Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/126 E. 2021/451 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/126 Esas
KARAR NO : 2021/451

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 10/05/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/05/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın, yıllardır döner ustası olarak kendi dükkanını işletmekte olduğunu, “…” adı altında, gıda sektöründe faaliyet göstermekte olan müvekkilinin şu anda başkaca bir işletmesi de bulunmadığını, müvekkili … ile hiçbir devir sözleşmesi veya şube olarak devam edebileceğine dair anlaşma olmadan …’in müvekkiline ait fotoğrafları iş yerinde kullandığını, müvekkilinin bu hususta bir çok kez şifahi ihtarda bulunduğunu, iş yerinde bulunan fotoğraf ve tabelanın indirilmesini istediğini, ancak bir sonuç elde edemediğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, 2020/58524 Soruşturma No.’lu soruşturma dosyası açıldığını, bu soruşturma kapsamında ise İzmir …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası ile kovuşturmaya geçildiğini, haksız rekabet teşkil eden işlem ve eylemlere son verilmesi ve haksız rekabet ve müvekkilinin kişilik haklarını zedeleyici faaliyetler nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin ….yevmiye no.’lu ihtarnamesi ile verdiği cevapta “…” ismini kaldırdıklarını, …’in her ne kadar bahsi geçen cevabi ihtarnamesinde iş yerini devir aldığını iddia etmiş ise de bu hususta yazılı ve sözlü hiçbir anlaşmanın mevcut olmadığını, müvekkili … adına TÜRKPATENT kurumuna “…” markası için Haziran/2020 ayında başvuru yapmak için işlemlere başladıklarında, …’in 20/02/2020 tarihinde aynı adla başvurusunun olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın kötü niyetli şekilde davrandığını, müvekkilinin, davalı tarafın bu başvurusuna 2020/22014 başvuru no.’su ile itiraz ettiğini ve yine 2020/65109 başvuru no.’su ile kendi adına başvuruda bulunduğunu, haksız ve kötü niyetli olarak başvurulduğu çok ortada olan … isimli şahsın marka patent başvurusunun kabulü ile bu kabule karşı yapmış oldukları itirazın reddine karar verilmesinin usule, yasaya ve vicdana açıkça ve tamamen aykırı olduğunu beyan ederek; Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 06/04/2021 tarih ve E-29822383-000-210092199 sayılı kararının iptali ile gerekli prosedür işletildikten sonra talep konusu itiraz edilen markanın tescilinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili mahkememizin 15/12/2021 tarihli duruşmasında verdiği sözlü beyanı ile; Eldeki davanın sadece davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının iptali isteminden ibaret olduğunu açıklamıştır.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 31/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacı vekilinin iddialarının aksine, davacının başvuru konusu 2020/65109 sayılı
“… … … USTA” ibareli markası ile redde mesnet 2020 22014 sayılı
“MEŞHUR … … DÖNERCİSİ” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1(ç) maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzerliğin mevcut olduğunu,
somut uyuşmazlıkta, dava konusu marka ile redde mesnet markaların telaffuz, biçim
ve anlam itibarıyla birbirinin tıpatıp aynısı olduklarını, başvuru konusu marka ve
redde mesnet markalarda esas ve belirleyici unsur; yazılış, okunuş ve anlam olarak
birbirinin tıpatıp aynısı olan “… … … USTA” ibaresi olduğunu, başvuru
konusu marka ile redde mesnet marka arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açıp
açmayacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğunun ortada olduğunu, somut olayda da müvekkili Kurumun, KHK’dan doğan sorumluluğu gereği, ayırt edilemeyecek derecede benzer markaya
dayanarak başvuruyu reddettiğini, başvuru konusu işaretin gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, tanınmış
marka olduğu veya kullanımla ayırt edicilik kazanmış olduğu hususu ispatlanmış olsa dahi,
şu andaki hukuki düzenlemeler itibariyle, başvuru konusu işaretin davacıya, mutlak ret
nedenlerinden etkilenmeksizin tescil olanağı sağlamayacağının ortada olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/65109 sayılı “Şekil+… … … USTA” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet 2020/22014 sayılı “MEŞHUR … … DÖNERCİSİ” ibareli marka arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “Şekil+… … … USTA” ibaresinin 29, 35 ve 43.sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 18.06.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/65109 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-ç hükmü gereği reddine karar verildiği, redde mesnet olarak 2020/22014 sayılı markanın gösterildiği, davacı yanın 24.08.2020 tarihinde karara itirazda bulunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 06.04.2021 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği görülmektedir. YİDK kararı davacıya 07.04.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından iki aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde eldeki dava açılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırtedilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaat ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara, dava konusu marka başvuru dosyası ile redde mesnet alınan marka kaydı ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan 29, 35 ve 43.sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı, redde gerekçe 2020/22014 sayılı marka kapsamında yer aldığından; karşılaştırılan markalar arasındaki mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu; kelime ve şekil unsurlarından mürekkep karma marka niteliğini haizdir. Lacivert renkli dikdörtgen bir zemin üzerinde “… … … USTA” ibarelerini üstten alta sıralanacak şekilde içermekle birlikte, “…” ibaresinin altında kırmızı renkli ve dairesel dilimli bir şekil unsuru bulunduğu, “…” ibaresinin beyaz renkle, “…” ibaresinin lacivert renkle, “… USTA” ibaresinin dış çeperlerinin kırmızımsı, harf karakterlerinin ise beyaz renkle oluşturulduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet marka; “MEŞHUR … … DÖNERCİSİ” şeklinde, standart yazı karakteri ile oluşturulmuş, siyah renkli bir kelime markasıdır.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka bir bütün halinde karşılaştırıldığında; “… … … USTA” ibaresinin müşterek bulunmasından kaynaklı yüksek düzeyde benzerlik bulunsa da, karşılaştırılan markalar tıpa tıp aynı değildir. Redde mesnet marka salt kelime markası iken, dava konusu marka başvurusu ise kelime, renk ve şekil unsurlarından mürekkep karma marka niteliğini haizdir. Dava konusu marka başvurusunda “…” ibaresinin altında bulunan kırmızı renkli dairesel dilim şeklinin markanın genel görünümüne asgari düzeyde ayırt edicilik kattığı, yine dava konusu marka başvurusunda bulunan ve yukarıda tasvir edilen kırmızımsı ve lacivert renk unsurlarının da markanın genel görünümüne etki eden ek şekil unsurları olduğu, bu unsurlardan kaynaklı olarak; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markanın aynı markalar olmadıkları gibi, makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde hemen ve ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadıkları da tespit edilmiştir. Kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ilgili tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu husus SMK m.6/1 hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabilecektir. Bu durumda, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamı içerisine girecek şekilde benzerlik değerlendirmesi yapması, gerek SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen düzenlemeye, gerekse SMK m.5/1-ç bendinin uygulanmasını gösterir yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen mutlak tescil engeline ilişkin düzenleme, SMK’nin genel gerekçesinde AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasını amaçladığını belirten açıklama karşısında, AB’nin 2015/2436 sayılı topluluk marka direktifi ile 2017/1001 sayılı topluluk marka tüzüğünde mutlak tescil engeli olarak değil, nispi tescil engeli olarak düzenlenmiştir. SMK’nin AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasına ilişkin Kanun Koyucunun amacı doğrultusunda SMK m.5/1-ç bendinin dar yorumlanması, Kanun Koyucunun amacına uygundur. Esasında markaların benzerliği problemi, içerisinde subjektif unsurları barındırdığından SMK m.5/1-ç bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede ilk bakışta ve hemen aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgularının mevcudiyetinin aranması elzemdir. Somut olayda, yukarıda yer verilen maddi tespitler karşısında, ilk bakışta ve hemen markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadıkları, markalar arasında bulunan ve yukarıda açıklanan farklılıkların, marka başvurusunun yayıma çıkartılmasını zaruri kıldığı, davalı TÜRKPATENT’ce SMK m.5/1-ç bendi dayanak gösterilerek yapılan değerlendirmenin belirtilen gerekçelerle hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile, … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 33,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 160,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/12/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza