Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/161 E. 2022/75 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/161 Esas – 2022/75
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/161 Esas
KARAR NO : 2022/75

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/06/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 20/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2020/130249 başvuru numarası ile 35, 36 ve 42. Sınıflarda “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, TÜRKPATENT’in başvurunun kısmi yayınına karar verdiğini, müvekkilinin bu karara itiraz ettiğini ve TÜRKPATENT tarafından bu itirazlarının reddedildiğini, “… …” ibaresinde “…” unvanının salt kendisini bir marka haline getirme amacı güdülmemekle beraber, müvekkili tarafından üretilecek olan bir aplikasyon ile şirketlerin finansal ve mali ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğunu, başvuru ile hedeflenenin bizzat “…” unvanının tescil edilerek bu unvanın diğer kişiler tarafından kullanılmasının engellenmesi değil, Türkiye’de ve Dünya’nın diğer ülkelerinde iş yapma kolaylığının sağlanması adına takip edilen bir konu olan … dönüşümün sağlanmasına hizmet edilmesi olduğunu, bu yönüyle “… …”nun sektörde tanımlı …’nun yaptığı faaliyetin birebir aynısını gerçekleştirmeyeceği gibi, markanın yarattığı genel izlenim, sektörün normları ve geleneklerinden önemli ölçüde ayrı kılınacak düzeyde olduğunu, bu sebeple 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1 (b) maddesinde yer alan ayırt ediciliği sağlamakla birlikte, 5/1 (c) maddesinde anılan unsurları münhasıran veya esas unsur olarak içerme amacı güdülmediğini, 2020/70651 başvuru numarası ile … DANIŞMANLIK ORGANİZASYON VE TEKNOLOJİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ tarafından sahip olunan “… …” markasında da, … (chief executive officer) unvanı açısından aynı durumlar söz konusu olmakla beraber, bu markanın 28.08.2020 tarihinde içeriğinde müvekkili tarafından talep edilmesine rağmen reddolunan “İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.” işkolunu da içerir şekilde yayın kararına konu olduğunu, “… …” tarafından ret gerektiren bir konunun, TPE’nin bakış açısı göz önüne alındığında “… …” tarafından anılan iş kolunu da içerir şekilde tescil edilmesinin nedeninin anlaşılamadığını iddia ederek; müvekkili şirket tarafından tescil başvurusunda bulunulan “… …” ibareli marka başvurusunun tescil işlemlerinin anılan sınıfları açısından da tamamlanmasını (markanın 35 numaralı NICE sınıfında yer alan aynı hizmetleri vermesini de kapsar şekilde) ve başvurunun anılan iş kolları açısından reddine dair TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 07/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde Kurumun davalı olarak gösterilmediğini, taraf olmadığını, davaya konu marka başvurusunun … Finansal Danışmanlık A.Ş. ve dava dışı … adına yapıldığını, her iki başvurucu arasında HMK 59. maddesi uyarınca mecburi dava arkadaşlığı bulunduğunu, davacıya belirtilen eksikliklerin tamamlatılması için kesin süre verilmesini ve verilen süre içerisinde eksikliklerin usulüne uygun tamamlanmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesini, bu eksiklikler ile birlikte 20.06.2021 tarihli dava dilekçesinde davanın ispatı için dayanılan delillere açıkça yer verilmediğini, bu bağlamda davanın ikamesinden sonra 23.06.2021 tarihinde mahkemeye sunulmuş olan delil dilekçesinde yer alan ancak dava dilekçesi içinde yer almayan “bilirkişi incelemesi, tanık (davanın mahiyeti itibarıyla da) ve sair delillerin” ikamesine/sunulmasına muvafakat etmediklerini, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca “… …” ibaresinin reddedilen hizmetler bakımından tescil engeli bulunduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen haksız ve mesnetsiz iddia ve talepleri kabul etmediklerini, davaya konu YİDK kararının SMK hükümlerine uygun tesis edildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, dava konusu 2020/130249 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun reddedilen hizmetler bakımından SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığı, SMK m.5/1-c hükmü uyarınca tasviri nitelikte olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, davacı tarafta zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan zorunlu dava arkadaşı ….’ın davacı olarak davaya dahli sağlanmış, tarafların sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacıların 23.10.2020 tarihinde “… …” ibareli 2020/130249 sayılı başvuru ile 35 / 36 / 42. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri. Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” için tescil talebinde bulundukları, söz konusu başvurunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 15.01.2021 tarihinde 6769 sayılı SMK m.5/1-b hükmü uyarınca başvurunun “İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi şatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitesinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.”, SMK m.5/1-c hükmü uyarınca başvurunun “İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitesinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri” hizmetleri bakımından kısmen reddine karar verildiği, davacıların 03.03.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi sundukları, 20.04.2021 tarihinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 20.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
Belirtilen açıklamalar ışığında; tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 20.04.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacıların marka başvurusundan çıkartılan hizmetler; “SMK m.5/1-b hükmü uyarınca; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi şatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitesinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. SMK m.5/1-c hükmü uyarınca; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitesinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri”dir. Söz konusu hizmetler, profesyonel iş yaşantısı ile ilgilidir. Belirtilen profesyonel iş konusu veya türü herhangi bir iş yerinin işletilmesi ile ilgili olabileceği gibi finans veya bilişim gibi özel alanlarla ilgili de olabilir. Bu durumun yaratacağı önemli bir ayrıcalık söz konusu olmaksızın iş konusu veya türü üzerinde uzmanlık sahibi olan veya duyulan ihtiyacın karşılığının alınıp alınamayacağına ilişkin karşılaştırma yapabilecek düzeyde bilgi veya tecrübe sahibi kişiler tarafından tüketim söz konusu olacaktır. Dolayısıyla çekişme konusu hizmetler, dikkat seviyesi görece yüksek olan bilinçli tüketici kitlesine hitap etmektedir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; her ne kadar bir bütün olarak “… …” ibaresinden oluşturulmuşsa da gerek davacı iddiaları gerekse başvurunun sözcük ve büyük harflerle oluşturulmuş kısaltmadan oluşması karşısında ilgili tüketici kitlesi tarafından “…” ve “…” olarak algılanacaktır. “…” sözcüğü TDK Sözlüğü’nde: “1)Sayısal 2)Verileri bir ekran üzerinde elektronik olarak gösteren; 3)Verilerin bir ekran üzerinde elektronik olarak gösterilmesi” anlamlarına gelmektedir.
“…” kısaltması ise iş dünyasında kullanılmakta olan unvan kısaltmalarından biridir. Bu kısaltma, “Chief Financial Officer (Finans Direktörü -Mali İşler Müdürü-)” kavramının kısaltmasıdır. Mali işler müdürü, bir şirketin mali risklerini yönetmekten sorumlu olan bir görevlidir. Aynı zamanda mali planlama ve kayıt tutma işlemlerinin yanı sıra üst yönetime finansal raporlama da yapmakla yükümlüdür. Bu kişiler, belirtildiği üzere üst düzey finans yöneticisi olup görev tanımı arasında kurumlardaki nakit akışını ve finansal planlamayı kontrol etmenin yanı sıra kurumun finansal açıdan güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmek ve bu süreçleri düzenleyip güçlendiren eylem planları ve yol haritası önermek de yer almaktadır.
