Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/166 E. 2023/177 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/166 Esas – 2023/177
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/166 Esas
KARAR NO : 2023/177

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 23/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; …’nun …’de kurulan ilk … operatörü olduğunu ve dünyanın 5 kıtasında 32 ülkesinde … operatörlüğü yapmakta ve dünyanın en büyük … Operatörlerinden biri olduğunu, dünyanın en büyük ikinci mobil telekomünikasyon şirketi olarak Aralık 2011 itibarıyla 439 milyon aboneye sahip olduğunu, … Grubu’nun bünyesinde yer alan … …’nin 30 Haziran 2012 itibarıyla hizmet sunduğu 21.112.000 abonesiyle …’nin 2. büyük mobil iletişim şirketi olduğunu, davacı şirket tarafından yoğun emek ve etkin tanıtım faaliyetleri sonucu tüketiciler nezdinde davacı şirketle özdeşleşmesi sağlanan markalardan en önemlileri arasında yer alanın “…” kök ibareli seri markaları olduğunu, dava konusu “…” ibaresi ile davacı şirket adına tescilli “…” ibaresi taşıyan markanın görsel, işitsel ve kavramsal açıdan ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markada yer alan “…” kelimesinin markaya ayırt edicilik katmadığını, markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, her iki markanın da “…” ibaresi ile başladığını, bu markaların sözcüklerinin ilk heceleri, ilk seslerinin aynı olduğunu ve bu durumun fonetik benzerliği arttırdığını, itiraz konusu markanın, davacı yana ait markanın devamı, farklı bir versiyonu ve özellikle “…” markasının işletmelere özel mal ve hizmet sunmak üzere oluşturulan türü olarak algılanması ihtimali olduğunu, sözgelimi tüketicilerin “…” ile “…” ibareli markaları birbirinden ayırt etseler bile, bu markaları taşıyan mal ve hizmetlerin aynı işletmeden geldiğini ya da bunların üreticileri arasında bir ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşünebileceklerini, davaya konu “…” ibareli marka başvurusunun müvekkiline ait “…” markalarıyla ilintili hizmetleri kapsadığını, davalı marka başvurusunun davacı adına tescilli markanın devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesi bulunmakta olduğunu ve bu durumlardan dolayı da davacının maddi ve manevi zarar görmesi, davalının da haksız kazanç elde etmesi söz konusu olduğunu öne sürerek, …. ‘nun 20.04.2021 tarih ve … sayılı … kararının iptaline, … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı … vekili 13/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markalar arasında iltibas bulunup bulunmadığı belirlenirken, daha önce tescil edilmiş olan markanın ayırt edici gücünün göz önüne alınacağını, bu etki zayıf ise, tescili istenen ikinci markada ufak bazı değişikliklerin yapılmasının yeterli olacağını, davaya konu marka başvurusu ile davacı adına kayıtlı itiraza mesnet markaların incelemesinde ortak unsurun “…” ibaresi olduğunu, markalar arasında başkaca ortak unsur bulunmadığını, “…” ibaresinin günlük hayatta sıklıkla kullanılan bir kelime olup ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğunu, davacı tarafından yaratılmış, fantezi bir ibare olmadığını, ibarenin ticari ve günlük hayatta yaygın kullanımı, anlamı ve tasviri niteliği de dikkate alındığında ve özellikle tescil kapsamında yer alan hizmetlerde, kelime olarak ayırt edici niteliğinin doğuştan düşük olduğunu, dava konusu markada “…” ibaresinin kullanıldığını, vurgunun muteriz markalarının aksine “…” ibaresine yapıldığını, bu haliyle muteriz markalara karşı yeterli ayırt ediciliğin kazanıldığı ve davacı markasından uzaklaşıldığını, bu bağlamda davaya konu marka ile davacının itiraza mesnet markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak SMK m.6/1 anlamında benzerlik bulunmadığını öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ne izafeten İflas Masası vekilince sunulan 07/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı müflis şirkete ait “…” ibaresini içeren markayla davacıya ait markanın benzerliği incelendiğinde başvuruda yer alan “…” ibaresinin tek başına ön planda olmadığını, davalı müflise ait slogan niteliğindeki markanın “…” biçiminde görsel, işitsel ve kavramsal bir bütün olarak okunup algılanması gerektiğini, dava konusu markaların düzenleme tarzları, yazım stilleri, genel görünümleri, ihtiva ettikleri farklı kelime unsurlarının birbirinden farklı olmasının yanı sıra markaların bütünüyle genel izleniminin de birbirinden önemli ölçüde farklı olduğunu, söz konusu farklılıklar nedeniyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, davacı tarafından müflis şirket aleyhinde ikame edilen ” …” ibareli markasının, davacının “… ” , “…” markaları ile ilgili açmış olduğu ve yargılaması … Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen davada verilen kararı emsal olarak sunduklarını ve bu dosyada mahkemece davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın emsal olarak dikkate alınması gerektiğini öne sürerek … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının davacının itirazının reddi bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” markası ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 35.sınıftaki hizmetlerin tescili amacıyla 06.12.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.01.2020 tarih ve 341 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 20.03.2020 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 31.12.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 26.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahatı içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
… kararının iptali istemi bakımından ise aşağıdaki şekilde inceleme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler).Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil).Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri ile itiraza mesnet … sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin aynı, aynı tür ya da benzer oldukları tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında 35. Sınıfta yer alıp yukarıda belirtilen hizmetler açısından taraf markalarının aynı ya da benzer kapsamlı oldukları, kullanım amaçları, hitap edilen kullanıcı grubu, faaliyet gösterecekleri ticari pazar, ilgili pazardaki satış yolları, birbirleriyle rekabet edebilirlikleri, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri gibi özellikleri bakımından benzer oldukları, markaların kapsamları itibariyle oluşan bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin var olup olmadığının tespiti için taraf markalarını oluşturan işaretlerin, nihai algılar itibariyle benzer olup olmadıklarının tespitinin yapılması gerekmektedir.
Dava konusu markanın başlangıç harfleri büyük devam harfleri küçük siyah renkte standart yazı karakteri ile yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerinin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, düz sözcük markası niteliğinde olduğu, başkaca ilave şekil unsuru içermediği görülmektedir.
Davacı markalarının bir tanesinin tek başına “…” ibaresinden ibaret olduğu, kalan diğer iki markanın ise “…” + “…” şeklinde oluşturulan slogan markalar olduğu, bu markaların tamamının standart yazı karakteri ile yazılmış düz sözcük markası niteliğinde olduğu, bu ibarelerin de tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, başkaca ilave şekil unsuru içermediği görülmektedir.
Taraf markalarında ortak yer alan “…” sözcüklerinin bir bütün olarak kavramsal karşılığına bakıldığında “bir kişinin kendi sahip olduğu iş” anlamına gelmektedir. Ayrıca “(…)+…” şeklindeki kalıp kullanımlarda, “…” ibaresinden önce gelen konu/alan/meslekte bu işin en iyisi, bu işi en iyi yapan kişi anlamında da kullanımları görülmektedir ve “(…)+…” şeklindeki kalıp kullanımların birçok sektörde yaygın kullanımının bulunduğundan bahsedilmesi mümkündür. Örneğin, “…” gibi çeşitli kullanımlara ilk anda yapılan araştırmalarda rastlanılmaktadır.
Bu nedenle taraf markalarının tek ortak unsuru “…” tamlaması, kavramsal karşılığı itibariyle günlük yaşamda kullanılan sıradan bir tamlama olup, marka olarak görsel, işitsel ve kavramsal açıdan hafızada özel iz bırakacak, marka sahiplerini otomatik olarak ilişkilendirecek derecede çağrışım gücüne sahip, özgün, fantezi, ayırt ediciliği yüksek bir ibare olarak değerlendirilmemektedir. Benzer nitelikte “…” gibi birçok tamlamanın da ticaret hayatında kullanıldığı göz önüne alındığında “…” ibaresinin ön-son ekler ve şekil unsurları ile birlikte pek çok sektörde yaygın kullanımı olan ve kimsenin tekelinde bulunmaması gereken zayıf bir ibare olduğu değerlendirilmiştir.
Bu bağlamda taraf markalarının tek ortak unsuru zayıf marka niteliğindeki “…” ibaresi olup, değerlendirme yapılırken marka bütün unsurlarıyla dikkate alınarak bir bütün halinde göz önünde bulundurulmalıdır. Davalı markası incelendiğinde, “…” şeklindeki kullanımın “…” şeklinde bir anlam çıkmasının da mümkün olduğu görülmektedir. Dolayısıyla dava konusu marka bütün olarak bir slogan kimliğinde algı oluşturmaktadır. Bu kimlikte tüketicinin “…” ibaresine münhasır bir algı yönlendirmeyeceği, markayı bütün olarak bir slogan şeklinde algılayacağı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak; taraf markalarında yer alan sair unsurlar ve özellikle ilgili markalarda kullanılan ilave kelimeler birbirlerinden ayrıştırılmaları için yeterli olduğu, gerek taraf markalarının benzer görülen emtialarında gerekse de farklı pek çok sektörde yaygın kullanımı bulunan “…” ibaresinin güçlü ayırt ediciliği bulunan bir sözcük olarak kabul edilmesinin yerinde olmayacağı, markaları oluşturan işaretlerin bütünsel kompozisyonlarının birbiri ile iltibasa neden olacak bir ilişkilendirmeye sahip olmadığı, taraf markalarının bir bütün olarak kavramsal olarak da farklılaştığı, her ne kadar taraf markalarının kapsamları aynı/aynı tür/benzer mal ve hizmetleri kapsamakta iseler de, markaların bütünsel algıları itibariyle, ilgili tüketici kitlesi nezdinde, aralarında karışıklığa neden olacak düzeyde benzerlik taşımadıkları, markaların birbirlerinin serisi/devamı olarak da algılanmayacakları, bu sebeplerle işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle … kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-… kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 34,10 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 512,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.165,20 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ‘ne verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket iflas idaresi vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza