Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/127 E. 2021/460 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/128 Esas – 2021/459
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/128 Esas
KARAR NO : 2021/459

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 11/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının “…” mağaza adı/markası ile “…” olarak tarif edilen konseptte 2008 yılından beri hızla büyüyerek, kendi adına tescilli yüzlerce markası ve yanında ulusal çapta bilinen 3. kişi firma ürün/markaları ile müşterilerine uygun fiyatlarla ve düşük maliyette kaliteli gıda ve tüketim malzemeleri sunma amacı güden sektörde tanınan ve saygın bir perakende satış firması olduğunu, alıcılarının ve tüketicilerinin her gelir düzeyinde müşteriler olduğunu, davalı firmanın … numara tahtında işlem gören “…” esas unsurlu markasının davacı adına tescilli “…” ve “…” ibareli markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bir marka olduğunu, bu markanın davacının markalarının esas unsurunun tamamını içerdiğini, markanın davacının tescilli markaları ile aynı veya benzer emtialar yönünden tescili başvurusunun yapıldığını, markaların karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı firmanın bu markayı kullanması halinde davacının markalarının tanınmışlığından kaynaklı olarak ekstra bir avantaj sağlayacağını, ayrıca davacının tanınmış markalarının itibarını düşürebileceğini, davacının seri markalarının bir tanesi şeklinde algılanacağından halkı yanıltabileceğini, davacının “…” markasının tanınmışlığının davalı TÜRKPATENT tarafından da kabul edilmiş ve T/03083 no. ile sicile şerh olunmuş olmasına rağmen, TÜRKPATENT’in dava konusu edilen kararında bu tanınmışlıkla ilgili bir değerlendirme yapmamış olmasının söz konusu kararın haksız olduğunu ve eksik incelemeye dayandığını gösterdiğini, davalının böyle bir marka tescil ettirmek isteyerek davacının tanınmış “…” markasının şöhretinden yararlanma ve kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve davalının … sayılı markasının tüm tescil sınıfları dahil olmak üzere iptali ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 27/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, genel izlenim itibariyle taraf markalarının görsel, kavramsal ve fonetik olarak birbirlerinden farklı olduğunu, bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılabilecek ölçüde benzer markalar olmadıklarını, davalıya ait markada ilgili tüketici kesimi tarafından davacı markaları ile karıştırılmasını önleyecek biçimde kendine özgü karakteriyle ayırt edicilik sağlandığını, davacının gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının da somut delillerle ispatlanamadığını, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.
Davalı … Tekstil Tasarım Danışmanlığı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, dava dilekçesine karşı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… store&studıo istanbul” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… store&studıo istanbul” ibaresinin 03, 14, 18, 25, 40, 41, 43 ve 45. sınıfta bulunan “03.Sınıf: Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Sabunlar (ilaç ihtiva eden sabunlar hariç). Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. 14.Sınıf: Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri ve heykeller, biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Değerli metalden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Tespihler. 18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 40. Sınıf: Adi metallerin işleme hizmetleri. Değerli metallerin işlenmesi hizmetleri. Fotografik ve sinematografik ürünlerin işlenmesi hizmetleri, banyo, baskı ve foto gravür hizmetleri. Gıdaların kurutulması, konservelenmesi, dondurulması, pişirilmesi, tütsülenmesi, salamura edilmesi hizmetleri; gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetleri. Hayvan kesim hizmetleri. Deri ve kürk işleme hizmetleri. Saraçlık hizmetleri. Kumaş işleme hizmetleri, yün işleme hizmetleri. Terzilik hizmetleri, nakış işleme hizmetleri. Ahşap ve kereste işleme hizmetleri. Sanat eserlerinin çerçevelenmesi hizmetleri. Sıvı, kimyasal madde, gaz, hava işleme hizmetleri. Cam ve optik cam işleme hizmetleri. Malzemelerin montajı (üçüncü şahıslar adına) hizmetleri. Diş teknisyenliği (döküm) hizmetleri. Çömlekçilik hizmetleri. Enerji üretimi hizmetleri, jeneratörlerin kiralanması hizmetleri. Kağıdın işlenmesi. Baskı hizmetleri, ciltçilik hizmetleri. Plastik işleme hizmetleri. 41.Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. 43. Sınıf: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. Tercüme hizmetleri.
45. Sınıf: Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri. Sosyal ağ oluşturma hizmetleri. ” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 26.12.2018 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun incelemesi üzerine 12.04.2019 tarihli Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü gereği başvurunun “ Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.
Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri. ” hizmetleri bakımından kısmen reddine karar verildiği, başvurunun kalan mal ve hizmetler bakımından 29.04.2019 tarih ve 323 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, söz konusu ilana karşı davacı yanın 26.06.2019 tarihinde 2017 02093, 2017 02091, 2017 02087, 2013 63169, 2013 63158, 2013 63099, 2013 63092, 2013 63086, 2013 63068, 2012 92220, 2012/104887, 2011 32499, 2010 40324, 2011 32500, 2010 40323, 2010 33661, 2009 22675, 2008 32574, 2008 32573, 2008 32572, 2008 22009, 2008 14668, 2008 12766, 2008 12765 ve 2008 12764 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/3, 6/5, 6/6 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 23.08.2019 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz edildiği, karşı görüş dilekçesinde 2013 63169, 2013 63158, 2013 63099, 2013 63092, 2013 63086, 2013 63068, 2012 92220, 2012/104887, 2011 32499, 2010 40324, 2011 32500, 2010 40323, 2010 33661, 2009 22675, 2008 32574, 2008 32573, 2008 32572, 2008 22009, 2008 14668, 2008 12766, 2008 12765 ve 2008 12764 sayılı markalara ilişkin kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı şirketin kullanım ispatına ilişkin olarak 08.10.2019 tarihli kullanım ispatı formu ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca başvurunun ilanına yapılan itirazın reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 15.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içerisinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;

Öncelikle; davalı taraf, TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı karşı görüşlerde, davacının
itirazlarına mesnet aldığı 2013 63169, 2013 63158, 2013 63099, 2013 63092, 2013 63086,
2013 63068, 2012 92220, 2012/104887, 2011 32499, 2010 40324, 2011 32500, 2010
40323, 2010 33661, 2009 22675, 2008 32574, 2008 32573, 2008 32572, 2008 22009,
2008 14668, 2008 12766, 2008 12765 ve 2008 12764 sayılı markalarının, tescilli
oldukları tüm emtialarda kullanıldığının ispatlanmasını talep etmiştir.
Davacının
kullanım ispatı talebine muhatap markalarının, tescil tarihleri incelendiğinde, davalının markasının başvuru tarihi olan 26.12.2018 tarihinden geriye dönük beş yıl hesaplandığında ulaşılan 26.12.2013 tarihinden önce tescile bağlanmış olan
2012 92220, 2011 32499, 2010 40324, 2011 32500, 2010 40323, 2009 22675, 2010
33661, 2008 32574, 2008 32573, 2008 32572, 2008 22009, 2008 14668, 2008 12766,
12765 ve 2008 12764 sayılı markalar yönünden, davalının kullanım ispatı talebinin süre
açısından dinlenebilir olduğu görülmektedir.
Davacının marka işlem dosyasına sunmuş olduğu,
davacının muhtelif firmalardan aldığı bir takım kurumsal hizmetlerin faturalarının, “…”
markasıyla ilgili 2014-2019 yılları arasında yayınlanmış olan TV spotlarının ve reklam
panolarının görsellerinin, “…” ibaresinin Google’daki araştırması sonucunda çıkan sonuçların
ilk sayfasının çıktısının, “…” mağazalarına ait broşürlerin görsellerinin, www…..com.tr web
sitesinden alınmış çıktıların hiçbirinde, davacının kullanım ispatı talebine muhatap
markalarını 03, 14, 18 ve 25. Sınıflara giren emtiaların toptan/perakende
satış/mağazacılık hizmetleri kapsamında kullandığını göstermediği/ispat edemediği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla; davacının 2012 9220, 2011 32499, 2010 40324, 2011 32500,
2010 40323, 2009 22675, 2010 33661, 2008 32574, 2008 32573, 2008 32572, 2008
22009, 2008 14668, 2008 12766, 12765 ve 2008 12764 sayılı markalarının, 03. Sınıfa
giren emtialar ve/veya 35. Sınıf altında 03, 14, 18 ve 25. Sınıflara giren emtiaların
toptan/perakende satışı/mağazacılık hizmetleri açısından SMK m.6/1 hükmü
kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı değerlendirilmiştir.
Kullanım ispatına ilişkin değerlendirmeden sonra, bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacının hiçbir markası, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 40 ve 45. Sınıftaki hizmetler bakımından tescilli değildir. Davacının markalarının kapsamına giren emtiaların özellikleri de gözetildiğinde, bu emtialar ile 40 ila 45. Sınıflara giren hizmetlerin benzer/türdeş/ilintili emtialar olarak nitelendirilebilmesi mümkün görülmemiştir. Zira; bu mal ve hizmetler, benzer alıcı çevresine hitap etmezler, benzer ihtiyaçları gidermezler, son kullanıcılarının ve hedeflenen tüketici profillerinin ve dahi dağıtım kanallarının ve satış yerlerinin aynı olduğunu söylemek mümkün değildir, birbirleri yerine ikame imkanları ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri yoktur, aralarında ham madde/yarı mamul/mamul ilişkisi de kurulamaz.
Davacının muhtelif markaları, 01-34 sınıflara giren bütün emtiaların 35. Sınıf altında toptan/perakende satışı/mağazacılık hizmetleri açısından tescillidir ve bu emtialar arasında, davalının markasını tescil ettirmek istediği 03, 14, 18 ve 25. Sınıflardaki emtialar da mevcuttur. Bir takım emtiaların toptan/perakende satış hizmetlerine konu olması durumunda bu hizmetlerin aynı emtialar ile bağlantılı ve/veya benzer emtia sayılması gerektiği, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir.
Davacının, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen, 03. Sınıfa giren emtiaların tamamı açısından tescilli olan ve davacı tarafından sadece huzurdaki davada, yani hükümsüzlük talebi açısından, mesnet alınmış markaları mevcuttur. 2009 22675, 2008 12764, 2008 14037 ve 2018 50139 sayılı bu markaların emtia listesi kapsamında bulunan 03. Sınıfa giren emtialar ile davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 03. Sınıfa giren emtialar, aynı/benzer/türdeş emtialardır. Dolayısıyla, davacının 2009 22675, 2008 12764, 2008 14037 ve 2018 50139 sayılı markaları hasebiyle, 03. Sınıfa giren tüm emtialar açısından, somut olayda, hükümsüzlük istemli dava yönünden, emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği değerlendirilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; kahverengi/bordo tonlu bir zemin üzerine sarı tonlu harf ve rakamlarla yazılmış “…”, “store & studio” ve “İstanbul” ibarelerini ihtiva eden karma bir markadır. Davalının markasında “…” rakamı, özel bir yazım stilinde ve büyük puntolarda, işaretin geneline hakim olan bir görünüşte konuşlandırılmıştır. Markada geçen kelime unsurlarının küçük puntolarda yazılmış olması ve yaygın/yerleşik anlamları nedeniyle markasal hüviyette ayırt edici niteliklerinin bulunmaması, dava konusu edilen işarette esas unsurun, özel yazım karakterli rakamlardan oluşturulmuş “…” ibaresi olduğununu göstermektedir.
Davacının itiraza/hükümsüzlüğe gerekçe gösterdiği markalar incelendiğinde; markalarının bir kısmı düz yazı karakterinde siyah harflerle oluşmuş ibare/harf/rakamlardan müteşekkil kelime markalarıdır; bir kısmı ise renk, kelime ve şekil unsurlarını hep birlikte ihtiva eden karma markalardır. Davacının kelime markalarında “…” rakamı, “A”, “AA”, “C” gibi harflerle, birleşik bir kompozisyon içerisinde, yani aynı yazım karakterinde ve aynı puntolarda yazılmıştır; bu markalarda geçen harf/kelime/rakam öbeklerinin hep birlikte algılandığı düşünülmekte ise de; işaretlerde geçen “aktüel”, “spot”, “cell”, “aksiyon”, “…” gibi kelimeler ve “ucuzluk makinesi”, “… … bitmez”, “çok al az öde”, “yetişen alır” “ekstra büyük fırsat” gibi satış/pazarlama sloganlarının, bilinen/yerleşik anlamları nedeniyle işarete kattıkları ayırt ediciliğin düşük olduğu değerlendirilmektedir. Davacının bir tek, sadece TÜRKPATENT nezdindeki itirazlarına mesnet aldığı, … görselli (2008 22009 sayılı) markasında, “…” rakamı ilave bir harf/kelime unsuru olmaksızın tek başına kullanılmıştır. Davacının karma markaları incelendiğinde de, bunların da “A….” ve “A….” ibareleri yanında tanımlayıcı/tasviri kelime ve sloganlar ihtiva ettikleri görülmektedir. Davacının bir çok markasında ortak olan “A-…” veya “A….” işaretinin, davacının çatı markası olduğu düşünülmektedir. Ayrıca davacının “C…., A…., A…. … … bitmez” görselli markalarında, davacının çatı markasında geçen “…” rakamı yerine, davalının markasında da geçen “…” rakamı kullanılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; davacının gerek sırf kelime markaları, gerekse karma markaları göz önüne alındığında, davalının markasının genel kompozisyonu da gözetildiğinde, taraf markalarının bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajı, markalarda ortak olan “…” veya yakın benzer “…” unsurunun varlığına rağmen, karşılaştırılan markaların görsel açıdan benzer olarak değerlendirilmesini mümkün kılmadığı, taraf markalarında “…” ve “…” rakamlarının ortak olarak geçiyor olmasının, markaları görsel olarak benzer kılmaya yeten baskınlıkta bir durum yaratmadığı, davacının “…”li markalarını görmüş ve tanımış olan bir tüketicinin, davalının özel bir kompozisyonda ve baskın bir zemin rengiyle birlikte tasarlanmış “…”li markasıyla karşılaştığında bu markaları “görsel açıdan benzer bulması ve karıştırması” ihtimalinin bulunmadığı, görsel açıdan ortaya çıkan bu farklılıkların, duyusal/işitsel/fonetik açıdan bakıldığında da aynı sonucu vermekte olduğu, markalarda geçen “…” ve “…” rakamlarının farklı olarak okunuyor olması, markalarda bu rakamlar dışında farklı kelimelerin, harflerin, kelime öbeklerinin ve sloganların bir arada kullanılması nedenleriyle, markaların okunuşlarının, kulakta bıraktıkları “tını”ların fonetik açıdan benzer olmadığı, kavramsal açıdan bakıldığında; taraf markalarında geçen diğer kelime, harf ve kelime öbeği/slogan unsurlarının varlığı göz ardı edildiği halde dahi, “…” ve “…” rakamlarının tüketici zihninde uyandırdığı ilk algının yakın olduğunun söylenemeyeceği, “…” rakamı, tüketici nezdinde daha ziyade, iyi bilinen/tanınmış edebiyat eseri olan “… Gece Masalları”nı çağrıştırdığı, davalının markasında bu rakamın “oryantal/doğu medeniyetlerine özgü” rakam karakterleriyle stilize edilmiş olması ve markada kullanılan rakam/zemin renkleri, tüketici zihninde oluşan bu algıyı pekiştirdiği, davacının çatı markasında geçen “…” rakamının böyle bir algı uyandırmadığını, “…” rakamının, markasal hüviyette ele alındığında, tüketicinin zihninde ilk olarak davacının tanınmış “A….” markasını çağrıştırma ihtimalinin yüksek olduğu, davalının “…” değil de “…” rakamını ihtiva eden A…. ve A…. … … bitmez şeklindeki markalarındaki genel kompozisyon ve “A” harfinin kullanılış şekli de, tüketici zihninde, yine, davacının tanınmış “A….” markasını algılatmakta/çağrıştırmakta olduğu, bu nedenlerle; somut olayda karşılaştırılan markaların/işaretlerin tüketici zihninde uyandırdığı ilk algının birbirlerine yakınlaştığının söylenemeyeceği, bütün bunlara göre; taraf markalarında “…” ve “…” rakamlarının ortak olarak geçiyor olmasının, işaretleri görsel, fonetik ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer kılmaya yetmediği, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, davacıya ait markalarla davaya konu marka arasında ilişki kurmayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacının “…” markasının “mağazacılık/perakendecilik/ marketçilik hizmetleri”nde tanınmış marka olduğu, TÜRKPATENT tarafından da T/03083 sayı ile tespit edilmiş olduğu cihetle, davacının “…” markası altında işlettiği marketlerinin Türkiye çapındaki yaygınlığı, davacının bu markanın tanıtımı için yapmış olduğu çabalar ve yatırımlar da göz önünde bulundurulduğunda, “…” markasının “mağazacılık/perakendecilik/marketçilik” sektöründe tanınmış marka olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak; davacının “…” markasının tanınmışlığına dayanabilmesi için, tanınmış markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılması sonucu haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi ya da markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarından birisinin gerçekleşmiş/gerçekleşme ihtimalinin ortaya çıkmış olması gerekir. Somut olayda ise; herşeyden önce, taraf markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığından, davacının “…” markasının mağazacılık/perakendecilik/marketçilik sektöründe tanınmış olduğu kabul edilse dahi, tanınmış markanın bir benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması somut olayda söz konusu olmayacağından ve davacı da dava/itiraz dosyalarına aksi yönde bir delil sunmadığından, davalının markasını tescil ettirmesi ve kullanması sonucunda haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi ya da tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarından birinin gerçekleşme ihtimalinin olmadığı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak; davacının “…” markasının tanınmışlığı iddiasının dava konusu markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı tespit edildiğinden SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; Davaya konu marka başvurusu ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 25,50 TL vekalet harcı, 181,00 TL posta, tebligat masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.075,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2021