Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/193 E. 2021/448 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/193 Esas
KARAR NO : 2021/448
DAVA : Asli Talep: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
Fer’i Talep: Markanın İptali
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Asli Talep: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) / Fer’i Talep: Markanın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 03/08/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı …’nın Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuru yaparak “…” markasının tescilini talep ettiğini, kurumca da “…” ibaresini … başvuru ve tescil numarası ile 16.01.2020 tarihinde tescil ettiğini, …’nın terimsel olarak bireylerin yüz, mimik, jest, ses, koku, kıyafet, fiziksel özellikleri ile beden dillerini, bu alana özgü teknikler kullanarak kişilik, karakter gibi kişinin davranışlarını anlamak için kullanılan bir tür eğitim dalı olduğunu, … teriminin bu şekilde yüzlerce dalda kullanıldığını, ancak bunun en fazla psikoloji ve insan kaynakları alanlarında kendisine yer bulduğunu, Profil tanımlamanın ülkemizde de çok uzun zamandır kullanılan ve bu konuda eğitimler verilen bir eğitim dalı olduğunu, davalı …’nın marka başvurusunu ve tescilini yapmadan önce müvekkilden 2016 yılında TÜBEM Biyometrik Yüz Okuma ve İnsan Tanıma Enstitüsünden “Biyometrik Yüz Okuma ve …” eğitimi aldığını, bu eğitim sonunda davalı …’ya eğitimi düzenleyen kurum tarafından sertifika verildiğini, davalı tarafından tescil başvurusunda bulunulan ve tescil edilen “…” ibaresinin kriminoloji de dikkate alındığında hiçbir ayırt edicilik özelliği bulunmadığını, “…” ibaresinin hem pozitif hem de sosyal bilimlerde yaygın olarak kullanılan bir terim olduğunu ve ayırt edici bir ibare olarak değil Adli …, Biyometrik …, Suçlu … örneklerinde olduğu gibi tamamlayıcı bir ibare olarak kullanıldığını, marka olarak tescilinin hukuka aykırı olduğunu, “…” markasının 6769 sayılı Kanunun 5/d maddesi uyarınca da iptali gerektiğini, Profil tanımlamanın eğitim, seminer düzenleme sınıfında tescil edildiğini, … eğitimi ve semineri veren ve Profiler olarak adlandırılan meslek grubuna ait olan kişileri ayırt etmeye yarayan bir ibare olan “…” ibaresinin 5. madde gereğince marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, davalı …’nın, TÜBEM Biyometrik Yüz Okuma ve İnsan Tanıma Enstitüsünden 2016 yılında “Biyometrik Yüz Okuma ve …”, Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 01.07.2018-31.07.2018 tarihleri arasında “… / Yüz ve Mimik Okuma Sanatı Eğitimi”‘ni tamamlayarak sertifikasını aldığını, bu eğitimden sonra kendisinin de “Biyometrik Yüz Okuma, … Temel Eğitimi” vs. ismiyle eğitimler düzenlemeye ve katılımcılara sertifika vermeye başladığını, yani …’yı bir meslek olarak yapmaya başladığını, davalı …’nın düzenlemiş olduğu seminerlerin, eğitimler dikkate alındığında da aslında “…” ibaresinin belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan bir ibare olduğunu ve marka olarak tescil edilemeyeceğini, “…” isminin yüzyılı aşkın süredir tescilli olduğu hizmet yönünden yaygın bir ad olarak kullanıldığını ve kullanılmaya da devam edildiğini, bu nedenle davalı tarafından tescil edilmiş ”…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini, marka tescilinden önce davalı …’nın önce müvekkilinin eğitim verdiği kurumdan daha sonra ise Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından … eğitimi aldığını, davalının bu eğitim öncesinde satış danışmanı olarak çalıştığını, bu şekilde … eğitimi aldıktan sonra bu meslek dalına ait kişileri ayıt etmeye ayıran “…” ibaresi için marka olarak tescil başvurusunda bulunması ve tescil ettirmesinin davalının dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiğini ve açıkça kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, davalı … tarafından 06.11.2019 tarihinde marka tescili başvurusunda bulunulduğunu, daha sonrasında 31.12.2019 tarihinde yayım kararı alındığını; 16.01.2020 tarihinde de markanın tesciline karar verildiğini, davalı … tarafından yapılan başvuruda yayım tarihinden itibaren kanunun öngördüğü 2 aylık süreye riayet edilmediğini, ilgililerin itiraz hakkının kullanılmasına engel olunduğunu ve itiraz süresi dolmadan markanın tesciline karar verildiğini, “…”nın haksız ve hukuka aykırı olarak tescil edildiğini belirterek; … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde markanın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 26/08/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı …’nın satış uzmanı, satış danışmanı, bölge yöneticilikleri, müşteri ile ilişkiler gibi alanlarda farklı firmalarda çalıştığını, nihayetinde insani bilimleri odak noktasına alarak psikoloji, kişilik psikolojisi, kişilik analizleri, davranış bilimleri, biyoloji, yüz tanıma ve antropoloji üzerine çalışmalar yaptığını, …. isimli dört (4) kitabının olduğunu, bu alanda gelişime ve çalışmaya kendisine adamış biri olarak da kendisinin bulup ve yıllardır eğitimini verdiği ”…” markasını Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 06.11.2019 tarihinden itibaren on (10) yıl süreyle 16.01.2020 tarihinde … başvuru ve tescil numarası ile tescil ettirdiğini, davacı …’nun ise, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … ibaresini içerir şekilde 2020/71938 başvuru numarası ile marka tescil başvurunda bulunduğunu ve red ile sonuçlandığını, kendisinin geçmişte … ile ortak kitap da yazdığını, ancak ilişkilerin koptuğunu, …’nun haksız ve marka hakkına tecavüz olacak şekilde, …’nın markasını izinsiz olarak kullanarak eğitim vermeye başladığını, ilk olarak davacı …’nun eğitimcisi olduğu ve akademilerin de ana bayisi olan dava dışı …in kötüniyetli olarak ve salt zaman kazanmak maksadıyla hükümsüzlük/iptal davası ikame ettiğini, sonrasında taraflarınca …’na karşı marka hakkına tecavüzün tespiti ve tecavüz fiillerinin durdurulması talepli dava açıldığını, …’nun söz konusu davaya süresi içerisinde herhangi bir cevap vermediğini ve ancak sonrasında da huzurdaki davayı ikame ettiğini, dava konusu ”…”nın, …’nın profilleme, yüz okuma, biyometri vs. gibi tekniklerden faydalanarak, işleyişini ve sistematiğini kendisinin meydana getirdiği eğitim hizmetleri için kullandığı tescilli markası olduğunu, ”…” ibaresinin tescilli bulunduğu 41. Emtia sınıfıyla herhangi bir bağlantısı bulunmayan “profil” ve “tanımlama” sözcüklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bir hizmet markası olduğunu, “Profil”, “tanımlama” sözcüklerinin ayrı ayrı veya birlikte tescilli bulunduğu eğitim emtia sınıfına ilişkin karakteristik bir özellik taşımadığını, söz konusu markanın … tarafından yaratıldığını ve yine … tarafından sunmakta olduğu eğitim hizmetlerine yönelik olarak tescil edildiğini, …’nın … markasını kendisi yarattığını, Profil Tanımlamanın ilk kez … tarafından bulunup marka olarak tescil edildiğini ve aralıksız hizmetlere devam edildiğini, davacının markayı aynı hizmette; eğitimde kullanıyor olmasının bu markanın itibarını düşürdüğünü, davacı yanın kelimeler üzerinde oynama yaparak dava konusu markayı benzeştirerek değiştirdiğini, Profillemenin ise; pek çok dalda kullanılmakta olan metodoloji olduğunu, müvekkili … tarafından “…” markası adı altında geliştirilen eğitim hizmetinin, … tarafından kullanılan eğitim tekniği ve işleyişi açısından ayırt edici hale gelmiş bulunduğunu, davacının haksız kazancına devam etme gayesi ile danışıklı hareket ettiği diğer kimselere dava açtırmasının yanı sıra, bu kez de kendisinin dava açma hakkını kötüye kullanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, ancak soyut ve hukuki mesnetten yoksun, gerçeğe aykırı iddialarını da hiçbir somut delil sunmayarak ispat edemediğini, tüm bu nedenlerle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini gerektiğini beyan etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Mahkememizin 2021/193 Esas sayılı dava dosyasının 08/12/2021 tarihli duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Terditli olarak açılan davada, asli talep olarak; davalıya ait … sayılı “Şekil+…” ibareli markanın SMK m.5/1-a ve m.5/1-b hükmü uyarınca soyut-somut ayırt edici olup olmadığı, SMK m.5/1-d hükmü uyarınca ticaret alanında herkes veya belli bir meslek, sanat ya da ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan bir işaret mahiyetinde olup olmadığı, dava konusu markanın mutlak tescil engeli barındırdığı ihtimaline binaen dava tarihi itibariyle bu markanın SMK m.25/4 hükmü uyarınca kullanım yolu ile ayırt edici nitelik kazanıp kazanmadığı, dava konusu markanın SMK m.6/9 hükmü uyarınca kötü niyetli olarak tescil başvurusuna konu edilip edilmediği, bunlara bağlı olarak davalı markasının hükümsüzlüğü koşulunun oluşup oluşmadığı, davacı tarafın asli talebinin yerinde bulunmaması durumunda bu kez fer’i talebine ilişkin olarak; 6769 sayılı SMK Geçici 4.maddesi hükmü uyarınca SMK m.26 hükmü uyarınca, … sayılı “Şekil+…” ibareli markanın iptali koşulunun oluşup oluşmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
GEREKÇE:
Davalı vekili, mahkememizin 08/12/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında vermiş olduğu sözlü beyanı ile; müvekkile karşı aynı dava konusuna ilişkin olarak farklı kişilerce birden çok dava açıldığını, bu davalardan ilkinin Ankara …FSHHM’nin … E. Sayılı dava dosyası olduğunu, müvekkile karşı açılan davaların kötü niyetli olduğunu, ilk olarak derderstlik itirazında bulunduklarını, bu itirazın yerinde görülmemesi halinde usul ekonomisi ilkesi gözetilerek eldeki davanın Ankara …FSHHM’nin … Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Usul ekonomisi ilkesi gereği ön inceleme aşamasının tamamlanmasını müteakip, birleştirme talebini değerlendirmek üzere Ankara …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Ankara ….Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde; Davalısının iş bu dava dosyasının davalısı, davanın konusunun; iş bu davanın konusu ile aynı olarak, aynı markanın hükümsüzlüğü, olmadığı takdirde iptali istemine ilişkin olarak açıldığı, dava tarihinin, iş bu dava tarihinden önceki tarihli olarak 04/06/2021 tarihi olduğu tespit edilmiştir.
Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. (HMK m.166/1)
Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. (HMK m.166/4)
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan incelemede; Mahkememizde görülmekte olan dava konusu ile Ankara …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında görülmekte olan dava konusunun aynı olduğu, Ankara …Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında verilecek hükmün, iş bu davada verilecek hükmü doğrudan etkileyeceği, bu nedenle her iki dava arasında bağlantı bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin birleştirme isteminin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Mahkememizin bu dosyasının bağlantılı bulunduğu Ankara …Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememizin 2021/193 esas sayısının bu şekilde kapatılmasına, bundan sonraki tüm işlemlerin birleştirilen dosya üzerinden yürütülmesine,
3-Yargılama giderlerinin asıl dosya içinde ele alınmasına,
Dair, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK m.168 hükmü gereği esas hükümle birlikte İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/12/2021

Katip …
E imza

Hakim …
E imza