Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/139 E. 2023/157 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/139 Esas
KARAR NO : 2023/157

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 28/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Faaliyet alanlarına ilişkin onlarca markanın mülkiyet hakkına sahip müvekkili şirketin, … ibareli tanınmış markanın da maliki olduğunu, müvekkiline ait … markasının … tescil numarası ile tanınmış marka statüsünde bulunduğunu, davalı yanın müvekkilinin uzun yıllar emekler sonucu tanınmış hale getirdiği … markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olan … markasını haksız şekilde tescil ettirilmeye çalıştığını, “…” markasının tüketicilerde yarattığı güven ve itibar imajını kendi hizmetlerine transfer etmeye çalıştığını, müvekkilinin iş bu tanınmış markasına çok ciddi reklam bütçesi ayırdığını ve tüm ulusal kanallarda düzenli olarak tüketici nezdinde bilinirlik sağlayacak düzeyde reklamının yayınlandığını, …’de “…” markasını bilmeyen bir tüketicinin bulunmadığını, müvekkilinin … alan adının da maliki olduğunu ve ürün çeşitlerinin, reklam videolarının bir kısmının burada yer aldığını, … markasının “…” kapsamında olduğunu, davalı yana ait … markasının 02, 03 ve 35.sınıf emtialar yönünden tesadüfen tescil edilmek istenmediğini, on binlerce kelime ve harf seçeneğinden müvekkiline ait tanınmış … markasının tüm harflerinin yer aldığı özellikle işitsel ve görsel anlamda ayırt edilemeyecek düzeyde benzer ibarenin tescil edilmesinin, markanın tescil amacını ortaya koyduğunu, davaya konu markanın bilinçli bir şekilde müvekkiline ait tanınmış markaya benzetmek, tüketiciyi kandırmak ve iltibas yaratmak amacıyla aynı yahut benzer emtialarda oluşturulduğunu, söz konusu benzerliğin her iki marka arasında irtibat bulunduğu kanısını uyandıracağını, işletmeler arasında idari ve ekonomik bir bağlılık bulunduğunun zannedileceğini, davalı yanın, müvekkili ile aynı sektörde olduğunu, müvekkiline ait … markasında sessiz harfleri aynı sırada dizerek kullanıldığını, sesli harflerin yerine ise hiçbir ayırt ediciliği olmayan bir harfin kullanıldığını, davalı markasının hiçbir anlam ifade etmediğini, davaya konu marka müracaatının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinde, ikinci harfi olan “E” harfi yerine “U” harfinin kullanılarak ve müvekkili markasının dördüncü harfi olan “O” harfi yerine “U” harfi eklenerek farkındalık yaratılmaya çalışıldığını, markaların hece yapılarının da aynı olduğunu, her iki markanın karakteristik-görsel olarak birbirine çok benzediğini, bu sebeple markaların birbirinin muadili olarak kullanılmaya müsait olduğunu, birbirlerinin yerine kullanılması durumunda fark edilmelerinin imkansız olduğunu, davaya konu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, … markasının tescili halinde müvekkili firma aleyhine haksız bir yarar sağlayacağını, müvekkili markasının itibarına zarar vereceğini ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, müvekkilinin … markalarının 03, 05 ve 16.sınıf dahil 01-45 arası birçok sınıfta tescilli olduğunu, davaya konu marka başvurusunun ise 05.sınıf için tescil başvurusunun buunduğunu, müvekkilinin daha önce 05.sınıfta tescil edilmiş “…” markalarının müvekkilinin inhisarında olduğunu, davalının “…” marka müracaatının tüm sınıflardaki tüm emtialar yönünden reddi gerekirken itirazların reddine dair verilen kararın hatalı tesis edildiğini iddia ederek; dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli marka kayıtları üzerine 3.kişilere devrini önleyecek şekilde ihtiyati tedbir şerhi konulmasını, …’nun … sayılı kararının iptali ile … başvuru nolu “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 08/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı markasının, mavi renkli bir elips şeklinin ortasına beyaz harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, davacı markasının ise siyah ve büyük harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, davalı markasının …’de “saf, lekesiz, tertemiz katıksız” anlamına geldiğini, davacı markasının ise herhangi bir anlamının bulunmadığını, markaların anlamsal açıdan birbirinden çok farklı olduğunu, ihtiva ettikleri farklı şekil ve renk unsurları sebebiyle, şekilsel ve fonetik yönden de benzer olduklarının söylenemeyeceğini, davalı başvurusunun üzerinde tescil olunmak istendiği 05’inci sınıftaki tüketicilerin bilinçli tüketiciler olduğunu ve her iki markayı birbirinden kolaylıkla ayırabileceklerini, davalı başvurusunun konusu olan “…” ibareli işaretin, davacıya ait “…” ibareli tescilli markalara “toplu olarak bıraktığı umumi intiba” itibarıyla ilk bakışta kolayca tefrik edilemeyecek şekilde benzediğinden ve bu suretle iltibasa sebebiyet vereceğinden söz edilebilmesinin olanaksız olduğunu, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve her iki işareti yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intibanın, davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, söz konusu iki marka örneğinin, aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını ve markaların karıştırılma olasılıklarının bulunmadığını, başvuru konusu markanın davacı markalarına benzer olmadığından, tanınmışlığın huzurdaki davaya etkili olmadığını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösterir kanıtların itiraz ekinde sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötüniyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet iddiasının da yerinde olmadığını ileri sürerek; davanın reddedilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 29/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin faaliyet alanı içerisinde bulunan madencilik faaliyetlerinden elde ettiği maden emvali ile doğal mineraller içeren, katkısız ve sağlıklı deterjan ürünlerinin üretimini yaptığını, dava konusu … markasının henüz tescil edilmemiş olması ve başvuru aşamasında olması sebebi ile hükümsüzlüğün talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava konusu edilen “…” ibareli markanın benzer ibareler içermesi sebebi ile “…” markasının tanınmışlığından faydalanarak haksız avantaj sağlayacağı ve tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyeceği yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, “…” markasının şekli tasarımının da bir arada değerlendirildiğinde davaya konu edilen “…” ibareli marka ile karıştırılmasının mümkün olamayacağını, markaların görsel anlamda iltibas yaratmayacağını, her iki markanın karakteristik-görsel olarak birbirine benzediği iddialarının kabul edilemeyeceğini, davaya konu markanın tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak ve “…” markasını taşıyan mal ve/veya hizmetin kimden kaynaklandığı algısını değiştirmeyecek türden olduğunu, marka başvurularının sanal ortamda yapıldığını, başvuru esnasında doğal içerikli ürünü karşılayacak şekilde … “…” kelimesinden yola çıkılmak istendiğini, … sanal ortamda yapılan başvuruda; “pür” kelimesinden türeyen başvuruya açık isimler sorgulandığında, sistemin Pür kelimesine yakın alternatif isimlerin dökümünü verdiğini ve bu isimler arasından pür doğal kelimesine en yakın olabilecek “…” isminin müvekkili şirket tarafından seçildiğini, kasıtlı olarak seçilmiş bir isim olmadığını ve müvekkili şirketin kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini, internet ortamında yapılan sorgulamada “…” isminin marka olarak birçok sektörde de hali hazırda kullanıldığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 05.sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 19.05.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2020 tarih ve 349 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 15.08.2020 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 13.01.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
… kararının iptali istemi bakımından ise aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır:
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirkete ait marka başvurusu kapsamında 5.sınıfta yer alan emtialar bulunmaktadır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar; … sayılı, … sayılı, … sayılı, … sayılı ve … sayılı markaların kapsamında aynen yer almaktadır.
Huzurdaki davada çekişme konusu olan 05. sınıftaki mallardır. Bu malların kullanıldıkları alan, giderdikleri ihtiyaç ve satın alma süreçleri de gözetilerek her birinin ilgili tüketici kesimi yönünden ayrı değerlendirme yapmak gerekmektedir.
“05/01 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler.” emtiası bakımından iltibas değerlendirmesi yapılırken, son kullanıcı olan hastaların değil, bu ürünleri reçeteye yazan ve/veya hastalara/kullanıcılara tavsiye eden hekimler ile işbu ürünleri son kullanıcıya satan eczacıların dikkat ve algı düzeyinin dikkate alınması gerekmektedir. Zira ilaç emtiası diğer mallar gibi tüketicinin rasyonel tercihleri sonucu satın aldığı mallardan değildir. Çünkü bu malın asıl tüketicisi nihai olarak ilacı kullanan kişiler değil tercihleri belirleyen doktor ve eczacılardır. Reçete ile satılan ilaçlar söz konusu olduğunda her hangi bir tüketicinin gidip eczane rafından istediği ilacı seçip alması mümkün değildir. Bu sebeple ilacın öncelikle onu reçeteye yazan doktor nezdinde karıştırılma ihtimali olmamalı, ardından ilacı nihai tüketiciye veren eczacı ilacı ayırt edebilmelidir. Doktor ve eczacılar için ilaç emtiası söz konusu olduğunda çok küçük ayrıntılar bile fark edilebilir nitelik taşır. İlaç markalarında ayırt edicilik kadar mühim olan bir diğer husus da etken maddeye yapılan çağrışımla doktor ve eczacıya ilacın içeriği konusunda verilen mesajdır. Nitekim …. sayılı kararında; “…tescili istenen markanın ilaçlar için kullanılacağı, ilaçların ise nihai tüketicilerinin hastalar olmasına karşın, hastaların bunları reçetesiz satın alamayacakları, ancak doktorlar tarafından düzenlenen reçetelere göre eczacılar tarafından hastalara verilebileceği, doktor ve eczacıların ise bilinçli ve eğitimli kişiler olup tescili istenilen ‘…’ markası ile tescile engel olarak kabul edilen ‘…’ markası altında yeterli ve iltibası önleyecek derecede fark bulunduğunun …” kabulü gerektiği belirtilmektedir. Yani ilaç emtiası söz konusu olduğunda ‘orta seviyedeki alıcılar’ın karıştırma ihtimalinin değil doktor ve eczacıların karıştırma ihtimalinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle de iş bu mallar yönünden özen ve dikkati üst seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/02 Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” bakımından da ilaçlar ile benzer bir durum söz konusudur. Zira bu ürünler çoğunlukla tedaviye destek ya da yardımcı olması için kullanılan, hekimler ya da diyetisyenler tarafından tavsiye edilen, çoğunlukla eczanelerde satılan ve son kullanıcıların sağlıkları ile doğrudan ilişkili olması sebebiyle maksimum özen ve dikkat göstererek satın aldıkları mallardır. Bu nedenle işbu mallar yönünden de üst seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/02 Bebek mamaları” emtiası ise 05/02 alt grubundaki diğer mallardan farklı olarak, çoğunlukla marketlerde, bebek beslenme ürünleri ile yan yana satılan, çocuk sahibi olan kişiler veya yakınları tarafından satın alınan, dolayısıyla toplumun hemen hemen her kesiminden kişilere hitap eden mallardır. Bu nedenle işbu mallar yönünden orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/03 Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.”, diş hekimleri ya da diş teknisyenleri tarafından kullanılan veya satın alınan mallardır. Bu mallar profesyonel iş sahiplerine hitap etmekte olup, ilgili tüketicilerin tüketim sürecinde maksimum dikkat ve özeni gösterecekleri, kullanım deneyime dayalı bilgilerinin ve bağlılıklarının da oldukça yüksek seviyede olacağı değerlendirilmektedir. Bu nedenle işbu mallar yönünden de üst seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/04 Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler.” emtiası gündelik hayatta pek çok kişinin kullandığı ve ihtiyaç duyduğu mallar olup, çoğunlukla market raflarından kolaylıkla temin edilebilen, görece ucuz ürünlerdir. Bu nedenle işbu mallar yönünden orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/05 Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler.” emtiası evinde ya da bahçesindeki zararlı böcekleri, bitkileri, mantarları ya da kemirgenleri yok etmek isteyen kişilerin marketlerden ya da çiçekçilerden satın aldıkları, görece ucuz fiyatlı mallardır. Bu mallar her ne kadar spesifik bir ihtiyacı gidermekteyse de; toplumun çok geniş kesiminden kişilerce satın alınabilmektedir. Bu nedenle işbu mallar yönünden de orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/06 İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler.” ise özellikle iş yerlerinin ve kamusal kapalı mekanların iyi ve temiz kokması için kullanılan ürünler olup, marketlerde temizlik ürünleri ile aynı ya da yan raflarda satılan mallardır. Giderdikleri ihtiyaç, satın alınma sürecinde gösterilecek dikkat ve özen gözetildiğinde işbu mallar yönünden de orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
“05/07 Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” emtiası 2020 yılından sonra pandemi ile birlikte sıradan yurttaşların dahi hayatına giren, günlük tüketim ürünü hale gelen mallardır. Günümüzde marketlerde kolaylıkla bulunabilen bu mallar yönünden de orta seviyedeki tüketicilerin algısının ve iltibas eşiğinin değerlendirmeye esas alınması gerekmektedir.
… sayılı davalı marka başvurusu; mavi/lacivert tonlardaki oval zemin üzerinde beyaz renkte düz yazı karakteri ile yazılmış … kelimesinden oluşmaktadır. … kelimesi …’de “saf, temiz, lekesiz” anlamına gelmektedir. Ülkemizdeki ortalama tüketici kesiminin … bilmediği dikkate alındığında, ibarenin fantezi bir sözcük gibi algılanması kuvvetle muhtemeldir.
İtiraza mesnet gösterilen ve 5.sınıftaki malları kapsayan davacı markaları ise; “…” şeklinde olup, iş bu markaların esas unsuru “…” ibaresidir. Bu kelime … “ağızla” anlamına gelmektedir. Bu ibarenin de fantezi bir sözcük gibi algılanması kuvvetle muhtemeldir.
Yukarıda ayrıntılı olarak incelendiği üzere; çekişme konusu 05. Sınıf kapsamında yer alan “05/02 Bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. 05/04 Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. 05/05 Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. 05/07 İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. 05/07 Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları gündelik hayatta geniş bir kesim tarafından tüketilen ve ortalama tüketiciye hitap eden mallardır.
Bu malların tüketicilerinin önceden bildikleri … markasının benzeri olan … ibaresini, aynı emtialar üzerinde görmeleri ya da duymaları halinde; oluşturulan yeni ibarenin, önceki markaya dayanılarak yaratılmış yeni bir marka olduğu, önceki marka ile ilişkisi bulunduğu algısına kapılmaları muhtemeldir. Bu bağlamda dava konusu marka içerisinde, davacının … markasının sessiz harf diziliminin … şeklinde görsel ve işitsel olarak varlığını sürdürdüğü bir durumda, ortalama bir tüketicinin dava konusu markayı, davacı markaları ile ilişkilendirmesinin mümkün olduğu, en basit haliyle de davalının … markalarını … şeklinde günceleyerek yeni bir ticari işaret yarattığı şeklinde yorumlayabileceği değerlendirilmektedir. Bu durumun ise davalı markası lehine, davacı markalarından imaj transferi oluşmasına neden olabileceği açıktır.
Dava konusu başvuru ile davacı markalarını gören, işiten, duyan tüketicinin iki marka arasındaki farkları algılayabilse dahi, sonraki markanın önceki markalardan esinlenilerek yaratıldığı düşüncesine kapılma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olacağı, tüketicinin benzer nitelikteki bu işaretleri söz konusu benzer emtialarda gördüğünde işaretler arasındaki iktisadi bir bağ olduğu yanılgısı oluşabileceği, bu durumun ise imaj transferine yol açabileceği, tüketicinin iki farklı marka karşısında olduğunu algılasa dahi markalar arasında bağlantı kurması ve markaların aynı işletmeye ait seri markalar olduğunun ya da işletmeler arasında idari, ekonomik bir bağlantı bulunduğunun düşünülmesinin mümkün olduğu, karıştırılma ihtimalinin temelinde, ortalama tüketicinin, bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak; … sayılı “…” ibareli davalı marka başvurusu ile … ibareli davacı markalarının benzer olduğu; başvuru kapsamında yer alan “05. Sınıf: 05/02 Bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. 05/04 Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. 05/05 Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. 05/07 İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. 05/07 Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür mallardan oluştuğu ve markalar arasında iş bu mallar bakımından, ilgili tüketici kesimi nezdinde 6769 sayılı SMK m.6/1 anlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı olarak incelendiği üzere; çekişme konusu 05. Sınıf kapsamında yer alan “05/01 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. 05/02 Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; 05/03 Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” çoğunlukla hekim, eczacı, veteriner, sağlık teknisyeni gibi tıp ve veterinerlik alanında faaliyet yürüten profesyonel kişilere hitap eden ve/veya bu kişilerin tavsiyesi ya da aracılığı ile satın alınan mallardır. Dolayısıyla iş bu mallar bakımından üst seviyedeki tüketicilerin özen ve dikkat düzeyinin esas alınması gerekmektedir.
… ve … markalarının görsel ve işitsel açıdan benzer, anlamsal açıdan ise farklı olduğu yukarıda tespit edilmiştir. Bilindiği üzere hekim, eczacı, veteriner, sağlık teknisyeni gibi tıp ve veterinerlik alanında faaliyet yürüten profesyoneller, çoğunlukla …’ye hakim kişiler olup; … ve … sözcükleri arasındaki anlamsal farkı ayırt edebilir durumdadırlar. Her ne kadar somut olayda … ve … kelimeleri ilaç etken madde çağrışımı, jenerik unsur ya da tasviri sözcük barındırmamaktaysa da; 05. Sınıftaki işbu malların tüketicisi olan kişiler, etken madde isminden ya da tıbbi terimlerden türetilmiş, işitsel açıdan oldukça yakın markaları ayırt etme konusunda bilgi ve deneyim sahibi olduklarından, bu marka farkındalığı somut olaydaki iltibas ihtimalini de etkilemektedir. Dolayısıyla iş bu malların ilgili tüketici kesimi … ve … marka sözcükleri arasındaki farklılıklara odaklanıp, farklı markalar karşında olduklarını kolaylıkla algılayacaklar ve markaları ilişkilendirmeyeceklerdir.
Sonuç olarak; … sayılı … ibareli davalı marka başvurusu ile … ibareli davacı markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan “05.sınıf: “05/01 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. 05/02 Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; 05/03 Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” bakımından ilgili tüketici kesimi nezdinde 6769 sayılı SMK m.6/1 anlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (…)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; dosya kapsamında davacının, dava konusu … markası karşısında, 05. Sınıftaki çekişme konusu mallar bakımından 6769 sayılı SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında üstün hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir belge bulunmadığından; somut olayda bu madde kapsamında tescil engeli bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; … nezdindeki, … sayılı tanınmış marka dosyası incelenmekle; … markasının, 2019 yılı itibariyle “temizlik ürünleri” sektöründe tanınmışlık düzeyine erişmiş marka olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının … markasının tanınmış olduğu “temizlik ürünleri” sektörü; yukarıda iltibas oluşmayacağı belirlenen “ilaç, besin takviyesi, diş hekimliği” ürünleri sektörü ile oldukça farklı ve ilişkisiz sektörlerdir. Davalının markasını söz konusu mallar için tescil ettirmesi durumunda, davacının tanınmış … markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğması olası değildir. Zira markalar arasındaki benzerlik düzeyi, ilişkilendirme seviyesinde dolaylı bir benzerlik şeklinde olduğu gibi; “ilaç, besin takviyesi ya da diş hekimliği” ürünlerinin tüketicilerinin özen ve dikkat seviyesi, marka farkındalıkları imaj transferine engel olacaktır. Hiçbir tüketici tanınmış deterjan markası ile benzer diye bir ilaç markasını tercih etmez ya da deterjan markasındaki olumlu kanaatini ilaç markasına nakletmez.
Tüketiciler “temizlik ürünleri” üzerinde bilip tanıdıkları … markasının benzeri olan … markasını 05. Sınıftaki “05/01 İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. 05/02 Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; 05/03 Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” üzerinde gördüklerinde markaları ilişkilendirmeyecekler ve tanınmış … markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakletmeyeceklerdir. Zira markalar arasında bu şekilde imaj transferine uygun düzeyde yüksek benzerlik yoktur. Bu koşullarda, davalı markasının tanınmışlığının 05. Sınıfta yer alan ve iltibas oluşmayacağı belirlenen ilişkisiz mallar bakımından SMK m.6/5 anlamında haksız yarar sağlanmasına, imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açmayacağı sonucuna varılmıştır.
Ancak, “…” ibareli davacı markasının “tanınmış marka” olması, somut olayda iltibas yaratabileceği belirlenen 05. Sınıftaki “05/02 Bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. 05/04 Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. 05/05 Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. 05/07 İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. 05/07 Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” malları bakımından, karıştırılma tehlikesini arttıran bir unsur olarak kabul edilmelidir. Bu hususta Dr. … “Tanınmış Markaların Korunması” isimli eserinde “… güçlü markanın, yaratıcı ve uzun süreli çalışmanın sonucu olarak daha geniş bir benzerlik alanı için korunmayı hak ettiği, diğer yandan güçlü markalarla benzerlik kurma konusunda yaygın bir uygulama olduğundan daha kapsamlı bir korumanın haklı görünmesidir. Bir işaret ile karşılaşılan tüketici bu işaretin tanınmış markanın sadece bir unsurunu içermesi halinde dahi aralarında düşünsel bir bağlantı kurmaktadır.” demek suretiyle, markalar arasındaki benzerlik ve iltibas incelemesinde, tanınmış marka olma durumunun dikkate alınması gerektiğini ve tanınmış markalara bu yönde daha geniş bir koruma sağlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 120,60 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
7-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 2.800,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 284,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.205,72 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.602,86 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.602,86 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 4,25 TL’nin davacıdan alınarak davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine, bakiye 4,25 TL yargılama giderinin davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza