Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/129 E. 2022/48 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/129 Esas – 2022/48
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/129 Esas
KARAR NO : 2022/48
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/05/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/03/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 12/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 96/005536 başvuru numarası ile “… JEANS”, 2004/1934 başvuru numarası ile “… ŞEKİL”, 2005/09426 başvuru numarası ile “… …”, 2005/09428 başvuru numarası ile “… …”, 2011/101031 başvuru numarası ile “…”, 2012/67625 başvuru numarası ile “… by …”, 2013/86843 başvuru numarası ile “… by …”, 2014/11910 başvuru numarası ile “… by … pretty flare jeans”, 2014/11911 başvuru numarası ile “… by … perfect straight jeans”, 2014/11914 başvuru numarası ile “… by … lovely boyfriend jeans”, 2014/11915 başvuru numarası ile “… by … party skinny jeans”, 2014/11916 başvuru numarası ile “… by … flirty bootcut jeans” 2014/88287 başvuru numarası ile “… by …” markalarının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin 2004 yılında bu yana “…” ve “…” esas unsurlu markalarını aktif olarak kullandığını ve tanınmış hale getirdiğini, “…” markasının 778582 kayıt numarası ile WIPO nezdinde de müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı şahsın … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazlarının reddedildiğini, dava konusu marka başvurusunun tek kelimeden oluştuğunu, markaya ayırt edicilik sağlayacak bir ek barındırmadığını, davalı yanın müvekkili şirket markasından esinlendiğini, “…” ibaresinin “e” harfinin üzerindeki kesme işaretinin dahi “…” markasının “a” harfi üzerinde kullanıldığını, her iki taraf markaları kıyaslandığında benzer ibarelerin kullanılmış olmasının orta düzeydeki tüketici algısında müvekkili şirketi akla getireceğini, markalardaki ibarelerin benzerliği, biçimi, telaffuzu, harflerin karakteri, sıralanışı ve fonetiği itibariyle “…” markalarının ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markalar arasındaki tek fark olan küçük “a” harfinin benzerliği ortadan kaldırmadığını, markaların görsel işitsel ve bütünsel olarak benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait seri marka olarak algılanma ihtimali bulunduğunu, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 35. sınıf mal ve hizmetlerin müvekkili şirket adına tescilli markaları ile aynı/benzer sınıfta olduğunu, dava konusu markanın tescili istenen 32. sınıf bakımından da müvekkili şirket markasının tescilli olduğu sınıflarla ilintili sınıflarda tescil edilmesi halinde iltibasa yol açacağını, ortalama tüketicilerin müvekkili şirketin farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini düşüneceklerini, müvekkili şirketin yalnızca tekstil sektöründe değil uzun yıllardır perakende mağazacılık sektöründe de faaliyet göstermekte olduğunu, aksesuar, parfüm, kozmetik, çocuk giyim, oyuncak, ayakkabı, ev tekstili, saat ve benzer nitelikteki birçok çeşitteki ürünlerin üretilmesi ve satılması işini yaptığını, dava konusu markanın tescili halinde davalı tarafın müvekkili şirket markasının tanınmışlığından haksız yararlanması sonucunun doğacağını, davalı marka kullanımının müvekkili şirket markalarının itibarı, ayırt edici gücü ve karakterine zarar verebileceğini, müvekkili şirket tarafından açılan Bakırköy 1. FSHHM ….E. sayılı hükümsüzlük istemli dosyada işbu dava konusu ibare ile aynı olan “…” ibareli başka bir markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, dava konusu marka ibaresinde yer alan “a” harfinin ortalama tüketiciler tarafından genellikle “e” harfi olarak okunduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını tekstil sektörü haricinde 05, 14, 18, 35, 41 ve 43. mal ve hizmet sınıfları bakımından kullanmak için her bir sınıfta ayrı ayrı tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu seri markalar oluşturduğunu beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, davalıya ait … sayılı markanın sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 01/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı …tarafından 30/09/2019 tarihinde … başvuru numaralı “O’LA +ŞEKİL” markası için 32. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler bakımından tescil başvurusu yapıldığını, yapılan inceleme sonucunda 35. sınıfın “ithalat ve ihracat acente hizmetleri” çıkarılarak marka başvurusunun kısmi olarak yayımlandığını, davacı şirketin yayıma itiraz ettiğini, itirazlarının reddedildiğini, taraf markaları arasında çifte benzerlik şartının davalı ibarenin tesciline karar verilen mal ve hizmetler bakımından gerçekleşmediğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal yönden bıraktıkları izlenim bakımından tescil edilmek istenen mal ve hizmetler yönünden belirgin bir biçimde birbirinden ayrıldıklarını, taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlık iddiasının işbu davaya etkili olmadığını, ayrıca davacı tarafça tanınmışlık iddiasını ispatlayacak delil sunulmadığını, YİDK kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesine karşı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…” ibaresinin 32 ve 35. sınıflarda bulunan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 30.09.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 30.01.2020 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü gereği başvurunun “ithalat-ihracat acente hizmetleri.” bakımından kısmen reddine karar verildiği, başvurunun kalan mal ve hizmetler bakımından 12.02.2020 tarih ve 342 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, söz konusu ilana karşı davacı yanın 17.06.2020 tarihinde 2014/88287, 2014/11915, 2014/11914, 2014/11911, 2014/11910, 2013/86843 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1 ve 6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, söz konusu itirazların incelenmesi sonucunda 10.12.2020 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı’nca haklı bulunmayarak itirazların reddine karar verildiği, davacı yanın 12.01.2021 tarihinde karara yeniden itirazda bulunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 18.03.2021 tarih ve … sayılı kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, verilen YİDK kararının davacı marka vekiline 19.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 16.12.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki talep de YİDK kararının iptali istemini de barındırdığından YİDK karar tarihi olan 18.03.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak YİDK kararının iptali istemi değerlendirilmiştir. Bununla birlikte; eldeki dava salt YİDK kararının iptali istemine ilişkin olmayıp, aynı zamanda davalı şahsa ait … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemini de içinde barındırmaktadır. Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, marka işlem dosyasında yer almayan, ancak dava aşamasında ileri sürülen iddialar da dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalı şahsa ait … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “32. sınıf: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, turşu suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. 35. sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için; Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri, turşu sularının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetleri ile davacıya ait olup marka işlem dosyasında itiraz sebebi olarak gösterilen 2014/88287, 2014/11915, 2014/11914, 2014/11911, 2014/11910, 2013/86843 sayılı markaların kapsamında yer alan emtialar aynı ya da benzer değildir.
Şöyle ki; davacıya ait itiraza mesnet marka kapsamları incelendiğinde, genel olarak giyim, kozmetik, tekstil, kuyumculuk, aksesuar, saat, bilgisayar ve elektronik bazlı ürünlerden oluştuğu, dava konusu markanın ise genel olarak içecek emtiaları ve bu emtiaların satışı hizmetlerinde tescil edilmek istendiği tespit edilmiştir. Taraf markalarında yer alan bu mal ve hizmetler aynı/aynı tür olmadığı gibi, aralarında benzerlik/ilişkilendirilme ihtimali de bulunmamaktadır. Taraf markaları kapsamındaki mal ve hizmetler, kullanım amacı ve doğası farklı, rekabet halinde olmayan mal ve hizmetler olup, aynı işletme tarafından üretilmesi beklenen mallar/verilmesi beklenen hizmetler değildir. Sonuç olarak; mal ve hizmetler arasında benzerlik veya ayniyet bulunmamaktadır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalı şahsa ait … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “32. sınıf: Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, turşu suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. 35. sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için; Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri, turşu sularının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetleri ile davacıya ait olup marka işlem dosyasında yer almayan, ancak dava aşamasında ileri sürülen ve bu nedenle sadece markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından dikkate alınabilecek hükümsüzlüğe mesnet 2005/09426 ve 2005/09428 sayılı markaların kapsamlarında yer alan “43. sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, … hizmetleri, kantin hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri snack-bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri.” hizmetleri arasında benzerlik ilişkisi mevcuttur. Zira, yiyecek-içecek hizmeti sunulan bir yerde içecek satılması, tüketicilerin alışkın olduğu bir satış yöntemidir. Bahsi geçen mal ve hizmetler, satış alanları bakımından benzerlik taşımaktadır. Sayılan mal ve hizmetler haricinde, taraf markalarının sınıfları arasında benzerlik bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm mallar bakımından, davacıya ait hükümsüzlük iddiasına mesnet 2005 09428 sayılı “… …” ve 2005 09426 sayılı “… …” ibareli markalar kapsamında yer alan 43. Sınıf hizmetler arasında benzerlik olduğu tespit edilmiştir.
Davaya konu … sayılı marka incelendiği; “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresi, küçük harflerle ve el yazısı şeklinde bir yazı karakteri ile yazılmış olup, “o” harfinden sonra kesme işaretine (‘) yer verilmiştir. Marka başvurusu, siyah renk ile beyaz zemin üzerine yazılmıştır. Marka kapsamında herhangi bir şekil ya da renk unsuru bulunmamaktadır. Marka başvurusunun tek ve esaslı unsurunu oluşturan “o’la” ibaresi yazıldığı gibi okunmakta ve “o-la” şeklinde telaffuz edilmektedir. “…” ibaresinin, Portekizce’de “alo, merhaba”, İspanyolca’da ise “dalga(denizde)” anlamları bulunmakta ise de, İspanyolca ya da Portekizce, ülkemizde sıklıkla kullanılan dillerden olmadığından, bahse konu anlamların ülkemizde bilinmesi düşük ihtimaldir. Bu nedenle, “…” ibaresinin davaya konu emtialar bakımından ülkemiz ortalama tüketici algısında ayırt edici gücünün yüksek olduğu değerlendirilmiştir.
Davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet olup dava konusu marka kapsamındaki emtialarla benzer hizmetleri barındıran markalarda yer alan “…” ibaresi, “…” ibaresi ile aynı satırda, aynı punto ile yazılmış, hiçbir şekilde “…” ibaresi ön plana çıkarılmamıştır. “…” ibaresi, İspanyolcada “yaşa!” anlamında yüreklendirme sözü olarak kullanılmaktadır. Dava konusu marka için belirtildiği üzere, İspanyolca ülkemizde yaygın olarak kullanılan dillerden olmayıp, bahse konu anlamın ülkemizde bilinme ihtimali düşüktür. Bu nedenle, “…” ibaresinin ülkemiz ortalama tüketici kesimi bakımından tescil kapsamındaki 43.sınıf hizmetlere ilişkin olarak ayırt edici gücünün yüksek olduğu değerlendirilmiştir. “…” ibaresinin 43.sınıfta yer alan hizmetler bakımından tanımlayıcı olması, buna karşın “…” ibaresinin ülkemizde kullanımı yaygın olmayan İspanyolca bir kelime olması nedeniyle, markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir. “…” ibaresi, siyah renk ile büyük harflerle yazılmış, markalar kapsamında renk ya da şekil unsuru kullanılmamıştır. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunmakta ve “o-le” şeklinde telaffuz edilmektedir.
YİDK kararının iptali istemi bakımından dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar karşılaştırıldığında; marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılan markaların kapsamlarındaki emtialar ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan emtialar arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle, dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından dava konusu marka ile davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet markalar karşılaştırıldığında; dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile davacıya ait 2005 09428 sayılı “… …” ve 2005 09426 sayılı “… …” ibareli markaların kapsamlarında yer alan 43.sınıf hizmetlerin benzer oldukları, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacıya ait bu markaların esas unsurunun “…” ibaresi oldukları, “…” ve “…” ibarelerinin her ikisinin de ülkemiz ortalama tüketici kesimi nezdinde bilinen bir anlamlarının olmadığı, bu nedenle her iki kelimenin kavramsal olarak farklılaştıklarının söylenemeyeceği, müşterek harf ortaklığından kaynaklı olarak görsel ve işitsel olarak benzer oldukları, markaların son harflerinin farklı olmasının markalar arasındaki benzerliği bertaraf etmeye yetmediği, zira ortalama tüketici kesiminin markaların başlangıç kısımlarına, diğer kısımlarına nazaran daha çok dikkat ettiği ve hatırladığı, bu hale göre, daha önce davacıya ait 2005 09428 sayılı “… …” ve 2005 09426 sayılı “… …” markalarını 43.sınıfta yer alan “43. sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri: Restoran hizmetleri, self-servis restoran hizmetleri, lokanta hizmetleri, kafeterya hizmetleri, … hizmetleri, kantin hizmetleri kokteyl salonu hizmetleri snack-bar hizmetleri, bar hizmetleri, ikram hizmetleri (catering), yiyecek ve içecek hizmet araçlarının kiralanması hizmetleri.” hizmetleri üzerinde gören ya da işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları her zaman bir arada göremeyen ve karşılaştıramayan, markaların detaylarını analiz etmeyen, gözünde ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını, davaya konu mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu bu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, davacıya ait markalarla bağdaştırabileceği, davacının “…” esas unsurlu 43.sınıfta yer alan hizmetlerin yanı sıra “…” esas unsurlu davaya konu mal ve hizmetler üzerinde faaliyette bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, belirtilen nedenlerle, dava konusu marka ile hükümsüzlüğe mesnet 2005 09428 ve 2005 09426 sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
YİDK kararının iptali davası bakımından somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik Türkiye’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmakla birlikte SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü davası bakımından somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacının dava aşamasında dosyaya tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
• … markasına ilişkin WIPO kayıtları,
• 2015-2019 tarih aralığına ilişkin 2 sayfalık excel tablosu: Tabloda gazete ve dergilerde yayınlanan reklamların bilgisi verilmektedir.
• 2015-2019 tarih aralığına ilişkin 1 sayfalık excel tablosu: Tabloda internet sayfalarında yayınlanan reklamların bilgisi verilmektedir.
• 2014-2015 tarihlerine ait 3 adet prodüksiyon sözleşmesi ve 1 adet fatura.
• Cd içerisinde; etiket çizimler, etiket fiyatlarını gösterir tablo, mağaza fotoğrafları, yazılı basın bültenleri, … neon görsel listesi başlıklı excell tablosu.
• 5 sayfalık basılı reklamlar: 2015-2016 yılına ait olduğu reklamların yayınlandığı mecra tespit edilememiştir.
Davacı tarafça dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında ve içinde sektörden kimselerin de bulunduğu bilirkişi heyetinin mesleki tecrübesi uyarınca izah ettiği kanaatlere göre, davacı yana ait “…” ibareli markanın tanınmış olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığı, davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, davacının markasını kullandığı “GİYİM SEKTÖRÜ” ile davalının markası kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle, davacı markası tanınmış olarak kabul edilse dahi, davalıya ait markanın, davacıya ait “…” ibareli markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı, dolayısıyla SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Eldeki uyuşmazlık iki ayrı bağımsız istemi içerisinde barındıran, davaların yığılmasının söz konusu olduğu bir uyuşmazlıktır. İlk uyuşmazlık; davacının her iki davalıya birlikte yönelttiği YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. İkinci uyuşmazlık; davacının davalı …’a yönelttiği … sayılı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. Yukarıda bu ilkeden hareketle yargılama yürütülmüş olup, YİDK kararının iptali istemi bakımından SMK m.6/1 ve m.6/5 hükmü koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından YİDK kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir. Bununla birlikte; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından ise dava konusu marka ile davacıya ait hükümsüzlük iddiasına mesnet olarak gösterilen (marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılmayan) 2005 09428 ve 2005 09426 sayılı markalar ile dava konusu marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğundan, SMK m.25 hükmü uyarınca davalı …’a ait … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
YİDK kararının iptali istemi reddedildiğinden; bu istem bakımından kendisini vekil ile temsil ettiren davalı TÜRKPATENT lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olup, yargılama giderlerinden davalı TÜRKPATENT sorumlu tutulmamıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi kabul edildiğinden; bu istem bakımından kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine, davalı …’dan alınmak üzere vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Davacının YİDK kararının iptali istemi reddedilip, markanın hükümsüzlüğü istemi ise kabul edildiğinden, yargılama giderlerine ilişkin olarak, bu giderlerin yarısından davacının, diğer yarısından ise her iki asli istemde de davalı sıfatı bulunan …’ın sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davalılara yönelttiği … sayılı YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Davacının davalı …’a yönelttiği markanın hükümsüzlüğü isteminin KABULÜ ile; … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin yatan 59,30 TL harcın tamamının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı TÜRKPATENT, YİDK kararının iptali istemli davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı, markanın hükümsüzlüğü istemli davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı Nihal KÖKPINAR’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 67,80 TL başvurma ve vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 145,50 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.963,30 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 981,65 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalan 981,65 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’ın yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2022