Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/238 E. 2022/125 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/238 Esas
KARAR NO : 2022/125

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, sahibi olduğu … … Asansör Bakım Onarım Montaj İnşaat Müteahhitlik Taahhüt şahıs şirketi kapsamında asansör kabini imalatı montajı ve revizyonu ile bakım ve onarımı noktasında ticaret yapan bir tacir olduğunu, davacıya ait şirketin uzun yıllar “logo+… asansör” markası asansör kabinler, reklam ve afişler, şirket levhası, teknik katalogları gibi ticari hayatın gerektirdiği tüm alanlarda kullanıldığını, bu kapsamda davacının uzun yıllar kullandığı “logo+… asansör” ismi ve logosunun13.01.2011 tarihinden itibaren on yıllık süre ile 05.09.2012 tarihinde kendi adına tescil ettirdiğini, davalı şirketin ise yukarıda ifade edilen tüm hak ve yetkilere rağmen davacıya ait “logo+… asansör” markasını Ankara ilinde davacının bilgisi ve rızası dışında taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen haksız şekilde kullandığını, bu hususta davalıya yapılan tüm uyarı ve ikazların dikkate alınmadığını ve davacıya ait markanın iltibas oluşturacak şekilde kullanımına devam edildiğini, davalının, davacı ile aynı sektörde çalıştığından ticari hayatta iki markanın birbiriyle karıştırıldığını ve davacının müşterileri tarafından Ankara’da da şube açıldığı izlenimi verildiğini, çoğu zaman davalıdan satın alınan parçaların davacıya gönderildiği ve davacının da tüm çalışmasında bu karışıklıkların giderilmesine ve bu nedenle davacının hem ürün kalitesi hem de markalarının karıştırılması nedeniyle ticari hayatta devamlı olarak zarara uğradığını ve marka tescilinin korumasından faydalanamadığını, davalının, davacının markası ile iltibas oluşturacak şeklindeki kullanımlarının davacının marka hakkını ihlal ettiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu, davacıya ait markanın davalı yanın ticaret unvanında birebir kullanılmasının dahi davalı yanın kötü niyeti açık bir şekilde marka hakkına tecavüz ettiğinin en bariz göstergesi olduğunu, Nitekim Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespitte davalı yanın ofisinde, tabelalarında, ofisin içindeki panoda ve iş yerinde kullanılan belgelerden “… asansör ya da … asansör+ logo” şeklinde markası kullanımlarının olduğunun tespit edildiğini, yine aynı dosyada davalının bu kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği yönünde tespit yapıldığını, ayrıca bilirkişi raporunda davalı tarafça yapılan tüm kullanımların ayrıca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespit edildiğini ifade ederek; davalı tarafından davacının marka hakkına haksız şekilde yapılan tecavüzün tespiti ile bu eylemlerin men-i, davalı yanın ticaret unvanının terkini, davalı şirketin araç gereç tanıtım vasıtaları, satış, pazarlama, yazılı teklif vermede kullanılan her türlü reklam, afiş, katalog, broşür, levha ve benzeri ürünlerin toplanarak el konulması ile masraflarının davalı yandan alınarak imhasına, markanın davalıya ait iş yerindeki tabelalarda kullanımının engellenmesine ve yine masrafı davalıdan alınmak suretiyle hükmün en yüksek beş ulusal gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı yetkilisi Mevlüt … yasal süre sona erdikten sonra ibraz edilen 25/10/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … Asansör olarak 1993 tarihinde faaliyete başladıklarını, ancak o dönemde marka tescili yapılmadığı için 2009 yılında Mevlüt … … asansör olarak yıllarca faaliyete devam ettiklerini, 2018 yılında … Asansör İnşaat Elektrik Elektronik Mühendislik Ltd Şirketi olarak faaliyetlerine devam ettiklerini, şirketi kurarken gerek vergi dairesi gerek belgelendirme firmalarında yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir sorun tespit edilmediğini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği izin ile faaliyetlerine devam ettiklerini, şirketinin unvanının davalının kendinin isminin soy ismi olduğunu, şirket olarak tüm belgelerin yasal olduğunu ve gerek vergi dairesi gerekse TSE belgelendirmeden tüm belgelerin alınarak ticari faaliyete devam edildiğini, davacının şahıs firması olduğunu ve Hatay’da faaliyet gösterdiğini, kendilerinin ise Ankara’da faaliyet gösterdiğini, TSE belgelendirme TS 13015’e göre kendilerini İç Anadolu, davacının ise Akdeniz Bölgesi’nde faaliyet gösterebildiğini ve bu bölgelerin dışına çıkamadıklarını, kendilerinin davacı firma ile ilgilerinin bulunmadığını ve davacının marka ve isminin kullanılmadığını ifade ederek; davacının haksız rekabet göstererek kendilerinden haksız kazanç elde etmeye çalıştığının araştırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 vd hükümlerinden kaynaklı Marka Hakkının İhlali istemine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait … sayılı “Logo+… Asansör” ibareli tescilli marka hakkını ihlal eden eylemlerde bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak; marka hakkına yapılan tecavüzün tespiti, men-i, “… Asansör” ibaresinin davalı yanın ticaret unvanından terkini, davalı şirketin araç, gereç, tanıtım vasıtaları, satış, pazarlama, yazılı teklif vermede kullanılan her türlü reklam, afiş, katalog, broşür, levha vb. ürünlerin toplanarak el konulması ile masraflarının davalı yandan alınarak imhası, markanın davalıya ait işyerindeki tabelalarda kullanımının engellenmesi ve masrafı davalı yandan alınmak suretiyle hükmün en yüksek 5 ulusal gazeteden birinde ilanına karar verilmesi istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dilekçe teati aşaması tamamlanmış, davacı yanın usulüne uygun olarak ibraz ettiği deliller alınmış, davalı yan yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığından davalı yan bakımından süresinden sonra ibraz edilen cevap dilekçesi savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı kapsamında mütalaa edilmiş, davacı yana ait marka tescil belgesi celp edilmiş, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası celp edilmiş, davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri dosya arasına alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruş.ması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıaların tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre;Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
SMK m.7/3-e hükmüne göre; İkinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilecek bir işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması, marka hakkını ihlâl eylemi niteliğindedir.
SMK m.7/3-e düzenlemesi, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin 10/3-d (aynı hükmün eşdeğeri Topluluk Tüzüğü m.9/3-d) maddesinin iç hukuka aktarılması ile ihdas edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus, markanın veya benzerinin ticaret unvanında yer almasının mutlaka marka hakkı ihlali olarak görülüp görülmeyeceğidir. AB Marka Direktifi’nin 19.resitalinde böyle bir kullanımın marka hakkı kapsamında görülebilmesi için işaretin mal veya hizmetleri ayırt edecek biçimde kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, İstanbul, s.554-555) Nitekim, marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken ticaret unvanı tacirleri ayırt etmeye yarayan işarettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticaret unvanına ilişkin 39’uncu maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken, ticaret unvanın tacirleri birbirinden ayırt etmeye yarar. Esasen bu iki ayırt edici işaretin işlevleri birbirinden farklıdır. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki işaretin ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi başlı başına marka hakkı ihlali oluşturmamaktadır. Şöyle ki; marka hakkı kapsamında yasaklanabilecek haksız kullanım şekilleri SMK madde 7/3 hükmünde düzenlenmiş, ancak SMK’nın 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.” denilmiştir. Dolayısı ile üçüncü fıkra kapsamında yasaklanabilecek durumlar 7’nci maddenin ikinci fıkrasından bağımsız şekilde düşünülmemelidir. Çünkü fıkrada, ikinci fıkra kapsamına giren işaretlerin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinden bahsedilmektedir. Maddenin 2’nci fıkrası ise karıştırılma ihtimali bulunmasını şart koşmaktadır. Bu durumda da kullanılan işaretlerin benzer olması yanında, davalı kullanımlarının markanın fonksiyonlarını etkilemeye müsait olması ve kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratması gerekmektedir.
Bununla birlikte; 6769 sayılı SMK, marka tescilinden doğan hakların kapsamını biraz daha belirginleştirmiştir. Tescilli bir markanın sahibinden izinsiz biçimde SMK 7/2. maddesinin a, b, c hükümlerinde öngörülen model ve 7/3. Maddesinde belirtilen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak ifade edilmiş ve 7/3-e hükmüyle markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması açık biçimde marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.(Merdivan, Fethi (2020) ‘6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu-Sistem, İlkeler ve 556 Sayılı KHK Dönemindeki Yargıtay Kararlarının Yeni Dönemde Uygulanabilirliği (Marka)’ Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C:22, S:21, s.30)
Bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmez. Ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebilir. Bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanları ile önceki tarihli markanın tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli marka ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektirir. Hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği düşünülmektedir. (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13)
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, celp edilen evrak, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası, maddi vakıalar barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş Sayılı dosyasında yer alan 23/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; yapılan tespitte aleyhine tespiti istenen davalının ofis tabelalarında, ofisin içindeki panoda ve iş yerinde kullanılan belgelerde “… Asansör” veya “… Asansör Logo” biçiminde markasal kullanımların olduğunun tespit edilmiştir.
Davalı tüzel kişiliğin 07.01.2019 tarihinde ticaret siciline kaydedilerek kurulduğu anlaşılmıştır.
Davacıya ait … sayılı “Logo+… Asansör” ibareli markanın; “07.SINIF: Ahşap, metal, cam ve plastik malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, bunlara şekil verilmesi ıçın makineler. takım tezgahları ve bu amaçla kullanılan endüstriyel robotlar. İş makineleri, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar (asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler dahil Kara taşıtları için olanlar hariç motorlar, elektrikli motorlar, bunların parçaları ve tertibatları. Rulmanlar, bilyalı veya masuralı yataklar Lastik sökme ve takma makineleri. Alternatörler, jeneratörler. elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. Boya makineleri, otomatik boya püskürtme tabancaları, elektrikli zımbalama makineleri Elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el Matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava ureticiler. Kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukanda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar. Kaynak makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip robotlar Matbaa makineleri Ambalajlama makineleri, doldurma-tapalama ve kapatma makineleri, etiketleme makineleri, tasnifleme Makineleri ve yukarıda sayılan makinelerle aynı işleve sahip robotlar ve robotik mekanizmalar. Tekstil makineleri, dikiş makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip endüstriyel robotlar. Makine veya motor parçası olmayan pompalar. Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler; yıkama makineleri (çamaşır / bulaşık yıkama makineleri dahil); zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler. Elektrikli süpürgeler ve bunların parçaları. ” emtiaları bakımından tescilli olduğu,
Davalı tarafın ana faaliyet alanının, dosya içerisinde yer alan vergi levhası örneği incelendiğinde “Asansörlerin, Yürüyen Merdivenlerin, Yürüyen Yolların, Otomatik ve Döner Kapıların Bakım ve Onarımı Dahil Kurulum İşleri” olduğu, davalı yanın “…” ibareli markasal kullanımlarının yer aldığı ticari faaliyet alanları (Asansörlerin, Yürüyen Merdivenlerin, Yürüyen Yolların, Otomatik ve Döner Kapıların Bakım ve Onarımı Dahil Kurulum İşleri) ile davacıya ait tescilli marka kapsamındaki emtialar aynı bulunmamakla birlikte benzer olduğu, zira; davacı yanın emtia listesinde asansörler mallarının açıkça yer almakta olduğu, davalının faaliyet alanı olan Asansörlerin, Yürüyen Merdivenlerin, Yürüyen Yolların, Otomatik ve Döner Kapıların Bakım ve Onarımı Dahil Kurulum İşleri ile davacının markasında yer alan özellikle Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar mallarının benzer olduğu, şöyle ki; bu özel tip makinelerin onarım veya bakım hizmetleri ve aparatlarının, 7. sınıfta yer alan makine ve aparatların düzgün çalışmasını sağladığı ve bu nedenle birbirlerini tamamlayıcı işlevlerinin bulunduğu, bu mal ve hizmetlerin aynı menşeyi paylaştıkları, çünkü bu ürünlerin kurulumu/onarımı ve bakımı hizmetlerinin, malları üreten şirketler tarafından gerçekleştirilebildiği, bu bakımından söz konusu mal ve hizmetler arasında tamamlayıcılık ilişkisinin bulunduğu, bu mal ve hizmetlerin aynı dağıtım kanallarından sağlanabildiği ve aynı tüketici kesimini hedefleyebildiği, dolayısıyla bu mal ve hizmetlerin aynı amaca ve benzer mahiyete sahip oldukları, ayrıca genellikle üretici kesiminin, ilgili kamu ve dağıtım kanallarında da örtüşebildiği, izah edilen gerekçelerle; yukarıda belirtilen mal ve hizmetler arasında benzerlik ilişkisi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı yanın ticaret unvanında yer alan iştigal alanları “asansör inşaat elektrik elektronik mühendislik” alanları olduğu, bu alanlar ile davacının marka tescilinde yer alan 7 nci sınıfta yer alan mallar ile davalı iştigal alanında -özellikle asansörler kısmının aynı olması dikkate alındığında- arasında, yukarıda paragrafta belirtilen gerekçelerle davalı yanın ticaret sicil kaydında yer alan faaliyet alanları ile davacı markası kapsamında yer alan asansörler emtiaları arasında benzerlik ilişkisi bulunmaktadır.
…, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’te iki anlama gelmektedir: “1. Batı Anadolu Efesi. 2. Ege yöresine özgü bir müzik veya oyun türü, … havası.” Resimli Türkçe Sözlük’te ise …, “Ege bölgesinde, efenin buyruğu altında bulunan genç, bu kimselere özgü yerel oyun ya da müzik.” şeklinde tanımlanmıştır. …; efenin vekili, yardımcısı, en güvendiği kişidir. Her efenin sağında ve solunda ona destek olan birer … bulunur. Sözcüğün etimolojik kökeni hakkında değişik yorumlar mevcuttur: Divân-ı Lûgati’t-Türk’te, iki Türkçe kökün bir araya gelmesi ile oluşmuş olabileceği bilgisi mevcut iken bu sözcüğün, Arapça ya da Grekçe köklerden meydana geldiği de iddia edilmektedir. Genel kanı ise, Türkistan coğrafyasında Türklük kadar evveliyatı olan Eski Türkçe’deki “say/sey/zağ/zay/…” köküne yine bu aynı dönem Türkçesinde kullanılan “bek/beg/” kökünün eklendiği ve yüzyıllar içerisinde ses değişimlerine uğrayarak “güçlü, kuvvetli, mert, sözünün eri, koruyup kollayıcı bey” manasına gelen bu türemiş sözcüğün son şeklinin “…” olarak Türkçede varlığını koruduğudur. Türk tarihinde “… kurumu” olarak bilinen toplulukların en başında “efe” bulunur. Efelerin yanına yeni girenlere “kızan”; kızanları yöneten ve eğitenlere de “…” denir. Zeybeklerin esas görevi, efelerin emirlerine uymak ve onlara yardımcı olmaktır . Bu hiyerarşik düzenlerine ek olarak toplumsal düzeni sağlamak için de kendi kurallarına sahip olan bu kurum, örf ve adetlere önem vermektedir. Topluluklarında uyguladıkları yaptırımlar, bu örfler çerçevesinde belirlenir ki bugünkü yasaların temelinde de örflerin yer aldığı bilinmektedir.
Batı Anadolu’nun sosyal ve siyasi hayatında etkin oldukları dönemler, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı dönemleridir. Bir çeşit askeri teşkilat oldukları, tarihi kayıtlara bakarak söylenebilir. Batı Anadolu’da zaman zaman düşman sınırını yıldırma girişimlerinde bulundukları, düşmana akınlar düzenledikleri, kendi yaşadıkları bölgeyi koruyup kolladıkları ve düşmana karşı kendi bölgelerini savundukları bilinir. Osmanlı’da yönetimin kötüleşmeye başlaması nedeniyle halka yıkılan yükten ve bu yükün yarattığı sıkıntıdan halkı, zeybekler kurtarmaya çalışmıştır. Kırım, Karadağ, Osmanlı-Rus Savaşlarında bugünkü adıyla “Ege Bölgesi” civarında oluşturulan … taburlarından yardım alan Osmanlı, bu savaşlardaki başarılarından dolayı savaşlarda etkin rol oynayan zeybeklere madalya vermiş ve onları maaşa bağlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nda da bulundukları cephelerde halk mücadelesinin başında olan ve orada da başarılar sağlayan zeybekler, Milli Mücadele Dönemi sonrasında, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte tarihteki aktif süreçlerini tamamlamış; birer halk kahramanına dönüşerek yeni toplumsal yapılanma içerisinde yok olmuşlardır. Onlardan geriye başlık, ten gömleği, işlik, cepken, şalvar, tozluk, yorgan kuşak, yün çorap ve yemeni/çarıktan oluşan giysileri; kılıç, pala, yatağan, kama, kalkan vb. silahları ve bir de üç telli bağlama veya cura ile icra ettikleri … müzikleri (havası) ve … oyunları kalmıştır. Bugün “Batı Anadolu Türk folkloru” deyince akla zamanında yaşamış olan bu kahraman yiğitler, onların etkileyici kıyafetleri, güçlü oluşlarını yansıtan müzikleri ve heybetli halk oyunları (dansları) gelir.
Sonuç olarak; tamamen Batı Anadolu, kısmen Orta ve Güney Anadolu bölgelerinde hayat bulmuş olan zeybekler ve zeybeklik kurumu, Anadolu kültürünün bir parçasıdır. Yüzyıllar boyunca tarihi, siyasi, iktisadi, toplumsal, kültürel, edebi ve sanatsal anlamda önem taşımışlardır ve taşımaya da devam edeceklerdir. Fakat bu durum, “…” ibaresinin SMK m.5/1(ğ) hükmü uyarınca “kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler” kapsamında kaldığını göstermemektedir. Şöyle ki; 6769 sayılı SMK’nın 5 inci maddesi çerçevesinde somut olay ele alındığında, dava konusu ibarenin kullanımdan men’inde herhangi bir kamu yararının bulunup bulunmadığı; ibarenin ekstra bir irdeleme, düşünme veya analiz neticesinde tarihi ve kültürel bir değerle ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceği hususlarına açıklık getirilmesi gerekmektedir.
Yapılan inceleme sonucunda; “… Asansör” ibaresinin ilgili tüketici kesimi tarafından hiçbir özel çabaya mahal bırakmadan, doğrudan doğruya ve derhal tarihi ve kültürel bir değerle ilgili bir ibare olarak algılanmayacağı kanaatine varıldığından, dava konusu “… Asansör” ibaresinin SMK m.5/1(ğ) hükmü kapsamına girmediği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen tespitlerden sonra; davalının gerek ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresi, gerek markasal kullanımlarını oluşturan “… Asansör” ibaresi ile davacı yanın … sayılı “… Asansör” ibareli markası global olarak karşılaştırıldığında;
Davacıya ait markanın geneline hâkim olan görünüşü ve bütünüyle bıraktığı izlenimi önemli ölçüde etkileyen, ilgili tüketiciler tarafından akılda kalacak ve ilk bakışta göze çarpacak unsurun, diğer bir ifadeyle, markanın esas ve baskın unsurunun “…” ibaresi olduğu, bu ibarenin altında yer alan “asansör” ibaresinin ve yanında yer alan şekil unsurunun “…” ibaresine kıyasla çok daha geri planda olacak şekilde ve küçük puntolarla tertip edilmiş olması ve kelime ve şekil markalarında kelime unsurunun tüketicilerin aklında kalan ve marka olarak algılanan unsur olması nedenleriyle, markanın bütünüyle bıraktığı izlenimi “…”; ibaresinden farklılaştırmaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalının kullanımlarında (… asansör şekil şeklindeki kullanım) ise yine yukarıda yer alan sebeplerle esas ve baskın unsurunun “…” olması, davalı ticaret unvanının “… Asansör İnşaat Elektrik Elektronik Mühendislik Ltd. Şti” olması, TTK m. 43 hükmüne göre limited şirketlerde, işletme konusu gösterilmesinin zorunlu olması dikkate alındığında “…” ibaresinin ek unsur olması ve bu anlamda “…” unsurunun davalıyı herhangi bir ticaret sicilinde daha önce tescil edilmiş bir unvandan ayırt edilmesini sağladığı bu anlamda ticaret unvanındaki ayırt edici unsur olması dikkate alındığında, davacının tescilli markası ile davalının ticaret unvanında ve fiili kullanımında yer alan ibarelerin asli ayırt edici unsurlarının aynı olduğu görüldüğünden (hem davalı hem davacı markalarının asli unsuru …’tir.) gerek davalının tespit edilen fiili markasal kullanımlarının, gerekse davalının ticaret unvanında yer alan “… Asansör” ibaresinin, davacıya ait tescilli marka ile yüksek düzeyde benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının gerek fiili markasal kullanımlarının oluşturduğu ticari faaliyetler, gerekse ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan faaliyet alanları ile davacı yana ait marka kapsamında yer alan bir kısım emtiaların benzer oldukları, davalı yana ait ticaret unvanının özü ile fiili markasal kullanımlarında yer alan “…” ibaresi ile davacı yana ait markanın esaslı unsurunu oluşturan “…” ibaresinin yüksek düzeyli benzer olmaları hususları nazara alındığında; daha önce davacı markasını gören, işiten, bu markalı Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar mallarından faydalanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait ticaret unvanını veya davalının fiili markasal kullanımları gördüğünde ya da işittiğinde, davalının verdiği ve yukarıda davacı markası kapsamındaki emtialar ile benzer olduğu tespit edilen hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, davalı yan ile davacı markasını ilişkilendireceği, davacı ve davalı arasında idari veya ekonomik anlamda bağlantı bulunduğu yününde yanılsamaya düşeceği, bu nedenle, davalının gerek fiili markasal kullanımlarının, gerekse ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin davacı yana ait tescilli marka hakkını ihlâl eder mahiyette olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; davacıya ait … sayılı “Logo+… Asansör” ibareli markaya davalının tecavüz eylemlerinde bulunduğunun tespitine, bu eylemlerin MEN’ine, “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından terkin edilmesine, davalının, üzerinde “…” ibaresi bulunan araç, gereç, tanıtım vasıtaları, satış, pazarlama, yazılı teklif vermede kullanılan her türlü reklam, afiş, katalog, broşür, levha vb ürünlerinin toplatılarak el konmasına, el konan ürünler üzerinde yer alan “…” ibaresinin silinmesine, bunun teknik olarak mümkün olmaması halinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle el konan ürünlerin imha edilmesine, “…” ibareli markanın davalıya ait işyerindeki tabelalarda kullanımının engellenmesine, karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen 23/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacıya ait … sayılı “Logo+… Asansör” ibareli markaya davalının tecavüz eylemlerinde bulunduğunun TESPİTİNE, bu eylemlerin MEN’ine,
“…” ibaresinin davalının ticaret unvanından TERKİN EDİLMESİNE,
Davalının, üzerinde “…” ibaresi bulunan araç, gereç, tanıtım vasıtaları, satış, pazarlama, yazılı teklif vermede kullanılan her türlü reklam, afiş, katalog, broşür, levha vb ürünlerinin TOPLATILARAK EL KONMASINA, el konan ürünler üzerinde yer alan “…” ibaresinin SİLİNMESİNE, bunun teknik olarak mümkün olmaması halinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle EL KONAN ürünlerin İMHA EDİLMESİNE,
“…” ibareli markanın davalıya ait işyerindeki tabelalarda kullanımının ENGELLENMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalı yandan karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,
Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen 23/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 162,50 TL posta-tebligat masrafı, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 820,80 TL Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasından sarf edilen delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 3.060,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2022