Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/235 E. 2022/126 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/235 Esas – 2022/126
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/235 Esas
KARAR NO : 2022/126

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğünü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Grup olarak temellerinin 1960’lı yıllarda atıldığı, tamamı tescilli olan … gibi markaları bünyesinde bulundurduğunu, Türkiye genelinde 230 adet “…” markası adı altında mağaza işletmekte olduğunu, Türkiye genelinde tanınmış olduğu gibi dünya çapında (ABD, Almanya, BAE, Hollanda, Hong Kong, İngiltere, İsrail, İtalya, Japonya, Kanada, Panama, Rusya, Suudi Arabistan başta olmak üzere) 33 ülkeye de ihracat yapmakta olduğunu, …, X şekil, ……. Şekil markalarının TANINMIŞ MARKA olduğunu, tescilinin tüm sınıflarda korunması gerektiğini, … markasının Türkiye’de tüm sektörlerde tanınmış bir marka olduğunu, en çok satılan spor ürünleri markalarından biri olduğunu, müvekkili şirketin “X KINETİX” ibareli markasını 18, 25, 35. Sınıflarda 16.09.2008 tarihinden itibaren; “…. ibareli markasını 02, 03, 09, 10, 14, 16, 18, 21, 25, 27, 28, 30, 32, 35. sınıflarda 16.09.2008 tarihinden itibaren; “X” ibareli markasını 18, 25, 35 sınıflarda TPMK nezdinde tescil ettirmiş olduğunu, davalının 2020/98148 başvuru numaralı davaya konu “X …” ibareli markayı 25 ve 35. sınıfta tescil ettirmek istediğini, davalının markasının özel olarak biçimlendirilmiş müvekkili şirketin markasına görsel açıdan ayniyet derecesinde benzemekte olduğunu, davalının kullandığı logonun müvekkilinin logosuyla birebir aynı olduğunu, davalının, ürünlerinde kullanmış olduğu X harfinin tasarımının, müvekkilinin kullanmış olduğu X tasarımına birebir benzemekte olduğunu, bu durumun, tüketici nezdinde iki markanın karıştırılmasına neden olduğunu, X harfi ile ilgili yüzlerce farklı kombinasyonla tasarım yapılabilecekken birebir “x” ibaresinin kullanılmasının müvekkilinin tanınırlığından faydalanma kastını açıkça ortaya koymakta olduğunu, markalar arasındaki iltibas incelemesinin yalnızca kağıt üzerinde yapılması halinde iltibas konusunda hatalı değerlendirilmeler yapılmakta olduğunu, müvekkili şirkete ait ürünlerin en belirgin özelliğinin kullanılan “X” harfi olduğunu, müvekkili markalarının, bu yönüyle diğer tüm markalardan ayrılmakta olduğunu, ayakkabı sektöründe “x” harfinin adeta müvekkili şirket ile özdeşleşmiş olduğunu, bir ürün üzerinde “X” harfi görüldüğü zaman tüketici nezdinde akla gelen ilk markanın müvekkili markası olduğunu, müvekkili şirketin “…, X şekil,…. … Şekil” markaları ile davalı tarafından kısmen aynı olan “X” markasının tescil edildiğinde aynı mallarda kullanılmasının tescilli davacı markalarının ayırt edici karakterine ve tanınmışlığına zarar vermekte olduğunu, büyük reklam gücüne sahip olan tanınmış markanın davalı tarafından aynı mallarda kullanılmasının davalının kötü niyetini göstermekte olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 5/ç maddesi gereğince davalı tarafından müvekkili şirkete ait “…, X şekil, …. Şekil” markalarının aynısı olan “X …” markasının müvekkili şirkete ait markalarla aynı sınıfta tescil talebinde bulunulmasıın hukuka aykırı olduğunu, davalının eylemlerinin müvekkili şirketin tescilli markalarına tecavüz oluşturmakla birlikte TTK hükümleri gereğince haksız rekabet kurallarına da aykırılık oluşturmakta olduğunu beyan ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 07.09.2021 tarih ve … sayılı kararının iptalini ve davaya konu 2020/98148 sayılı “X …” marka başvurusunun tescil edilmesi halinde geçmişe etkili olarak, başvuru tarihinden itibaren hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 30/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu markanın, siyah zemin üzerine yerleştirilmiş kenarları beyaz bir “x” harfi ya da çarpı işaretinin içerisinde yatık şekilde yazılmış “…” ibaresinden müteşekkil olduğunu, bu “x” harfinin/çarpı şeklinin zeminin de siyah renkte olduğu, davacı markalarının “…” veya “knx” ibaresi ile bu ibareye ilaveten sitilize biçimde yazılmış “x” harfi veya tek başına “x” harf/şekil unsurundan müteşekkil olduğunu, başvuru konusu markanın normal bir “x” harfinden farklı bir algı yaratması yanı sıra, davacı markalarında yer alan harflerin yazım şekillerinden tamamen değişik bir yazım stili ile yazılmış olduğunu, ayrıca “…” kelime unsurunu ihtiva ettiği gözetildiğinde, tüketici nezdinde “x” harflerinin farklı algılanacağı ve davacı şirketin itiraz konusu markalarıyla karıştırılma ihtimalinin doğmayacağını, davaya konu markanın, bütün itibarıyla bırakılan izlenim açısından dikkate alındığında, davacı markaları ile benzerlik teşkil etmediğini, bütüncül açıdan bakıldığında markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede görsel, sesçil ve kavramsal bir benzerlik bulunmadığını, davacı markasının tek başına bir şekil markası değil, şekil + kelimeden oluşan karma bir marka olduğunu, her iki markanın da kısaltmayı ifade ettiği kabul edilse dahi, alfabede sınırlı sayıda harf bulunması nedeniyle, kısaltma markalarında markanın benzerlik ihtimalinin dar yorumlanması gerektiğini, davacı ve davalı markasının benzer kabul edilmesinin, “X” ibaresinin kullanımının davacının tekeline verilmesi anlamına geleceğini, bunun da ne Marka Hukuku ile ne de genel hukuk kaideleri ile bağdaşmasının mümkün olmadığını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösterir kanıtlar itiraz ekinde sunulmadığından ve Kurulda başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet iddiasının yerinde görülmediğini, dava konusu marka başvurusu kötü niyet açısından irdelendiğinde, markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılmadığını, davacının sunmuş olduğu delillerin davalının marka ticareti yapmak, yedekleme veya şantaj yahut davacıyı engelleme, pazara girişini güçleştirmek veya davacıya zarar verme kastıyla hareket ettiğini kabule yeterli bulunmadığını, davacının, davalının başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edemediği hususlarını beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … 01/11/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yersiz ve mesnetsiz iddia ile işbu davanın açılmış olduğunu, davanın konusuz olması nedeniyle mahkeme tarafından “karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin karar verilmesi gerektiğini, davaya konu marka ile davacı markasının aynı tür veya benzer hizmetlere ilişkin olmadığını, kendisine ait markanın ayırt edici özelliği bulunduğunu, orijinal nitelikte olduğunu, bu nedenle de davacıya ait markalarla herhangi bir görsel ve anlamsal benzerliğinin bulunmadığını, “X” ibaresinin içerisinde büyük harflerle “…” yazdığı ifade edilen bu durumların çıplak gözle kolay bir şekilde ayırt edilebilir nitelikte olduğunu, alfabede sınırlı sayıda harf bulunmakta olduğundan bu harflerin kullanılmasının tek başına kimsenin tekeline bırakılamayacağını, şahsına ait şirketin ticari faaliyetine 31.08.2021 tarihinde son vermiş olduğunu, bu nedenle davaya konu markadan tam olarak vazgeçilerek sicile kaydının yapılmış olduğunu, dolayısıyla davanın konusuz olduğu hususlarını beyan ederek; davanın konusuz kalması nedeniyle işbu dava hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2020/98148 sayılı “X …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas, SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, marka başvuru sahibinin geri çekme işlemi nedeniyle istemin konusuz kalması nedeniyle yargılama giderlerinin kimin üzerinde kaldığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı … …’ın “X …” ibaresinin 25 ve 35. sınıfta bulunan “25/Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35/Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 26.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/98148 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.10.2020 tarih ve 359 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 18.12.2020 tarihinde T/01504, 2020 05115, 2020 05125, 2019 67281, 2016 54132, 2016 54134, 2015 84289, 2010 04814, 2010 04815, 2010 04816, 2008 37571, 2008 41646, 2008 55217, 2008 55218, 2008 55219, 2008 55221, 2008 55222, 2008 55225, 2008 55226, 2008 55228, 2008 55229, 2007 00802, 2007 00803, 2007 00804, 99 023514, 95/004714 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahıs tarafından 25.01.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 27.06.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 08.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiş, geri çekilmiştir.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaati ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu 2020/98148 sayılı marka başvurusunun geri çekilmesi için 28.10.2021 tarihinde davalı şahıs marka vekili tarafından diğer davalı TÜRKPATENT’e müracaatta bulunulduğu, bu istem üzerine dava konusu marka başvurusunun tescili edilmediği ve geçerliliğini yitirdiği tespit edildiğinden, davacı yanın, markanın hükümsüzlüğü talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
YİDK kararının iptali istemi bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 07.09.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak YİDK kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2020/98148 sayılı marka başvurusunun koruma kapsamı altında bulunan “”25/Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35/Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile davacıya ait 2020 05115, 2020 05125, 2019 67281, 2016 54132, 2016 54134, 2015 84289, 2010 04814, 2010 04815, 2010 04816, 2008 37571, 2008 41646, 2008 55217, 2008 55218, 2008 55219, 2008 55221, 2008 55222, 2008 55225, 2008 55226, 2008 55228, 2008 55229, 2007 00802, 2007 00803, 2007 00804, 99 023514, 95 004714 sayılı markalarda yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ile belirtilen 25 ve 35.sınıftaki mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür veya benzer oldukları tespit edilmiştir. Zira bu mal ve hizmetler; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, benzer yerlerde satışa arz edilirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur.
Dava konusu 2020/98148 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; siyah zemin üzerinde beyaz çerçeveli siyah renkte “X” harfi veya çarpı işaretinin içinde beyaz renkte harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu marka başvurusu; kelime ve şekil kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markadaki “…” kelime unsurunun Türkçe’de herhangi bir karşılığı olmayan ve sözlüklerde yer almayan yaratılmış, ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; “X, X, X, X” şeklinde farklı uçları uzatılarak stilize edilmiş siyah çerçeve içinde turuncu renkteki “X” harfli markalardan, “X” şeklinde stilize edilmiş tek başına “X” harfli markalardan ve bu stilize “X” harflerinin yanı sıra .., ..” ibareli markalardan oluşmaktadır. Davacı şirketin ayrıca “X …, X …, X …, X …,….Şekil” şeklinde markaları bulunmaktadır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Markalarda müşterek olarak yer alan “X” şekil unsurlarının farklı şekilde karakterize edildiği, oluşturulma şekilleri bakımından görsel olarak benzer olmadığı düşünülmektedir. Davaya konu marka başvurusu “X” şekil unsuruna ek olarak ayırt edici “…” ibaresini de içermektedir. Marka başvurusunda “…” ibaresi daha geri planda yer almasına rağmen, “X” şekil unsurlarının farklı olması ve “…” ibaresinin markanın kapsadığı mal ve hizmetler bakımından herhangi bir tasvir edici niteliğinin bulunmaması nedeniyle davaya konu markanın bir bütün olarak davacı şirket markalarından farklılaştığı görülmektedir. Dolayısıyla davaya konu marka başvurusu; görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan davacı markalarından farklı olduğu gibi oluşturuluş ve yazılış şekli bakımından da bir bütün olarak davacı şirket markalarından farklılaşmıştır. Sonuç olarak, markaların oluşturuluş şekilleri, içerdikleri kelime ve şekil unsurları göz önüne alındığında, görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan ortalama düzeyde tüketici nezdinde bir bütün olarak yaratacağı algı ve izlenim itibariyle taraf markalarının benzer olmadığı, belirtilen nedenlerle; dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen tüm markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca benzerlik bulunmaması, SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca da evleviyetle aynı veya ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik bulunmadığı anlamına gelmektedir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın “…” markalarının, ülkemizin en bilinen ve tanınmış spor giyim markalarından biri olduğu ve davalı TÜRKPATENT nezdinde de özel korunan markalar statüsünde koruma altında olduğu görülmekle birlikte, uyuşmazlığın temelinin anılan kelime markasından kaynaklı olmadığı, davacı yanın “X” logolarından kaynaklı olduğu görülen uyuşmazlıkta, davacının bu logosunun tanınmışlığını ispatlamaya dönük yeterli delili işlem dosyasına ibraz etmediği, ayrıca karşılaştırılan markaların birbirinden farklı olduğu anlaşıldığından SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Davacı vekili, davalı şahsın kötü niyetli olduğunu dava aşamasında ileri sürmüştür. Marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen bu iddia; YİDK kararının iptali istemi açısından irdelenemez. Bu iddia; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından irdelenebilirse de, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, konusuz kalan istem bakımından davacı tarafın kötü niyet iddiası sadece yargılama giderlerinin kimin üzerinde kalacağı bakımından irdelenmiş olup, davalı şirketin kötü niyetli olarak marka tescil başvurusunda bulunduğuna ilişkin olarak dosya kapsamında delil bulunmadığından davacı yanın kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır. Bu nedenle yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar 04/03/2022 tarihli dilekçesi ile dava konusu marka başvurusunun 3.kişilere devrinin engellenmesi bakımından ihtiyati tedbir talebinde bulunmuşsa da, yukarıda ifade edildiği üzere, dava konusu marka başvurusu geri çekilip geçersiz hale geldiğinden, bu hususta ihtiyati tedbir isteminde bulunulmasında hukuki yarar bulunmadığından ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Dava konusu marka başvurusu geri çekildiğinden davacı vekilinin 04/03/2022 tarihli ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 20,00 TL vekalet harcı, 219,00 TL posta-tebligat, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.307,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … …’a verilmesine,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı … … vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2022