Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/176 E. 2022/195 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/176 Esas
KARAR NO : 2022/195

DAVA : Marka Hakkı İhlali / Haksız Rekabet / Ticaret Unvanının Korunması
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkı İhlali / Haksız Rekabet / Ticaret Unvanının Korunması davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 12/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkillerinin günümüzde beyaz eşya, elektronik, enerji, gayrimenkul, madencilik ve tekstil alanlarında faaliyet gösteren, … vb. 50’den fazla grup şirketi bünyesinde barındıran, Türkiye’de ve Dünya’da bilinen ve saygı gören Holdinglerden biri olduğunu, www…com.tr alan adının incelenmesi ile de tüm bilgilere ulaşılabileceğini, diğer davacı şirketin ise … Holding çatısı altında faaliyet gösteren, Gayrimenkul Grubuna bağlı şirketlerinden bir tanesi olduğunu, …’nin de, 2007 yılında başlayan faaliyeti ile, başta inşaat sektörü olmak üzere, birçok farklı alandaki faaliyetlerinin mevcut olduğunu, dava konusu … markasının her iki müvekkil şirket tarafından, hem ticaret unvanı, hem marka, hem de internet alan adı olarak kullanıldığını, “… Holding A.Ş.”nin ticaret unvanının 20.08.1990 tarihinde tescil edildiğini, ayrıca 2017 102188 numara ile tescilli “….” seri markalarının bulunduğunu, davalı şirketin 03.02.2021 tarihinde Ankara Ticaret Sicili Memurluğu’nda tescil edildiğini, davalı şirkete ….Yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı şirkete ait ticaret unvanında KURUMSAL/TEDARİK ibareleri yer almakta ise de, işbu ibarelerin, şirketlerin iştigal alanlarını belirten, belirli bir ayırt ediciliği olmayan ibareler olduğunu, bu nedenle davalı ticaret unvanındaki dikkat çekici unsurun … ibaresi olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, unvan için seçebileceği onca ibare varken müvekkilinin unvanını tercih ettiğini, davalı aleyhine çıkabilecek olumsuz haberlerin müvekkili ile ilişkilendirilebileceğini iddia ederek; “… Kurumsal Tedarik Hizmetleri Gıda Ltd. Şti..” unsurlarından oluşan davalı ticaret unvanının, davacı müvekkili şirketlere ait ticaret unvanı, markaları ve internet alan adı ile benzer olduğunun ve iltibas yarattığının tespiti ile, davalı ticaret unvanından, … ibaresinin terkinine, … ibaresini dikkat çekici unsur olarak, sair şekillerde markasal olarak kullanılıp kullanılmadığının bilirkişi incelemesi ile tespitine, kullanım tespit edilir ise, bu tür kullanımların men ve refine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
CEVAP:
Davalı vekili 31/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kötü niyetli bir şekilde “…” ibaresini kullanmadığını, davacı firmalara ait “işaret+renk+karakterlerin” kullanılmadığını, “…” ibaresinin müvekkili firmanın sahibi … …’nun soyadı olup, 1984 yılından beri Ankara GİMAT’ta toptan gıda sektöründe “… DAĞITIM PAZARLAMA” ismiyle faaliyet gösterdiğini, müvekkili firmanın “…” ibaresini, firmanın sahibi ve genel müdürü olan … …’nun soyadı olduğu için ticaret unvanına eklediğini, “…” ibaresini sadece ticaret unvanında kullanmakta olup, müvekkil firmanın bu marka ile açılmış internet sitesi, internet alan adı, ambalaj, etiket, ürün markası, sosyal medya hesabı vs bulunmadığını, müvekkilinin 1984 yılından beri faaliyet gösteren ve ticari unvanlarında kullandığı ve aynı zamanda soyadı olan ismini, ticaret unvanında kullanmasının yasal hakkı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 vd hükümleri, 6102 sayılı TTK 54 vd hükümleri ve 6102 sayılı TTK m.52 hükmünden kaynaklı Marka Hakkının İhlali – Haksız Rekabet – Ticaret Unvanının Korunması istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacılara ait ticaret unvanlarına, marka haklarına tecavüz eyleminde bulunup bulunmadığı, davacı …Ş’ye ait alan adından kaynaklı hakkın davalı tarafından ihlal edilerek haksız rekabete sebebiyet verilip verilmediği, bunlara bağlı olarak; davalının “… Kurumsal Tedarik Hizmetleri Gıda Ltd Şti” ibaresinden oluşan ticaret unvanının, davacıların ticaret unvanı, markaları ve internet alan adı ile iltibas oluşturduğunun tespiti ile davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkin edilmesinin gerekip gerekmediği, davalının “…” ibaresini ayrıca markasal olarak kullanıp kullanmadığının tespiti ile kullanımın tespit edilmesi halinde, bu tür kullanımların men ve ref’i, her türlü tabela, ambalaj, etiket, levha, broşür