Günümüzde teknolojik değişimin hızı, inovasyonun artan önemi ve küresel risklerin kontrol edilemeyecek boyuta ulaşması, finans kuruluşlarının kârlarını maksimize ederek daha iyi yatırım getirileri elde edebilmelerinde geleneksel işletme yaklaşımlarını yetersiz kılmakta, yenilikçi iş modellerine olan ihtiyacı artırmaktadır. Bu noktada, teknoloji odağında şekillenen her türlü iş idaresi, bankacılık ve finans sektörünün değişime uyum sağlama etkinliğinin sürekli olarak değerlendirilmesi gerekli hale gelmektedir. … platformlara sürekli yatırım yapılarak işlem gerçekleştirilmesini sağlama, işlem hızı ve kolaylığı sağlama, müşteri deneyim kalitesini yükseltme, … müşteri tabanını genişletme, satışlardaki … kanalların payını ve verimliliğini artırma kapasitesini göstermektedir. İkinci boyut ise tüm risklere karşı kesintisiz ve güvenli bir müşteri hizmeti sunma etkinliğini temsil etmektedir. Artan rekabet ortamında her türlü iş konusu ile ilgili olarak ve bunların arasında yer alan bankacılık ve sair hizmetlerin teknolojik gelişmelere uyum sağlama kabiliyeti ön plana çıkmaktadır. Nitekim kamusal nitelikteki hizmetler dahi günümüzde teknolojik gelişmelere uyumlu olarak … platformlar üzerinden verilmekte olduğu gibi bu şekilde verilen hizmetlerin sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda “… …” ibaresi, her türlü iş idaresinde finansal süreçlerin bilgisayar ortamına aktarılarak finansal planların yönetilmesi ve hedefler doğrultusunda uygulamalar ile yürütülmesi ile ilgilidir. Ayrıca “… …” ibaresi, bir sıfat tamlaması olup mali idarenin … nitelikte olduğunu herhangi bir imaya gerek kalmaksızın doğrudan akla getirmektedir.
İlaveten Google arama motoru üzerinden yapılan araştırmalar neticesinde; … dönüşüm sürecinde … rolü ile ilgili çeşitli etkinliklerin bulunduğu ve üzerinde düşünülmekte olduğu gözlemlenmiştir. Bunlara ilişkin bazı örnekler verilirse; “… …’lar Konuştu!”, “… …’lar konuştu”, “… çağ … profilini değiştiriyor” gösterilebilir. Örnek olarak belirtilen bu başlıklara ilişkin internet akışı, başvuru tarihinden öncesine ilişkin olup 2020 Şubat veya 2019 Haziran tarihlerini içermektedir. Başka bir ifadeyle … dünya ile …’ların ilişkilendirilmesi davacının başvurusundan önceki tarihli olarak tüketicilerin erişiminin mümkün olduğu alanlarda karşılık bulmuştur. Belirtilen bu açıklamalarda “… …” ibaresi, herhangi bir markasal algı yaratmadığı gibi …’ların dijitalleşmesi veya … süreçteki gelişim veya değişimleri hakkında genel ifadeler içermektedir.
Belirtilen açıklamalara göre;
Davacıların dava konusuna ilişkin “… …” ibareli başvurusu, öncelikli olarak … hizmetlerle karşı karşıya olunduğuna ilişkin bir algı yaratacaktır. Ayrıca iş idaresinin mali boyutu ile yetkili olan kişilerin faaliyetlerini yürütürken … alanda etkin olduklarına ilişkin de bir algı oluşacaktır. Belirtilen bu hususlar karşısında teknolojinin hayatın her alanındaki etkinliğinin artması ve bunun etkisiyle de her alanda … süreçlerin akışıyla daha çok karşı karşıya olunması da dikkate alındığında değerlendirme konusu red gerekçesi bakımından; başvurunun kısmen reddedildiği hizmetlerin tamamının mali boyutunun olması ve … ortamda gerçekleştirilmesinin mümkün olması veya … ortamda da gerçekleşmesi söz konusudur. Bu nedenle başvuru konusu ibarenin kısmen reddedildiği hizmetler bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca; dava konusu işaretin bir bütün olarak “… mali idare” veya “… finans yönetimi” içeren hizmetler ile karşı karşıya olunduğu yönünde ilgili tüketici nezdinde bir algı yaratacağı gözlemlenmiştir. Bu algı, iş idaresinin boyutlarından birisi olan mali yönetimin yürütülme metoduyla ilgili olarak da geçerli olacaktır. Bu doğrultuda başvuru markasının, kısmen reddedildiği hizmetler için ilgili tüketici kitlesi nezdinde doğrudan özellik bildirir nitelikte olduğu kanaatine de ulaşılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka başvurusunun kısmen reddedildiği hizmetler bakımından somut ayırt edici olmadığı, tasviri nitelikte olduğu hususları nazara alınarak; davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 114,50 TL posta, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.991,60 TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacılar vekilinin ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2022