Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/119 E. 2022/98 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/119 Esas – 2022/98
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/119 Esas
KARAR NO : 2022/98
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 29/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tanınmış “…” markaları ile gıda ve temel tüketim malzemelerinin en uygun fiyat ile tüketiciye ulaştırmaya çalışarak çok sayıda mağaza ile Türkiye’nin her yerinde faaliyetlerde bulunduğunu, davalı kurumun … sayılı kararı ile “…” markasının tanınmış marka statüsünde olduğunu kabul ettiğini, dava konusu … sayılı “…” şeklindeki marka başvurusunun, müvekkili markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markası olan “…” ibaresini aynı şekilde içerdiğini, yine müvekkili markalarında kullanılan tek renk olan kırmızı renk ile yazıldığını, bu haliyle dava konusu markanın müvekkili markaları ile aynı tertipte yaratıldığını, markadaki “… topraklaşan kedi kumu” eklemesinin bütüne hiçbir katkısı olmadığını, markaların birbirlerinin serisi gibi algılanacaklarını, başvurunun kapsamı ile müvekkili markalarının benzer olduğunu, davalının başvuru konusu markası kapsamındaki tüm mal ve hizmetlerin, müvekkilinin itiraza mesnet markalarının tescilli olduğu 35. sınıf kapsamında aynen yer aldığını, davalının aynı sınıftaki mal ve hizmetler için “… … topraklaşan kedi kumu” marka kullanımının doğrudan müvekkili markaları ile bağlantılı bir algı yarattığını, Yargıtay 11. H.D.’nin 2018/4300 E. – 2019/5950 K. sayılı kararı ile “… – …”, 2019/4018 E. – 2020/2274 K. sayılı kararı ile “… – …” markaları arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğunun tespit edildiğini, müvekkili markalarının aynı zamanda tanınmış olduğunu, dava konusu markanın tescilinin davalı lehine haksız avantaj oluşturacağını, davalının kötü niyetle başvuruda bulunduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ile … sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusunun 21 / 31 ve 35. sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetleri
kapsamakta olduğunu, idari aşamada yapılan incelemede, başvuru ile davacı tarafa ait markalar arasında
belli düzeyde benzerlik olmasının yanı sıra markaların kısmen aynı/aynı türden emtialarda tescilli
olduğunu ve bu emtialar yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğunu, başvuru kapsamında yer alan 35/son alt grupraki bir kısım emtiaların başvuru kapsamından
çıkartılmış olduğunu, başvuru
kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden iltibas ihtimali bulunmadığını, tamamen farklı
sektörlere ilişkin olduğunu, bu kapsamda çifte benzerliğin söz konusu olmadığını, itiraza konu diğer emtialar ile itiraz gerekçesi markaların tescil kapsamındaki emtiaların
aynı veya benzer olmadığını, kalan emtialar yönünden aralarında iltibas ihtimali bulunmadığını, somut olayda kalan
mal ve hizmetler yönünden başta SMK 6/1 olmak üzere, SMK 6’ncı maddesinin diğer bentlerinin
de uygulanma koşullarının gerçekleşmemiş olduğunu, verilmiş olan YİDK kararının tüm yönleriyle hukuka
uygun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı müteveffa … … mirasçıları, dava dilekçesine karşı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı müteveffaya ait olup mirasçılarına intikal eden … sayılı “…+Şekil … TOPAKLAŞAN KEDİ KUMU” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı müteveffanın marka tescil başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı müteveffa markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, davalı … …’nin 22/09/2020 tarihinde vefat ettiği İstanbul Anadolu 7.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14/06/2021 tarih 2021/484 Esas 2021/584 Karar sayılı kararı ile anlaşılmış, 6100 sayılı HMK m.55 hükmünde düzenlenen ölüm nedeniyle yasal bekleme süresinin dolduğunun tespit edilmesi üzerine davalı müteveffa … …’nin mirasçıları eldeki davaya dahil edilmiş, dava dilekçesi davalı müteveffa mirasçılarına ve sınırlı ehliyetsiz mirasçıların kanuni temsilcilerine tebliğ edilmiş, bu kimselerin davaya cevap vermemeleri nedeniyle dilekçe teatisi tamamlanmış, davacı yanın sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı müteveffa … …’nin 25.02.2020 tarihinde “…+Şekil … TOPAKLAŞAN KEDİ KUMU” ibareli 21, 31 ve 35. sınıfta bulunan bir kısım mal ve hizmetler bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2020 tarih ve 347 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 12.06.2020 tarihinde T/01577, 2016/48877, 2016/48886, 2016/48887, 2016/48895, 2016/48904, 2016/48911, 2016/67835, 2016/67842,2016/67844, 2015/14638, 2015/14643, 2015/93167, 2011/113188, 2011/113189, 2011/113191, 2011/113192, 2011/11393, 2011/113194, 2011/113195, 2011/11396, 2011/113197, 2011/113198, 2011/113199, 2011/113200, 2011/113201, 2011/113202, 2011/113203, 2011/113204, 2011/113205, 2011/206, 2011/113207, 2011/113208, 2011/113209, 2011/113210, 2011/113212, 2011/113213, 2011/113214, 2011/113215, 2011/113216, 2011/113217, 2011/113218, 2011/113219, 2011/113220 sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/6 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı tarafından 03.12.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazların kısmen kabulüne ve başvurunun 35/son alt grubunda yer alan perakendecilik hizmetleri bakımından reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 11.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 27.07.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “21.SINIF:Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap‐kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları, çamaşır kurutmalıkları, elbise askıları. Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. Camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları: heykeller, biblolar, vazolar ve bu malzemelerden mamul müsabakalarda verilen kupalar. Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri. Parfüm bekleri (yandığında koku yayan bekler), parfüm spreyleri ve vaporizatörleri (püskürteç), elektrikli‐elektriksiz makyaj temizleme aletleri, pudra ponponları, tuvalet eşyaları için kutular. Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar. İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan). 31.SINIF:İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan). Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu. 35.SINIF: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat‐ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” mal ve hizmetleri ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet olarak gösterilen 2015/14638, 2015/14643, 2011/113198, 2011/113189, 2015/93167, 2016/48877, 2016/48886, 2016/48887, 2016/48895, 2016/48904, 2016/48911, 2016/67835, 2016/67842 ve 2016/67844 sayılı markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında; aynı, aynı tür ya da benzerlik ilişkisi bulunmaktadır.
Şöyle ki; dava konusu marka başvurusu kapsamında YİDK kararı sonrasında kalan mal ve hizmetler bakımından, taraf markalarının 35.sınıf 1-4 alt grubunda yer alan hizmetler bakımından aynı, aynı tür ya da benzer hizmetleri kapsadıkları noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte; dava konusu marka başvurusu kapsamında 21 ve 31. mal sınıflarının bulunduğu, davacı yanın önceki tarihli markalarında ise anılan mal sınıflarının doğrudan bulunmadığı, ancak 35.05 alt grubunda yer alan mağazacılık hizmetleri kapsamında anılan malların satışına özgülenmiş hizmetlerin yer aldığı görülmektedir. Her ne kadar davacı markaları kapsamında 21 ve 31. sınıftaki bu emtialar doğrudan yer almamakta ise de davacı yanın muhtelif markaları kapsamında 35. sınıf 05 alt grubunda, bu malların satışına özgülenmiş mallar da yer almaktadır. Dolayısıyla mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı satışa da konu ederek ticari mevkiye çıkartacağı kabul edildiğinden mal ile aynı ya da benzer malların satışına yönelik satış hizmetleri arasında benzerlik ilişkisi bulunmaktadır.
Hal böyleyken başvuru kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda altı çizili olarak gösterilen mal ve hizmetlerin tamamının aynı ya da benzer ihtiyaçları karşılayan, tüketiciye aynı kanaldan ve aynı tür satış yöntemi ile ulaştırılan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, hedef tüketici kitleleri benzer olan, birbirlerini tamamlayan ya da birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan mal ve hizmetler oldukları, söz gelimi; dava konusu markada 31. sınıfta yer alan “Evcil hayvanlar için alta serilen maddeler; kedi kumu” malları ile davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamındaki “Ev hayvanları için kafesler, akvaryumlar, vivaryumlar, terraryumlar. hayvanları için kafesler ve malzemeler, evlerde kullanılan bitki ve hayvan yetiştirme yerleri (terraryumlar).“ mallarının satışına özgülenmiş satış hizmetlerinin, aynı iktisadi kaynak tarafından verilebilir nitelike ve birbiri ile doğrudan benzerlik gösterir mal ve hizmetlerin satışına ilişkin oldukları, sair tüm mal ve hizmetler açısından da benzer şekilde mal – malın satışına özgü satış hizmeti düzeyinde bir benzerlik ilişkisinin var olduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka; tamamı büyük ve kırmızı renkte harflerle, markanın bütününe hakim sözcük unsuru olarak yazılmış “…” ibaresi, bu ibarenin hemen sağ kısmında yerleştirilmiş mor renkli bir kedi figürü ve en altta ise oldukça küçük harflerle ve yardımcı unsur konumunda yazıldığı görülen “… topraklaşan kedi kumu” ibaresinin yer aldığı görülmektedir. “…” ibaresinin markanın asli unsuru olduğu, herhangi bir anlamının bulunmadığı, yazımına uygun şekilde “…-KET” olarak telaffuz edileceği değerlendirilmektedir.
Davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalarının “…” esas unsuru ve bu unsur etrafında yerleştirdiği jenerik birtakım ibarelerin/görsellerin mevcut olduğu, davacı markalarından renkli markalardaki “…” ibaresinin kırmızı renk ile yazıldığı, yine davacı yanın tüm markalarında “…” ibaresinin tamamı büyük harflerle yazıldığı görülmektedir. Bu haliyle davacı markalarının esas unsurunun da dilimizde somut bir anlamı bulunmayan “…” ibaresi olduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. Marka içerisinde ilk anda dikkat çeken ayırt edici unsur “…” kelimesidir. Davacı yanın özellikle …+ekstra şeklindeki görsellerden oluşan markalarında kırmızı rengin markalardaki hakim renk unsuru olduğu görülmekte olup dava konusu markada da anılan ibarenin kırmızı renk ile yazıldığı aşikârdır. Yine dava konusu markanın ilk üç harfini oluşturan “…” ibaresi davacı markalarının kendisi iken, markanın “…” şeklinde bir bütün olarak yazımında “…” ibaresinin bağımsız varlığını tam olarak yitirdiğinden bahsedilmesi mümkün görülmemektedir. Zira tüketici dava konusu markayı okurken “… – CAT” şeklinde okuyacak ve zihninde de bu şekilde kodlayacaktır. Bu kodlamada dava konusu markanın kırmızı renk ile oluşturulmuş olunması, markanın ön sesinin “…” ibaresini kül halinde ve bağımsız olarak ihtiva etmesi, tüketicinin dava konusu marka ile karşı karşıya kaldığında hem “…” ön sesi hem de kırmızı rengin yarattığı görsel vurgudan etkilenmesine yol açarak, daha önceden zihninde yer edinmiş, ürün ve hizmetlerinden yararlanmış olduğu davacı markalarını anımsamasına sebep olabilecektir. Bu bağlamda taraf markaları bütünsel anlamda birbirleri ile güçlü bir benzerlik taşımakta olup davacı markaları ile bir şekilde karşılaşmış, markayı duymuş, görmüş, tecrübe etmiş bir tüketici, sonraki tarihli dava konusu markayla, benzerliği tespit olunan mal ya da hizmetlerde karşı karşıya kaldığında, işaretler arasındaki bu yüksek düzeyli benzerlik nedeniyle bir ilişki kuracağı ve markaları aynı iktisadi kaynağın yarattığı yeni bir marka olarak  algılaması kuvvetle muhtemeldir. Zira işaretler arasında gerek görsel, gerek kavramsal gerek işitsel açıdan potansiyel müşterinin bakış açısından benzerlik bulunduğu düşünülmektedir. Hatta öyle ki dava konusu markadaki “cat” ibaresi ve markadaki “kedi” görseli de markayı, davacı yanın “kedi” ürünlerine özgü olarak yarattığı bir marka olarak algılanmasına yol açabilecek ve tüketicinin dava konusu marka ile davacı taraf arasında iktisadi bir ilişkinin mevcut olduğunu düşünmesine sebep olarak tercihlerini de bu algıya bağlı olarak şekillendirmesine neden olabilecektir. Nitekim ilgili tüketici, söz konusu markalar arasındaki belirli farkları algılamaya muktedir olsa bile, yukarıda anılanlar ışığında ve markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin ayniyeti/benzerliği karşısında, markalar arasında ciddi bir bağlantı kurma olasılığı bulunmaktadır. Zira her iki markada da “…” ibaresi ortak ve baskın unsur olup bu durum işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlikler oluşturduğu gibi her iki taraf markasında da markalardaki sair ek unsurlar yeterli ayırt edicilik sağlamamaktadır. Her iki taraf markasının da 35. Sınıf 1-4 alt grubunda yer alan hizmetler bakımından aynı tür hizmetleri kapsadıkları; başvuruda kalan 21 ve 31. Sınıf mallar açısından ise bu malların satışına yönelik 35.05 alt grubu hizmetler bakımından markaların ilişkili olduğu, mal ve hizmetler arasındaki bu benzerlik düzeyinin işaretler arasındaki güçlü düzeydeki benzerlik ile birlikte değerlendirilmesi halinde tüketicinin her iki taraf markası ile ayrı zamanlarda karşı karşıya kaldığında, önceden deneyimlediği davacı markaları ile yüksek düzeyli benzerlik gösteren sonraki markayı davacı yanın iktisadi kimliği ile ilişkilendirebileceği, dava konusu markayı davacı yana ait seri markalardan  biri olarak zannedebileceği, bu durumun ise tüketicinin iki marka arasında iktisadi ya da idari bir bağlantı olduğu yanılgısına kapılmasına neden olabileceği, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurmasının yeterli olduğu, bu haliyle başvuru ile davacı markaları arasında başvuru kapsamındaki tüm emtialar açısından benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin mevcut olacağı, bu nedenle karşılaştırılan bu markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; davacı yanın işlem dosyası kapsamında T/01577 sayılı tanınmış marka kaydına dayandığı, bunun dışında özellikle perakende mağazacılık hizmetlerinde tanınmışlığı yönünde birtakım beyanlara ve finansal bilgilere itiraz dilekçelerinde yer verdiği, ancak bu beyanlarını destekler somut delillere işlem dosyasında yer vermediği, bununla birlikte hükümsüzlük talepli dava dosyasına “…” markaları ile ilgili verilmiş muhtelif Yargıtay içtihatları, müvekkilinin markalarının tanıtımı ve reklam çalışmaları için harcadığı bedelleri gösterir 2016-2020 yıllarına ait faturalar (faturaların çoğunda yapılan harcamaların hangi marka, mal ve ya da hizmetin tanıtımına yönelik olduğu anlaşılamamaktadır) müvekkilinin finansal tablolarına, şubeleşme bilgilerine, ticari faaliyetlerine yönelik bilgilerin yer aldığı 2020 yılı faaliyet raporu gibi kayıtları sunduğu görülmekte olup sunulan bu sınırlı sayıda delilden davacı yanın SMK m.6/5 kapsamındaki bir korumadan uyuşmazlık kapsamında kalan 21, 31 ve 35.01-04 sınıf mal ve hizmetler açısından yararlanabileceği bir tanınmışlığının mevcut olduğu kanaatine varılamadığı gibi ilgili mallar açısından dava konusu markanın tescilinin SMK 6/5 maddesindeki koşullardan herhangi birine yol açabileceği yönünde kanaate varılacağı mümkün olmadığı, bu nedenle tanınmışlık iddiasına ilişkin ileri sürülen istemlerin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı müteveffa … …’nin kötü niyetli olduğu iddiası, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından aşağıdamki şekilde irdelenmiştir:
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet bir kısım markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı müteveffanın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı hükümsüzlük istemi yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davacının SMK m.6/1 hükmü bağlamında ileri sürdüğü itirazı haklı bulunduğundan, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalı TÜRKPATENT ve davalı müteveffa … … mirasçılarından alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalı TÜRKPATENT ve davalı müteveffa … … mirasçılarından alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 28,50 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 402,00 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.299,10 TL yargılama giderinin davalı TÜRKPATENT ve davalı müteveffa … … mirasçılarından alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı müteveffa mirasçıları …’in yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
23/03/2022