Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/200 E. 2021/444 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/200 Esas – 2021/444
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/200 Esas
KARAR NO : 2021/444

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Men’i İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/08/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Men’i İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/08/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … …’in Alman vatandaşı olduğunu, Alman Hükümeti Stuttgart Noterliği tarafından hazırlanan 18.11.2020 tarih ve 4146/2020 yevmiye no ve 7.12.2020 tarihinde Berlin Başkonsolosluğu tarafından onaylanan belge ile mimar …’ın yasal mirasçısı olduğunu, hayattaki diğer tüm mirasçılardan da vekaletname alındığını, bu nedenle davacının, … Mah. projesinin mimarı …’ın yasal mirasçısı olduğunu, …’ın 6 Aralık 1877 ile 20 Aralık 1956 yılları arasında yaşadığını, 1940’larda İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın destekçileri ve yönlendiricileri arasında yer alan bir mimar olduğunu, …’ın, Türkiye’nin ilk Toplu Konut Projesi olan … Mahallesi’ni tasarladığını, … Mahallesi’nin 29/10/1944 yılında yapımına başlandığını ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Goethe Enstitüsü Ankara tarafından yayımlanan “….” isimli kitapta bu durumun ifade edildiğini, son 7 yıldır … Mahallesi’nin sistematik olarak yıkım tehdidi altında kaldığını ve dönüştürülmek istendiğini, dönüştürülmek istenen …’ın, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14/04/1997 tarih ve A-1610, 08/06/1979 gün ve A-1674 Ankara … ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 02/03/2993 tarih ve 2877 sayılı kararları ile “kentsel sit” olarak belirlendiğini, anılan tüm idari işlemlerin, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile vatandaşlar tarafından dava konusu edildiğini ancak inşai faaliyetlerin durmadığını, … Mahallesi’nin özgün değerleri ve kültürel birikimi ile korunmasına yönelik hukuksal süreçler devam ederken kurul kararı ile kentsel tasarım ve peyzaj uygulama projelerinin onaylandığını ve Çankaya Belediyesi’nce ruhsatlar düzenlendiğini, … Mahallesi’nin özgün değerlerini, kültürel birikiminin, yaşam kültürünün ve anı değerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, 31/08/2020 tarihinde yapılan sözleşme ile davalı … Restorasyon Taah. ve Tic. A.Ş.’nin saha çalışmalarına başladığını, davalı eylemlerinin FSEK m.16/1 hükmüne aykırı olduğunu, … Mahallesi’nin korunması gerekli taşınmaz … varlıkları ile doğal varlıklarının, daha fazla mağduriyetine sebep olmaması için davalıların savunması alınmadan dosya kapsamında değerlendirme yapılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davanın nihayetinde ise; tecavüzün meni ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı T.C. … Ve … Bakanlığı vekili 06/09/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; İş bu davada Bakanlıklarına davalı mevkiinde husumet yöneltilmesinin hukuki mesnedi bulunmadığından öncelikle husumet itirazlarının kabulü ile davanın Bakanlıkları açısından husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, alana ilişkin hazırlanan 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı’nın Ankara 1 numaralı … Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26/12/2019 tarih 7161 sayılı kararı ile uygun bulunup Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 21/02/2020 gün 46074 E sayılı yazısı ile anılan planların askı süresinin tamamlandığı ve onaylandığının Kurul Müdürlüğü’ne bildirildiğini, yürürlükteki koruma amaçlı imar planı doğrultusunda Kurulun alandaki tescilli yapıların korunması ve yaşatılmasını sağlamak amacıyla hazırlanan restorasyon projelerini kurul kararları ile uygun bulmasının 2863 sayılı yasa ve ilgili mevzuata aykırı bir yanının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 07/09/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu yapılar eser olarak değerlendirilirse 4626 sayılı Memur Meskenleri İnşaası Hakkında Kanun ve 5846 sayılı Kanun gereğince mimar …’ın proje üzerinde eser sahibi olmadığının ortada olduğunu, …’ın eser sahibi olduğu kanaatine varılırsa, davacının …’ın mirasçısı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, Mimar …’ın davaya konu yapılar üzerinde eser sahibi olarak nitelenebileceğinin kabulü halinde; müellifin manevi haklarını kullanış tarzını tespit edip etmediği, herhangi birine bırakıp bırakmadığı, ölümünden sonra kullanılmak üzere hak sahibi olan vasiyeti tenfiz memurunun tayin edilip edilmediğinin taraflarınca bilinmediğini, dava dilekçesi ekinde davacının vefat eden eşinin dedesinin mimar … olduğu belirtildiğinden davacı …in 5846 sayılı Kanunun saydığı kişiler arasında olmadığının açık olduğunu, davacı ….’in bu davayı açmasında menfaatinin bulunmadığını beyan ederek; ihtiyati tedbir talebinin reddi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Restorasyon Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 15/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanca, davacının mimar …’ın mirasçısı olduğuna ilişkin hiçbir delil sunulmadığını, aktif dava ehliyeti bulunmayan davacının davasının usulden reddi gerektiğini, restorasyon projesi kapsamında eserin bütünlüğünü bozan, eser sahibinin şeref ve itibarına zarar veren, manevi hak ihlali doğuracak değişiklikler bulunmadığını, ihtiyaç nedeniyle gerçekleştirilen, keyfiyetten uzak restorasyon projesinin manevi hak ihlaline sebebiyet verdiği iddiasının kabul edilemez olduğunu, proje kapsamında gerçekleştirilen restorasyon işlemleri … varlıklarını koruma bölge kurulu kararları kapsamında gerçekleştirildiğinden manevi hak ihlali bulunduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu beyan ederek; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 Sayılı Kanunun 69. Maddesinden Kaynaklı Manevi Hak İhlali Nedeni İle Tecavüzün Men’i istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı … ve … Bakanlığı’nın pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davaya konu … Mahallesi’ndeki yapıların eser vasfının bulunup bulunmadığı, dava dışı mütevafaa …’ın dava konusu yapılar üzerinde eser sahipliğinden kaynaklı manevi hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davalı eylemlerinin davacının varisi olduğu ….’ın eser sahipliğinden kaynaklı eserin değişikliğini men hakkını ihlal mahiyetinde olup olmadığı, buna bağlı olarak; tecavüzün men’i isteminin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşıldığından tahkikat aşamasına geçilmeksizin yargılama sonuçlandırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, celp edilen evrak ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı yan, dava dışı …’ın, davaya konu yapıların mimarı olduğunu, davacının, …’ın yasal mirasçısı olduğunu, davalıların, …’a ait eser sahipliğinden kaynaklı “eserde değişiklik yapılmasını menetmek” manevi hakkını ihlal eden eylemlerde bulunduklarını beyan ederek, tecavüzün men’i isteminde bulunmuştur.
Davacı vekilinin 27/09/2021 tarihli replik dilekçesi ekinde yer alan veraset belgeleri incelendiğinde; …’ın 20 Aralık 1956 tarihinde vefat ettiği, davacı … ‘in, …’ın torunu olan ….in eşi olduğu, bu vasıfla …’ın yasal mirasçısı olduğu tespit edilmiştir.
5846 sayılı FSEK m.19 hükmüne göre; Eser sahibi 14 ve 15 inci maddelerin birinci fıkralariyle kendisine tanınan salahiyetlerin kullanılış tarzlarını tesbit etmemişse yahut bu hususu her hangi bir kimseye bırakmamışsa bu salahiyetlerin ölümünden sonra kullanılması, vasiyeti tenfiz memuruna; bu tayin edilmemişse sırasiyle sağ kalan eşi ile çocuklarına ve mansup mirasçılarına, ana – babasına, kardeşlerine aittir.
Eser sahibinin ölümünden sonra yukarıdaki fıkrada sayılan kimseler eser sahibine 14, 15 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl kendi namlarına kullanabilirler.
Eser sahibi veya birinci ve ikinci fıkralara göre salahiyetli olanlar, salahiyetlerini kullanmazlarsa; eser sahibinden veya halefinden mali bir hak iktisap eden kimse meşru bir menfaati bulunduğunu ispat şartiyle, eser sahibine 14, 15 ve 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında tanınan hakları kendi namına kullanabilir.
Salahiyetli kimseler birden fazla olup müdahale hususunda birleşemezlerse; mahkeme, eser sahibinin muhtemel arzusuna en uygun bir şekilde basit yargılama usulü ile ihtilafı halleder.
18 inci madde ile yukarıdaki fıkralarda sayılan salahiyetli kimselerden hiçbiri bulunmaz veya bulunup da salahiyetlerini kullanmazlarsa yahut ikinci fıkrada belirlenen süreler bitmişse, eser memleketin kültürü bakımından önemli görüldüğü takdirde, … ve … Bakanlığı 14, 15, 16 ncı maddelerin üçüncü fıkralarında eser sahibine tanınan hakları kendi namına kullanabilir.
Belirtilen kanun hükmü uyarınca, Kanun Koyucu’nun vefat eden eser sahibinin, hangi manevi haklarının hangi kişiler tarafından ne kadar süreyle korunabileceklerine ilişkin olarak, bu hakları kullanma yetkisine sahip kimseleri sıralı olarak belirttiği, bu nedenle yasal mirasçıların tamamının FSEK m.19’da sayılan kimseleri kapsadığının otomatik olarak söylenemeyeceği, zira FSEK m.19 hükmü düzenlemesinin; yasal mirasçıların manevi hakları kullanma salahiyetini değil, yakınların manevi hakları kullanma salahiyetini düzenlediği, eldeki davada, davacı yanın FSEK m.16/1 hükmünden kaynaklı müteveffa …’ın manevi hakkının ihlal edildiğini belirterek tecavüzün men’i isteminde bulunduğu, söz konusu manevi hakkın tanıdığı salahiyeti kullanma yetkisinin FSEK m.19 hükmü uyarınca, eser sahibi olduğu iddia edilen …’ın torununun eşi olarak davacı … ….e ait olmadığı, dolayısıyla FSEK m.19 hükmü uyarınca davacının eldeki davayı açmasında aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığından bu sebeple davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Aktif husumet noksanlığı nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 473,60 TL posta, tebligat ve dosya masrafı olmak üzere toplam 600,70 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Restorasyon Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Restorasyon Taahhüt ve Ticaret Anonim Şirketi ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekili, Davalı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekili, Davalı … ve … Bakanlığı vekili, Davalı … Şirketi Vekili ve Fer’i Müdahil Vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2021