Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/197 E. 2022/87 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/197 Esas – 2022/87
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/197 Esas
KARAR NO : 2022/87
DAVA : 5846 sayılı Kanundan Kaynaklanan Tecavüzün Ref’i
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan 5846 sayılı Kanundan Kaynaklanan Tecavüzün Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 09/08/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava konusu “…” isimli TV programının 2015 yılından bu yana davacı tarafından yayınlandığını, “…” isimli programın davacı tarafından 2015 yılında on yıl süreyle marka olarak tescil ettirildiğini, programın sunucusunun davacının sigortalı çalışanı olduğunu, söz konusu programın müvekkiline ait … TV’de 2015 yılından bu yana yayınlandığını ve programa ait maddi ve manevi tüm hakların müvekkilinde olduğunu, söz konusu programın 04/08/2021 ve 05/08/2021 tarihlerinde haksız ve hukuka aykırı şekilde … TV isimli programın gündüz kuşağında yayınlandığını, davalı ile davacı arasında söz konusu eseri yayınlanması için bir sözleşme bulunmadığını, programın umuma iletim hakkının müvekkilinde olduğunu beyan ederek, davalı tarafından gerçekleştirilen ve devam eden tecavüzün ref edilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5846 Sayılı Kanundan Kaynaklı Tecavüzün Ref’i istemine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait olduğu iddia edilen “…” isimli TV programını, davacının izni olmaksızın, kendisine ait TV ve Youtube kanalında yayınlayıp yayınlamadığı, buna bağlı olarak; davalı eylemlerinin, davacıya ait olduğu iddia edilen eser sahipliğinden kaynaklı mali hakları ihlal veya HMK m.33 hükmü uyarınca re’sen uygulanması gereken FSEK m.80/1-C hükmünde yer alan radyo-televizyon kuruluşunun gerçekleştirdiği yayımı üzerinde diğer kuruluşların iletimine izin verme veya yasaklama hakkını ihlal mahiyetinde olup olmadığı, bunlara bağlı olarak; davalıya isnat edilen tecavüz eylemlerinin REF edilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/158053 Soruşturma sayılı dosyası, RTÜK kayıtları celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, marka tescil belgesi, celp edilen RTÜK kayıtları, maddi vakıalar barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava konusu “…” isimli TV programıdır. Televizyon programları, hususiyet şartını taşımaları durumunda 5846 sayılı FSEK m.5’te düzenlenen sinema eserlerine benzer bir eser olarak değerlendirilmektedir. (Yargıtay 11.HD, 03.11.2008 T, 2008/5996 E, 2008/12126 K; Yargıtay 11. HD, 18.10.2007 T, 2006/9707 E, 2007/13046 K)
Dava konusu TV programı; astroloji, sağlık, yemek gibi konuların işlendiği bir gündüz kuşağı programıdır. Söz konusu programda, davetli konuklar günün konusu hakkında konuşmakta ve sunucu ve izleyicilerin sorularını cevaplamaktadır. Programın konukları günlük olarak değişse de konuları ve içerikleri önceki bölümlerle benzerlik göstermektedir. İş bu tarz “formatlar” adı geçen televizyon kanalına özgü ve özgün olmayıp herkesçe bilinen, kullanılan unsurlar taşımakta ve gerek ülkemizde, gerekse dünyada uzun yıllardır kullanılan nitelikte bir formattır. Dava konusu program izlendiğinde, yayının niteliği ve türü gereği programın kurgusu, içerik ve sunuş yönünden hususiyetin yansıtılma olanağının olduğu, ancak dava konusu programın, içeriğin detaylandırılmasıyla oluşan mizansen, programın kurgusu, içerik ve sunuş bakımından hususiyet unsurunun bulunmadığı kanaatine varıldığından davacıya ait programın 5846 sayılı Kanun bağlamında eser niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.
Ancak; her ne kadar dava konusu programın eser niteliği olmadığı kanaatine varılmış olsa da söz konusu programın bir radyo-TV kuruluşunun gerçekleştirdiği yayın mahiyetinde olduğu kanaatine varılmıştır.
FSEK m.80 hükmüne göre, radyo televizyon kuruluşları gerçekleştirdikleri yayınlar üzerinde bağlantılı hak sahibidir. Radyo televizyon kuruluşlarının gerçekleştirdikleri yayınlar üzerinde bağlantılı hak sahibi olabilmesi için yayın konusunun “eser” veya “eser icrası” olması zorunlu olmadığı gibi bu programların hususiyet taşıması ve özgün olması da gerekmez. Komşu hak sahipliğinin doğması için programın yayının gerçekleşmesi yeterlidir. (Bkz; Aynı yönde Yargıtay 11.HD 2006/7878 E., 2007/10380 K. Sayılı 06.07.2007 tarihli kararı)
Radyo-televizyon kuruluşları gerçekleştirdikleri yayının konusu olan programı bazı kişileri istihdam ederek meydana getirebileceği gibi bu programların başka kişi ve kuruluşlar tarafından oluşturulması da mümkündür. Eser niteliğinde olmayan programın radyo tv kuruluşunun çalışanı tarafından yapılmaması durumunda (programın çalışanlar tarafından yapılması durumunda bu sonuç, hizmet sözleşmesinin sonucu olacağı için ayrıca izin alınmasına gerek bulunmamaktadır.) yayından evvel ilgili hak sahibinden izin alınması gerekmektedir. Bu kapsamda somut olayda yapılan incelemede; davacı ile dava konusu TV programının sunucusu Nur VİRAL arasında belirli süreli iş sözleşmesi akdedildiği anlaşıldığından, dava konusu TV programı üzerinde davacının TV kuruluşu olarak bağlantılı hak sahipliği sıfatı bulunmaktadır.
Davalı tarafından yayınlanan içerikler incelendiğinde; bu içeriklerin, davacıya ait olan TV program içeriklerinin birebir aynısı olduğu ve davalının, davacıya ait yayını birebir kullandığı tespit edilmiştir.
Şöyle ki; davalı, dava konusu programın bölümlerinden birinin seçilmiş “bir kesitini” RTÜK’ten gelen CD’de kaydı olduğu üzere 04-05-06-09-10/08/2021 tarihlerinde (her seferinde aynı kesiti yayınlayarak) aynen … TV isimli programın gündüz kuşağında yayınlamıştır.
Davacı tarafın delilleri arasında yer alan CD’deki … TV’nin yayın kaydında Rec0022 isimli/numaralı kaydın 04.08.2021 18.59 ve Rec0023 isimli/numaralı kaydın 04.08.2021 19.50’de kayıt alındığı görülmektedir.
5846 sayılı FSEK m.80/1-C hükmüne göre; Radyo-televizyon kuruluşları, gerçekleştirdikleri yayınlar üzerinde; yayınlarının tespit edilmesine, diğer yayın kuruluşlarınca eş zamanlı iletimine, gecikmeli iletimine, yeniden iletimine, uydu veya kablo ile dağıtımına izin verme veya yasaklama, özel kullanımlar hariç olmak üzere, yayınlarının herhangi bir teknik veya yöntemle, doğrudan veya dolaylı bir şekilde çoğaltılmasına ve dağıtımına izin verme veya yasaklama, yayınlarının umuma açık mahallerde iletiminin sağlanmasına izin verme veya yasaklama, hususlarında mühnasıran hak sahibidirler.
FSEK m.80 son fıkra uyarınca; Eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı haklara sahip olanlar da eser sahipleri gibi tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat haklarından faydalanırlar.
Somut olayda; davalı yanın, davacının iznini almaksızın dava konusu “…” isimli TV programını yayınlaması eyleminin, davacının bağlantılı hak sahipliğine tecavüz oluşturduğu tespit edildiğinden; davanın kabulü ile; davalının, davacıya ait “…” isimli TV programını yayınlayarak oluşturduğu tecavüz eylemlerinin ref’ine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; Davalının, davacıya ait “…” isimli TV programını yayınlayarak oluşturduğu tecavüz eylemlerinin REF’İNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı’ya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 67,20 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.694,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/03/2022