ve sair belgenin toplanması ve imhası, internet alan adı ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi, kapatılması istemlerinin yerinde olup olmadığı, mahkemece verilecek hükmün ilan edilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dilekçe teatisi yapılmış, tarafların sunduğu deliller alınmış, marka tescil belgeleri ile ticari sicil kayıt bilgilerine ilişkin evrak celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Ticaret unvanı, tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken kullandığı isim olup, taciri tanıtmaya ve onu diğer tacirlerden ayırt etmeye yaran işlevi bulunmaktadır. Ticaret unvanı; çekirdek ve ek olarak iki kısımdan oluşur. Çekirdek; tüzel kişi tacirlerde, işletme konusu ile şirketin türünü gösteren kelimelerden oluşur. (Örneğin; “İthalat İhracat Limited Şirketi” ibaresi bir ticari unvanın çekirdeğidir.) Ek; ticaret unvanının kural olarak zorunlu unsuru olmayıp, ticaret unvanına, işletmenin niteliğini gösteren veya unvanda zikredilen kişilerin hüviyetlerini belirten ya da hayali adlardan oluşan sözcüklerdir. Kullanılan ekin; tacirin hüviyeti, mali durumu veya işletmesinin büyüklüğü, önemi bakımından üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratmaması, gerçeğe ya da kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. (TTK m.46/1) Bir ticaret unvanının, Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş olan bir unvandan ayırt edilebilmesini sağlamak için ek yapılması gerekir. (TTK m.45)
Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir. (TTK m.50) Tescil olunmuş ticaret unvanlar TTK m.52 hükmüne göre korunur. Bu hükme göre; Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
TTK m.52 hükmü bağlamında; unvanlar arasında iltibas tehlikesi bulunması ya da o biçimde kullanma zorunluluğu olmadığı halde, sırf hak sahibinin ticaret unvanından yararlanmak amacıyla ticaret unvanı tescili yaptırılması durumunda, önceki tarihli ticaret unvanı sahibi, sonraki tarihli ticaret unvanının kullanılmasını men edebilir. Bu hususta TTK m.52 hükmü uyarınca ve öncelik ilkesi bağlamında, önceki ticaret unvanı sahibinin sonraki tarihli ticaret unvanını yasaklama yetkisi bulunmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre;Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
SMK m.7/3-e hükmüne göre; İkinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilecek bir işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması, marka hakkını ihlal eylemi niteliğindedir.
SMK m.7/3-e düzenlemesi, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin 10/3-d (aynı hükmün eşdeğeri Topluluk Tüzüğü m.9/3-d) maddesinin iç hukuka aktarılması ile ihdas edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus, markanın veya benzerinin ticaret unvanında yer almasının mutlaka marka hakkı ihlali olarak görülüp görülmeyeceğidir. AB Marka Direktifi’nin 19.resitalinde böyle bir kullanımın marka hakkı kapsamında görülebilmesi için işaretin mal veya hizmetleri ayırt edecek biçimde kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, İstanbul, s.554-555) Nitekim, marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken ticaret unvanı tacirleri ayırt etmeye yarayan işarettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticaret unvanına ilişkin 39’uncu maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken, ticaret unvanın tacirleri birbirinden ayırt etmeye yarar. Esasen bu iki ayırt edici işaretin işlevleri birbirinden farklıdır. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki işaretin ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi başlı başına marka hakkı ihlali oluşturmamaktadır. Şöyle ki; marka hakkı kapsamında yasaklanabilecek haksız kullanım şekilleri SMK madde 7/3 hükmünde düzenlenmiş, ancak SMK’nın 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.” denilmiştir. Dolayısı ile üçüncü fıkra kapsamında yasaklanabilecek durumlar 7’nci maddenin ikinci fıkrasından bağımsız şekilde düşünülmemelidir. Çünkü fıkrada, ikinci fıkra kapsamına giren işaretlerin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinden bahsedilmektedir. Maddenin 2’nci fıkrası ise karıştırılma ihtimali bulunmasını şart koşmaktadır. Bu durumda da kullanılan işaretlerin benzer olması yanında, davalı kullanımlarının markanın fonksiyonlarını etkilemeye müsait olması ve kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratması gerekmektedir.
Bununla birlikte; 6769 sayılı SMK, marka tescilinden doğan hakların kapsamını biraz daha belirginleştirmiştir. Tescilli bir markanın sahibinden izinsiz biçimde SMK 7/2. maddesinin a, b, c hükümlerinde öngörülen model ve 7/3. Maddesinde belirtilen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak ifade edilmiş ve 7/3-e hükmüyle markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması açık biçimde marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.(Merdivan, Fethi (2020) ‘6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu-Sistem, İlkeler ve 556 Sayılı KHK Dönemindeki Yargıtay Kararlarının Yeni Dönemde Uygulanabilirliği (Marka)’ Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C:22, S:21, s.30)
Bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmez. Ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebilir. Bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanları ile önceki tarihli markanın tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli marka ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektirir. Hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği düşünülmektedir. (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13)
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, celp edilen evrak, hukuki nitelendirme hariç maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri incelendiğinde; 05/02/2021 tarihinde kurulduğu, ticaret unvanının “…” olduğu, kurucu ve son ortağının dava dışı … … olduğu tespit edilmiştir.
Davacılara ait ticari sicil kayıt bilgileri incelendiğinde; “…”nin 20/08/1990 tarihinde kurulduğu, “…”nin 18/05/2007 tarihinde kurulduğu tespit edilmiştir.
Davacı …’nin; holding şeklinde faaliyet gösteren, başka bir ifadeyle kendisine bağlı bir şirketler topluluğunu tek merkezden yöneterek idare eden bir tüzel kişilik olup temel faaliyetlerinin her nevi ticari, sigorta, sınai, zirai, hayvancılık, madencilik, enerji, inşaat, turizm, basın yayın, reklamcılık, nakliyecilik ve mali maksatlarla kurulmuş ve kurulacak anonim ve limited yerli ve yabancı şirketlerin sermayelerine ve yönetimlerinin idaresi olduğu görülebilmektedir.Nitekim davacı yana ait olduğu belirtilen www…com.tr alan adı incelendiğinde de davacı faaliyet alanları görülebilmektedir.
Diğer davacı … firmasının ise aslen; yatırım, inşaat – gayrimenkul işleri, bu işlere yönelik ihalelere girmek, her türlü turizm faaliyetinde bulunmak, mimarlık, mühendislik, proje ve taahhüt hizmetleri sunmak, seyahat acentesi hizmeti vermek, turizm amaçlı otel, restoran, eğlence yerleri işletmek, araç kiralama işleri gerçekleştirmek, yat işletmeciliği yapmak, her türlü gösteri merkezi, eğlence yeri, sergi, fuar, panayır işletmeciliği yapmak, organizasyonlar düzenlemek, reklam ve organizasyon işleri yapmak, yayımcılık faaliyetlerinde bulunmak, gıda maddelerinin, alkollü ve alkolsüz içeceklerin yurt içi ve yurt dışında toptan ya da perakende satışı gerçekleştirmekte, yiyecek ve içecek servisi sunulan işletmeler açmak, toplantı ve organizasyonlar düzenlemek gibi faaliyetlerinin bulunduğu görülmektedir.
Davalı şirketin ise temel olarak; gıda sektörüne yönelik yiyecek ve içeceklerin toptan ya da perakende satışına yönelik faaliyet konularını kapsadığı, bunun dışında inşaat, tesisat, kırtasiye malzemesi, yiyecek ve içecek servisi sunulan işletme işletmeciliği, kongre – organizasyon düzenleme hizmetleri, sergi – fuar düzenleme hizmetleri, motorlu araç alım satım işlemleri, otomotiv sektörüne yönelik malzeme alım satım işlemleri, galericilik hizmetleri, akaryakıt hizmetleri, mobilya ürünleri, spor malzemeleri, elektronik eşyalar, bilgisayar sarf malzemeleri alım satım işlemleri, e-ticaret işlemleri, elektrik üretim ve dağıtım hizmetleri, gayrimenkul komisyonculuğu, emlak hizmetleri, tekstil ürünlerinin alım – satım işlemleri gibi hemen her sektöre yönelik faaliyet alanlarını kapsar şekilde tescilinin tamamlandığı görülmektedir.
Bu bağlamda davacı şirketler ve davalı şirketin temel faaliyet amaç ve konularının kapsamlarında hemen her sektöre yönelik faaliyetlerin bulunmakta olmasından kaynaklı olarak taraf amaç ve faaliyet konularının eşleştiği, bununla birlikte davalı yanın temel faaliyet alanı olduğu görülen gıda sektörüne yönelik tedarik, dağıtım ve pazarlama hizmetlerinde ise yine taraf ticaret unvanlarının (özellikle … Yapı açısından) örtüştüğü görülmektedir.
Davacılara ait ticaret unvanlarının ayırt edici unsuru “…” ibaresi olup, ticaret unvanlarında yer alan sair unsurlar, şirketlerin faaliyet alanlarını ve türlerini gösterdiğinden tali niteliktedir. Aynı şekilde davalıya ait ticaret unvanının esas unsuru da “…” ibaresi olup, ticaret unvanında yer alan sair unsurlar faaliyet alanlarını ve şirket türünü gösterdiğinden tali niteliktedir.
Davacılara ait ticaret unvanları ile davalıya ait ticaret unvanı içerdikleri faaliyet alanları ile birlikte karşılaştırıldığında; sicil kayıtlarında yer alan faaliyet alanlarının bir kısmının örtüştüğü, ticaret unvanlarının esas unsurlarının müştereken “…” ibaresi olduğu, bu nedenle daha önce davacılara ait ticaret unvanlarını gören, işiten, bu ticaret unvanları ile davacıların sunduğu faaliyet alanlarından yararlanan ilgili tüketici kesiminin daha sonra davalıya ait ticaret unvanını gördüğünde veya işittiğinde, taraf ticaret sicillerinde örtüşen faaliyet alanları bulunması nedeniyle davalı … davacı şirketler ile ilişkilendirebileceği, davalı ile davacılar arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan ticaret unvanları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, davalının ticaret unvanında “…” ibaresine yer vererek tescil ettirmesi eyleminin, davacılara ait önceki tarihli ticaret unvanlarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalıya ait ticaret sicil kaydında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen faaliyet alanları ile davacılara ait 2018/10524, 2017/102188, 2019/05340, 2007/65148 gibi temsili olarak verilen markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin; aynı, aynı tür veya benzer oldukları, zira bunların; birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde oldukları, benzer ihtiyaçları karşıladıkları, birbirlerini tamamlayıcı ya da birbirleri yerine ikame edilebilirlik özellikleri bulunan, satış, sunum ve dağıtım kanalları benzer mal ve hizmetler oldukları değerlendirilmiştir.
Davalı yanın ticaret unvanı incelendiğinde “… KURUMSAL TEDARİK HİZMETLERİ GIDA LTD. ŞTİ.” şeklindeki unvanın, ilgili tüketiciler nezdinde akılda kalıcı unsurunun “…” kelimesi olacağı, bu kelimenin aynı zamanda davacılara ait “…” esas unsurlu markaların kendisi olduğu görülmektedir. Davacıların “…” esas unsurlu bu markalar ile oluşturduğu seri marka ailesi bulunduğu gibi “…” markasının, davacıların da içinde bulunduğu bir üst grup markası olarak (…ibi) ticaret hayatında davacılarla belli bir aidiyetlik ilişkisi içerisinde ve bilinirlik düzeyi yüksek bir işaret olduğu kanaatine varılması da dosya kapsamından anlaşılabilmektedir. Davacıların seri marka yaratma alışkanlığı, “…” ibaresinin ayırt edici niteliği bulunan ve ticaret hayatında herhangi bir mal veya hizmeti doğrudan tanımlar nitelikte olmayan kavramsal karşılığı itibariyle bu ibareyi içerir ve ticaret hayatında etki doğurur bir işaretin sonraki kullanımlarının da davacı markaları ile ilişkilendirilme ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Hal böyleyken davalı yanın ticaret unvanında, davacılar adına tescilli markanın birebir ve başkaca bir ayırt edici ek unsur ile birlikte kullanımının, taraf marka ve faaliyet alanlarının örtüştüğü mal ve hizmetlerin ilgili tüketicileri/nihai yararlanıcıları nezdinde, işaretlerin birbirleri ile iktisadi anlamda ilişkilendirilmeleri sonucunu doğurabileceği, bu durumun ise davalı ticaret sicilinde yer alan faaliyet alanları ile davacıların markalarında aynı veya benzer olduğu tespit edilen hizmet sektörüne ilişkin faaliyet alanları bulunduğu ve bu nedenle SMK m.7/3-e hükmü uyarınca davalı yan ticaret unvanının fiili anlamda kullanılıp kullanılmadığı hususundan bağımsız olarak yapılan bir değerlendirmede, davacı yanın tescilli markalarından doğan hakların, “…” ibaresinin, davalı ticaret unvanı içerisinde kullanımından kaynaklı olarak ihlal edilmiş olacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı …Ş’ye ait “www…com.tr” alan adı bakımından yapılan incelemede, davalı yanın salt “…” ibaresine ticaret unvanında yer vermesi eyleminin, davacının alan adına tecavüz teşkil ettiği şeklinde yorumlanamayacağı, zira, davacı yanın alan adına tecavüz edildiği iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle bir haksız rekabet iddiası olduğu, bu nedenle söz konusu iddia bakımından 6102 sayılı TTK’da haksız rekabete ilişkin genel hükümlerin uygulama alanı bulacağı, davalı yanın herhangi bir fiili kullanım olmaksızın salt ticaret unvanını tescil ettirmesinin davacı yanın alan adı ile iltibas oluşturmayacağı, davacı yanın alan adı ile davalının ticaret unvanı arasında iltibas bulunduğu iddiasının ancak davalı yanın ticaret unvanını fiili olarak kullandığı faaliyet alanları ile davacı yanın alan adı içinde faaliyeti yapılan mal veya hizmetlerin aynı ya da benzer olması şartına bağlı olduğu, somut olayda da bu şartın sağlanamadığı anlaşılmaktadır.
Davalı yanın önceki tarihli kullanımları bulunduğu savunması incelendiğinde; dosya kapsamında davalı taraf cevaplarında, davalı şirketin kurucusu olduğu görülen … …’nun babası … …’nun (dosya kapsamındaki 01.04.2021 tarih ve 4709 yevmiye sayalı Ankara 51. Noterliği tarafından düzenlenmiş vekalette de … …’nun babasının … … olduğu görülebilmektedir) Esnaf ve Sanatkar Sicil Tasdiknamesi’nde “… DAĞITIM PAZARLAMA” unvanı ile “… adresinde faaliyet gösterdiği, ilgili şahsın sicil kaydının 12.11.1984 yılında yapıldığı, keza yine 30.11.2020 tarihli Oda Sicil Kayıt Sureti’nden de … …24.05.2014 tarihinde unvanını “… … … DAĞITIM PAZARLAMA İNŞAAT” şeklinde değiştirerek “gıda, içecek ve tütün toptan ticareti” işi ile iştigal ettiği görülmektedir. İş bu dosyanın davalısı ise … … olmayıp … …’ya ait olduğu görülen şahıs işletmelerinden farklı olarak tüzel kişiliği bulunan bir sermaye şirketidir. Şirketin tek ortağı ise … … olarak görülmekte olup her ne kadar … … ile … … arasında akrabalık bağı mevcut ise de dava dışı 3. şahıs ticari faaliyetlerinin evveliyetinden gelen hakların, anılan şahsın davalı şirkette ortaklığı bulunmadığı bir durumda davalı lehine üstün bir hak yaratmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacılar vekili her ne kadar davalının … ibaresini dikkat çekici unsur olarak, sair şekillerde markasal olarak kullanıp kullanmadığının bilirkişi incelemesi ile tespitine, kullanım tespit edilir ise, bu tür kullanımların men ve refine karar verilmesini talep etmişse de, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanımının bulunduğu hususu tespit edilememiştir.
Yukarıda yer verilen tespitler ve kanaatler ışığında; davanın kısmen kabulü ile; davalının “…” unsurlarından oluşan ticaret unvanının, davacılara ait ticaret unvanları ve markaları ile benzer olduğunun ve iltibas yarattığının tespiti ile davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkin edilmesine, davalının ticaret unvanının davacı …Ş’ye ait “www…com.tr” ibareli alan adı ile iltibas oluşturduğunun tespiti isteminin reddine, davalının “…” ibaresini markasal kullanımların men ve ref’i istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafından karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının “…” unsurlarından oluşan ticaret unvanının, davacılara ait ticaret unvanları ve markaları ile benzer olduğunun ve iltibas yarattığının TESPİTİ ile davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin TERKİN EDİLMESİNE, davalının ticaret unvanının davacı …Ş’ye ait “www…com.tr” ibareli alan adı ile iltibas oluşturduğunun tespiti isteminin REDDİNE,
Davalının “…” ibaresini markasal kullanımların MEN ve REF’i istemleri hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalı tarafından karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 3/4 olarak kabulüne,
6-Harcın davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı ve 8,50 TL vekalet harcı, 120,80 TL posta-tebligat masrafı ve 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.938,60 TL yargılama giderinin 3/4 ü olan 1.453,95 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye 484,65 TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 1/4 ü olan 2,13 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiye 6,37 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacılar vekili, davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza