Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/137 E. 2021/199 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/137 Esas
KARAR NO : 2021/199

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi-Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2021
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketle aradaki karşılıklı sözleşme gereğince tek başına çevirisini yaptığı ve ücretinin tamamını aldığı “…” adlı kitabı, davalının kitabın künyesinde çevirmen olarak “…” göstererek bastığını, bu suretle müvekkilinin telif hakkına tecavüz edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına davalının tecavüzünün durdurulmasını, tecavüze konu kitapların toplatılmasını, 20.000 TL manevi tazminat ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın, kitapların basım tarihi olan Nisan 2019’dan itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Mahkememizin 08/11/2019 tarih 2019/319 E 2019/14 K sayılı kararı ile; davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili mahkememiz tarafından verilen kararı istinaf başvurusuna konu etmesi üzerine Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi’nin 29.04.2021 tarih 2020/618 Esas 2021/629 Karar sayılı ilamında;
“Anayasamızın 9. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı ve 36. maddesinde de, herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, mahkemelerin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile; bazı hukuk uyuşmazlıkları yönünden, bir yandan tarafların kendi iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla, yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar yönünden mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesine getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların, ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir. Yargıtay 11. HD.’nin 09.12.2020 tarih ve 2020/933 E.- 2020/5776 K., 04.11.2020 tarih ve 2019/3611 E.- 2020/4734 K., 10.02.2020 tarih ve 2019/3048 E.- 2020/1093 K., 17.02.2020 tarih ve 2020/197 E.- 2020/1578K. sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olayda da davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yanında, eser sahipliğinin tespiti, tecavüzünün durdurulması, tecavüze konu kitapların toplatılması taleplerini bir arada ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-a-6 maddesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde tespitlerde bulunarak mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı üzerine dosyanın mahkememize gönderilerek yukarıda yazılı esasa kaydedildiği, yukarıda özetlenen BAM kararının kesin mahiyette olup mahkememizi bağlayıcı nitelik taşıdığı anlaşıldığından; davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkememizin 2019/263 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Mahkememizin iş bu dosyasının mahkememizin 2019/263 Esas sayılı dosyasıyla BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememizin 2021/137 Esas sayılı dosyasının bu şekilde kapatılmasına, bundan sonraki tüm işlemlerin birleştirilen dosya üzerinden yürütülmesine,
3-Yargılama giderlerinin asıl dosya içinde ele alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK m.168 hükmü gereği esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.28/05/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır