Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/223 E. 2021/447 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/223 Esas
KARAR NO : 2021/447

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 02/09/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait …’in, Türkiye’de zeytin denildiğinde akla ilk gelen marka olduğu ve zeytincilik sektöründe pek çok ilke imza atan öncü bir kuruluş olduğunu, müvekkiline ait “… …” ile davalıya ait “… …” markasında ön plana çıkan unsurların neredeyse aynı olduğunu, müvekkilinin hukuki statüsünün Kooperatifler Birliği olduğunu, bu nedenle, çoğu yerde kısaca “…” olarak anılmakta olduğunu, zeytin sektöründe ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle “…” ibaresi bulunan zeytinlerin müvekkiline ait olduğunun düşünülmesinin kaçınılmaz olduğunu, davaya konu “… …” markası ile zeytin satılması halinde müvekkiline ait “… …” markası ile karıştırılmamasının olanaksız olduğunu, itiraza konu markanın, … markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ve dava konusu markanın tescili halinde, bu markaların ayırtedici niteliğini zedeleyici sonuçlara yol açacağını beyan ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı 15.06.2021 tarihli red kararının iptaline, davalıya ait … başvuru numaralı markanın 29.sınıfta tescilinin hükümsüzlüğü/iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 17/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iki aylık dava açma süresini kaçırdığının anlaşıldığını, bu hususun değerlendirilerek hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, başvuruya konu marka ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, SMK m.6/5 hükmü kapsamında tanınmış marka nedeniyle red koşullarının oluşmadığını, beyan ederek; davanın usulden reddini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen, yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.

UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı, davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava konusu … sayılı YİDK kararının davacı marka vekiline 16.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki dava dilekçesinin 02.09.2021 tarihinde harçlandırılarak davanın açıldığı tespit edilmiştir.
5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 15/C hükmüne göre; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesinin kararları Kurumun nihai kararlarıdır. Bu kararlara karşı, kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir. Söz konusu düzenlemede belirtilen iki aylık süre, hak düşürücü süredir. Hukuki niteliği itibariyle itiraz mahiyetinde olup, taraflarca ileri sürülmese bile re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; iptali istenen … sayılı YİDK kararının davacı marka vekiline 16.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, 02.09.2021 tarihinde harçlandırılarak davanın açıldığı tespit edilmiştir. Buna göre; iki aylık hak düşürücü sürenin son gününün 16.08.2021 tarihine tekabül ettiği, bu tarihin 6100 sayılı HMK m.102 hükmüne göre adli tatil gününe denk geldiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 104. maddesi “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. HMK’nın 104. maddesine göre bitmesi adli tatile rastlayan sürelerin bir hafta daha uzatılmış sayılması, sadece, adli tatilde bakılamayacak olan iş ve davalara ilişkin olup, HMK’nın tayin ettiği süreler içindir. Başka kanunların, özellikle maddi hukuka ilişkin kanunların tayin ettikleri hak düşürücü süreler ile zamanaşımı sürelerinin bitmesi adli tatile rastlarsa, bunların adli tatilin bitmesinden itibaren bir hafta daha uzatılmış sayılmasına imkân yoktur.(Bkz. Prof.Dr. Baki Kuru, “Hukuk Muhakemeleri Usulü” 6. Baskı Cilt: 5, sh. 5508 vd.) Bu durumda davacının YİDK kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren iki aylık hak düşürücü süre içerisinde söz konusu kararın iptali davasını açması gerekirdi. Hak düşürücü süre bakımından dava açma süresinin son gününün adli tatile denk gelmesi, davanın açılması bakımından davacı tarafa adli tatilin sona ermesinden itibaren bir haftalık ek süre verilmesini gerektirmez. Davacı vekilinin 2 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 02/09/2021 tarihinde söz konusu davayı açtığı anlaşıldığından hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunması nedeni ile işin esasına geçilmeksizin ön inceleme duruşmasında YİDK kararının iptali istemi bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, tescili halinde dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğünü de talep etmiştir. UYAP ortamında yapılan sorgulamada dava konusu markanın dava açılış tarihinde tescilli olmadığı, dava açıldıktan sonra 14.10.2021 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.05.2010 tarih ve 2008/9664E.-2010/4882K, 14.05.2009 tarih ve 2007/10930E.-2009/5834K. ve 28.10.2009 tarih ve 2008/6330E.-2009/11095K. sayılı kararlarında belirtildiği üzere YİDK kararının iptali ile birlikte hükümsüzlük davası açılmasına bir engelin bulunmadığı, ancak davacı tarafın ikinci talebinin, ilk talebin kabulü halinde ve yargılama sırasında davalı şirket markasının tescil edilmesi halinde kabul edilecek bir talep olup, davacının ilk istemi olan YİDK kararının iptali talebi hak düşürücü süre yönünden reddedildiğinden yargılama sırasında davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü istemi ile zamansız açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2020 tarih 2019/1736 E 2020/199 K sayılı kararı da aynı yöndedir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle bir bütün olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali istemi bakımından; hak düşürücü süre noksanlığı nedeniyle DAVANIN REDDİNE,
2-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davanın 02/09/2021 tarihinde açıldığı, … sayılı markanın dava tarihinden sonra 14/10/2021 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından, zamansız açılan bu davanın USULDEN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 78,00 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 205,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza