unsurunu bir logo olarak ve davaya konu hizmetler bakımından asgari düzeyde ayırt edici niteliği bulunan bir unsur olarak algılayacaktır. Zira; yukarıda ifade edildiği üzere, bu şekil unsurunun tertip tarzı ve kendi içinde barındırdığı özgünlük nedeniyle, davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici kesimi nezdinde hemen ve ilk bakışta davaya konu hizmetlerle bağdaşmayan, onların karakteristik özelliklerinden herhangi birini akla getirmeyen bir işaret olduğu, dolayısıyla marka fonksiyonlarını icra etme kabiliyetini haiz bir unsur olduğu kanaatine varılmıştır. O halde bir bütün olarak; “Şekil+E …” ibaresinin, davaya konu hizmetlerin ortalama tüketici kesimi nezdinde, asgari düzeyde somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, bu hizmetlerin karakteristik özelliklerini hemen ve ilk bakışta doğrudan tanımlamadığı, bu nedenle söz konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükümleri uyarınca mutlak tescil engeli barındırmayan bir işaret olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bunların yanı sıra; “Şekil+E …” markasının SMK m.5 hükmünde düzenlenen genel ve re’sen gözetilmesi gereken sair mutlak tescil engellerinden herhangi birini içermediği de tespit edilmiştir.
Son olarak belirtilmelidir ki; Markanın tescil edilebilirliği ile koruma kapsamının gücü farklı kavramlar olup, somut ayırt edici olup marka olabilme ehliyeti taşıyan işaretlerin, ayırt etme güçlerinin düşük olması nedeni ile zayıf karakterli marka olabilecekleri, ancak bu durum; zayıf markanın koruma kapsamının tayinininde önem taşıyan bir husus olup, marka olarak ayırt etme gücü yeterince yüksek olmayan bir işareti kendisine seçen kimsenin, seçmiş olduğu markayı oluşturan işarette küçük ölçekte olsa da ayırt edici birtakım değişiklikler ile birlikte oluşturulan başka kimselere ait markaların kullanımına rıza göstermiş sayılacağı, eldeki davada da davacının seçmiş olduğu marka başvurusunu oluşturan işaretin, ayırt etme gücü düşük ancak tescil edilmek istendiği hizmetlerin ortalama tüketicisi nezdinde marka algısı oluşturan ve dolayısıyla somut ayırt etme gücünü haiz bir işaret olduğu, “Vasıf belirten ibare” ile “zayıf marka” olgusunun birbirinden farklı kavramlar olduğu, zayıf markaların vasıf belirtmediği, ancak koruma kapsamlarının sınırlı olduğu hususunun öğretide de savunulduğu (Bozgeyik, Hayri (2016) ‘Vasıf Belirten İbarelerin Marka Olarak Tescili’ TFM, C:1, S:1, s.95), bu hale göre somut olayda davaya konu marka başvurusunun tescil başvurusuna konu edildiği davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, ayrıca davaya konu hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, bu nedenle tasviri niteliğinin de bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinde dava konusu marka başvurusunun tescilini de talep etmişse de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/03/2017 tarih 2017/11-78 Esas 2017/521 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, markanın tescili 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu) sisteminde idari bir sürecin neticesinde gerçekleşir. Marka başvuru sahibi, başvuru ile bir hukuki durum içine girer ancak başvuru, sahibine şarta bağlı bir talep hakkı verir. Söz konusu olan beklenen bir haktır. Gerekli şartların yerine getirilmesi ile birlikte bir sonuca (tescile) ulaşacaktır (Arslan K., Marka Hukuku, İstanbul 2006, s.75). Adı geçen KHK (somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu) kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetki bulunmamaktadır. Tescil işlemi idari nitelikte bir işlem olup Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuçtur. Tescil istemi ayrı bir dava olarak değerlendirilemez. Bu nedenle yukarıda belirtilen gerekçelerle davaya konu YİDK kararının iptali ile yetinilmiş, tescil istemi yönünde olumlu/olumsuz ayrıca hüküm kurulmamıştır.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 49,50 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 185,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza