Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/22 E. 2022/40 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/22 Esas
KARAR NO : 2022/40
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 25/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kurye aracılığıyla perakende ürün satışı gerçekleştiren bir teknoloji platformu hizmeti sunduğunu, zamanla yarışan müşterilerine kolaylık sağlamak adına dakikalar içerisinde ihtiyaçlarını kapıya kadar getirmeyi vaat ettiğini, meyve-sebze ve diğer yiyecek/içecek ürünlerinden teknoloji ürünlerine, kişisel bakım ürünlerinden temizlik malzemelerine, ev aletlerinden evcil hayvan besinlerine kadar pek çok çeşitli ürünü müşterilerinin bulunduğu noktaya 7/24 getirme hizmetini dünyada bir ilk olarak gerçekleştirdiğini, 2015 yılından beri hizmet verdiği “…” ibareli markası ile bir yılda yüzde 400 büyüyen müvekkili şirketin herkes tarafından hızlıca tanınır hale geldiğini, yine müvekkilinin “…” ibareli tescilli markasına çeşitli eklemeler yaparak bir marka portföyü oluşturmayı amaçladığını, davalı tarafından tescili talep edilen “…” marka başvurusunun müvekkilinin tescilli “…” ve türevi markaları ile nerdeyse birebir aynı olduğunu, davaya konu marka başvurusunun beyaz arka plan üzerine siyah renkli düz yazı şeklindeki “…” ibaresinden ve “O” harflerinin tekerlek görselinden meydana getirilerek “…” ibaresinin oluşturulduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin kısaltması olarak kullanılan “…” ibaresinin ve yine … kelimesini oluşturan “O” harflerinin tekerlek ve/veya dişli çark şeklinde tasarımının tescili istenen sınıflar bakımından SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca cins/çeşit/vasıf/amaç belittiğinin aşikar olduğunu, başvuruya hiçbir ayırt edicilik katmadığını, marka içerisinde yan unsur niteliği taşıdığını, dış çeperinin çiziminde kullanılan rengin yine müvekkili şirketin … logosunda kullanılan sarı/turuncu renk ile aynı olduğunu, müvekkilinin tanınmış markasının “…” olduğunu ve diğer tescilli/başvuru aşamasında olan markalarının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, söz konusu ibarenin davalı markasında da esas unsur olarak kullanıldığını, markanın tescilinin talep olunduğu 07.sınıftaki malların, “…” ibaresinin söz konusu mallar bakımından ayırt edici nitelikte olmadığını, TÜRKPATENT nezdinde 07.sınıfta “…” ibaresiyle başlayan 603 adet marka başvurusunun bulunduğunu, markaya bir bütün olarak bakıldığında göze çarpan ilk unsurun “…” ibaresi olduğunu, diğer bütün öğelerin arka planda kaldığını, ilgi odağından uzak olduğunu, işbu davaya konu marka başvurusu ile müvekkiline ait “…” markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde bir benzerlik bulunduğunu ve buna bağlı olarak karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkacağının kabul edilmesi gerektiğini, davalı başvurusunun ortalama tüketiciler tarafından, müvekkili markalarının bir serisi gibi algılanacağını, dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, markasının tescil edilmesi halinde, müvekkilinin piyasada yıllarca emek sarf ederek meydana getirtiği ün ve tüketicilerde oluşturduğu kalite imajının da sarsılacağını, maddi manevi zarara uğrayacağını iddia ederek; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19.11.2020 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 10/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimalinin mevcut olmadığını, SMK 6/5 hükmü kapsamında ret koşullarının oluşmadığını, davacı yanın “…” ibareli markasına ilişkin tanınmışlık iddiasının peşinen başvurunun reddi sonucunu doğurmayacağını, itiraz gerekçesi markanın tanınmışlığı iddiasının, markaların benzer olmaması nedeniyle yerinde olmadığını, davacı yanın kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve YİDK itiraz sürecinde itiraz dilekçelerinin eklerinde iddiasını ispatlar herhangi bir delil sunulmadığını, bu yönde bir olgunun da bulunmadığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 08/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1950 yılında kurulduğunu, İzmir-Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde ve Meksika-Monterrey Industrial Park C.De Flores’de faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin endüstriyel sektörlerde faaliyet gösteren ve kendi ürün gruplarında sektörlerinde lider olan … firmaları için otomotiv parçalarının yanı sıra, hava ve iklimlendirme kompresör aksam ve parçaları, hidrolik ünite kontrol sistemi parçaları, doğal gazla çalışan motorlar için yakıt sistemi parçaları ürettiğini, 2011 tarihinde ise Ar-Ge Merkezi belgesini almaya hak kazandığını, müvekkilinin 70 yılı aşkın süredir sektörde faaliyet gösteren Türkiye’de ihracatçı firmalar arasında 376. sırada olduğunu, Ar-Ge Merkezinde geliştirilen ileri teknoloji içeren projeleri için yeterli tanıtım kanallarına erişiminin bulunduğunu ve davacı yan gibi mobil aplikasyon temelli bir dağıtım ağının markasına saklanarak tanınırlık sağlamasına ihtiyacının bulunmadığını, müvekkilinin “… “ ibaresini içeren bir marka başvurusu yapmadığını, dolayısıyla davacı yanın markasının bilinirliğinden istifade etmeye çalıştığı iddia edilmiş ise de bu iddianın zorlamadan ibaret olduğunu, müvekkili marka başvurusunun, müvekkili şirketin Ar-Ge Merkezinde yürütülen projelerden birinin çıktısı olmakla birlikte esas olarak endüstriyel sektörlerde kullanılan bir taşıyıcı sistem ürünü olduğunu, ürünün “parça sayımları sırasında harcanan iş zamanının azaltılması, personele bağlı sayım hatalarının ortadan kaldırılması ve sayım verilerinin bilgisayar ortamına girişi sırasında hatalı giriş kontrolünün sağlanması” amacıyla geliştirilmiş, paletlerin üzerindeki kutunun/kasanın içerdiği parça adetini ağırlık ölçümü yaparak belirleyebilen ve barkod okuma yöntemi ile ürünlerin veri tabanı kaydının yapılmasını, miktarlarının belirlenmesini ve muhasebe sistemine aktarılmasını sağlayan, ergonomik ve dar alanlarda farklı palet tipleri taşıyabilen programlanabilirçizgi izleyen … ve robotik (kullanılması ve yönlendirilmesi için personel gerektirmeyen) nitelikli taşıyıcı aracı olduğunu, ham madde, yarı mamul ya da mamul malların fabrikalar ve depolar gibi tesislerin içinde kısa mesafelerde bir yerden bir yere getirilmesi veya götürülmesi, bu nakil işlemi esnasında malların sayımının ve takibinin kolaylaştırılması maksadına hizmet ettiğini, müvekkili şirket tarafından geliştirilen ürün için marka başvurusunda kullanılan “…” ibaresinin, ürünü tüm özellikleri ile tanımlayan bir ifade olduğunu, davacının “…” markası arasında hiçbir sektörel ve operasyonel bağlantı bulunmadığını, müvekkili marka başvurusunun bir bütün olduğunu, davacı yanın bu bütünün içinde yer alan sadece “…” ibaresini alarak dava açtığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını ve herkesin kullanımına açık olduğunu, faaliyet konusu olan ürün ve hizmetleri gösterecek şekilde yani bildirici olarak kullanılmasının mümkün olduğunu, Türkçe’de yerleşik bir ifadenin marka olarak tescil edilmiş olması dolayısıyla “…” markasının hükümsüzlüğünün dahi ileri sürülebileceğini ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/107363 “ŞEKİL+… …” nolu marka tescil başvurusunun davacıya ait “…” ibareli markalar ile iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “ŞEKİL+… …” ibaresinin “07.sınıf: (07/01) Ahşap, metal, cam ve plastik malzemelerin ve madenlerin işlenmesi, bunlara şekil verilmesi için makineler, takım tezgahları ve bu amaçla kullanılan endüstriyel robotlar, üç boyutlu yazıcılar. (07/02) İş makineleri: dozerler, kepçeler, ekskavatörler, yol yapım ve kaplama makinaları, sondaj makinaları, kaya delme makinaları, süpürme makinaları ve aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. (07/03) Kaldırma, taşıma ve iletme makineleri: asansörler, yürüyen merdivenler, vinçler, aynı işleve sahip robotik mekanizmalar. (07/04) Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar, içecek yapım ve işleme makineleri. (07/05) Kara taşıtları için olanlar hariç motorlar, elektrikli motorlar, bunların parçaları ve tertibatları: hidrolik, pnömatik kontroller, kara taşıtları için olanlar hariç frenler, balatalar, krank milleri, dişliler, silindirler, pistonlar, türbinler, filtreler; kara taşıtlarında kullanılan ve bu sınıfta yer alan parçalar: taşıtlar için yağ, yakıt ve hava filtreleri, egzozlar, egzoz manifoldları, silindirler, silindir başları, pistonlar, karbüratörler, yakıt dönüşüm cihazları, enjektörler, yakıt tasarruf cihazları, pompalar, valfler, marşlar, dinamolar, bujiler (07/06) Rulmanlar, bilyalı veya masuralı yataklar. (07/07) Lastik sökme ve takma makineleri. (07/08) Alternatörler, jeneratörler, elektrik jeneratörleri, güneş enerjisi ile çalışan jeneratörler. (07/09) Boya makineleri, … boya püskürtme tabancaları, elektrikli, hidrolik ve pnömatik zımbalama makineleri ve tabancaları, elektrikli yapıştırıcı tabancalar, basınçlı hava veya sıvı püskürtücü makineler için tabancalar, elektrikli el matkapları, motorlu el testereleri, dekupaj makineleri, spiral makineler, basınçlı hava üreticiler, kompresörler, araç yıkama makineleri ve yukarıda sayılan makine ve araçlarla aynı işleve sahip robotlar. (07/10) Elektrikli ve gazlı kaynak makineleri, elektrikli ark kaynak cihazları, elektrikli lehim cihazları, elektrikli ark kesme cihazları, elektrikli kaynak makine elektrotları ve bunlarla aynı işleve sahip robotlar. (07/11) Matbaa makineleri. (07/12) Ambalajlama makineleri, doldurma-tapalama ve kapatma makineleri, etiketleme makineleri, tasnifleme makineleri ve yukarıda sayılan makinelerle aynı işleve sahip robotlar ve robotik mekanizmalar (elektrikli plastik kapama/mühürleme cihazları [paketleme] dahil). (07/13) Tekstil makineleri, dikiş makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip endüstriyel robotlar. (07/14) Makine veya motor parçası olmayan pompalar (akaryakıt dolum ve dağıtım pompaları ve bunların tabancaları dahil). (07/15) Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler; yıkama makineleri (çamaşır/bulaşık yıkama makineleri, ısıtmalı olmayan santrifüjlü çamaşır kurutma makineleri dahil); zemin, halı veya döşeme temizleme amaçlı elektrikli makineler, elektrikli süpürgeler ve bunların parçaları. (07/16) … satış makineleri. (07/17) Galvanizle kaplama ve elektroliz (akımla kaplama) makineleri. (07/18) Elektrikli açma kapama mekanizmaları. (07/19) Makine ve motorlar için silindir contaları.” emtiaları bakımından tescili amacıyla 01.11.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/107363 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.11.2019 tarih ve 336 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 13.01.2020 tarihli yayıma itiraz dilekçesi ile 2015 28811, 2018 42383, 2017 47052, 2018 55945, 2019/02580, 2019/25166, 2019/32554, 2019 47872, 2019 47895, 2019 47912, 2019 47949, 2019 55897, 2019 56547, 2019/99358 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK 6/1, 6/5, 6/6, 6/9 hükümlerine göre itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazın reddine karar verildiği, davacının 01.06.2020 tarihinde aynı gerekçelerle yayına yeniden itiraz ettiği, davalı şirketin 18.06.2020 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19.11.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 23.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, … olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka kapsamında yer alan 7.sınıftaki emtialar ile davacıya ait itiraza mesnet 2015/28811 sayılı marka kapsamında yer alan 7.sınıftaki emtialar, AYNI/AYNI TÜR’dür. Ayrıca davacıya ait 2015/28811, 2018/42383, 2017/47052, 2018/55945, 2019/25166, 2019/47872, 2019/47895, 2019/47912, 2019/47949, 2019/55897, 2019/56547 ve 2019/99358 sayılı markaların kapsamında 35.sınıfta yer alan 7.sınıftaki emtiaların mağazacılığı hizmetleri ile dava konusu marka kapsamında yer alan 7.sınıftaki mallar, BENZER’dir. Zira; bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın satışı/pazarlanması/mağazacılığıdır. Bu nedenle söz konusu mal ve hizmetler arasında birbirini tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır.
Dava konusu marka incelendiğinde; sarı kare çerçeve içinde bulunan, çapraz konumlu siyah kenarlı ikinci çerçevenin ortasına siyah rente büyük ve koyu şekilde yazılmış, “O” harfleri çark veya tekerlek şeklinde karakterize edilmiş “…” kelimesi ile bunun altında yer alan daha küçük boyuttaki “…” ibaresinden oluşmaktadır. Ancak “…” ibaresi alta izdüşümü olacak şekilde yazılarak ayrıca vurgulanmıştır. Markada yer alan “…” kelimesi “…” ve “otomobil” kelimelerinin yaygın kısaltması olup, markanın kapsadığı 07. sınıftaki mallar bakımından herkesin kulanımına açık bir ibaredir. Bu bağlamda markasal ayırt ediciliği yoktur. Dolayısıyla marka bütünü içinde vurgu ve ayırt edicilik … ibaresine yüklenmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet 2015/28811 sayılı davacı markası “…” şeklindedir. Davacının itiraza mesnet gösterdiği diğer markaları ise bu marka işaretinin “bi mutluluk, yemek, market, xxl, xl, l, s, gani, büyük, hızı” gibi ek ibareler ile türetilmiş halidir. … seri markaları, mor zemin üstüne sarı renkte ve/veya tam tersi şekilde küçük harflerle bold şekilde yazılmış … kelimesi ile buna eklenmiş tali ibarelerden ibarettir. Sadece “GİDESİN YOKSA …’İN VAR” markası düz şekilde yazılmıştır. … kelimesi davacının 2017/47052 sayılı markası hariç, tüm itiraz markalarının ayırt edici esaslı unsurudur. Her iki tarafın markalarında ortak unsur olarak bulunan … kelimesi, “GETİRMEK” fiilinin mastarsız hali olup bir emir kipidir. TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “getirmek”; “1- Gelmesini sağlamak. 2- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. 3- Erişmek veya eriştiğini sanmak. 4- İleri sürmek. 5- Sebep olmak, ortaya çıkarmak. 6- İletmek, bildirmek. 7- Sağlamak. 8- Bir makama atamak veya seçmek.” anlamlarını haizdir. Bu bağlamda 07. Sınıftaki çekişme konusu “taşıma ve iletme makineleri” bakımından … kelimesinin telmih edici bir etkisi bulunmakla birlikte, bu emtialarda yaygın kullanımı olan ve ayırt ediciliği bulunmayan marka işareti değildir. Bu kapsamda … markası çekişmeli mallar yönünden, davalı savunmasının aksine ayırt ediciliği haiz bir marka işaretidir. Zira … kelimesinin bu malların doğasına ilişkin doğrudan bir anlamı yoktur. Oysaki “taşımacılık” gibi bir hizmet açısından elbetteki bu ibare zayıf bir marka işareti olacaktır.
Davacı TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarında;….com” markasına ilişkin kararını,
• Tanıtım çalışmaları kapsamında birlikte çalışılan firmaların listesini,
• “…” ibaresinin uzun süreli kullanımını kanıtlayacak şekilde 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 senelerine ait www.eksisöozluk.com kullanıcılarının yorumlarını içeren internet sayfalarının görsellerini (Sunulan yorumlar incelendiğinde; 1. Sayfadaki ilk yorumun 25.07.2015 tarihli, 36. Sayfadaki son yorumun ise 11.09.2019 tarihli olduğu görülmüştür.),
• … mobil uygulamasına ve faaliyetlerine ilişkin bila tarihli görselleri,
• … ibareli marka tescillerine ilişkin listeyi delil olarak sunmuştur.
Söz konusu deliller incelenmekle; davacının … markasının dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 2019 yılı itibariyle ulusal basına dahi haber olacak şekilde yoğun ve yaygın şekilde bir e-ticaret mobil uygulaması markası olarak kullanıldığı ve tüketicilerce bilinir hale geldiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosya kapsamında markanın satış rakamlarını, piyasa payını, ilgili tüketici kesimi nezdindeki bilinirliğini tevsik eden faturalar, piyasa araştırma sonuçları ya da tüketici anketleri vb. gibi veriler bulunmamaktaysa da; dosya kapsamındaki haberlerin içeriği, ilgili yayınların tüketici kitlesinin yaygınlığı ve sosyal medyadaki kullanıcı yorumlarının çokluğu dikkate alındığında, davacının … markasının online mağazacılık hizmetleri bakımından tanınmışlık düzeyine erişmiş bir marka olduğu sonucuna varılmıştır.
Tanınmışlığın ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine etkisi bulunduğu hususu da dikkate alındığında;
Dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait 2015/28811 sayılı marka arasında;
Görsel olarak; ortak … kelimesinin her iki markada ön plana çıkartılmasından ve sarı renk kullanımından kaynaklı, düşük düzeyli de olsa kısmi görsel benzerlik vardır.
İşitsel olarak; … kelimesinin aynen telaffuzundan kaynaklı işitsel benzerlik mevcuttur.
Kavramsal olarak; davacının … markası ile …-… ikilemesini içeren ve “…” emir kipinin yanı sıra “Taşımak, ulaştırmak” anlamındaki “…” emir kipini içeren “getirilen şeyin geri götürülmesi” anlamına gelen davalı markası arasında anlamsal benzerlik olduğu, her iki markada da … kelimesinin anlam kaybına uğramadan, vurgulu şekilde kullanılmış olmasının bu benzerliği arttırdığı değerlendirilmektedir.
Dava konusu marka kapsamındaki emtialar ile davacıya ait 2015/28811 sayılı marka kapsamındaki emtialar arasında ayniyet düzeyinde benzerlik bulunması, her iki markada da “…” ibaresinin markaların esaslı unsurlarını oluşturması, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” kelimesinin davaya konu emtialar bakımından ayırt ediciliğinin bulunmaması gibi olgular nazara alındığında, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait 2015/28811 sayılı marka arasında, davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Somut olayda davalı markasının kapsadığı 07. Sınıftaki mallar, davacının online satış faaliyetleri ve tanınmış olduğu e-ticaret sektörü ile dolaylı da olsa benzer ve ilişkili olup; davalının markasını söz konusu mallarda tescil ettirmesi durumunda, davacının tanınmış markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğması kuvvetle muhtemeldir.
Bilindiği üzere, markanın itibarından haksız yararlanmadan bahsedilebilmesi için, her şeyden önce imaj transferinin gerçekleşmesi gerekir. İmaj transferi, tanınmış markanın özdeş veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması suretiyle, tüketicinin markanın imajı ile ilgili olumlu düşüncelerinin, ikinci markanın kullanılacağı ürünlere aktarılması ve bu suretle satışların arttırılması stratejisidir. Tanınmış markanın tüketici zihninde oluşan olumlu çağrışımlar, bu markanın özdeşi veya benzerinin kullanılması suretiyle sonradan oluşturulmuş markanın ilgili olduğu ürünlere aktarılabilir olmalı ki, tanınmış markanın itibarının istismarından söz edilebilsin. Ancak bu tür durumlarda tanınmış markaya ait imaj, istismar eden tarafından ekonomik açıdan kendi lehine haksız yere değerlendirilmiş ve ekonomik menfaat sağlanmış olur. Dava konusu olayda imaj transferi şartının gerçekleşmesi ilişkili hizmetler bakımından mümkündür. Tüketiciler “mağazacılık hizmetleri” üzerinde bilip tanıdıkları “…” markasının benzeri olan “Şekil+… …” markasını 07. Sınıftaki mallar üzerinde gördüklerinde, taraf markalarını büyük olasılıkla ilişkilendirecekler ve tanınmış “…” markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakledeceklerdir. Zira markalar arasında bu şekilde imaj transferine uygun düzeyde benzerlik vardır. Bu koşullarda, davalı markasının tanınmışlığının 07. Sınıftaki mallar bakımından SMK m. 6/5 anlamında haksız yarar sağlanmasına, imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açabileceği sonucuna varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet … markasının iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, davacı markasının … markasının tanınmış olmasının da davalı şirketin kötü niyetli olarak dava konusu marka tescil başvurusunda bulunduğu anlamına gelmeyeceği, davalı şirketin engelleme, spetülasyon, tuzak, şantaj vb ticari dürüstlük kurallarına aykırı amaçlarla tescil başvurusunda bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, dolayısıyla davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1 ve m.6/5 hükümleri uyarınca, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 25,50 TL vekalet harcı, 265,00 TL posta-tebligat, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.159,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
02/02/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza