Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/140 E. 2022/198 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/140 Esas – 2022/198
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/140 Esas
KARAR NO : 2022/198

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 31/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 01 ve 35. sınıflarda “… kimya” ibaresi ve üzerinde “…” şeklinde markanın tescili için 2020/15718 başvuru numaralı marka başvurusunu yaptığını, başvurunun davalı şirkete ait … sayılı “… …” ibareli marka mesnet alınarak 01 ve 35. sınıflar bakımından reddedildiğini ve kısmi yayınına karar verildiğini, kısmi yayın kararına müvekkili şirket tarafından YİDK nezdinde itiraz edildiğini, itirazın reddine karar verildiğini, YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket markası ile müvekkili şirket markasının kullanma şekillerinin farklı olduğunu, davalı markasının “… …” ibaresi önde büyükçe yazılmış küçük “a” harfi, üstte büyük harf ile “…” ve altta “…” ibaresi şeklinde olduğunu, müvekkili şirket markasının ise üstte yelpaze şeklinde halıyı andıran kırmızı renkte şapka, altında ise küçük harflerle “… kimya” ibaresini içerdiğini, markaların orta seviyede tüketicide aynı firmanın markaları olduğu izlenimi oluşturma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkili şirketin başvuru yaptığı “… kimya” markasının müvekkili şirketin ticaret unvanının ilk iki kelimesi ve kısaltılmış şekli olduğunu, müvekkili şirket markasının redde mesnet marka ile herhangi bir benzerliği bulunmadığını, davalı şirket markasının gerek yazı karakteri, gerek görünüş, gerekse fonetik olarak müvekkili şirket markasından farklı olduğunu, müvekkili şirketin markasını kurulduğu yıl olan 2006 tarihinden itibaren istikrarlı bir şekilde tüm faturalar ve tanıtım broşürlerinde kullandığını, markanın bu kullanımı sonucunda ticari hayatta ayırt edicilik kazandığını, müvekkili şirketin kimyasal ürünler sektöründe hizmet verdiğini, Türkiye genelinde 1500’ün üzerinde firma ile ticari faaliyeti bulunduğunu, müvekkili şirketin 2006 yılında www…..com.tr alan adını, 2008 yılında www…..com alan adını alarak web siteleri kurduğunu ve ticari faaliyetlerini bu siteler üzerinden devam ettirdiğini, “… kimya” ibaresi ve üzerindeki kırmızı renkli yelpazeyi marka olarak tescilsiz bir şekilde sitelerin ilk kurulduğu günden itibaren kullandığını, müvekkili şirketin uzun süredir www.facebook.com/…, www.instagram.com/… ve www.twitter.com/… şeklindeki sosyal medya hesaplarına sahip olduğunu, ticari faaliyetlerini bu hesaplar üzerinden de gerçekleştirdiğini ve sosyal medya hesaplarında markayı kullandığını, müvekkili şirketin markayı yıllardır kullanımı sonucu ayırt edicilik kazandırdığını, davalı markası ile benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, markalar arasında ayniyet, benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılması halinde ise davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin “… kimya + şekil” ibareli markayı ilk ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişi olduğundan gerçek hak sahibi olduğunu, davalı şirketin marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki marka mücadelesinin müvekkili şirkete ait web sitelerinin davalı şirket tarafından satın alınmak istenmesi ile başladığını, müvekkili şirketin web sitelerini satmayı kabul etmemesi sonucu davalı şirket tarafından Aralık 2019 itibariyle TÜRKPATENT nezdinde içinde “…” ve “kimya” geçen “… …”, “… …”, “….aş.”, “… kimya” şeklinde bir çok marka başvurusu yapılmaya başlandığını, yine davalı şirketin 2019 yılından itibaren www….-kimya.com ve www…..net adlı web sitelerini kurarak müvekkili şirket ile haksız rekabete giriştiğini, davalı şirketin sürekli unvan değişikliği yaptığını, bu sebeple uzun süredir “… Kimya” olarak bilindiğini iddia etmesinin gerçeği yansıtmadığını, davalı tarafın da sunduğu delillerden “… …” ibaresini ilk olarak 2016 yılında kullanmaya başladığının görüldüğünü, müvekkili şirket tarafından ise “… kimya” ibaresinin kuruluştan bu yana kullanıldığını, davalı şirketin haksız rekabet ve kötü niyet iddialarının yersiz olduğunu, müvekkili şirketin yurt dışı müşterilerine hitap edebilmek amacıyla www.en…..com sitesini İngilizceye çevirme esnasında “kimya” kelimesinin karşılığı olan “…” ibaresinin ortaya çıktığını, davalının ihtarnamesi üzerine yanlış anlaşılmaları önlemek adına ve iyi niyet göstergesi olarak ibarenin siteden kaldırıldığını beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nm … sayılı kararının iptaline, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğuna kanaat getirilmesi halinde davalı şirkete ait … sayılı markanın 01 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 15/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 2020/15718 sayılı markanın kapsamından çıkarılan 01 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetler ile benzer mal ve hizmetlerin itiraza dayanak markada da yer aldığını, 6769 sayılı SMK m.6/1’deki koşullardan mal ve hizmet benzerliği koşulunun gerçekleştiğini, taraf markalarında yer alan “kimya” ve “…” ibarelerin çekişme konusu mal ve hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcı ibareler olduğunu, bu ibarelerin marka algısına bir etkisi bulunmadığını, taraf markalarının esas unsurlarının birebir aynı olduğunu, “…” ibaresinin başvuru markasında aynen kullanılmış olmasının markalar arasında karıştırılma ihtimali yarattığını, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava markası ile karşılaşan ortalama tüketicinin yanılgıya düşebileceğini, tüketicilerin bu markalar altında sunulan mal veya hizmetlerin en azından birbiri ile bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulduğunu düşünebileceklerini, markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Kimya Anonim Şirketi vekili 07/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1940’lı yıllara dayanan kimyevi madde ithalatı, ihracatı ve pazarlaması ile bu hususlarda danışmanlık ve teknik destek veren Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin kökeninin grup firmalarından … Kimya’nın 1940”lı yıllarda kurulmasıyla başladığını, müvekkili şirket kurucusunun 2006 yılında hammadde ithalatı ve ihracatı amacıyla … KİMYA’yı kurduğunu, … KİMYA’nın 2009 yılında bir sonraki nesle devredildiğini ve 2020 yılında … … KİMYA A.Ş. adını aldığını, devamında ise müvekkili şirketin ticari hayatını 2021 yılında yaptığı değişiklikle … KİMYA A.Ş. adıyla sürdürdüğünü, … KİMYA VE TESKTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ. olarak 21.08.2006 tarihinde kurulan müvekkili şirketin “… …” markasını tescil ettirdiğini ve markanın münhasıran hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin anılan markayı kesintisiz biçimde kullandığını, “… …” markasının TÜRKPATENT nezdinde … ve 2020/18673 başvuru numaraları farklı sınıf ve emtialarda müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin 2006 yılından bu yana hem yerli hem de yabancı sektörde … KİMYA adıyla bilindiğini, davacı şirketin ticaret siciline kayıt tarihinin müvekkili şirket kaydından yaklaşık iki ay sonra olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketin haklarını ihlal ettiğini, bu sebeple hem sözlü hem de yazılı olarak defalarca uyarıldığını, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu, davacı şirketin kendisini müvekkili şirketmiş gibi tanıtmak suretiyle müvekkili şirketin tamnmışlığmdan yararlanarak haksız rekabet gerçekleştirdiğini, bu hususta davacıya ihtarname gönderildiğini, eylemlerine son vermeyen davacı şirketin internet sitelerinde müvekkili şirket markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturacak şekilde kullanımlara başladığını, bu hususta da davacı tarafa ihtarname keşide edildiğini, işbu ihtarname sonrası davacı tarafça www.en…..com sitesinde kullanmakta olduğu “… …” markasının kullanımına son verildiğini, davacının bu şekilde markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerini zımnen kabul ettiğini, müvekkili şirketin dava konusu markanın tescilini yaptırmadan önce de aktif olarak kullandığını, dosyaya sunulan faturalardan görüleceği üzere 2016 yılından bu yana müvekkili şirketin “… …” şekilli markasını kullandığını, yine markanın müvekkili şirketin mail yazışmalarında hem uzantı hem de imza olarak uzun yıllardır kullanıldığını, ayrıca proforma faturalar, teklif formları, irsaliyeler ve diğer dokümanlarda da devamlı suretle dava konusu tescilli markanın müvekkili tarafından kullanıldığını, davacı şirketin başvuru markasının müvekkili şirket markası ile fonetik, görsel ve anlamsal olarak birebir aynı olduğunu ve iltibasa yol açacağını, “…” kelimesinin “kimya” kelimesinin İngilizce karşılığı olduğunu, markaların birebir aynı kavramı ifade ettiğini ve anlamsal olarak birebir aynı olduğunu, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/15718 sayılı “Şekil+… KİMYA” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan … sayılı “Şekil+… …” ibareli marka arasında “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı marka başvurusu ile redde mesnet marka arasında birlikte var olma şartlarının mevcut olup olmadığı,
II-Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde; davalı şirkete ait … sayılı marka bakımından, davacının SMK m.6/3 hükmü uyarınca gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, bunlara bağlı olarak SMK m.25 hükmü uyarınca davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I-YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından;
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “Şekil+… KİMYA” ibaresinin 01 ve 35. sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 07.02.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/15718 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2020 tarih ve 347 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirketin önceki ticaret unvanı olarak … Kimya A.Ş’nin 11.05.2020 tarihinde yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, … sayılı markasını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/6 hükümleri kapsamında başvuru markasına itirazda bulunduğu, davacının 14.08.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca kısmen kabul edildiği, marka tescil başvurusundan “01. Sınıf: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde sörmesi ve satın alması için Sanavide. Bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yansın söndürücü maddeler. Kırtasiye. tıbbi ve ev ici kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar, mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satıs mağazaları, elektronik ortamlar, katalos ve benzeri diğer vöntemler ile sağlanabilir).” in çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan mal ve hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 18.02.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 31.03.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 06.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İlk olarak belirtilmelidir ki; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 05.04.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu 2020/15718 sayılı marka kapsamından çıkarılan ve davaya konu olan 1. sınıf emtianın tamamı, davalı şirketin redde mesnet kabul edilen … sayılı markası kapsamında aynen yer almaktadır. Bununla birlikte; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve davaya konu olan 01. Sınıf emtianın satışına özgülenmiş 35. sınıf hizmet, davalı markasında yer alan 01. sınıf emtialar ile ilişkilendirilebilir niteliktedir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Davaya konu 2020/15718 sayılı marka başvurusu; “… KİMYA” ibaresi ile bu ibarenin üzerine konumlandırılmış “şekil” unsurunu içeren, kapsamında hem kelime hem şekil unsuru bulunması nedeniyle karma nitelik taşıyan bir markadır. Markanın kelime unsurunu oluşturan kelimeler küçük harflerle, aynı satırda ve siyah renk ile beyaz bir arka plan üzerine yazılmıştır. “… kimya” ibaresinde herhangi bir unsur ön plana çıkarılmamış, her iki kelime de aynı punto ile yazılmıştır. “… kimya” ibaresi, Türkçe bir ibare olup, yazıldığı gibi okunmaktadır. “…” ibaresinin sözlük anlamı; “atılgan, güçlü ve becerikli, çevik, enerjik, yeni”dir. “kimya” ibaresi ise; “Maddelerin temel yapılarını, birleşimlerini, dönüşümlerini, çözümleme, birleşim ve üretim yöntemlerini inceleyen bilim.” anlamını taşımaktadır. “kimya” kelimesi mecazi olarak “uyum” ve “Üstün özellikler taşıyan çok değerli şey” anlamlarını da taşımaktadır. Hem “…” hem “kimya” kelimesi, Türkçe’de anlamı olan kelimeler olmakla birlikte, “kimya” ibaresi, davanın konusunu oluşturan mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı nitelikte iken, “…” sözcüğünün davaya konu mal ve hizmetleri tanımlamadığı, bu nedenle somut ayırt edici niteliği bulunan, başka bir deyişle markasal fonksiyon icra eden bir kelime olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu markanın “şekil” unsurunu ise, “… kimya” ibaresinin üstünde yer alan kırmızı renkli bir dalgalı çizgi oluşturmaktadır. Dava konusu markanın “şekil” unsurunun, ayırt edici bir özelliği bulunmamaktadır. Markalarda yer alan kelime unsurlarının şekil unsuruna nazaran daha akılda kalıcı olduğu hususu da gözetildiğinde, dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir. Zira markaya bir bütün olarak bakıldığında dikkati çeken ilk unsur “…” ibaresidir.
Redde mesnet marka ise; figüratif bir şekilde yazılmış “a” harfi ile “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Marka kapsamında başka bir unsur bulunmamaktadır. “… …” ibaresi, siyah renk ile yazılmış olup, kelimelerin yazımında büyük harfler kullanılmıştır. Markada yer alan “şekil” unsuru, mavi renk ile yazılmıştır. Davalıya ait marka, kelime ve şekil unsurunu bir arada barındıran karma nitelikte bir marka olmakla birlikte, markada yer alan “A” harfi “…” ibaresinin baş harfidir. Markaya ayırt edicilik katmaktan ziyade, “…” ibaresini ön plana çıkarır niteliktedir. Davalıya ait markada “…” ibaresi üst satırda yazılmışken, “…” ibaresi alt satırda ve “…” ibaresine nazaran oldukça küçük punto ile yazılmıştır. “…” ibaresi, İngilizce bir kelime olup, anlamı “kimya” ibaresidir. Redde mesnet markanın umumi intiba olarak esas unsuru “…” kelimesidir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; taraf markalarının “…” ibaresini ortak olarak içermelerinden kaynaklı olarak, aralarında görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek seviyede benzerlik bulunduğu, taraf markalarında aynı/benzer olarak işaretlenen hizmetlerin bilinç ve dikkat düzeyi ortalamadan yükseğe değişen bilinç düzeyine sahip tüketici kitlesine hitap ettiği, taraf markalarının “…” ibaresini esas unsur olarak içerdikleri gözetildiğinde, bu durumun ortalama ya da yüksek dikkat ve bilinç seviyesine sahip tüketici nezdinde dahi iltibas ve karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, zira “…” ibaresi anlamı olan bir kelime olsa dahi, dava konusu mal ve hizmetler bakımından tanımlayıcı nitelikte olmadığı, bu nedenle ayırt edici niteliğinin ve tüketici nezdinde akılda kalıcılığının yüksek olduğu, taraf markalarında farklı “şekil” unsurları yer almakla birlikte, bu unsurların marka algısını “…” ibaresinden uzaklaştırmadığı, aksine “A” harfinden ibaret davalı markasında yer alan şeklin “…” ibaresine atıf yaptığı ve “…” ibaresini ön plana çıkarmaya hizmet eden unsur olduğu, taraf markalarının aynı zamanda “…” ibaresinden sonra gelen “kimya/…” ibaresine yer vermeleri nedeniyle tali unsur bakımından da aralarında benzerlik oluştuğu, taraf markalarının emtia sınıfları arasında ayniyet/benzerlik bulunduğu, hem işaretsel hem sınıfsal bazda mevcut olan yüksek seviyeli benzerlik nedeniyle, taraf markalarını gören tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamalarının mümkün olmadığı, dava konusu marka kapsamında yer alan diğer unsurların taraf markalarını farklı kılmaya yetmeyeceği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmadığı, dolayısıyla dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler bakımından; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka arasında birlikte var olma iddiasına dayandığından, söz konusu iddia aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (Bkz; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 03.06.2013 T, 2012/8617 E 2013/11464 K)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, iş bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (Gün, Buket (2019) Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, 2019, Onikilevha, s.211-214).
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 tarih 2018/2050 E 2019/7034 K sayılı kararında da;”Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (Buket Gün, Marka Hukukunda Birlikte Var Olma, Oniki Levha Yayıncılık, 2019) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir.” şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; dosya kapsamında davacının kullanımını gösterir 14.11.2006-03.02.2021 tarih aralığında her yıla ilişkin 16 adet fatura ve www…..com.tr alan adının 17/10/2006 tarihinde oluşturulduğunu gösterir belgenin yer aldığı, faturalarda, davacının “… kimya” ibaresi ile 01. Sınıfta yer alan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiası kapsamında üretim/satış yaptığı, internet sitesinde de aynı doğrultuda kullanımların yer aldığı, fakat davalı itiraz sahibinin kullanımını gösterir herhangi bir belgenin dosya kapsamında yer almadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, taraf markalarının, piyasada fiili olarak karıştırılıp karıştırılmadığının tespiti yapılamamıştır. Ayrıca dosya kapsamında bulunan belgelerin kullanıma ilişkin sınırlı sayıda faturadan oluşan belgeler olduğu, birlikte var olma ilkesi bakımından aranan “kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması” şartı bakımından, markanın tanıtımına ilişkin yeterli nitelik ve nicelikte evrakın marka işlem dosyasında bulunmadığı, bu nedenle; marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede, davacının, dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markanın piyasada barışçıl bir şekilde birlikte var oldukları olgusunu ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından;
6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük hâlleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Dava konusu hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın “1.SINIF: Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar.” emtiaları bakımından 11/12/2019 tarihinde tescil başvurusuna konu edildiği, 29/09/2020 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı taraf, davalıya ait markanın 35. sınıf yönünden de hükümsüzlüğünü talep etmişse de davalıya ait marka kapsamında 35. sınıf bulunmamaktadır.
Davacı tarafın, gerçek hak sahipliği iddiasına ilişkin olarak dosyaya sunduğu belgeler aşağıda listelenmiştir:
• Faturalar: 14/11/2006-03/02/2021 tarih aralığında her yıla ilişkin faturalarda, davacının başvuru markası ile 01. Sınıf emtia satışı yaptığı tespit edilmiştir.
• Davacı şirkete ait 10/10/2006 tarihli kuruluş gazetesi.
• www…..com.tr ve www…..com siteleri google harcamaları (2020-2021 yıllarına ait).
• … kimya ibareli etiket, zarf, kartvizit, broşür örnekleri.
• www.facebook.com/…, www.instagram.com/… ve www.twitter.com/… hesaplarına ilişkin görüntüler.
Yukarıda yer alan belgelerin haricinde, davacının delil olarak sunduğu www…..com.tr, www…..com adresleri ile www.facebook.com/…, www.instagram.com/… ve www.twitter.com/… sosyal medya hesapları da bilirkişi heyeti marifetiyle incelenmiş olup, tespit edilen bulgular kök rapor içeriğine yansıtılmıştır.
Yukarıda yer verilen bulgulara göre; davacının “… kimya” ibaresini 2006 yılından bu yana fiilen kullandığı tespit edilmiş olup, YİDK karar iptali davası bakımından incelendiği üzere, davacının marka başvurusuna da konu ettiği “… kimya” ibaresi, hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait marka ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerdir.
Dosyaya sunulan belgeler ve internet sitesi/sosyal medya hesapları incelendiğinde, davacı tarafın “… kimya” ibareli kullanımının 01. Sınıfta yer alan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiasına ilişkin olduğu, bu emtianın dava konusu marka kapsamında aynen yer aldığı tespit edilmiştir.
Bununla birlikte; bilirkişi ek raporunda davalının markasal kullanımını gösterir belgeler incelendiğinde; bu belgelerde davalının hükümsüzlüğü istenen markayı “Şekil+… …” olarak ilk olarak 07/02/2013 tarihinde tescilsiz olarak kullanmaya başladığı, belgelerden tespit edildiği üzere, kullanıma konu ürünlerin; 1.sınıfta yer alan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” alt sınıfı kapsamında yer alan emtialara ilişkin olduğu, sunulan belgelerin gerek nitelik, gerekse nicelik olarak markanın ciddi surette ve ayırt edicilik oluşturacak derecede kullanımını ispatladığı, buna göre; her ne kadar davacının “… kimya” ibaresini davalıdan önce tescilsiz olarak yukarıda belirtilen emtialar bakımından kullanmaya başladığı tespit edilmişse de, davalının da 2013 yılından bu yana “Şekil+… …” ibareli markayı önce tescilsiz olarak kullandığı, ardından tescilsiz olarak kullanarak piyasada ayırt edici hale getirdiği bu işareti marka olarak tescil ettirdiği, davalının önceki tescilsiz kullanımlarından kaynaklı olarak taraflar arasında niza çıkmadığı, bu nedenle piyasada tescilsiz kullanımlardan kaynaklı olarak tarafların birlikte var oldukları, bu nedenle artık davacının önceki tarihli gerçek hak sahipliği iddiasından kaynaklı olarak davalı markasının hükümsüzlüğü isteminde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; dava konusu hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru tarihi 11.12.2019 olup, bu tarih öncesine ilişkin olarak, davacı ve davalı şirket arasında bir ilişki olduğunu gösterir belge bulunmamaktadır. Taraflar arasında bir kısım ihtarnameler mevcut ise de ihtarnamelerin tarihi 11/12/2019’dan sonraya ilişkin olup, ihtarnamelerin detaylı bilgisi aşağıda verilmiştir:
•yrıca yine başvuru tarihinden sonra, davacı taraf delil dilekçesi ekinde sunulan belgeye göre, … ( …, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi) olarak kaydedilen bir telefon numarasından 21/08/2020 tarihli yazışma ile “… kimya” isminin satışı ile ilgili olarak yazışma yapılmıştır. Fakat bu yazışmanın tarihi de dava konusu markanın başvuru tarihinden sonradır.
Dava konusu markanın tescil başvuru tarihi itibariyle, davalının, ticari dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacak şekilde spekülasyon, engelleme, tuzak, şantaj vb eylemlerde bulunmak kastıyla hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığından davalının kötü niyetli olduğu iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle gerek YİDK kararının iptali isteminin, gerekse markanın hükümsüzlüğü isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Markanın hükümsüzlüğü isteminin REDDİNE,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-YİDK kararının iptali istemi bakımından; davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; davalı … KİMYA ANONİM ŞİRKETİ kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … KİMYA ANONİM ŞİRKETİ’ne verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 28,50 TL vekalet harcı, 163,50 TL posta, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.060,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … KİMYA ANONİM ŞİRKETİ tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … KİMYA ANONİM ŞİRKETİ’ne verilmesine,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı şirket vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2022