Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/179 E. 2022/188 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/179 Esas – 2022/188
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/179 Esas
KARAR NO : 2022/188

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü / Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 15/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü / Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 15/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1998 yılında Türkiye genelinde çalışanlar için sağlıklı ve güvenli işyerleri geliştirilmesine katkı sağlamak üzere kurulduğunu, kurulduğu tarihten bugüne iş sağlığı ve güvenliği alanında en köklü ve güvenilir firmalar arasında yer aldığını, iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri, risk analizleri, Sağlık Bakanlığı onaylı ilk yardım eğitimleri, ortam ölçümleri, periyodik kontrol ve sağlık muayeneleri, A-B ve C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı, İşyeri Hekim istihdamları, Çalışma Bakanlığı onaylı sertifikalı işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimleri, MEB onaylı mesleki eğitimler ve ücretsiz bilgilendirme seminerleri gibi geniş yelpazede faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin “….” markalarının 15 yıldan fazla süredir tescilli olduğunu, davalı yanın, müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve bilinirliği bulunan bir firma olduğunu, müvekkili ticaret unvanını ve tescilli markalarını iltibas yaratacak şekilde kullanması sebebiyle Ankara 3.FSHHM .. E. sayılı dosya nezdinde dava açıldığını ve mahkeme tarafından davalı şirketin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine ve haksız rekabetin tespit ve men’ine, davalıya ait www…..com.tr alan adlı siteye erişimin kalıcı olarak engellenerek 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulüne karar verdiğini, söz konusu yerel mahkeme kararının istinaf kanun yoluna taşındığını ve Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nin …ayılı kararı ile davalı şirketin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, www…..com.tr alan adlı siteye erişimin kalıcı olarak engellenmesine ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine hükmedildiğini, söz konusu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. K. sayılı ilamı ile onandığını, davalı yanın bu sebeple unvan değişikliği gerçekleştirdiğini, Erişim Sağlayıcıları Birliği’nce erişim engelinin uygulanması amacıyla ilgili yerlere bildirimde bulunulduğunu ve www…..com.tr alan adlı internet sitesinde erişimin engellenmiş olmasına rağmen mahkeme kararında yalnızca kök URL’nin engellenmesine yönelik hüküm kurulmaması ve engellenmesine karar verilen URL’nin başında “www” ibaresinin bulunmasından dolayı ilgili internet sitesine kök URL üzerinden halen giriş yapılabildiğini, davalı şirketin ….com alan adında yeni bir internet sitesini faaliyete geçirdiğini ve bu alan adı üzerinden müvekkili şirket aleyhine haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerine devam ettiğini, yeni açılan sitenin kesinleşmiş mahkeme kararı ile engellenen internet sitesinin içeriği olarak çok benzer olduğunu, davalı yana ait ….com alan adlı internet sitesinin “Uzaktan Eğitim” isimli sekmesinden yönlendirme yapılan ….com alan adlı internet sitesinde müvekkili şirketin tescilli markalarıyla iltibas yaratacak şekilde benzerlerinin kullanıldığını ve müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, davalının 2013/48452 numara ile 41 / 44. sınıflarda, 2014/102447 numara ile 41 / 44 / 45.sınıflarda “…” ibaresini içeren iki adet markayı kendi adına tescil ettirdiğini, ancak söz konusu markaların müvekkili şirketin tarihsel olarak daha önce tescili gerçekleştirilen … ibareli markaları ile çok benzer olduğunu, her iki şirketin de aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve marka tescil sınıflarının aynı olduğunu ve müvekkili markalarıyla iltibasa ve karıştırılmaya sebebiyet verdiğini, davalı şirket logosunun sağ alt köşesinde büyük fontlarla açıkça “BY …” ibaresi ile 41 / 44 / 45.sınıflarda tescilli marka logosuna yer verildiğini, ilgili kitle gurubu nezdinde mal veya hizmeti piyasaya süren şirketin müvekkili şirket olduğu izlenimi yaratıldığını, söz konusu davalı yanın internet sitesinin muhtelif sayfalarında kendisini “… … EĞİTİM ÖĞRETİM KURUMU EĞİTMEN KADROSU”, “… İŞYERİ HEKİMLİĞİ VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI EĞİTİM KURUMU” olarak tanıttığını ve davalı eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, müvekkili ile arasında bağlantı olduğu izlenimi yaratarak müvekkilinin sektördeki bilinirliğinden ve şöhretinden yararlanmaya çalıştığını, müvekkili şirketin uğrayacağı zararın artmasının önüne geçilebilmesi amacıyla ….com.tr ve ….com alan adlı internet sitelerine işbu davada hüküm verilinceye kadar SMK m.159, TTK m.63 ve HMK m.389, m.392/2 uyarınca teminatsız olarak tedbiren erişimin engellenmesine karar verilmesi gerektiğini iddia ederek; davalının, müvekkili şirket aleyhine haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerinin tespiti ve men’ini, eylemlerin gerçekleştiği ….com.tr ve ….com alan adlı internet siteleri ile tüm alt linklerine erişimin kalıcı olarak engellenmesini, işbu davada hüküm verilinceye kadar HMK m.389 vd. uyarınca ilgili sitelere erişimin tedbiren engellenmesini; ….com alan adlı internet sitesinden müvekkili aleyhine haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil eden içeriklerin çıkarılmasını, mümkün değil ise erişimin kalıcı olarak engellenmesini, davalı yanın 2014/102447 numara ile 41 / 44 / 45.sınıflarda ve 2013/48452 numara ile 41 / 44.sınıflarda tescilli “…” ibaresini içeren marka ve logolarının hükümsüzlüğünü, müvekkilinin haksız rekabet ve mütecaviz eylemler nedeniyle uğradığı manevi zararın giderilebilmesi amacıyla 50.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleecek yasal faizi ile davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 07/09/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markaların tescil edildiği tarihte yürürlükte olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nın 42.maddesi gereğince zamanaşımı oluştuğundan, davacı yanın yeni kanunla birlikte zamanaşımının uzaması veya değişmesinin söz konusu olamayacağını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 3. FSHHM 2015/294 Esas sayılı dosyası ile açılan davada davacı tarafından dava konusu yapılan hususlarla, işbu dosyadaki taleplerin aynı olduğunu ve davacı yanın kararda kabul edilen talepleri dışında tüm hususlardaki taleplerinin reddine karar verildiğini, söz konusu kararın istinaf ve temyiz aşamalarından geçerek kesinleştiğini, kesinleşmiş mahkeme kararı karşısında işbu davanın açılabilmesinin mümkün olamayacağını, müvekkili şirketin faaliyette bulunduğu iştigal alanında yetkili izin belgeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yapmış olduğu ilk müracaatta … İş Sağlığı İş Güvenliği Eğitim Sağlık Danışmanlık Ltd. Şti. unvanındaki … isminin kabul edilmediği için unvan değişikliğine gidildiğini ve … İş Sağlığı İş Güvenliği Eğitim Sağlık Danışmanlık Ltd. Şti. olarak değiştirdiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine Ankara 3. FSHHM … Esas sayılı dosyası ile açılan davada mahkemece 23.02.2017 tarih ve 2017/59 Karar sayılı dosyası ile davanın kısmen kabulü ile “TTK 52/1 maddesi gereğince “…” ibaresinin ticari dürüstlüğe aykırı biçimde kullanıldığının tespitine, yasaklanmasına, haksız kullanılan ticaret unvanından “…” ibaresinin ticaret sicilinde silinmesine karar verildiğini, müvekkilinin bu karardan sonra …sayı ile tasdikli 10.12.2019 tarihli genel kurul kararı gereğince unvanını “… İş Sağlığı İş Güvenliği Eğitim Sağlık Danışmanlık Ltd. Şti.” olarak değiştirdiğini, müvekkili şirketin İzmir İlinde bulunduğunu, “İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Hizmetleri, C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitimi, B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitimi , A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitimi, İşyeri Hekimliği Eğitimi, İşyeri Hekimliği Yenileme Hizmetleri, Diğer Sağlık Personeli (İşyeri Hekimliği) eğitimleri veren bir eğitim kurumu olduğunu, 02.05.2013 tarih ve 144-İG-İH belge no ile “İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Kurumu yetki belgesi” ile “İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Kurumu” olarak faaliyet yapmalarına izin verildiğini, davacı yanın bu hususlarda eğitim veren bir kurum olmadığını ve belgesinin de bulunmadığını, aynı isimde verilmiş bir belge olması halinde müvekkili şirketin “yetkilendirilmiş eğitim kurumu belgesi” talebinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca reddedileceğini, davacı yanın Facebook hesabında “Tıp Şirketi” olarak kayıtlı olduğunu, danışmanlık ve marzeme ağırlıklı olduğu adresinin Ankara İli olduğunu, davacının iş güvenliği malzemeleri satışı yaptığının ve eğitimden amaç bu malzemelerin nasıl kullanılacağına dair seminer ve konferans verdiklerine dair olduğunu, müvekkili şirketin ve davacı yanın iştigal alanlarının birbirinden farklı olduğunu, müvekkili şirketin eğitim ve hizmet verdiği kesimin doktor, hemşire ve mühendis statüsüne sahip üniversite mezunu veya yüksek lisans eğitimi alan kesimlerden oluştuğunu ve aynı kesime hitap edilmediği için karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı şirketin satmış olduğu ürünlerin alım ve satımının müvekkili şirketin iştigal konusu olmadığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına müzekkere yazılarak her iki şirketin işyeri hekimliği, iş güvenliği uzmanlığı ve diğer sağlık personeli eğitim kurumu belgesini hangi tarihte alındığını ve her iki eğitim kurumundan eğitim alan kişilerin sayılarının sorulmasını talep ettiklerini, müvekkili tarafından 2013/48452 sayı ve 29.05.2013 tarihinde TPE nezdinde yapılan tescil başvurusunun 41, 44.sınıflarda kabul edilerek şekil ve ibare ile 29.05.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere on yıl süre ile 25.05.2017 tarihinde tescil edildiğini, 2014/102447 numaralı başvurunun ise 11.12.2014 tarihli başvurusunun 41, 44, 45.sınıflarda kabul edilerek şekil ve ibare ile 11.12.2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere on yıl süre ile 25.05.2017 tarihinde tescil edildiğini, öncelik hakkının müvekkili şirket olduğunu, haksız kullanımın söz konusu olmadığını, davacı yanın ticaret unvanının ayırt edici unsurunun “…” ibaresi değil “…” olduğunu ve marka tescil talebinin, müvekkilinin marka tescil talebinden sonra olduğunu, müvekkili şirketin kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden erişim yasağı olan siteleri kullanmadığını, kullandığı internet sitesinin http://….com/ olduğunu, müvekklinin tescilli markasının halen koruma altında olduğunu ve markanın kullanılmasına dair bir yasaklanmanın söz konusu olmadığını, terkini yapılmadığı takdirde kullanılmasının, yasa ile korunan bir hakkın kullanılması olduğundan yasaya aykırı bir eylemden söz edilemeyeceğini, bu nedenle davacının tazminat taleplerinin yerinde olmadığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.25, 6769 sayılı SMK m.29, m.149 ile 6102 sayılı TTK 54 vd göre açılan; markanın hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Hak düşürücü süre ve zamanaşımı itiraz ve def’ilerinin yerinde olup olmadığı, derdestlik dava şartı noksanlığının bulunup bulunmadığı, davalıya ait 2014/102447 ve 2013/48452 sayılı markalarla davacıya ait önceki tarihli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markaları arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, bunlara bağlı olarak davalı markalarının hükümsüz kılınmalarının gerekip gerekmediği, davalının, davacıya ait marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak; “….com.tr” ve “….com” ibareli internet siteleri ile tüm alt linklerine erişimin engellenmesi, “….com” alan adlı internet sitesinden davacı aleyhine haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil eden içeriklerin çıkartılması, mümkün olmaması halinde erişimin kalıcı olarak engellenmesi, 50.000,00 TL manevi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, davacı şirketin ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası UYAP ortamında temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İlk olarak belirtilmedir ki; Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyası ile iş bu dava dosyasının konuları aynı olmadığından derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
6769 sayılı SMK m.25/6 ve m.157 hükmü yollaması ile uygulanması gereken 6098 sayılı TBK m.146 hükmü uyarınca hak düşürücü süre itirazı ile zamanaşımı def’inin reddine (hükümsüzlüğü istenen markalarla dava tarihi arasında 5 yıllık sürenin dolmadığı ve e-tespit tutanak tarihleri ile dava tarihi arasında 10 yıllık sürenin dolmadığı dikkate alındığından) karar verilmiştir.
I-Markanın Hükümsüzlüğü İstemine İlişkin Değerlendirme:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 25.maddesine göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2014/102447 sayılı marka kapsamında yer alan “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. 45/01 Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil).” ve dava konusu 2013/48452 sayılı marka kapsamında yer alan “41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. 41/04 Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 41/09 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.”, davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet gösterilen markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ile gösterilen hizmetlerle AYNI/AYNI TÜR’dür.
Bununla birlikte; davalının 2014/102447 sayılı markası kapsamında yer alan “44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” ile davacı markaları kapsamındaki “45/01 Tıbbi hizmetler”in aynı veya aynı tür olmasa bile benzer ve ilişkili hizmetler olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki; 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ilgili hükümleri uyarınca; işyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetlerini sunmaya yetkili kişiler hekimlerdir. Zira bu danışmanlık faaliyetleri, en geniş anlamda tıbbi hizmettir.
Dolayısıyla; mevzuat hükümleri ile mevcut piyasa uygulaması uyarınca tabiplerin, iş yeri hekimliği eğitimi alma ve iş yeri hekimliği belgesine sahip olma şartı aranmaksızın 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli iş yerlerinin iş yeri hekimliği görevini yapabilecekleri hususu dikkate alındığında; “44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” ile “45/01 Tıbbi hizmetler”in, hizmet sunan hekim veya sağlık kuruluşu bağlamında çoğunlukla aynı ticari kaynaktan gelen, sağlık alanına ilişkin ihtiyacın farklı yönlerini gideren, tamamlayıcı niteliği bulunan benzer ve ilişkili hizmetler olduğu sonucuna varılmaktadır.
Yukarıda yer verilen tespitlere ilaveten; davalının 2014/102447 sayılı markası kapsamında yer alan “45/08 İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” ile davacı markaları kapsamındaki “41/01 Mühendislik danışmanlık hizmetleri”nin de benzer ve ilişkili hizmetler olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki; “45/08 İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri”, mevzuat gereklerinin iş yerlerinde gerçekleştirilmesi amacı ile firmalara sunulan bir teknik destek niteliğindedir. Söz konusu hizmetler çoğunlukla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sertifikalı A, B, C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanları ile konularında uzmanlaşmış mühendisler eli ile işletme ve işyerlerine sunulmaktadır. Bu hizmetin satın alınması hem iş yerinin güvenli bir çalışma ortamı olmasını sağlamak bakımından hayati bir önemdedir, hem de pek çok firma bakımından yasal açıdan zorunludur. Dolayısıyla “iş güvenliği konusunda danışmanlık hizmetleri” mühendislik bilgisini merkezine alan bir uzmanlık alanıdır. Bu kapsamda, ““45/08 İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” ile “41/01 Mühendislik danışmanlık hizmetleri”nin, hizmet sunan mühendis veya kuruluş bağlamında çoğunlukla aynı ticari kaynaktan gelen, iş güvenliği bilgisine erişmeyi sağlayan ve tamamlayıcı niteliği bulunan benzer ve ilişkili hizmetler olduğu sonucuna varılmaktadır.
Tüm bunların yanı sıra, 2014/102447 sayılı davalı markası kapsamında yer alan “45/02 Güvenlik hizmetleri. 45/03 Evlendirme büroları hizmetleri. 45/04 Cenaze hizmetleri. 45/05 Giysi kiralama hizmetleri. 45/06 Yangın söndürme hizmetleri.45/07 Refakat etme hizmetleri.” bakımından ise taraf markalarının mal ve hizmet listelerinin farklı ve ilişkisiz mal/hizmetlerden oluştuğu tespit edilmiştir.
Huzurdaki davada çekişme konusu olan 41, 44 ve 45. Sınıf hizmetlerin bir kısmı (41. Sınıftaki eğitim, seminer, spor, kültür, eğlence, yayıncılık, fotoğrafçılık, tercüme hizmetleri; 44. sınıftaki tıbbi, güzellik bakımı, veterinerlik, tarım hizmetleri; 45. Sınıftaki hukuki hizmetler) günlük hayatta her kesimden kişilerin tüketimine konu olmakla birlikte, bir kısmı (41. Sınıftaki film yapım, haber muhabirliği; 44. Sınıftaki işyeri ve personel sağlıkğı; 45. Sınıftaki iş güvenliği hizmetleri) profesyonel iş sahiplerine hitap etmektedir. Tüm bu hizmetlerin giderdiği ihtiyaç ve satın alınma süreci dikkate alındığında; hitap ettiği tüketici grubunun dikkat, özen ve seçicilik düzeyinin orta ve üst seviyede olacağı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte 41, 44 ve 45. sınıflardaki hizmetlerin ilgili tüketici kesiminin dikkat ve özen seviyesinin orta ve üst seviyede olması, bu tüketici grubunun hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacağı gibi bir sonuca sebebiyet vermeyecek, birbirlerine yaklaşmış markalar söz konusu olduğunda elbette iltibas tehlikesi oluşabilecektir.
Dava konusu markalar incelendiğinde; hükümsüzlüğü istenen davalı markalarından birinin “… İŞ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM SAĞLIK DANIŞMANLIK LİMİTED ŞİRKETİ”, diğerinin “Şekil+… İş Sağlığı İş Güvenliği Eğitim Sağlık Danışmanlık Ltd. Şti,” şeklinde olduğu görülmektedir. Ticaret unvanı biçiminde olan her iki markanın da ayırt edici esaslı unsuru … kelimesidir.
Davacıya ait hükümsüzlük iddiasına mesnet markalar incelendiğinde; 2004/23702 sayılı markanın “Şekil+….” ibaresinden, 2004/23703 sayılı markanın “Şekil+… … SAĞLIK DANIŞMANLIK EĞİTİM HİZM. İŞ GÜVENLİĞİ MALZ. İÇ VE DIŞ SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” ibaresinden oluştuğu, markalarda yer alan “…” ibaresinin “İş Sağlığı ve Güvenliği” ibaresinin yaygın kısaltması olduğu, bu nedenle söz konusu ibarenin markanın bütününde tali unsur durumunda bulunduğu, buna göre; davacı markalarının esas unsurunun … kelimesi olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların esaslı unsurlarının “…” kelimesi olduğundan kaynaklı olarak markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, dava konusu 2013/48452 sayılı marka kapsamında yer alan tüm hizmetler ile diğer dava konusu 2014/102447 sayılı marka kapsamında yer alan “41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). 41/04 Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. 45/01 Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil).” ve dava konusu 2013/48452 sayılı marka kapsamında yer alan “41/02 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. 41/03 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. 41/04 Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). 41/05 Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. 41/06 Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. 41/07 Fotoğrafçılık hizmetleri. 41/08 Tercüme hizmetleri. 41/09 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 44/01 Tıbbi hizmetler. 44/02 Güzellik bakımı hizmetleri. 44/03 Veterinerlik ve hayvancılıkla ilgili hizmetler. 44/04 Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler.” hizmetlerin, davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerle aynı, aynı tür veya benzer oldukları, bu hale göre; daha önce davacıya ait … esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra dava konusu markaları, davacı markaları kapsamındaki hizmetler ile aynı, aynı tür veya benzer hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, dava konusu markaları, davacı markaları ile ilişkilendirebileceği, bu markaları, davacıya ait markalar zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği veyahut bu markaları, davacıya ait markaların serisi zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veye ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği anlaşıldığından; davacı markaları ile dava konusu markalar arasında yukarıda belirtilen hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.

Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirketin ticaret unvanının 1998 yılında tescil edildiği, ticaret unvanının ayırt edici unsurunun … ibaresi olduğu, bu ibare ile dava konusu markaların esas unsurları arasında işaret benzerliği bulunduğu, davacı yanın ticaret unvanını fiilen kullandığı sektörleri gösterir herhangi bir belge bulunmamakla birlikte; taraf beyanlarından davacının eylemli kullanımının “https://idealisg.com” sayfasından ve sosyal medya hesaplarından tespit edilebileceği, bilirkişi marifetiyle yapılan incelemede; davacı tarafın https://idealisg.com alan adı tescilinin 18.07.2006 tarihinde yapılmış olup, http://web.archive.org/ kayıtları uyarınca 06.11.2006 tarihinden bu yana eylemli biçimde kullanıldığı, dava konusu davalı markalarından önceki tarihlere denk gelecek şekilde yapılan inceleme neticesinde; davacı şirketin İş Güvenliği Uzmanlığı “A-B-C” sınıfı standart ve yenileme eğitimleri ile İşyeri Hekimliği Standart ve yenileme eğitimlerini vermek üzere Yetkili Eğitim Kurumu olarak hizmet verdiği ve … … markası ile ticaret unvanını işbu hizmetler üzerinde eylemlli biçimde kullandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda, davalının 2014/102447 sayılı markasının kapsadığı “41.sınıf: 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 44.sınıf: 44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri. 45. Sınıf: 45/08 İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” ile davacı şirketin “amaç ve konusu” kapsamında yer alan ve fiilen faaliyette bulunduğu hizmetler örtüşmektedir. Sonuç itibariyle davacı şirketin ticaret unvanının, 2014/102447 sayılı davalı markasının kapsadığı “41.sınıf: 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri. 44.sınıf: 44/05 İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri. 45. Sınıf: 45/08 İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” bakımından, 6769 sayılı SMK’nun 6/6 ve 25. maddeleri anlamında hükümsüzlük nedeni oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen tüm açıklamalara göre; 2014/102447 sayılı markanın “41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 44.SINIF: İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri. Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. 45.SINIF: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2013/48452 sayılı markanın tescili kapsamındaki tüm hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
II-Marka Hakkı İhlâli-Haksız Rekabet İstemlerine İlişkin Değerlendirme:
Marka hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK m.29/1 hükmüne göre; Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
SMK m.29/1-a bendinin yollamada bulunduğu m.7 hükmüne göre;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; SMK m.155 hükmüne göre; Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez. Bu nedenle davalıya ait olan 2014/102447 ve 2013/48452 sayılı markaların varlığı, marka hakkının ihlali ve haksız rekabet iddialarını bertaraf edecek kabiliyette değildir. Ayrıca; yukarıda izah edildiği üzere; söz konusu markaların kısmen veya tamamen hükümsüz kılınması gerektiği koşulları da oluşmuştur.
Somut olayda yapılan incelemede; …yevmiye numaralı E-Tespit Tutanağı uyarınca, davalı şirketin http://….com sayfasında … ibaresinin, bilirkişi raporunun 41.sayfasında görseli belirtilen şeklinde ve … …, … EĞİTİM biçiminde marka işareti olarak kullanıldığı açıktır.
Yine … yevmiye numaralı E-Tespit Tutanağı uyarınca, davalı şirketin http://….com.tr sayfasında … ibaresinin bilirkişi raporunun 41.sayfasında görseli belirtilen şeklinde ve … …, … EĞİTİM biçiminde marka işareti olarak kullanıldığı görülmektedir.
Ayrıca, davalının bilirkişi inceleme tarihi olan 20.04.2022 tarihi itibariyle halen erişilebilen http://….com internet sayfasında “… İŞ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM SAĞLIK DANIŞMANLIK HİZMETLERİ | … İZMİR | … İŞ SAĞLIĞI |… İŞ GÜVENLİĞİ | … DANIŞMANLIK | … EĞİTİM HİZMETLERİ” ibarelerini ve yönlendirici kod, anahtar kelime olarak da “…, idealisg, idealegitim, idealizmir, … izmir, izmir …, … iş sağlığı, … iş güvenliği, … danışmanlık hizmetleri, … izmir danışmanlık, … izmir iş sağlığı, … izmir iş güvenliği, … eğitim hizmetleri, … izmir egitim hizmetleri” ibarelerini kullanıldığı görülmektedir. Tüm bunların yanı sıra aynı sayfada, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. sayılı kararı ile ticaret unvanından terkinine karar verilen “…” kelimesini içeren davalı kullanımına rastlanmıştır.
Tespit edilen davalı kullanımlarına göre; davacıya ait önceki tarihli markalarının ayırt edici esaslı unsurunu teşkil eden … kelimesinin davalı kullanımında aynen yer aldığı görülmektedir. Davalı kullanımına konu işaret mevcut haliyle davacı markalarının serisi, farklı bir versiyonu görünümündedir. Markaların aynı esaslı unsur etrafında türetilmiş olmaları nedeniyle, aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde ilgili tüketici kesiminin bu markalar arasında bağlantı kurması kuvvetle muhtemeldir.
Davalı kullanımının “İş güvenliği uzmanlığı eğitim ve danışmanlığı” ile “İşyeri hekimliği eğitim ve danışmanlığı hizmetleri”ne ilişkin olduğu taraf beyanları ile yukarıda incelenen delillerden anlaşılmaktadır. Davalının faaliyette bulunduğu bu alanlar, davacıya ait markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerle aynı ya da benzerdir.
Çekişme konusu “İş güvenliği uzmanlığı eğitim ve danışmanlığı” ile “İşyeri hekimliği eğitim ve danışmanlığı hizmetleri” hem bu eğitimleri alacak kişilere, hem de bu alanlarda danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyan kişi ve firmalara hitap eden hizmetlerdir. Dolayısıyla bu hizmetler orta ve üst düzey tüketicilere hitap etmektedir. Her ne kadar söz konusu hizmetlerin tüketicilerinin tercih ve alım sürecinde özen ve dikkat seviyesi yüksek olsa da; somut olayda … kelimesi itibariyle davacı markalarının ayniyet düzeyinde benzerinin, davalı tarafından kullanılması, markalar arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde dahi iltibas riski yaratabilecektir. Her ikisi de aynı tüketici kesimine hitap eden işbu markalar / kullanımlar arasında, benzerlik ve bağlantı kurulması ihtimali kapsamında karıştırma tehlikesi mevcuttur. Zira tüketicilerin hizmetin ticari kaynağı konusunda yanılmaları kuvvetle muhtemeldir. Davalı yanın ….com.tr sayfasında yer alan ve 06.05.2021 tarihli E-Tespit Tutanağına yansıyan “… İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM KURUMU OLARAK İZMİR İLİNDEN BAŞKA ŞUBEMİZ YOKTUR. BAŞKA BİR ŞİRKETLEDE ORTAKLIĞIMIZ BULUNMAMAKTADIR.” şeklindeki uyarı da, davacı şirketle davalı arasında … markasından kaynaklı iltibasın fiilen gerçekleştiğine karine teşkil etmektedir. Zira davacı da aynı sektörde Ankara ve İstanbul illerinde … markası ile faaliyet yürütmektedir.
Sonuç itibariyle, davalı kullanımı ile karşılaşan bir tüketicinin, bu markanın davacıya ait olduğunu düşünmesi, davacının, davalıya marka kullanımı yönünde izin verdiği, lisans vb. bir hak tanıdığı yahut işletmeler arasında idari veya ekonomik bağ bulunduğu izlenimine kapılması kuvvetle muhtemeldir. Bu tür bir bağlantı kurulması ihtimali iltibas kapsamındadır ve 6769 sayılı SMK m. 7/2-(b) bendi uyarınca marka sahibinin izni olmadan gerçekleşen, iltibas yaratan kullanım, marka hakkına tecavüz niteliğindedir. Davalının yukarıda belirtilen eylemleri davacıya ait marka haklarına tecavüz oluşturmakla birlikte; aynı zamanda haksız rekabet niteliğindedir. Zira; marka hakkına tecavüz oluşturan bir eylem, aynı zamanda genel hükümlere göre haksız rekabet niteliğindedir.
Davalının tespit edilen marka hakkı ihlali ve haksız rekabet eylemleri nedeniyle; davalının, davacıya ait marka haklarına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğunun TESPİTİNE, bu eylemlerin MEN’ine, “….com” ibareli internet siteleri ile tüm alt linklerine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, “…..com” alan adlı internet sitesinden davacı aleyhine haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz oluşturan ve mahkememize ibraz edilen 26/04/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen içeriklerin ÇIKARTILMASINA, bunun mümkün olmaması halinde söz konusu internet sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, 6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı yan, gerçekleşen ihlal eylemleri nedeniyle manevi tazminat isteminde de bulunmuştur.
Manevi tazminatın amacının, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilen sınai hak sahibinin ticari piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararların tazmin edilmesi olduğu, manevi tazminatın takdirinde sınai hakkın tanınmışlığı ve ihlal niteliği taşıyan ürünlerin niteliğinin dikkate alınması gerektiği, bu nedenle, sınai hak ihlaline ilişkin fiilin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam, ekonomik ve sosyal durumları birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerektiği, buna göre; tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları, ihlale konu ürünlerin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, davacının uğradığı zararın boyutu ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; davalının marka hakkı ihlali oluşturan eylemleri nedeniyle, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının, davacıya ait marka haklarına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğunun TESPİTİNE, bu eylemlerin MEN’ine,
“….com.tr” ve “….com” ibareli internet siteleri ile tüm alt linklerine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, “….com” alan adlı internet sitesinden davacı aleyhine haksız rekabet ve marka haklarına tecavüz oluşturan ve mahkememize ibraz edilen 26/04/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen içeriklerin ÇIKARTILMASINA, bunun mümkün olmaması halinde söz konusu internet sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
2014/102447 sayılı markanın “41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 44.SINIF: İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri. Tıbbi hizmetler. Güzellik bakımı hizmetleri. Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. 45.SINIF: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri.” hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2013/48452 sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.024,65 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 853,88 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 170,77 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davanın kabul edilen kısmına ilişkin olarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davanın reddedilen kısmına ilişkin olarak; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men-i, internet sitelerine erişimin engellenmesi, tecavüz oluşturan içeriklerin çıkartılması istemlerine ilişkin olarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat istemi bakımından davanın kabul edilen kısmına ilişkin olarak; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat istemi bakımından davanın reddedilen kısmına ilişkin olarak; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
9-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 853,88 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma ve 20,00 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 201,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.030,30 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.015,15 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.015,15 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatı yargılama giderinin 1/2′ si olan 4,25 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 4,25 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
12-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin 1/2’si olan 660,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
13-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin 1/2’si olan 660,00 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
14-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022