Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/237 E. 2022/119 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/237 Esas
KARAR NO : 2022/119

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin uzun yıllardan beri “…”, “… euro milk”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …” markaları ile üretim ve faaliyet yapmakta olduğunu, bu markaların yasal mevzuata göre TÜRKPATENT nezdinde çeşitli sınıflarda tescil edilmiş olduğunu ve tanınmış olduğunu, yurt dışında da birçok ülkede tescilli olduğunu, müvekkili şirketin markalarına benzer ve iltibas yaratma suretiyle … markasını tescil için başvuruda bulunan davalı şahsın, müvekkilinin tanınmış markasının ürünlerine haksız yararlanma ve ticari itibarının zedelenmesi ile haksız rekabet ihtimali bulunmakla bu işlemin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve orta seviyedeki alıcılar için aynılık unsurunun ağırlık kazandığını, davalının yaptığı işlem ve fiilin müvekkili şirketin tanınmış ve bu piyasada kabul görmüş markalarının tanınmışlığından yararlanarak ticari çıkar sağlamak, müvekkilinin sarf ettiği emek, zaman ve paranın semerelerinden bedelsiz ve haksız bir şekilde faydalanmak, dolayısıyla müvekkili şirketin malvarlığında haksız küçülmeye sebep olması anlamına geldiğini beyan ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline ve … sayılı … ibareli markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğünün tespiti ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/10/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın, siyah zemin üzerine, karakterize bir yazım stiliyle ve … sarısı harflerle yazılmış “…” kelime unsuru ile kelime unsurunun üst kısmında yer alan kanadı andıran bir şekil unsurundan oluşmakta olduğunu, itiraz konusu davacı markalarının tek başına “…” ibaresi ile bunun yanı sıra bu ibareyle birlikte yazılmış “euro milk”, “…”, “…”, “…”, “…” ibarelerinden müteşekkil olduğu, ayrıca çeşitli renk ve şekil unsurları ihtiva etmekte olduğunu, başvuru konusu markada yer alan “…” ibaresinin, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’te “1. Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C’de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au) 2. Bu elementten yapılmış 3. isim Altından yapılmış sikke 4. Üstün nitelikli, değerli” anlamlarına gelmekte olduğunu, “Asa” ibaresinin ise “1. Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek 2. isim, eskimiş İhtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa” anlamlarını haiz olduğunu, itiraza mesnet markalarda yer alan “…” ibaresinin ise herhangi bir anlamı bulunmadığını, her iki markanın anlamsal açıdan birbirinden son derece farklı olduğunu, davacı ve davalı markalarının ilk hecesi ortak olmakla birlikte, devamındaki hecenin farklı oluşunun markaların ihtiva ettiği farklı renk ve yazım şekilleri ve şekilsel unsurların da markaları biçimsel ve fonetik yönden birbirinden farklı hale getirmekte olduğunu, markaların ortalama tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etkinin “markaların aynı veya benzer olmadığı” yönünde olacağını, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında davaya konu başvuru ile davacı markalarının benzemediğini ve iltibas tehlikesinin bulunmadığını, başvuru konusu marka davacı markalarına benzer olmadığından, tanınmışlığın huzurdaki davaya etkili olmadığını, markaların benzer olduklarını ve davacı markalarının tanınmış olduklarını kesinlikle kabul etmemekle birlikte, başvuru konusu markanın tescili veya bu ürünlerle ilgili olarak kullanımı halinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin olarak, davacının tanınmışlığını ileri sürdüğü markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından, başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, YİDK kararının iptali istemi bakımından davalı şahsın marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’nin “Şekil+…” ibaresinin 29, 30 ve 35.sınıfta bulunan “29.Sınıf:Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. 30. Sınıf: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez 35.Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler. Elektrik enerjisi. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu. Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 24.02.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.05.2020 tarih ve 348 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 13.07.2020 tarihinde 2019/06794, 2019/70703, 2017/19726, 2017/39107, 2017/39118, 2018/106035 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 16.12.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içerisinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 31.08.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak YİDK kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu … sayılı marka başvurusu kapsamındaki mal ve hizmetlerin tamamı, davacıya ait itiraza mesnet 2019/06794, 2019/70703, 2017/39107, 2017/39118, 2018/106035 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ve altı çizgi ile vurgulanan mal ve hizmetlerle aynı, aynı tür veya benzerdir. Diğer taraftan davaya konu marka başvurusu; 35. sınıfta son alt grupta 01, 04, 29, 30, 31 ve 32. Sınıfta yer alan malların perakendecilik hizmetlerini içermekte olup, bu hizmetler, davacı şirketin itiraza mesnet markalarından 2019/70703 sayılı markanın tescil kapsamında 35. sınıfta son alt grupta yer alan hizmetler ile birebir örtüşmekle birlikte, aynı markanın tescil kapsamında yer alan 01, 04, 29, 30, 31 ve 32. sınıftaki mallar ile de birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmaları, hizmetlerin sunulduğu yerin genellikle, malların satışa sunulduğu yerle aynı olması, aynı tüketici kesimine hitap edilmeleri nedenleriyle, düşük düzeyde bir benzerliğin bulunduğu ancak son alt grupta yer alan hizmetlerin birebir örtüşmesi nedeniyle bu hususun ayrıca değerlendirilmesine yer olmadığı düşünülmektedir.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu; yeşil zemin üzerinde … renkte el yazısı stilinde yazılmış … ibaresinden meydana gelmekte olup, üst kısmında şekil unsuru yer almakta, şekil unsurunun üst kısmında yeşil zeminin devamında ise … renkte gölgelendirilmiş bir şerit bulunmaktadır. Söz konusu marka, kelime ve şekil kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markadaki “…” kelime unsurunun daha ön planda yer aldığı ve markanın esas ve baskın unsuru olduğu görülmektedir. Söz konusu kelime unsuru … ve ASA olmak üzere iki ibarenin birleşiminden oluşmakta, anlam bakımından “…” ibaresi Türk Dil Kurumu’na göre “atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C’de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au); bu elementten yapılmış; altından yapılmış sikke; üstün nitelikli, değerli” anlamlarına gelmekte iken, “asa” ibaresi “bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek; ihtiyarların baston yerine kullandıkları uzun sopa.” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla markada yer alan “…” ibaresi “altından yapılmış metalden değnek” anlamı taşımaktadır. “asa” kelimesinin telaffuzu “…şeklinde olmakla birlikte halk arasında genel olarak “. şeklinde telaffuz edilmektedir. Ancak “…” ibaresi markada iki. kelime olarak ayrı ayrı yazılmadığı gibi baş harfi büyük diğer harfleri küçük olduğundan ilk bakışta tek bir kelime izlenimi uyandırmakta, ..” ibaresinin telaffuzunun ortalama tüketici tarafından genel kullanımı veya olması gereken şekilde olmayacağı, dolayısıyla markanın “…” şeklinde telaffuz edileceği düşünülmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnetler markalar incelendiğinde; tek başına … ibaresinden oluşan markanın yanı sıra, bu ibareye “…”, “…”, “…”, “…”, “…ILK” ibereleri eklenerek oluşturulmuş markalardan oluşmakta olup, markalarda yer alan esas unsur … ibaresidir. Davacı markalarında yer alan “şekil +…” markası kırmızı renkte sağ tarafa yatık damla formundaki zemin üzerinde beyaz renkte ve küçük harflerle yazılmış … ibaresinin üst kısmında yaprak figüründen oluşmaktadır. “…” ibaresinin Türkçe’de herhangi bir karşılığı bulunmaması ve başvurusu yapılan ve tescilli bulunan taraf markaları kapsamındaki emtialar bakımından doğrudan cins, vasıf, kalite vs. bildirmemesi nedeniyle ayırt ediciliğinin bulunduğu düşünülmektedir.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın iki kelimenin birleşiminden oluşan 8 harfli … ibaresinden, davacı markalarının ise 7 harfli … ibaresinden oluştuğu, markaların ilk 3 harfi (ALT) ile son 2 harfinin (SA) aynı olduğu görülmektedir. Bununla birlikte markaların ilk 5 harfini oluşturan “…” ve “…” ibareleri sessel olarak benzer olmakla birlikte “…” ibaresinin eski Türkçe “…” ibaresinden evrildiği bilinmektedir. Markalardaki farklılığın markaların ortasında yer alan “ı” ve “u” harfleri (…-…) ile dava konusu markada yer alan “a” harfi (…) olduğu anlaşılmaktadır. Görsel algının önce dışta bulunan elemanları ayırt ettiği bilindiğinden, marka ibareleri arasında iç kısımda oluşan farklılığın ortalama düzeyde tüketici nezdinde markaları birbirinden ayırt etmede yetersiz olduğu kabul edilmekle birlikte, uzun kelimelerden oluşan markalar arasındaki birkaç harf farkı da markaları işitsel bakımdan farklılaştırmada yeterli değildir. Dolayısıyla …-… ibarelerinin ortalama tüketici nezdinde görsel ve işitsel olarak yaratacağı etki bakımından benzer olduğu düşünülmektedir. Tüm bunlara ek olarak davaya konu markada yer alan … ibaresinin yatık ve el yazısı stilinde yazılmış olması nedeniyle ilk bakışta … izlenimi verdiği ve bu durumun da ilk intiba bakımından ortalama düzeyde tüketici nezdinde markalar arasında benzerlik hissi ve dava konusu markanın davacıya ait marka görselinin revize edilmiş versiyonu olduğu izlenimi uyandıracağı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, taraf markalarının kavramsal bakımdan benzerliğinin bulunmadığı, ancak oluşturuluş şekilleri ve içerdikleri kelime unsurları göz önüne alındığında, görsel ve işitsel bakımdan ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle benzer olduğu, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafın itiraza mesnet gösterdiği markaların dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere göre tanınmışlık mertebesine ulaştığının ispatlanamadığı anlaşıldığından SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markalara ilişkin olarak, SMK m.6/1 hükmü uyarınca nispi tescil engelinin varlığı haricinde, davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir (spekülasyon, engelleme, tuzak, şantaj vb.) somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL karar ve ilam harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 154,50 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 2.243,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı … …’nin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza