Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/230 E. 2022/90 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/230 Esas – 2022/90
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/230 Esas
KARAR NO : 2022/90

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının 2020/29763 başvuru numaralı “…” markasının 03. ve 05. sınıflarda ilanına davacı şirketin itiraz ettiğini, itirazların YİDK tarafından reddedildiğini, davacı şirkete ait gerekçesi seri markaların kök markası niteliğinde olan “…” markasının da özellikle 03. ve 05. sınıflar bakımından tescilli olduğunu, “…” ibareli markanın davacı şirket adına tescilli ayırt edicilik seviyesi son derece yüksek “…” ibaresini haiz sair markalarla işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibasa yol açacağını, zira markaların benzer sınıflar yönünden de tescil başvurusunda bulunulduğunu, hem sınıfsal benzerlik şartının hem de marka benzerliği şartını sağlandığını, davacının “…” kök markasını ve “…” ibaresini haiz seri markalarının tüketiciler nezdinde tanınmış olduğunu, davaya konu başvurunun davacının oluşturduğu bu haklı güven duygusundan haksız ve kötü niyetli bir şekilde yararlanmayı amaçladığını, dava konusu markaya eklenen ufak eklemelerin de “…” esas unsurunun anlamını destekleyecek ibarelerden olduğunu, markanın esaslı unsurunu pekiştirmek amacıyla eklendiğini, tüketici nezdinde ilk dikkat çekecek kısmın markanın başındaki kök unsuru olduğunu, “…” ibaresini içeren davalı markasının, markanın başında yer alan ve tüketici nezdinde öncelikli olarak dikkat çeken esaslı unsuru yönünden davacının “…”ibareli markaları ile birebir aynı olduğunu, dava konusu markanın taşıdığı anlam itibariyle “…” markasından türetilen bir slogana benzemesinin davacının “…” kök markasına istinaden yeni markalar yaratma hakkını engelleyeceğini, kök markaların benzer olmasının iltibas yaratacağını,”…” markasının tanınmış olduğunu ve tescil sınıfları dışında da korunması gerektiğini, davacının bu marka için yoğun tanıtım ve reklam faaliyetleri sürdürdüğünü, ürünün hitap ettiği kesimdeki tanınmışlık derecesi ve tüketicideki refleksinin çağrışım yönünden tanınmış olduğunu, davacının … markasının ” sinek kovucu losyon ” ürününde yüksek seviyede tanınmış olduğunu, bu marka ile üretilen ürünlerin orijinal ve pazar payının oldukça yüksek olduğunu, birçok zincir markette ve kozmetik mağazalarında satıldığını, bunun yanı sıra e-ticaret alanında da tüketici ile birçok kanalda buluştuğunu, bu ismin davacı ile özdeşleşmiş olduğunu, tüm bu gerekçelerle … sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ve başvurunun tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 22/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu başvuru ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar incelenirken bütüncül olarak değerlendirme yapılması gerektiğini, davacı markalarının orta düzeydeki tüketici tarafından başvuru konusu marka ile benzer olarak algılanması ve karıştırma ihtimalinde olmasının mümkün olmadığını, markaların anlam, şekil, fonetik ve bıraktıkları genel izlenim yönünden de benzer olmadığını, başvuru konusu marka ile itiraz konusu markanın tertip tarzı, yazım stili, ihtiva ettikleri farklı şekil, renk ve kelime unsurlarının markalar arasında karıştırma ihtimalini ortadan kaldırdığını, bütünsel algılamada ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal anlamda benzerlik taşımadığını, markalar arasında ortak unsur “…” ibaresi olsa da başvuru markasında bu sözcüğün yanına “-a” eki ve “…” sözcüğü eklenerek tamamen farklı anlam ve okunuşta bambaşka bir marka oluşturulduğunu, oluşan bu ibarenin ayırt edici nitelikte olduğunu, dava konusu markanın bir bütün olarak okunup algılanacağını ve davacı markalarıyla karıştırılacak marka algılamasının sözkonusu olmadığını, davacı markalarının tanınmış olduğu iddialarına yer verildiğini, ancak bu iddiaların YİDK’da görülen itiraz aşamasında yer verilmediğini, YİDK kararlarına karşı açılan iptal davalarında itiraz aşamasında ileri sürülmeyen itiraz gerekçeleri ve delillerin yargı aşamasında ileri sürülemeyeceğini ve mahkemece hükme esas alınamayacağını, davacının itiraz aşamasında ileri sürülmeyen ancak dava dilekçesinde yer verilen SMK m.6/5 kapsamında tanınmışlık hususunu iddia etmesinin anlamsız olduğunu, tanınmışlık iddia edilse dahi bu hükmün uygulanabilmesi için bir takım koşullar olduğunu, SMK m.6/5’te sayılan durumların ortaya çıkacağına ilişkin delillerin olmadığını, bu nedenle dava konusu başvurunun SMK m.6/5 gereği reddini gerektirecek haklı bir sebep bulunmadığını, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2020/29763 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız avantaj elde etme, itibarlarını lekeleme ya da ayırt ediciliklerini zedeleme risklerinden birini taşıyıp taşımadığı, tescili halinde davalıya ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresini 03. ve 05. sınıflarda bulunan “3.SINIF:Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç).Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 5.SINIF: İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler.İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malların tescili amacıyla 10.03.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/29763 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.03.2020 tarih ve 345 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 20.05.2020 tarihinde 2011/113606, 2009/49406, 2009/33469, 92/11238, 2011/07566, 2018/109381, 2019/91142 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 09.02.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 10.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içerisinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davaya konu 2020/29763 sayılı marka kapsamındaki 03.sınıf “Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks.” ile 05.sınıf “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları, davacının itiraza ve davaya gerekçe 2011/113606, 2009/49406, 2009/33469, 92/011238, 2011/07566, 2018/109381, 2019/91142 sayılı markaları kapsamındaki bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen emtialar ile AYNI / AYNI TÜRDÜR.
Diğer yandan dava konusu marka kapsamında yer alan “03.sınıf: Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç).” emtiaları, davacının itiraza ve davaya gerekçe markaları kapsamındaki emtialar ile BENZER /İLİŞKİLİDİR.
Dava konusu “…” ibareli marka başvurusu; “…” ve “…” şeklinde, iki kelimenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir kelime markasıdır. “…” kelimesi, Türkçe’de “savunma” anlamında gelen Fransızca köklü bir kelimedir. “…” kelimesi ise geçmek fiilinin emir kipi olarak çekilmiş halidir. Bu iki kelimenin bir araya gelmesi ile oluşan “…” kelimesinin “savunmaya …” anlamına geldiği bilinmektedir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; “…” esas unsurundan oluşmaktadır. Davacı şirket markalarındaki “7/24”, “kids”, “bitki özlü sinekkovan”, “Tm” ibarelerinin yan unsur olarak kullanıldığı, markalara ayırt edicilik katan esas unsurun “…” ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın bir bütün olarak genel görünümünün “…” ibaresinden oluştuğu, davacıya ait itiraza mesnet markaların esas unsurunun ise “…” ibaresinden oluştuğu, markalarda müşterek olarak bulunan “…” kelimesinin; Fransızca “Défense” kelimesinden Türkçe’ye geçmiş, “…” olarak da yaygın kullanım alanı bulunan ve “SAVUNMA/KORUMA/KORUNMA” gibi anlamlara gelen bir kelime olduğu, markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususunda değerlendirme yapılırken, markalarda müşterek olan unsurların, davaya konu mal veya hizmetler bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf bir unsur olup olmadığının dikkate alınması gerektiği, nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 Esas 2020/3984 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklikle dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan değerlendirmede; davaya konu 3 ve 5.sınıfta yer alan emtiaların genel olarak; temizlik, parfümeri, sağlık, bakım ve koruma, ilaç, tıbbi ve veterinerlik amaçlı muhtelif ürünler, vücut ve diş sağlığı için ürünler, hijyen ürünleri, haşere kovucu ürünler, dezenfektanlar gibi ürünlere ilişkin olduğu, bu emtiaların kullanım amacı, niteliği, ihtiyaç duyulmasının sebebi ve hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin dikkat ve bilinç düzeyi nazara alındığında; “Kirden koruma, kötü kokudan koruma, hastalıktan koruma, eskimeden ve yıpranmadan koruma, zararlı hayvan etkilerinden koruma, enfeksiyondan korunma vb.” gibi amaçlara dayalı olarak piyasada kullanıldıkları, buna göre, “SAVUNMA/KORUMA/KORUNMA” gibi anlamlara gelen “…” kelimesinin, hemen ve ilk bakışta bu emtiaları tanımlamasa bile bu emtiaların kullanım amaçlarına çağrışımda bulunması nedeniyle ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir kelime olarak kabul edilmesi gerektiği, nitekim Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2021 tarih 2020/127 Esas 2021/1129 Karar sayılı başka bir uyuşmazlıkta; “…” kelimesinin, 5.sınıfta yer alan emtialar bakımından “…” ibaresinin “KORUMA” anlamına geldiği ve ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunun belirtildiği, somut olayda davaya konu içinde ilaç emtialarının da bulunduğu 5.sınıfta yer alan bir kısım emtiaların bilinç ve dikkat seviyesi yüksek ihtisas sahibi doktor, eczacı, diş hekimi gibi kimselere hitap ettikleri, diğer bir kısım 5.sınıf emtiaların ortalama tüketici kesimine hitap ettiği, ancak bu emtiaların insan sağlığı ve hijyenine ilişkin olması nedeniyle, günlük ve sıklıkla kullanılan emtialara göre ilgili tüketici kesiminin nispeten daha dikkatli ve bilinçli olarak tüketim alışkanlığını belirleyeceği, 3.sınıfta yer alan genel olarak; temizlik, kozmetik ve bakım ürünleri olarak adlandırılabilecek ürünlerin ise makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimine hitap eden ürünler oldukları, ister dikkatli ve bilinçli tüketici kesimine hitap eden ürünler bakımından olsun, isterse makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimine hitap eden ürünler bakımından olsun, davaya konu “…” markası ile davacıya ait “…” esas unsurlu markalar arasında müşterek olarak bulunan “…” kelimesinin, davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir ibare olması nedeniyle, salt bu kelimenin markalar arasında müşterek olarak bulunmasından kaynaklı olarak ilgili tüketici kesiminin “…” markasını, davacıya ait “…” esas unsurlu markalarla bağdaştırmayacağı, davacının “…” esas unsurlu markalarını yaygın olarak davaya konu emtialar üzerinde kullandığını ispatlayarak ayırt ediciliğini güçlendirdiğini ortaya koyamadığı, dava konusu markanın bir bütün halinde “…” ibaresinden oluştuğu, yukarıda izah edildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklikle dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, buna göre, dava konusu markada “…” kelimesinin hemen yanına eklenen “…” kelimesi ile birlikte dava konusu markanın bir bütün halinde genel görünüm olarak “…” şeklinde ilgili tüketici kesimi nezdinde algılanacağı, bu bütünlüklü algı neticesinde söz konusu markanın davacıya ait “…” markalarından farklılaştığı, bu nedenle daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan gerek dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, gerekse makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayabileceği gibi, marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, aksi düşüncenin, ilgili sektörde tasviri olarak kullanım ağına sahip bir kelimenin markalar arasında müşterek olarak bulunmasından kaynaklı olarak salt o kelimeyi daha önce tescil ettiren kimse lehine o kelimenin içinde geçtiği sair unsurlu markalar üzerinde tekel hakkı tanıyacağı, böyle bir durumun serbest işleyen piyasa ekonomisini bozucu nitelikte olacağı ve haksız rekabet meydana getireceği, marka hukuku düzeninin ise haksız rekabet oluşturma amacı değil, tam aksine olası haksız rekabet ihtimallerini başlangıçta bertaraf etme amacına matuf olduğu, belirtilen mülahazalarla davaya konu “…” markası ile davacıya ait “…” esas unsurlu markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin …Karar sayılı kararı uyarınca, “…” markası ile “…” markaları arasında 5.sınıfta yer alan emtialar bakımından iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 E 2016/778 K sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekmesi karşısında bilirkişi raporunun iltibas değerlendirmesine ilişkin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.
Marka işlem dosyasında itiraz sebebi olarak ileri sürülmese de, eldeki davada davacı markalarının tanınmışlığı iddiaları ileri sürülmüştür. Bu iddialar YİDK kararının iptali istemi bakımından dikkate alınamasa da, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından tescil halinde dikkate alınması gereken hükümsüzlüğe yönelik itirazlardır. Ancak; dava konusu marka başvurusu tescil edilmemiştir. Tescil edilmeyen markanın hükümsüzlüğü istenemeyeceğinden, davacı yanın dava aşamasında ileri sürdüğü tanınmışlık iddiaları ayrıca değerlendirilmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 28,50 TL vekalet harcı, 203,50 TL posta, 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.300,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı Şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2022