Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/172 E. 2022/180 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/172 Esas – 2022/180
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/172 Esas
KARAR NO : 2022/180

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/07/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/07/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı markaların sahibi olduğunu, davalının … sayılı başvuru ile 7. Sınıf mallarda gerçekleştirdiği başvurunun müvekkilinin markaları ve ticaret unvanı ile iltibas yaratacağını, “…” markasının kullanımının her iki şirketin birbirleri arasında bağlantı bulunduğu algısına yol açacağını, müvekkilinin 20 yıla yakın bir süredir bu markayı kullandığını, müvekkilinin ticaret unvanından kaynaklı üstün hakkı bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 28/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Hükümsüzlük talebi bakımından Kurumları lehine davanın husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini, 2002/10045 sayılı markanın yayıma itiraz aşamasında dayanak olarak ileri sürülmemiş olduğunu, davacı tarafça itiraza mesnet markanın kullanımının ispatlanamadığını, Sınai Mülkiyet Kanunu 6/5 hükmü kapsamında ret koşulları oluşmadığını beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 13/08/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 07 / 12 / 17 / 35 / 37 / 42. Sınıf mal ve hizmetlerde tescil amacıyla başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin binek ve hafif ticari araçlar için süspansiyon ve direksiyon parçaları üretiminde ve yenileme pazarında Avrupa’nın en büyük üreticisi olduğunu, davacı şirketin faaliyet alanlarının ise TARIM İLAÇLARI – TOHUM – GÜBRE ÜRETİMİ VE PAZARLANMASI olduğunu, tarafların faaliyet alanlarının hiçbir şekilde benzer olmadığını, müvekkili markasının esasen bir şekil markası olduğunu, müvekkili markasının bütün olarak değerlendirilmesinde davacı markaları ile benzer olmadığını, kurum nezdinde “…” diye başka markaların da bulunduğunu, taraf markalarının benzer olmadığını, taraf markaları kapsamında ilintili emtiaların bulunmadığını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 06/01/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Davacının itirazına konu yapmış olduğu 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı her iki markasının da kullanımını ispat etmesi gerektiğini, bu kapsamda davacıya karşı davaya cevap dilekçelerinin ıslahı yolu ile kullanmama defi ileri sürdüklerini, davaya cevap dilekçelerinin ıslahı talebinin kabulü ile “Kullanmama Def’i” lerinin ileri sürülmesi neticesinde davacının kendisine ait 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı markalarının kullanımına ilişkin delilleri sunması ve bu kullanım hususunu benzerlik/karıştırılması ihtimali ile hükümsüzlük itirazı bakımından her bir marka için ayrı ayrı ispat etmeye davet edilmesini, bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarımızın kabulü ile diğer usuli işlemlerin tamamlanarak mahkeme tarafından uygun görülmesi halinde dosyanın yeniden değerlendirme yapmak üzere bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2002/10044 sayılı “…” ve 2002/10045 sayılı “Şekil+…-TR” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, dava aşamasında ıslah ile ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek raporlar alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 07, 12, 17, 35, 37 ve 42. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 05.08.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davacı şirketin 25.02.2020 tarihinde 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı markaları itiraza mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/6 hükümleri uyarınca yayına itiraz ettiği (davacının yayına itiraz gerekçelerinin 2020-GE-90726 sayılı yayıma itiraz dilekçesinin “İtiraza ilişkin açıklama” kısmında detaylı olarak dermeyan edildiği), davalı şirketin 20.04.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde 2002/10044 sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 10.06.2020 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazın incelenmesi sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacı şirketin bu karara karşı 04.11.2020 tarihli yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin 10.12.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, bu itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 15.05.2021 tarih … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 10.08.2021 tarihinde tescil edilmiştir.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak; gerek marka işlem dosyasında, gerekse dava aşamasında ıslah ile ileri sürülen kullanmama def’i argümanı ön sorun olarak incelenmiştir.
YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından; Davacının itirazlarına mesnet olarak 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı markaları gösterdiği, davalı şirketin sadece 2002/10044 sayılı markanın tescilli olduğu tüm emtialar bakımından kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürdüğü, 2002/10045 sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürülmediği, bu nedenle, salt 2002/10044 sayılı itiraza mesnet marka bakımından ileri sürülen kullanmama def’inin irdelenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
İşlem dosyasına davacı yan tarafından kullanım ispatına ilişkin olarak sunulan deliller incelendiğinde; davacı yanın tarihsiz nitelikte 2 adet görsele ve ayrıca 03.06.2020 tarihli bir adet faturaya yer verdiği, yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na verilmiş 12.03.2018 tarihli bir adet belgenin delil olarak mevcut olduğu, bu dokümanlarda … –TR markası yer almakla birlikte sunulan delillerin 07.Sınıftaki ziraat makine, araç ve aletlerine ilişkin olmadığı, 05.sınıf kapsamında değerlendirilmesi muhtemel olan mantar ilacı gibi zırai ürünlere yönelik olduğu, kaldı ki yalnızca 2-3 adetten ibaret oldukça sınırlı sayıdaki delillerin davacı yana ait 2002/10044 sayılı markanın tescilli olduğu emtialar bakımından ciddi markasal kullanımını ispatlamaya elverişli deliller olarak değerlendirilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle söz konusu markanın SMK m.19/2 ve m.6/1 hükmü uyarınca dava konusu marka başvurusuna engel teşkil edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla iptali istenen YİDK kararında, davacıya ait 2002/10044 sayılı markanın SMK m.6/1 hükmü bakımından inceleme dışı bırakılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır. Zira; adı geçen markanın tescilli olduğu emtialar bakımından, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette kullanıldığı hususu ispatlanamamıştır.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Davacının hükümsüzlük iddiasına mesnet tuttuğu 2002/10044 ve 2002/10045 sayılı markaların her ikisinin de tescilli oldukları emtialar bakımından kullanılmadığına ilişkin def’inin davalı şirket vekili tarafından 06/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ileri sürüldüğü, bu nedenle; 6769 sayılı SMK m.25/7 hükmü uyarınca, davacının hükümsüzlük iddiasına mesnet gösterdiği her iki markasını, tescilli oldukları emtialar bakımından, dava tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette kullandığını ispat külfeti altında olduğu tespit edilmiştir.
İşlem dosyasına davacı yan tarafından sunulan kullanıma ilişkin deliller incelendiğinde; davacı yanın tarihsiz nitelikte 2 adet görsele ve ayrıca 03.06.2020 tarihli bir adet faturaya yer verdiği, yine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na verilmiş 12.03.2018 tarihli bir adet belgenin delil olarak mevcut olduğu, bu dokümanlarda … –TR markası yer almakla birlikte sunulan delillerin 07. Sınıftaki ziraat makine, araç ve aletlerine ilişkin olmadığı, 05.sınıf kapsamında değerlendirilmesi muhtemel olan mantar ilacı gibi zirai ürünlere yönelik olduğu, kaldı ki yalnızca 2-3 adetten ibaret oldukça sınırlı sayıdaki delillerin davacı yana ait markaların ciddi markasal kullanımlarını ispatlamaya elverişli deliller olarak değerlendirilmelerinin mümkün olmadığı, bununla birlikte davalı tarafça yapılan ıslah sonrasında, davacı yanın 23.02.2022 tarihli dilekçesi ile sunduğu deliller incelendiğinde; davacı yanın “…” markasını taşıyan sırt pülverizatörüne yönelik bir adet tarihsiz görsel, aynı marka ürüne ilişkin 21.09.2018 tarihli bir adet gümrük beyannamesi (beyannamede “addr” markası ve “…” markaları geçmektedir), bir adet 16.08.2018 tarihli davacı firmaya kesilmiş fatura, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Zirai Mücadele Alet ve Makineleri Ruhsatı isimli 04.02.2018 tarihli ve 2804 ruhsat numaralı bir adet ruhsatname (belgede … LTDA isimli bir ithalatçı firmadan “…, XP 16, 16 LİTRE” markalı sırt pülverizatörü ürünün kullanım izni alındığı belirtilmektedir), davacı yan tarafından kesilmiş 05.11.2021 ve 07.02.2022 tarihli birer adet fatura örneği (işbu davadan sonraki tarihli kullanımlara yönelik faturalar olarak dikkate alınması mümkün olmamıştır) görülen fatura, “…” markalı ürüne ilişkin Google Arama Motoru sonuçları gibi delillerin sunulduğu görülmektedir.
Sunulan bu deliller, davacı yanın “…” ve “…-TR” ibarelerinden oluşan markalarını, tescilli oldukları emtialarda dava tarihinden önceki son beş yıldaki aktif, ciddi ve süreklilik arz eden doğrudan kullanımlarını ortaya koymaya elverişli deliller olmayıp “…” markasını taşıdığı görülen sırt pulverizatörü ürününe yönelik sunulan delillerden, davacı yan markaları açısından bir yorumda bulunulması da mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, hükümsüzlüğe mesnet her iki davacı markasının da tescilli oldukları emtialar bakımından, dava tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette kullanıldığı hususu ispatlanamadığından, SMK m.25/7, m.19/2 ve m.6/1 hükümleri uyarınca, davacıya ait markalar, dava konusu markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından engel teşkil etmezler.
Kullanmama def’ine ilişkin ön sorun, yukarıda izah edildiği şekli ile giderildikten sonra, YİDK kararının iptali istemi bakımından kullanmama def’ine tabi olmayan itiraza mesnet 2002/10045 sayılı marka ile dava konusu marka başvurusu arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesine geçilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “7.SINIF: Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar. 12.SINIF: Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar.Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile davacıya ait itiraza mesnet 2002/10045 sayılı marka kapsamında yer alan “7.SINIF: Ziraat aletleri ve makinaları: Makina veya motor ile çalışan ziraat aletleri, ziraat makinaları, biçerdöverler, biçerbağlarlar, pulluklar, dizkarolar, vanveyler, balyalama makinaları, motorlu çim biçme makinaları, ilaçlama makinaları (pulvarizatörler)…” malları; aynı, aynı tür veya benzerdir. Zira karşılaştırılan bu mal ve hizmetlerin; benzer amaçlara yönelik, birbirlerini tamamlayıcı mahiyette, satış, sunum ve dağıtım kanalları ortak olan, birbirleri ile doğrudan rekabet içerisinde, benzer tüketici kitlelerine hitap eden nitelikte mal ve hizmetleri kapsadıkları değerlendirilmektedir. Her ne kadar davacı markası kapsamında 35. Sınıf hizmetler doğrudan yer almamakta ise de mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satacağı da kabul edilmekte olduğundan mal ve aynı malın satış hizmeti arasında benzerlik bulunmaktadır.
Bununla birlikte; davacı yanın önceki tarihli markasının 07. Sınıf içerisinde de spesifik olarak ziraat makine, araç ve aletleri üst başlığında sınıflandırılabilecek şekilde sınırlandırılmış olduğu, bu haliyle davacı yanın markasındaki bu emtia grubunun, 07. Sınıf içerisinde yer alan ve muhtelif sektörlere yönelik araç, makine ve motorlu aletlerin tamamı ile benzer görülmesinin isabetli bir yaklaşım olmayacağı, zira farklı sektörlerde kullanılmak üzere tasarlanan araçlar, alet ve makinelerin özellikle satış noktalarının birbirlerinden farklı olduğu gibi yine hitap ettikleri tüketici grupları ve karşıladıkları ihtiyaçlar bakımından da birbirlerinden net olarak farklılaştıkları, tüketicinin ziraat sektörüne yönelik bir makine satın almak isterken söz gelimi tekstil sektörüne yönelik bir makine satın alması mümkün olmadığı gibi genel algı itibariyle de ilgili sektörlerde üretim gerçekleştiren firmaların her türlü ürün gamında bir satış teamülünün mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; mavi renkli “a-c” ve kırmızı renkli “m” harfinin “a-m-c” şeklindeki dizilimi ile oluşturulmuş bir harf markası olduğu, markada başkaca ayırt edici bir ek unsurun bulunmadığı, markanın bu haliyle yazımına uygun olacak şekilde “a-m-c” şeklinde telaffuz edileceği, bu harflerinin bilinen bir kısaltmayı işaret etmediği tespit edilmiştir.
Davacıya ait 2002/10045 sayılı marka incelendiğinde; “…” harfleri yazılmış olup, ayrıca “TR” harflerine ek olarak yer verilmiş ve dünya şeklinde bir logo marka içerisinde kullanılmış ise de davacı markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davacıya ait kullanmama def’i engeline takılan 2002/10044 sayılı markanın dava konusu marka başvurusunun tesciline SMK m.6/1 hükmü uyarınca engel olamayacağı, kullanmama def’ine tabi olmayan davacıya ait 2002/10045 sayılı markanın kapsamında yer alan bir kısım emtialar ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “7.SINIF: Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar. 12.SINIF: Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar.Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür veya benzer oldukları, gerek dava konusu marka başvurusunun, gerekse itiraza mesnet 2002/10045 sayılı markanın esaslı unsurlarının müşterek olarak “…” ibaresinden oluştukları, bu hale göre; daha önce itiraza mesnet markayı gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu yukarıda belirtilen mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde, bu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı itiraza mesnet marka veya onun serisi niteliğinde yeni bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında yukarıda yer verilen mal ve hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Somut olayda yapılan incelemede; davacı tarafın gerek işlem, gerekse de dava dosyasına sunduğu deliller, davacı yana ait markaların ciddi nitelikte markasal kullanıma konu edildiğini ortaya koyma açısından dahi yeterli değilken SMK 6/5 maddesi anlamında davacı markalarının tanınırlığı ve bu tanınırlığa bağlı koşulların somut olayda meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yönünde bir kanaate varılması için de yeterli görülmemekte olup SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/6 hükmüne göre; Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın ticaret unvanının kılavuz unsuru da “…” ibaresi olup anılan ibare aynı zamanda davacı yanın markalarının kendisidir. Davacı yanın ticaret unvanın kılavuz unsurunun, uyuşmazlık konusu 07 ve 12. Sınıf mallar ile bu malların satışına özgülenmiş mal ve hizmetlerde etkin ve süreklilik arz eder mahiyette ve ticaret unvanı kapsamının dışında markasal nitelik gösterecek şekilde kullanımlarını ortaya koyar mahiyette deliller dosya içerisinde bulunmaması nedeniyle, dava konusu markanın davacıya ait ticaret unvanı sebebi ile reddi için gerekli koşulların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; “7.SINIF: Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar. 12.SINIF: Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar.Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğü isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “7.SINIF: Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar. 12.SINIF: Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar.Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğü isteminin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-YİDK kararının iptali istemi bakımından; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-YİDK kararının iptali istemi bakımından; Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 128,10 TL tebligat, posta masrafı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.704,40 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.352,20 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.352,20 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 1/2 si olan 8,50 TL’nin davacıdan alınarak davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine, bakiye 8,50 TL yargılama giderinin davalı … Otomotiv Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,

Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2022