Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/244 E. 2023/86 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/244 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 30/09/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinden …‘ın …, …’nün ise … sayıları ile tescilli klozet bloğu tasarımlarının hak sahibi olduklarını, davalı firmanın sektörde faaliyet gösteren hemen herkese karşı hukuk davaları açarak ticari ve hukuki rekabeti önlemeye çalışan bir firma olduğunu, dolayısıyla müvekkillerinin huzurdaki davayı ikame ederek kendi tasarımlarının, davalı tasarımlarına karşı tecavüz içermediğinin tespitinin gerektiğini, davalı şirketin … nezdinde… ve … sayılı tasarımlarının bulunduğunu, bu tasarımların … nezdinde başvurusunun yapılmadığını, tasarımların sadece … nezdinde başvuru konusu edildiğini, müvekkili tasarımlarının, anılan tasarımlara tecavüz etmediğinin tespitini talep ettiklerini iddia ederek işbu davayı ikame ettiği görülmektedir.
CEVAP:
Davalı vekili 16/03/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İş bu davanın kendisine karşı tecavüz davası açılmış bir kişi tarafından açılamayacağını, davaya konu davacılara ait tasarımların üreticisi olan ve dava dışı 3. Kişi konumundaki … Kozmetik San. ve Tic. A.Ş. firması ile müvekkili arasında uzun süredir devam etmekte olan ve tuvalet bloklarına ilişkin tasarımların tecavüzüne ilişkin… E sayılı davasının bulunduğunu, davanın ilk derece mahkemesinde lehlerine sonuçlandığını, buna rağmen anılan firmanın satışlara devam ettiğini, firmaya karşı 24.09.2021 tarihinde bir ihtarname gönderdiklerini, iş bu davada da davacıların menfaat birliğinin arkasında anılan firmanın olduğunu, davada yetki itirazları olduğunu, dava dışı … Kozmetik firması ile davacılar arasındaki ilişkinin tespiti gerektiğini, bu durumun tespiti halinde davanın usulden reddi şartının oluşacağını, müvekkilinin … sayılı 01.02.2020 tarihli uluslararası tasarımının ve 174 sayılı bültende yayınlanan … sayılı … nezdindeki tasarımın, 06.11.2011 tarihli ve … sayı ile uluslararası tescilli ve Mart 2014 tarihli bültende yayınlanan… sayılı tasarımın hak sahibi olduğunu, bahsi geçen … ve… sayılı tasarımların tuvalet temizlik sektöründeki önceki ürünler olduğunu, dava dışı … Kozmetik firmasının işbu davaya konu tasarımların üreticisi olduğunu, anılan tasarımlar ile ilgili taraflar arasında devam eden yargılamada müvekkili tasarımlarının ihlal edildiği hususunun iki ayrı bilirkişi raporu ile tespit edildiğini ve mahkeme kararının da bu doğrultuda olduğunu, davacılara ait tasarımların, müvekkili tasarımlarına tecavüz oluşturduğunu, davacılar tasarımlarının, müvekkiline ait tasarımlardan kopyalanarak oluşturulduğunu, her iki tasarımda da birebir aynı şekilde dizayn edilmiş top şeklinin kullanıldığını, yalnızca 4 adet değil 3 adet top kullanıldığını, ancak bunun ufak ayrıntı olduğunu, askı kıvrımının aynı olduğunu, sepet – askısının tek parça olduğunu, davacı …’a ait tasarımın yenilik kriterini taşımadığını, davacıya ait tasarımın hem 2010 hem de 2013 tarihlerinde müvekkili adına tescil edilmiş tasarımlar karşısında yenilik vasfını yitirdiğini, … sayılı dosyasında alınan raporlarda da … Kozmetik’e ait … sayılı tasarımın yenilik kriterine haiz olmadığının tespit edildiğini, davacı yana ait … sayılı tasarımın da yenilik vasfına haiz olmadığını, uyuşmazlık konusu tasarımlar açısından geniş bir seçenek özgürlüğü bulunduğunu, diğer davacı …’ye ait … sayılı tasarımın da aynı şekilde yenilik unsurunu taşımadığını, davacıların tasarımlarının uygulandığı ürünlerin müvekkili tasarımlarından doğan hakları ihlal ettiğini, bu ürünlerin dava dışı … Kozmetik tarafından üretildiğini, müvekkilinin… markası altında sattığı ürünlerin … Kozmetik tarafından … markası altında satıldığını, davacı tasarımlarının, müvekkilinin tasarımlarından yola çıkılarak oluşturulduğunu, davacıların kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, SMK m.154 Hükmü Uyarınca Tasarım Haklarına Tecavüz Olmadığının Tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davayı görmeye kanunen mahkememizin yetkili olup olmadığı, davacıların eldeki davayı açmasında menfaatleri olup olmadığı, dava dışı 3.kişiye karşı eldeki dava tarihinden önce tecavüz davası açılmış olmasının tüzel kişilik perdesinin aralanması teoremi doğrultusunda eldeki davada davacılar bakımından SMK m.154/1 son cümle hükmü uyarınca dava şartı noksanlığı oluşturup oluşturmadığı, usuli eksiklikler bulunmuyorsa bu kez; davacı …’a ait … ve diğer davacı …’ye ait … sayılı tescilli tasarımların ve bu tasarımlara uygun üretim, satış, pazarlama, lisans ve tasarımların herhangi bir şekilde ticaret alanında kullanılması faaliyetlerinin, davalıya ait… ve … sayılı tescilli tasarım haklarına tecavüz oluşturup oluşturmayacağının tespitine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tasarım tescil belgeleri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, celp edilen tasarım tescil belgeleri, özel veya teknik hususlar bakımından tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; …. Esas sayılı dava dosyasında dava dışı … şirketine yöneltilen davada … şirketine ait … sayılı tasarım ve bu tasarımın uygulandığı ürünlerin iş bu davanın konusunu oluşturmadığı, iş bu davanın konusunu; … ve … sayılı tescilli tasarımlar ve bu tasarımların uygulanacağı ürünlerin oluşturduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin, tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle eldeki davanın usulden reddedilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalıya ait olup dava konusu içinde bulunan tasarımların dava tarihi itibariyle sicilde kayıtlı marka vekili bulunmadığı tespit edildiğinden SMK m.164 ve m.165 hükümleri uyarınca eldeki uyuşmazlığı çözmeye mahkememiz yetkili olduğundan davalı vekilinin yetki ilk itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6769 sayılı SMK m.154 hükmüne göre; (1) Menfaati olan herkes, …’de giriştiği veya girişeceği ticari veya sınai faaliyetin ya da bu amaçla yapmış olduğu ciddi ve fiili girişimlerin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda, hak sahibinden görüşlerini bildirmesini talep edebilir. Bu talebin tebliğinden itibaren bir ay içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi tarafından kabul edilmemesi hâlinde, menfaat sahibi, hak sahibine karşı fiillerinin tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesi talebiyle dava açabilir. Bildirimin yapılmış olması, açılacak davada dava şartı olarak aranmaz. Bu dava, kendisine karşı tecavüz davası açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
(2) Birinci fıkra uyarınca açılan dava, sicile kayıtlı tüm hak sahiplerine tebliğ edilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca açılan dava, hükümsüzlük davasıyla birlikte de açılabilir.
(4) Mahkeme, 99 uncu maddenin üçüncü veya yedinci fıkrası ile 143 üncü maddenin onuncu veya onikinci fıkrası uyarınca yapılan yayımdan önce, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak karar veremez.
Davacıların tescilli tasarımlarının, davalıya ait tasarım haklarına tecavüz oluşturmadığının tespiti istemi bakımından davacıların menfaatlerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Zira; SMK m.154/1 hükmü uyarınca sadece ticarete girişen kimseler değil, ticarete girişecek kimselerin de bu amaçla yaptığı ciddi ve fiili girişimlerin bir başkasına ait sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edip etmediğinin tespiti isteminde menfaati bulunduğu açıktır. Somut olayda da; davacıların tasarım tescil başvurusunda bulunmuş olmaları, …’de ticari faaliyete girişme noktasında ciddi girişim niteliğinde kabul edilmiştir.
Somut olay konusu tasarımlar birebir klozet bloğu tasarımlarıdır. Bu tür tasarımlar esasen görsel niteliklerinden ziyade işlevsellikleri kapsamında kullanılan, genellikle klozetin iç kısmında konumlandırılarak bir askı aparatı aracılığıyla klozetin yan kısmına takılan, klozet iç kısmında kalan bölümünde sepet ve bu sepet içerisinde genelde jel kıvamında konumlandırılmış kimyasal malzemeler bulunan, yarı akışkan nitelikteki bu kimyasal malzemelerin klozet sifonunun çekilmesi ve su ile teması sonrasında içerisinde barındırdığı kimyasala bağlı koku ve rengi klozet iç kısmına akıttığı türden tasarımlardır. Bu nitelikteki tasarımlar açısından teknik anlamda bir zorunluluktan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, zira bilirkişi raporunda yer verilen örneklerden de görülebileceği üzere klozet bloklarının birçok farklı şekilde uygulama alanı bulmasından ötürü genel görünümlerinin de farklılaştığı, bununla birlikte sepetli ve askılı tasarımlar bakımından, askı yapısının bulunmasının, bloğun tuvalete bağlanması açısından bir zorunluluk olduğundan bahsedilebileceği, keza yine kimyasal malzemenin konumlandırıldığı bir sepet yapısının varlığının da yine ikincil bir teknik zorunluluk olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir. Bilirkişi raporunda hem dava konusu tasarımlarda olduğu gibi sepetli ve askılı klozet bloğu alternatiflerin hem de genel yapı olarak üretilebilen sair alternatif modellere yer verilmek suretiyle seçenek özgürlüğü çeşitliliği ortaya konulmuştur. Örnek olarak bilirkişi raporunda yer verilen ve ilgili piyasada aktif olarak ticarete konu edildiği görülen klozet bloklarından da anlaşılabileceği üzere 3’lü, 4’lü ya da 5’li şekilde yan yana sıralanmış hazneli sepet yapısı bu modeller için uygulanan bir tip olduğu gibi ayrıca yekpare daha büyük bir gövdenin kullanımı ile oluşturulan modeller de mevcut olup bu ana form yapılarının artık mutat hale geldiği söylenebilir ise de forma etki eden detaylar (örneğin sepetlerin tekil formları, üzerindeki akış delikleri, bu şekilde yaratılan görsel algı) bakımından tasarımların oldukça çeşitlendirilmesi mümkün görülmektedir.
Somut uyuşmazlıkta bilgilenmiş kullanıcının, bu tür temizlik ürünlerinin satışa konu edildiği bir dükkanda ya da marketlerin ilgili bölümünde çalışan satış görevlileri olabileceği gibi bu ürünlerin dağıtım süreçlerinde rol alan satış elemanları ya da günlük hayatta sıkça ve rutin olarak kullanılmalarından ötürü herhangi bir nihai kullanıcının bu ürünün bilgilenmiş kullanıcısı olarak değerlendirilebilecek olduğu düşünülmektedir.
Davacı …’a ait …-1 sayılı tasarım ile davalıya ait … ve … sayılı tasarımlar karşılaştırıldığında;
Bilirkişi raporunda yer verilen tablodan da görülebileceği üzere, her iki taraf tasarımı da yan yana dizilmiş küre formunda birden fazla adet haznenin, dar yapılı boğumlarla bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir gövde, bu gövdenin üst kısmında klozetin yan kısmına asılmayı sağlayan, dikey olarak uzanan, uç kısmı spiral yapılı ve açılıp kapanabilir askı kolundan oluştuğu görülmektedir. Davalı yanın … sayılı tasarımında kürelerin tamamını arka kısmında tek parça halinde kaplayan, prizmatik yapıda bir bölümün daha yer aldığı, dava konusu tasarımda içerisindeki kimyasalın akışı sağlayan delikler yatay şekilde alt alta sıralanmış dalga formunda dört çizgi şeklindeyken, … sayılı tasarımda kürelerin üst ve alt kısımda üsttekiler yatay, alttakiler parçalı yapıda ve form olarak dairesel bir görünümde konumlandırılmış boşlukların görüldüğü, … sayılı tasarımın ise bir yüzünün aynen dava konusu tasarımdaki gibi alt alta sıralanmış ve fakat düz yapılı kanal boşlukları, diğer yüzünün ise farklı büyüklüklerde ve rastgele konumlandırılmış delikli yapıdan oluştuğu görülmektedir. Yine dava konusu tasarımın üstten görünümünde, davalı tasarımlarındaki ile aynı formda akış yarım daire şeklinde akış kanalı bulunmaktadır. Dava konusu tasarımda yan yana dizilmiş küre sayısı 3 adetken, davalı tasarımların küre sayısı 4 adettir. Dava konusu tasarımda küreleri bir araya getiren boğum mesafeleri nispeten daha geniş, davalı tasarımında ise daha dardır. Bunun dışında tasarımlar arasındaki tek fark; temel olarak gövdeyi oluşturan sıralı küreler üzerindeki akış deliklerinin yapısıdır. Ancak bu fark; temel anlamda yukarıda yer verilen seçenek özgürlüğü karşısında tasarımların birbirlerinden somut anlamda ayrışmalarını sağlar nitelikte değildir. Zira seçenek özgürlüğü kısmında da belirtildiği üzere bloğu meydana getiren gövde açısından seçenek özgürlüğü geniş olup bu gövde yekpare bir tek parça olabileceği gibi birden fazla parçalı da olabilecektir. Ancak bu parçaların tek bir formda olması gibi teknik bir zorunluluk bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle bağımsız parçaların küre formunda olmaları mümkün oldukları gibi, dörtgen, beşgen, altıgen gibi köşeli formlarda ya da su damlası, yaprak gibi formlarda, dikdörtgen yapıda, spiral ya da asimetrik yapılarda tasarlanması ve buna bağlı olarak görsel algının farklılaştırılması mümkündür. Bununla birlikte her iki tasarımdaki askı formunun, ürünün uygulanabilirliği açısından yaygın şekilde kullanılan formlardan biri olduğu bilinmekte olup form yapısı tek başına mutat olarak değerlendirilebilir görülmemiştir. Pek tabi askının da farklı şekillerde tasarlanması mümkün ise de bilgilenmiş kullanıcının bu askı formuna aşina olan kimse olarak görülmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu anlamda her iki taraf tasarımında da doğrudan küre formun kullanılması, kürelerin aynı şekilde sıralı dizilimi, üzerinde yer alan kanal yapılanmalarını tasarımları birbirine benzer kılmaktadır. Özellikle dosya içerisinde mevcut somut ürün örnekleri üzerinden yapılan birebir karşılaştırmada davalı yanın … sayılı tasarımın arka kısmındaki akış kanalları yapısı ile dava konusu tasarımın akış kanalları yapısı neredeyse birebir aynı izlenimi yaratmakta olup dalgalı yapı/düz yapı farkının, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde küçük ayrıntı olarak görüleceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak; dava konusu … – 1 sayılı tasarımın, davalı adına önceki tarihli tescilli tasarımlar karşısında birtakım farklılıklar taşıdığı, bu bağlamda yeni olarak değerlendirilse dahi mezkur farklılıkların, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde, tasarımların birbirleri karşısında yeterli düzeyde ayırt edicilik sağlamalarına imkan tanımadığı, özellikle … sayılı davalı tasarımı açısından bu benzerliğin, kanal yapılarından kaynaklı olarak da çok üst düzey olduğu, tasarımlarda küre formunun kullanılmasının teknik bir zorunluluktan kaynaklı olmadığı ve seçenek özgürlüğünün varlığı karşısında, mevcut durumda taraf tasarımlarının, bilgilenmiş kullanıcılar nezdinde ayırt edici olarak değerlendirilemeyecekleri kanaatine varılmıştır.
Davacı …’a ait …-2 sayılı tasarım ile davalıya ait … ve … sayılı tasarımlar karşılaştırıldığında;
Dava konusu tasarım incelendiğinde; tasarımın üst yapılanmasında küre formları yer almakla birlikte, yan yana dört tane dizilmiş bu kürelerden 1. ve 4. sıradakilerin tam küre olduğu, bununla birlikte orta kısımdaki 2. ve 3. kürelerin esasen yarım küre formunda olduğu, kısa yapılı boğumlarla bağlanmış bu kürelerin tamamının, tek bir büyük prizmatik gövde ile birbirine bağlandığı, prizmatik gövdenin ana yapısının 2 ve 3. kürelerin arka bölümünde kalacak şekilde konumlandırıldığı, başka bir ifadeyle tasarımın klozete değecek olan sırt kısmının tamamen düz yapıda olduğu, orta kısımdaki kürelerin birleşik yapılanmadan ötürü esasen birleşik kütlesel bir hale geldiği, zira 2. ve 3. kürelerin bilirkişi raporunda yer verilen tabloda işaretli olan kısımda da görülebileceği üzere birbiriyle birleşik bir forma büründürüldüğü, tasarımın üstten görünümünde, sol ve sağ gruplar açısından birbiri ile zıt yönlere kavisleri bulunan dalga formlarının her bir küre üzerinde yer aldığı, üçer adet şeklinde alt alta sıralanan bu dalgaların, alt kısmında ise yine yuvarlak deliklerin bulunduğu, tasarımı arkadan kaplayan tutucu gövdenin hem üst hem arka hem de önden görünümünde fark edilebilen çıkıntılı bir yapıyı tasarımın bütünsel algısına yerleştirdiği, bu haliyle dava konusu tasarımın, davalı yana ait … sayılı tasarımdan somut olarak farklılaştığı kanaatine varılabileceği değerlendirilmiştir. Bununla birlikte davalı yanın … sayılı tasarımında da dava konusu 2 sıra numaralı tasarımdakine benzer prizmatik yapıda bir gövdenin 2 ve 3. sıradaki kürelerin tam arka kısmında kalacak şekilde konumlandırıldığı, bu açıdan mezkur tasarımın genel form yapısının bütünüyle dava konusu 2 sıra numaralı tasarım ile benzeştiği, bu benzerliğin özellikle tasarımların yan profillerinden çok daha net olarak gözlemlenebildiği aşikardır. Bu halde temel anlamda taraf tasarımlarının aralarında oluşan farkın küreler üzerindeki akış kanal formları ile oluşan görsellikten ibaret olduğu, ancak 1 numaralı tasarım açısından yapılan değerlendirmelerde de belirtildiği üzere bu durumun tasarımları birbirleri karşısında yeni kılsa dahi ayırt edici kılmaya yeterli olmadığı, zira seçenek özgürlüğünün, klozet blokları açısından geniş olduğu bir durumda, yalnızca akış kanalları üzerindeki farkın yarattığı görselliğin, bilgilenmiş kullanıcılar nezdinde tasarımları farklı kılmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı …’ye ait … sayılı tasarım ile davalıya ait … ve … sayılı tasarımlar karşılaştırıldığında;
Dava konusu tasarım incelendiğinde; tasarımın yatay tasarlanmış prizmatik bir gövde yapılanmasında yan yana konumlandırılmış küp şeklindeki haznelerden meydana geldiği, 1+3+1 şeklindeki konumlandırmada 1. ve 5. sıradaki küplerin orta sıradaki küplerle aynı hizada olmadığı, biraz daha yüksek bir pozisyonda konumlandırıldığı, bu tasarımın hem önden hem de arkadan görünümünde bütüne hakim prizmatik formun parçalı yapısının egemen olduğu, orta kısımdaki üç haznenin bir arada konumlandırılarak bağımsız bir gövde oluşturduğu, tasarımın klozete dönük yüzeyinde yine küp formunu oluşturacak şekilde konumlandırılmış akış kanalları bulunduğu, gövdenin orta bölümünün üstten tamamen düzlemsel yapıda olduğu, orta bölümü üzerine mutat nitelikteki sepet askısının konumlandırıldığı, tasarımın alt bölümünde ise tüm gövdeyi kaplayan şekilde yekpare bir kesitin daha ek olarak bulunduğu, tüm bu unsurlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı yanın tasarımlarından temel anlamda uzaklaşılan unsurun küp/küre form farkı ve bu farkın yanı sıra tasarımın bütününü kaplayan prizmatik formun, nihai algıdaki etkisinden kaynaklı olduğu, bu noktada dava konusu diğer tasarımlarla yapılan kıyaslamalardan tamamen farklı bir algının … sayılı tasarım açısından oluştuğunun kabul edilebileceği, nitekim bu farkın somut ürün görsellerinden daha net olarak da anlaşılabilir olduğu, davalı yanın tasarımlarındaki haznelerin küre formlarından kaynaklı tasarımların sahip olduğu yumuşak yapılı görünümün, iş bu tasarımda mevcut olmadığı, tasarımın tüm açılardan sahip olduğu nihai algının, bilgilenmiş kullanıcı tarafından derhal fark edilebileceği ve bu farka bağlı olarak da iş bu tasarımın, davalı yana ait tasarımlar karşısında yeni ve ayırt edici nitelik gösterdiği değerlendirildiğinde, davalı yana ait tasarımlarından doğan hakları ihlal etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile;
A) Davacı …’a ait … sayılı çoklu tasarımın, bu tasarımlara uygun üretim, satış, pazarlama, lisans ve herhangi bir şekilde ticaret alanında kullanılması faaliyetlerinin davalının… ve … sayılı tasarımlarına tecavüz oluşturmadığının tespiti isteminin reddine,
B) Davacı …’ye ait … sayılı tasarımın, bu tasarıma uygun üretim, satış, pazarlama, lisans ve herhangi bir şekilde ticaret alanında kullanılması faaliyetlerinin davalının… ve … sayılı tasarımlarına tecavüz oluşturmadığının tespitine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A) Davacı …’a ait … sayılı çoklu tasarımın, bu tasarımlara uygun üretim, satış, pazarlama, lisans ve herhangi bir şekilde ticaret alanında kullanılması faaliyetlerinin davalının… ve … sayılı tasarımlarına tecavüz oluşturmadığının tespiti isteminin REDDİNE,
B) Davacı …’ye ait … sayılı tasarımın, bu tasarıma uygun üretim, satış, pazarlama, lisans ve herhangi bir şekilde ticaret alanında kullanılması faaliyetlerinin davalının… ve … sayılı tasarımlarına tecavüz oluşturmadığının TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 120,60 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacıların peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 880,00 TL mütercim ücreti, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 94,00 TL posta-tebligat ücreti, 100,00 TL yurtdışı tebligat harcı olmak üzere toplam 3.841,80 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.920,90 TL’nin davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine, bakiye 1.920,90 TL yargılama giderinin davacı … üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 5,75 TL yargılama giderinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 5,75 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacılar vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde…. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza