Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/180 E. 2022/22 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/180 Esas – 2022/22
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/180 Esas
KARAR NO : 2022/22
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 16/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın 1970 yılından bu yana sektörde ticari faaliyetlerde bulunmak ile birlikte; hali hazırda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde onlarca marka ve tasarım tesciline sahip basiretli bir tacir olduğunu, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde, diğer davalı adına tescil müracaatına konu edilmek ile davalı TPMK nezdinde … kod numarası ile işlem gören “… yerli ve …” ibareli marka tescil müracaatının, davalılardan TPMK tarafından 14.09.2020 tarihli 356 sayılı bültende yayınlanmış olmak ile birlikte; ilgili yayına karşın müvekkili firma tarafından sunulan itirazların karıştırılma ihtimali ve benzerlik olmadığı gerekçesiyle TPMK markalar dairesi tarafından reddedilmiş olduğunu, 2018/18537 kod numaralı “… Porselen … Porselen …” ibareli müvekkili markasının; mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğ’in 21 ve 35. sınıflarında tescilli olduğunu, müvekkili markası ile dava konusu “… yerli ve …” ibareli markanın karıştırılması ihtimalinin açıkça görülebilmekte olduğunu, marka işaret ve ibarelerinin benzer olduğu hususunun aşikar olduğunu, ancak buna rağmen davalı TPMK tarafından müvekkili tescilli markasına benzer olan ve ortalama seviyedeki tüketici tarafından müvekkili tescilli markasının bir serisi olarak algılanacak “… yerli ve …” markası bakımından usul ve yasaya aykırı gerekçelerle itirazlarının reddedilmiş olduğunu, davalı yanın “… yerli ve …” ibaresi ile ticari faaliyetlerde bulunmasının akabinde; “… porselen … porselen …” ibareli müvekkili firmanın marka ile birlikte göz önünde markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarka benzer olduğunu, dava konusu … yerli ve … ibareli markanın müvekkili firmanın … porselen … porselen … ibareli markası mevcut iken tescil edilebilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek; davalı yana ait … kod numarasını havi marka bakımından yapılacak yargılama süresince ilgili markanın dava dışı 3. kişilere devrinin engellenmesi içerikli ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu kararın Türk Patent ve Marka Kurumuna müzekkere ile bildirilmesine; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararın iptali ve tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına; işbu dava konusu … kod numaralı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davaya konu olan davalının başvuru markası ile davacının iltibas tehlikesi
bulunduğunu ileri sürdüğü markalara yer verildiğini, davalının markası ile davacının markaları ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik
bulunmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve işaretleri yan yana
karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intiba, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı
olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını, markaların karıştırılma ihtimallerinin asla bulunmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Porselen Turizm ve Vitrifiye Sanayi Anonim Şirketi vekili 31/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili adına başvurusu yapılan … sayılı … Yerli ve … markasının ilanına davacı tarafça yapılan itirazların reddi üzerine kararın iptali ve müvekkili markasının hükümsüzlüğü talebi ile eldeki davanın açıldığını, davacı tarafın, … Yerli … markası ile, … Porselen … Porselen … markalarının 6769 sayılı SMK kapsamında iltibas içerdiğini iddia ettiğini, müvekkili markasında, 11, 21 ve 35. ( satış hizmetleri yönünden tüm mallar için) sınıftaki mal ve hizmetlerin yer almakta olduğunu, davacıya ait mesnet markada 21 ve 35.sınıf mal ve hizmetler bulunmakla, davacı mesnet markasında 35.sınıfta yer alan satış hizmetlerinin özgülendiği malların 07, 08, 11, ve 21.sınıflardaki malların satışı hizmetleri olduğunu, davacı mesnet markasında, müvekkili markasında yer alan 11.sınıf ve 35.sınıftaki tüm mal ve hizmetlerin yer almadığını, marka başvurusu 21 ve 35 sınıftaki bir takım hizmetler için ortak olsa da, nihayetinde iltibasın varlığı için gerekli markaların kelime bütünleri arasındaki benzerliğinin bulunmadığını, her iki taraf markasında ortak kelime olarak yer alan … unsurunun, sicilde örneği yer alan pek çok kullanım gibi bu kelimenin anlamı dolayısıyla tercih edildiğinin açık olduğunu, müvekkili markasında da, bunun YERLİ VE … olduğunu belirtmek için kullanıldığını ve müvekkili … markasının gerçekten YERLİ ve … yani ulusal bir marka olduğunu, dava dışı 2018/41064 kodlu YERLİ VE … ve 2019/17436 kodlu … ve YERLİ marka başvurularının TÜRKPATENT tarafından ayırt edici görülmeyerek re’sen reddedilmiş olduğunu, markalarda ortak unsur belirlenen … ibaresinin tanımlayıcı olduğunu, markanın asli unsuru olmadığını, müvekkili markasının asıl ve ayırt edici unsurunun … lider markası olduğunu beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… YERLİ VE …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2018/18537 sayılı “Şekil+… PORSELEN … PORSELEN …” sayılı marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin 11, 21 ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 28.05.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı “… YERLİ VE …” ibareli marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.09.2020 tarih ve 356 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirket tarafından 05.11.2020 tarihinde SMK m.6/1 hükmü kapsamında 2018/18537 sayılı marka itiraza mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacı tarafından 06.01.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 02.02.2021 tarihli kararı ile itirazın haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacı şirketin 22.03.2021 tarihli itirazın yeniden incelenmesine ilişkin itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin 19.04.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.06.2021 tarih ve … sayılı kararı ile bu itirazları reddettiği, bu kararın davacı marka vekiline 21.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 07.11.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … sayılı marka kapsamında 11, 21 ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetler bulunurken, itiraza mesnet 2018/18537 sayılı marka kapsamında 21 ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetler bulunmaktadır. Dava konusu marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin bir kısmı ile itiraza mesnet markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu sabit olsa bile karşılaştırılan markalar arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede bir benzerlik bulunmamaktadır. Şöyle ki;
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; “… YERLİ VE …” ibaresinden oluşan bir kelime markası olduğu, “…” ibaresinin “YERLİ VE …” ibaresine göre daha koyu renk ile yazılarak görsel anlamda ön plana çıkartıldığı, “…” ibaresinin davalı şirketin ticaret unvanının ayırt edici eki ve aynı zamanda çatı marka vasfının bulunduğu tespit edilmiştir.
İtiraza mesnet 2018/18537 sayılı marka incelendiğinde; şekil ve kelimelerden mürekkep karma bir marka olduğu, siyah renkli ve kesikli bir görünüm şeklinde bir çember içinde üstte ve altta kavisli çember parçası figürlerinin ortasında “… PORSELEN” ibaresinin konumlandırıldığı, “…” ibaresinin koyulaştırılarak görsel anlamda ön plana çıkartıldığı, stilize bir yazım formunun bulunduğu, “PORSELEN” kelimesinin, “…” kelimesine göre markasal mizanpajda küçük yazı puntosu ile oluşturulduğu, “…” kelimesinin altında konumlandırıldığı, üstte yer alan kavisli çember parçasının hemen üstünde “… PORSELEN”, altta yer alan kavisli çember parçasının hemen altında “…” ibaresinin yer aldığı, ancak bu ibarelerin de “…” ibaresine göre görsel olarak küçük puntolu olarak konumlandırıldığı tespit edilmiştir. “…” ibaresinin davacı şirketin ticaret unvanının ayırt edici eki ve aynı zamanda çatı marka vasfının bulunduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; Markaların kapsamlarında yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin; aynı, aynı tür, benzer olduğu kabul edilse bile markalar arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede bir benzerlik bulunmamaktadır. Markalar arasında ilgili tüketici kesiminin ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi altında bulunduğuna ilişkin sav; davacı markasında yer alan “… PORSELEN” kelimesi ile dava konusu marka kapsamında yer alan “YERLİ VE …” ibaresi arasında benzerlik bulunduğu, bu ibarelerin markaların esaslı unsuru oldukları iddialarına dayanmaktadır. Bu nedenle; söz konusu ibarelerin, markaların esaslı unsurlarını oluşturup oluşturmadığı incelenmelidir.
Dava konusu “… YERLİ VE …” markasında yer alan “…” kelimesinin; gerek davalı şirketin ticaret unvanının ayırt edici eki ve aynı zamanda çatı marka vasfının bulunması olguları nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde “YERLİ VE …” kelimesine nazaran arka planda kalmadığı, markanın esaslı unsurunu oluşturmaya devam ettiği kanaatine varılmıştır. Zira; “…” ibaresinden sonra gelen “YERLİ VE …” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde markasal fonksiyon icra etme kabiliyetini haiz, somut ayırt edici niteliği bulunan bir ibare olmadığı değerlendirilmiştir. “YERLİ VE …” ibaresi; bir mal veya hizmetin, üretildiği veya hizmetin verildiği ülke kaynaklı olduğu, üretim veya hizmetin tüketiciye ulaştırılması safhalarında münhasıran ülke kaynakları kullanıldığı yönünde, açıklayıcı, tasvir edici bir işlev barındırdığı, dolayısıyla dava konusu markanın esaslı unsuru olamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle dava konusu markanın esaslı unsuru “…” ibaresidir.
İtiraza mesnet “Şekil+… PORSELEN … PORSELEN …” sayılı markasında yer alan “…” kelimesinin; gerek davacı şirketin ticaret unvanının ayırt edici eki ve aynı zamanda çatı marka vasfının bulunması olguları nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde “… PORSELEN” kelimesine nazaran arka planda kalmadığı, markanın esaslı unsurunu oluşturmaya devam ettiği kanaatine varılmıştır. Zira; “…” ibaresinin üstünde yer alan “… PORSELEN” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde markasal fonksiyon icra etme kabiliyetini haiz, somut ayırt edici niteliği bulunan bir ibare olmadığı değerlendirilmiştir. “PORSELEN” ibaresi, marka kapsamında yer alan ev ve mutfak gereçleri emtialarından biri olup, “…” ibaresi, bu emtiaların, üretildiği ülke kaynaklı olduğu, üretim safhasında münhasıran ülke kaynakları kullanıldığı yönünde, açıklayıcı, tasvir edici bir işlev barındırdığı, dolayısıyla “… PORSELEN” ibaresinin dava konusu markanın esaslı unsuru olamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle dava konusu markanın esaslı unsuru “Şekil+…” ibaresidir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. Karar sayılı kararında; lider marka yanına eklenen ve tescil kapsamındaki mallar yönünden lider markasını takip eden, ayırt ediciliği düşük zayıf ibarelerin bulunması halinde, asıl vurgunun lider markası üzerinde olduğunun belirtildiği, söz konusu Hukuk Genel Kurulu kararı içeriğinde de kabul edildiği üzere, lider marka yanına eklenen unsurların ayırt edici niteliğinin zayıf bulunması halinde, her halükarda lider markanın ayırt edicilik incelemesinde dikkate alınmayacağı iddiasının kabul görmeyeceği, zira önemli olanın karşılaştırılan markaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin markasal algısının ne olduğunun tespiti olduğu, somut olayda da; karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan; “YERLİ VE …” ibaresi ile “… PORSELEN” ibaresinin markaların esaslı unsurunu oluşturmadıkları, markaların genel görünümleri içerisinde, “…” ve “…” kelimelerinin markaların esaslı unsurunu oluşturmaya devam ettikleri, bu hale göre; karşılaştırılan markaların genel görünümleri itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadıkları anlaşıldığından, karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 28,50 TL vekalet harcı, 60,50 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 207,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Porselen Turizm ve Vitrifiye Sanayi Anonim Şirketi tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Porselen Turizm ve Vitrifiye Sanayi Anonim Şirketi’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı şirket vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/01/2022