Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/148 E. 2022/42 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/148 Esas – 2022/42
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/148 Esas
KARAR NO : 2022/42
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 07/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 07/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Grup Şirketleri bünyesinde faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkili şirket tarafından 2019/89208 numaralı “…” ibareli marka başvurusu yapıldığını, marka başvurusunun yayımına davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, davalının itirazı üzerine Markalar Dairesi Başkanlığınca başvurunun tümden reddine karar verildiğini, ret kararına müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkili şirketin itirazının YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin de bünyesinde bulunduğu grup şirketlerin 1996 yılından bu yana “…” ibaresini içeren markaları ve ticaret unvanları ile faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduklarını, müvekkili şirket ve grup şirketlerin “trafo merkezleri, ameliyathane kontrol panoları, nötr topraklama dirençleri, nötr topraklama trafoları, DC hücreler, izole güç sistemleri..” gibi ürünler ürettiğini ve ulaşım, hastane, akıllı bina, endüstriyel elektrik sistemleri, yenilenebilir enerji sektörlerinde faaliyet gösterdiklerini, davalı şirketin ise “yatırım bankacılığı faaliyetleri, finansal hizmet” kapsamında ticari faaliyet gerçekleştirdiğini, tarafların ticari faaliyet konuları arasında benzerlik bulunmadığını, TÜRKPATENT nezdinde davalı şirketin itiraza mesnet markalarının kapsamındaki tüm mal ve hizmetler bakımından kullanımının ispatının talep edildiğini, davalıya ait markaların yalnızca “finansal hizmetler” kapsamında kullanımlarının ispatlandığı hususunun tespit edildiğini, hem müvekkili şirketin hem de davalı şirketin hitap ettiği tüketici kitlelerinin birbirinden farklı, alanında uzman ve bilinç seviyesi yüksek tüketici kitlesi olduğunu, hitap edilen tüketici kitlelerinin taraflara ait markaları karıştırmayacağını, davalı markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük ve zayıf bir ibare olduğunu, ibarenin herkesin kullanımına açık olduğunu ve tek başına bir kişinin tekeline bırakılamayacağını, müvekkili şirket tarafından oluşturulan “…” ibarelerini içeren markanın ayırt edici nitelikli birden fazla unsura sahip olduğunu, davalı şirket markalarının beyaz fon üzerine siyah düz yazı ile oluşturulduğunu, markalara ayırt edici nitelik katacak herhangi bir şekil, renk, yazı stili vb. unsurun kullanılmadığını, müvekkili şirket markasında kullanılan mavi-sarı renk unsurları ve şekil unsuru, “güç elemanları”, “an … group company” ibarelerinin markaya yüksek ayırt edicilik kattığını, davalı şirket markalarının müvekkili şirket markası ile benzerliğinin bulunmadığını, markaların aynı yer ve zamanda tüketici ile buluşmasının ve karıştırılma ihtimali bulunmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin gerçekte kullanmamasına rağmen yedekleme ve engelleme amacı ile marka başvuruları yaparak kullanmadığı sınıflar bakımından üçüncü kişileri baskı altında tutmaya çalıştığını, davalı şirket tarafından kullanım ispatı taleplerini bertaraf edebilmek ve üçüncü kişilerin marka başvurularına kötü niyetle engel olmak adına yeniden ve yeniden marka olarak tescil ettirdiğini, davalı şirketin faaliyet gösterdiği 36. sınıf haricinde 30 sınıfta daha marka tescil ettirdiğini, bu sınıflarda kullanımı bulunmadığını beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 28/06/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın “…” ibaresinden oluştuğunu, markada “…” ibaresinin ön plana çıktığını, markanın esaslı ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davalı şirketin itiraza mesnet markalarının da esas ve ayırt edici unsurunun aynı ibare olduğunu, davacı markası ile muhatap olan ortalama tüketicinin söz konusu markayı itiraz sahibi firmanın markası ile ekonomik bağlantısı olduğu veya ayrı kaynaktan geldiğini anlamakla birlikte birbiri ile ekonomik ilişkili olduğu algısına kapılabileceğini, dava konusu markanın itiraz sahibinin seri markalarından birisi olduğu zannına kapılması ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak işaret benzerliği bulunduğunu, dava konusu markanın 09. sınıfta tescilinin talep edildiğini, davalı şirketin itiraza mesnet markalarının da aynı sınıfta yer aldığını, davalı şirket adına tescilli 2010 12232, 2016 21498, 2016 18516, 2015 72771, 2015 55855, 2015 54639, 2013 39793, 2013 24224, 2013 24172, 2013 18871, 2013 18863, 2013 18853, 2013 18775, 2013 18760, 2013 18753, 2013 18745, 2013 18736, 2013 102060, 2013 09923, 2013 09908, 2013 08558, 2013 08537, 2018 48437, 2018 48918, 2018 48926, 2018 48448, 2018 48451, 2018 48929, 2018 48461, 2018 48932, 2018 48934, 2018 48468, 2018 48937, 2018 48939, 2018 64997, 2018 68563, 2018 68564, 2019 17052, 2019 17057, 2019/72690 sayılı markaların davaya konu marka başvuru tarihi itibarıyla en az beş yıllık tescilli olması şartını sağlamadığından kullanım ispatına yönelik talep ve itirazın sonuca herhangi bir etkisi bulunmadığını, itirazın kötü niyetle yapıldığına dair iddiaların ispatlanamadığını, YİDK kararının yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Yatırım Bankası Anonim Şirketi vekili 13/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1999 yılından bu yana bankacılık alanında faaliyet gösterdiğini, 2003 yılında “…” olarak ilk tescil başvurusunu yaptığını, 2008 yılında ticari unvanını … YATIRIM BANKASI A.Ş. olarak değiştirdiğini, 2008 yılından beri tanıtımlar sayesinde markanın halk nezdinde tanınan bir marka haline geldiğini, müvekkili şirketin 2017 yılında bünyesine kattığı iştirakleri ile güneş enerjisi santralleri, hidroelektrik santralleri, rüzgar enerjisi santralleri kurulumu amacıyla uzun vadeli finansmanları sağlandığını, müvekkilinin “…” markasının ve bu markanın devamı niteliğindeki seri markaların sahibi olduğunu, ortalama tüketicilerin davacı şirket markasını müvekkili markalarının serisi sanabileceğini, bu durumun müvekkili markalarının itibarını olumsuz etkileyeceğini, Google arama motorunda “…” anahtar kelimesi ile arama yapıldığında çıkan sonuçların hemen hemen hepsinin müvekkili ile ilgili olduğunu, ilk sırada müvekkilinin resmi web adresinin yer aldığını, müvekkili şirket markalarının finans ve bankacılık alanı dışında kariyer alanındaki web sitelerinden bilet satışına, enerji ve güvenlik sektörüne kadar pek çok alanda kullanıldığını, dava konusu marka başvurusunun ayırt edici esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile görsel ve fonetik olarak ayniyet derecesinde benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusunda yer alan “an … group company” ibaresinin genel bir ibare olduğunu, davacı marka başvurusunun müvekkili şirkete ait 2010 12232 tescil numaralı “…” ibareli markanın logosuyla aynı göründüğünü, dava konusu markada “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığını, davacı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği kullanımların markasal kullanım niteliğinde olmadığını, ticaret unvanı kullanımından ibaret olduğunu, huzurdaki dava öncesinde davacı şirket yetkilisi tarafından benzer şekilde “… group of companies” ibareli markanın tescili adına müvekkili şirket aleyhine Ankara 3. FSHHM 2021/8 E. sayılı dosya ile dava açıldığını, davanın reddedildiğini, dava konusu markanın tescili halinde davacı tarafın müvekkili markalarından haksız yarar sağlayacağını, davacının kötü niyet iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, dava konusu markada yer alan “group company” ifadesinin Türkçede “şirketler grubu” anlamına geldiğini, bu ibarenin ayırt edici özelliği bulunmadığını, tam aksine tüketici nezdinde markanın müvekkili şirkete ait olduğu izlenimi yaratacağını, müvekkili şirketin onlarca iştiraki olduğundan iltibasın kaçınılmaz olacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2019/89208 sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacının gerçek hak sahipliği ve kötü niyet iddialarının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin 20.09.2019 tarihinde “Şekil+…” ibareli 2019/89208 sayılı başvuru ile 09.sınıfta bulunan “Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” için tescil talebinde bulunduğu, başvurunun 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davalı şirket tarafından 12.12.2019 tarihinde 94 adet marka gerekçe gösterilerek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca yayına itiraz edildiği, davacı şirketin 26.02.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karşı görüş dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin kullanmama def’i ileri sürdüğü, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazların incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusunun SMK m.6/1 hükmü uyarınca reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı 16.07.2020 tarihinde itiraz ettiği, davalı şirketin bu itiraza karşı 26.08.2020 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, YİDK nezdinde gerçekleştirilen itirazlar üzerine yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 06.04.2021 tarih ve … sayılı karar ile itirazın ve başvurunun reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 08.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 06.04.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Marka işlem dosyasında yer almayan ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı tutulmuştur.
Öncelikle; davalı tarafın marka işlem dosyasında ileri sürdüğü kullanmama def’i, ön sorun olarak incelenmiştir. Her şeyden önce, davalının dava konusu marka başvurusunun işlem dosyasına davacının sunduğu itirazlara karşı ileri sürdüğü kullanmama def’inin dinlenebilmesi için, SMK m.19/2 hükmüne göre, davacının itirazlarına mesnet aldığı markalarının davalının dava konusu edilen markasının başvuru tarihinde en az 5 yıl süreyle tescilli olmaları gerekir. Buna göre yapılan incelemede; dava konusu markanın başvuru tarihi, 20.09.2019’dur. Davalının gerekçe olarak sunduğu ve davacının “kullanım” talebinde bulunduğu markalardan, 2010 12232, 2013 39793, 2013 24224, 2013 24172, 2013 18871, 2013 18863, 2013 18853, 2013 18775, 2013 18760, 2013 18753, 2013 18745, 2013 18736, 2013 09908, 2013 08558, 2013 08537, 2012 71664, 2012 69598, 2012 63584, 2012 54256, 2012 54240, 2012 36228, 2012 106868, 2011 68787, 2011 68754, 2011 17727, 2010 72181, 2010 42685, 2009 44687, 2009 38540, 2008 52790, 2008 52789, 2008 51921, 2008 51787, 2008 51785, 2003 37986, 2013 09923 sayılı markalar, dava konusu markanın başvuru tarihinde en az 5 yıldır tescillidir. Davalı taraf, marka işlem dosyasına kullanıma ilişkin herhangi bir belge sunmamıştır. Bu nedenle, benzerlik değerlendirmesinde, yukarıda sayılan markalar değerlendirme dışı bırakılarak SMK m.6/1 hükmü değerlendirmesi yapılmıştır.
Buna karşın, davacı tarafça kullanımının ispatlanması talep edilen davalıya ait 2016 21498, 2016 18516, 2015 72771, 2015 55855, 2015 54639, 2013 102060, 2019 17057, 2018 68564, 2019 17052, 2018 48437, 2018 48918, 2018 48926, 2018 48448, 2018 48451, 2018 48929, 2018 48461, 2018 48932, 2018 48934, 2018 48468, 2018 48937, 2018 48939, 2018 64997, 2018 68563, 2019/72690 sayılı markalar, dava konusu markanın başvuru tarihinde henüz 5 yıllık süreyi doldurmamıştır. Dolayısıyla bu markalar yönünden “kullanmama def’i” talebi yerinde değildir. Ayrıca, davalının gerekçe olarak gösterdiği markalardan, 2010 10510, 2009 61533, 2009 61532, 2009 61531, 2009 61529, 2009 49988, 2009 46359, 2009 46358, 2009 46357, 2009 46356, 2009 38537, 2010/10510 sayılı markalar, müddet durumunda olduğundan değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2019/89208 sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “09.SINIF: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar.” ile davalı şirketin, diğer davalı Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde benzer olarak kabul edilen markaları AYNI’dır.
Davaya konu 2019/89208 sayılı marka başvurusu “…” ibarelerinden oluşan bir kelime markası olup, kapsamında herhangi bir şekil bulunmamaktadır. En üst satırda yer alan “…” kelimesinin üzerinde sarıdan maviye değişen bir çizgi çizilmiştir. Marka kapsamındaki kelimeler, farklı puntolar ile yazılmış olup, markada “…” kelimesi, diğer kelimelere nazaran çok daha büyük puntoyla ve diğer kelimelerden farklı olacak şekilde mavi renk ile yazılmıştır. “…” kelimesinin altında ise gri renkle “…” kelimesinin yarısı kadar yer kaplayan “GÜÇ ELEMANLARI” ibaresi bulunmaktadır. En alt satırda ise, çok küçük punto ile “an … Group Company” ibaresi yer almakta olup, bu ibare de gri renk ile yazılmıştır. “an … Group Company” İngilizce bir ibare olup “bir … Grup Şirketi” anlamını taşımaktadır. Markada yer alan diğer kelimeler ise Türkçe kelimeler olup, yazıldığı gibi okunan ibarelerdir. “güç elemanları” ibaresi, 9. sınıfta yer alan emtialar için tanımlayıcı nitelik taşımaktadır. “…” kelimesi ise çok farklı anlamlara gelen bir kelime olup, bu anlamlar Türk Dil Kurumu online sözlüğünde şu şekilde sayılmıştır: “1. Etkin, canlı, hareketli, çalışkan, faal. 2. Etkili. 3. Çalışan, çalışmasını sürdüren. 4. Etken. 5. Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü.” “…” kelimesi orijinal bir ibare olmayıp, sayılan anlamları itibariyle mekanik ve elektronik tüm aletler, makineler, araçlar ve hatta canlılar için kullanılabilen bir sıfat niteliği taşımaktadır. Dava konusunu oluşturan 9. sınıf emtialar ise, genel olarak makineler, aletler, araçlar gibi ürünlerden oluşmaktadır. Bu emtialar yönünden “…” ibaresinin bir sıfat olarak kullanılması mümkündür. Dolayısıyla, “…” kelimesi, 9. sınıf emtialar bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük bir ibaredir. Davacıya ait marka kapsamında yer alan emtialar yönünden doğrudan herhangi bir tanımlayıcılığı bulunmamakla birlikte, “…” kelimesi genel olarak ayırt ediciliği düşük bir ibaredir. Zira Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvurusu halinde/tescilli, sadece 09. sınıfta “…” barındıran 250’den fazla marka mevcuttur. Tüm sınıflar nezdinde araştırma yapıldığında ya da “…” kelimesinin İngilizcesi olan “active” ibaresi araştırmaya dahil edildiğinde, bu sayı 1000’den fazladır. Dolayısıyla “…” ibaresinin, sıklıkla kullanılan, tüketicilerin aşina olduğu, ayırt edici gücünün düşük ibarelerden olduğunun kabulü gerekmektedir. “…” kelimesinin ayırt ediciliği düşük olarak değerlendirmekle birlikte, davaya konu emtialar bakımından bu ibarenin kimsenin tekeline verilemeyecek ve markasal etki doğurmayan bir ibare olarak değerlendirilemeyeceği de mahkememizin kabulündedir. Zira; “vasıf bildiren işaret” ile “zayıf marka” kavramları hukuki niteliği itibariyle farklı hükümlere tabi kavramlardır.
Davalı şirkete ait redde mesnet markalar incelendiğinde ise; bu markaların tamamı kapsamında şekil unsuru bulunmayan, siyah renk ile beyaz zemin üzerinde yazılmış kelime markaları olduğu tespit edilmiştir. Markalarda yer alan tüm kelimeler sadece baş harfleri büyük, diğer harfler küçük olacak şekilde yazılmıştır. Markaların hepsi “…” ya da “ ibaresi ile başlamakta, devamında diğer kelime unsurlarına yer vermektedir. “…/… kelimesinden sonra yer alan kelimeler şu şekildedir: “güvenlik, sistemler, global teknolojiler, systems, global technologies, tech, global çözümler, gloal solutions, global servisler, digital technologies, dijital teknolojiler, uçmak ne kolay, security, investment bank, hesap, … hesap, gayrimenkul varlık kiralama a.ş., hayat, tek, leasing, spora … destek, spor finansmanı”. Bu ibareler, genel olarak bankacılık sektörü için kullanılan ibareler olup, 9. sınıfta yer alan emtialar bakımından herhangi bir anlam ifade etmemektedir. Bununla birlikte, bu ibarelerin ayırt edici gücü yüksek ibareler olarak da değerlendirilmesi mümkün değildir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; Davaya konu 2019/80208 sayılı marka başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, “…” ibaresinin davaya konu 9.sınıfta yer alan emtiaları hemen ve ilk bakışta tanımlamasa bile bu emtialar bakımından ayırt ediciliği güçlü olmayan zayıf karakterli bir marka olduğu, bu nedenle redde mesnet markaların tamamının, davaya konu marka başvurusu ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olduğu söylenemeyecekse de, özellikle; ….Sistemler, Tech, Tek, Hayat, Güvenlik” gibi ibarelerin davaya konu 9.sınıf emtialar bakımından ayırt edici niteliği bulunmayan tasviri kelimeler veya ticari hayatta herkes tarafından kullanılan ve kimsenin tekeline verilemeyecek tamamlayıcı ibareler oldukları, buna göre, davalıya ait bu markaların “…” kelimesi etrafında seri marka ailesi oluşturduğunun söylenebileceği, davaya konu marka başvurusundan çıkartılan 9.sınıf emtiaların, redde mesnet bu markaların kapsamlarında yer aldığı dikkate alındığında, her ne kadar “…” kelimesi ayırt ediciliği düşük zayıf karakterli bir marka olsa da, davalıya ait yukarıda belirtilen redde mesnet markaların esas unsurlarının “…” kelimesi olması nedeniyle, daha önce davalıya ait “…” esas unsurlu bu markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu aynı/aynı tür emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, her ne kadar dikkat ve bilinç seviyeleri nispeten yüksek olsa da, davalı tarafın oluşturduğu seri marka ailesi nedeniyle, dava konusu marka başvurusunu, davalıya ait seri markalardan biri zannedebileceği, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun tescil edilmesi halinde davalıya ait seri markaların arasına sızma ihtimalinin bulunduğu, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle dava konusu marka başvurusu ile yukarıda belirtilen davalıya ait redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
Son olarak incelenmesi gereken husus; davacı vekili, her ne kadar gerçek hak sahipliği ve davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiasından kaynaklı olarak nispi tescil engelinin bertaraf edildiğini iddia etse de, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamında ve nisbi tescil engeli bağlamında yaptığı değerlendirmede, marka başvuru sahibinin gerçek hak sahibi olup olmadığını ve itiraz eden davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığını değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının bu iddiaları, redde mesnet markaların hükümsüzlüğü istemi bakımından ileri sürülebilecek ve değerlendirilmesi gereken iddialardır. Bu nedenle, davacının gerçek hak sahibi olduğu ve davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddiasından bahisle dava konusu marka başvurusu bakımından, SMK m.6/1 hükmünde düzenlenen nisbi tescil engelinin aşılacağından söz edilemez.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle dava konusu YİDK kararının iptalini gerektirir hukuka aykırı bir yön bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 121,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.006,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Yatırım Bankası Anonim Şirketi tarafından yapılan 28,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Yatırım Bankası Anonim Şirketi ‘ ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2022