Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/103 E. 2022/18 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/103 Esas
KARAR NO : 2022/18

DAVA : Marka (Marka Tescillerinin Yok hükmünde Olduğunun Tespiti)
DAVA TARİHİ : 05/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Tescillerinin Yok hükmünde Olduğunun Tespiti) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 25/07/2016 tarihinde, müvekkili ile birlikte aynı şirketin ortağı olan davalı …, şirketin satışını yaptığı kahve paketleri üzerindeki markanın kendi adına tescili için 2016/60919 sayılı ve “kuru kahveci … …” adlı marka başvurusunu yapmış olduğunu, müvekkilinin ise …’in talimatı dahilinde, kendi e-imzasını kullanarak, internet üzerinden 09/03/2017 tarihinde 2017/20790 sayılı “… kurukahve …”, 2017/20791 sayılı “kuru kahveci … …” ve 2017/20876 sayılı “… … … harmanı …harmanlı muhteşem türk kahvesi” markaların başvurularını gerçekleştirmiş olduğunu, anılan üç başvuruda hem müvekkili … hem de …’in marka sahibi olarak gösterilmiş olduğunu, müvekkilinin, … ile birlikte ortak olduğu şirketten ayrılmasından yaklaşık 9 ay sonra yani 11/06/2020 tarihinde, …, müvekkili … ile birlikte ortak sahibi olduğu markalardan müvekkilinin tescillerinin kaldırılmasını isteyerek, Ankara …Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nde … E. numaralı hükümsüzlük davasını açmış olduğunu, anılan derdest uyuşmazlıkta davacının, 2016/60919 numaralı markayı dayanak marka olarak gösterdiğini ve sonraki tarihli diğer üç markadan müvekkili tescillerinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiğini, anılan uyuşmazlıktaki davacının dayanak marka olarak öne sürdüğü 2016/60919 başvuru numaralı markanın işlem dosyasındaki 2016-GE-298750 sayılı marka tescil başvuru formunda başvuru sahibinin uyruğunun Yunanistan ve belirttiği adresin de Yunanistan sınırlarında olduğunu, bu şahsın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığının zaten kendisine verilen vatandaşlık numarasının 99’la başlamasından anlaşıldığını, başvuru tarihinde, bu şahsın Türkiye’de geçerli bir ikamet izni ve adresi bulunmadığının birçok yönden belli olduğunu, ancak Kurum’un yine de yapılan işlemi kabul etmiş olduğunu, adreslerden 2016/60919 sayılı markanın tescil belgesinde de belirtilen …. Edirne” adresinin, … ve müvekkili …’nun ortak olduğu şirketin o zamanki işyeri olduğunu, yine anılan uyuşmazlık konusu markaların sicil kayıtlarında davacının adresi olarak belirtilen “….” adresi de işyeri adresi olup herhangi bir ikamet adresi olmadığını, ….’in, Türkiye’de ikametgahı olmadan kanuna aykırı şekilde marka vekilsiz işlem yaptığının işbu kayıtlardan da görülmekte olduğunu, yine anılan hükümsüzlük davasındaki dayanak markanın marka tescil belgesinde marka başvuru sahibi ….’in uyruğu Türkiye Cumhuriyeti olarak gözükmekte olduğunu, yine anılan davanın konusu üç markada bu şahsın tabiiyetinin Türkiye Cumhuriyeti olarak gözüktüğünü, Kurum’un -açıkça Yunanistan tabiiyetindeki bir kişinin siciline Türkiye Cumhuriyeti yazması gibi örnekler sebebiyle- ikamet araştırması konusunda hata yapabileceğini, marka sahibi şahsın ikamet izni ve ikametgahı olmadan Kurum nezdinde işlem yapmasında kanuna aykırılık olduğunu, anılan marka tescil başvuru formunda marka vekili bilgisinin boş bırakılmış olduğunu, Kurum’un internet sitesindeki sorgulama ekranından bakıldığında 2016/60919 sayılı marka başvurusuna 23.12.2016 tarihinde yayına itiraz başvurusunda bulunması için marka vekili atanmış olduğunu, yani başvuru esnasında atanmış bir marka vekili olmadığını ve başvuru işlemini …’in vekilsiz yapmış olduğunu, …’in 2016/60919, 2017/20876, 2017/20791 ve 2017/20790 sayılı markalardaki başvurularının yapılmamış sayılması gerekirken, bu başvuruların hukuka aykırı bir şekilde kabul edilmiş olduğunu, bu şahsın üzerindeki marka tescillerinin yok hükmünde olduğunu beyan ederek; İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, marka sahibi …’in bugüne kadar olan ikametgah kayıtları ile ikamet izinlerinin, adreslerinin ve bunların tarihlerinin ayrıntılı olarak tespit edilmesini, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, …’in Türkiye’ye giriş çıkışlarının ve Türkiye’de kalış sürelerinin ayrıntılı bir biçimde tespit edilmesini, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde …’in 2016/60919, 2017/20876, 2017/20791 ve 2017/20790 sayılı markalardaki başvurularının marka vekili olmadan yapıldığının ve buna rağmen Kurum’un bu işlemleri mevzuata aykırı olarak kabul ettiğinin tespitini, bütün bu araştırmalar ve mahkemece gerekli görülen diğer araştırmalar sonucunda …’in 2016/60919, 2017/20876, 2017/20791 ve 2017/20790 sayılı markalardaki tescillerinin yok hükmünde olduğunun tespit edilmesini, bu tescillerin iptal edilerek Kurum nezdindeki sicilden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 14/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İş bu davaya konu edilen dört marka başvurusunda da davalı tarafından Kurumlarına bildirilmiş olan ülkemiz sınırları dâhilindeki yerleşim yerine Kurumlarınca çeşitli defalar
tebligat yapılmış olduğunu, tebligatlar iade olmaksızın ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak
muhatabına ulaştırılmış olduğunu, bu kapsamda söz konusu başvurular açısından, ilgili KHK nın
80.maddesi veya SMK 160/3 maddesi kapsamında başvuru işlemlerinin vekil aracılığıyla
yerine getirilmediğinden bahisle işlemlerin yapılmamış sayılmasının mümkün olmadığını, arz
edildiği üzere Kurumlarınca adres bildirimi yapıldığını ve bildirilen adreslere de tebligat
kanunu kapsamında tebligat yapılmış olduğunu beyan ederek; öncelikle davanın süresi içinde
açılıp açılmadığının tespiti ile süre aşımı halinde usulden reddine, esasa ilişkin olarak ise
davacı tarafın tüm talepleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 14/07/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının davaya konu ettiği husus müvekkili sorumluluğunda olmayıp; hiçbir koşulda kabul anlamına gelmemek üzere, davacının iddialarının muhatabının diğer davalı Kurum olduğunu, müvekkili marka başvurusunun, tescil süreci ve devamı boyunca yürürlükte olan mevzuatlara uygun işlemler ile gerçekleştirildiğini, iddia edilen hususun kurum denetiminde olduğunu, müvekkilinin bu hususta bir sorumluluğu bulunmadığını, dolayısıyla davacının haksız iddialarla açmış olduğu davanın müvekkili yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca davacının işbu davayı açmasında herhangi bir hukuki yararı bulunmadığını, davanın kötü niyetli bir biçimde açılmış olduğunu, müvekkiline açıkça husumet besleyen davacı …’nun, müvekkilini zarara uğratmak adına çeşitli girişimlerde bulunmakta olduğunu, yine işbu davanın da yalnızca müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla açılmış olduğunu, davacının hiçbir hukuki yararı olmadığını, davacının dava konusu ettiği ve hukuki yararı olduğunu iddia ettiği 2017/20876, 2017/20790 ve 2017/20791 markaların, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. …. sayılı kararı ile davacı adına hükümsüzlüğüne karar verilmiş olduğunu, hal böyleyken dürüstlük kurallarına tümüyle aykırı açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, zamanaşımı itirazlarının mevcut olduğunu, davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle de reddi gerektiğinin açık olduğunu beyan ederek; davanın müvekkil yönünden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacının haksız davasının hukuki yarar yokluğundan reddine, davanın zamanaşımına uğramış olması ve zamanaşımı itirazı sebebiyle reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dürüstlük kurallarına tümüyle aykırı, kötü niyetli bir biçimde açılan haksız davanın esastan reddine, kötü niyetli bir biçimde, hukuki yarar olmaksızın dava açan davacının HMK m.329 uyarınca vekalet ücreti ve 5.000,00TL idari para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, Marka Tescillerinin Yok hükmünde Olduğunun Tespiti ve buna bağlı olarak markaların TÜRKPATENT sicilinden kaldırılması istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davayı görmeye usul hükümleri bakımından engel bir halin mevcut olup olmadığı, davalıların eldeki davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı, …. sayılı marka tescil işlemlerinin 556 sayılı KHK m.80/2 ve 6769 sayılı SMK m.160/3 hükümleri uyarınca yok hükmünde olduklarının tespiti ile buna bağlı olarak tescillerin iptal edilmesi ve markalar sicilinden kaldırılması istemlerinin yerinde olup olmadığı, ileri sürülen zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı, davanın kötü niyetli olarak açılıp açılmadığı, buna bağlı olarak HMK m.329 hükmü koşulunun somut olayda oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAP ortamında temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen marka işlem dosyaları, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası mündericatı ile tüm dosya kapsamına göre;
Eldeki dava zamanaşımına tabi işlerden olmadığından, ileri sürülen zamanaşımı def’ine itibar edilmeksizin yargılama yürütülmüştür.
Davalılar her ne kadar pasif husumet ehliyetinde bulunmuşlarsa da, davacı yanın iddia ettiği marka tescil süreci içindeki idari işlemler davalı TÜRKPATENT tarafından yapılmakta olup, bu işlemler davalı …’e ait marka başvurularına ilişkin olduğundan, davacı yanın da, davalı …’e ait 2016/60919, 2017/20876, 2017/20791 ve 2017/20790 sayılı marka tescil işlemlerinin yok hükmünde olduğunun tespiti ile buna bağlı olarak sicil kayıtlarının kaldırılması isteminde, adı geçen davalı şahsın hakları etkileneceğinden her iki davalının da eldeki uyuşmazlıkta pasif husumet ehliyeti bulunduğu kanaatine varılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Davalı …’in Yunan uyruklu Türkçe dilini bilen bir kimse olduğu, … sayılı vekaletname suretinden anlaşılmaktadır.
Dava konusu 2016/60919 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; Bu marka başvurusunun 15/07/2016 tarihinde davalı … tarafından diğer davalı TÜRKPATENT’e yapıldığı, davalı şahsın marka vekili olmaksızın şahsen bu başvuruyu yaptığı, marka tescil başvuru formunda uyruğunun “GR”, adresinin “… olarak beyan edildiği, bu marka başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı’nca 12.10.2016 tarih 262 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, yayına dava dışı … marka vekili tarafından 17.10.2016 tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğu, bu itiraza karşı davacı … marka vekili … … tarafından 14.02.2017 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın ileri sürülen yayına itiraz sebeplerini 23.02.2017 tarihinde reddettiği, dava dışı … marka vekili tarafından 26.04.2017 tarihinde karara itiraz dilekçesi sunulduğu, bu dilekçeye karşı … marka vekilinin 11.05.2017 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunulduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19.06.2017 tarih 2017-M-4868 sayılı YİDK kararı ile dava dışı …’ın itirazının reddine karar verdiği, 2016/60919 sayılı marka başvurusunun 13.10.2017 tarihinde davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK Geçici m.1/1 hükmüne göre; Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.
2016/60919 sayılı marka tescil başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu değil, 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olduğundan, söz konusu marka tescil başvuru sürecinde 556 sayılı KHK hükümleri uygulama alanı bulmaktadır. 556 sayılı KHK döneminde, yerleşim yeri yurt dışında bulunan bir kimsenin ancak marka vekili aracılığıyla TÜRKPATENT nezdinde temsil edileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle 2016/60919 sayılı marka başvurusunun davalı TÜRKPATENT tarafından yürütülen işlemleri bakımından, bu markanın tescil edilmesini yok hükmünde sayacak ve buna bağlı olarak söz konusu markanın sicil kaydından kaldırılmasını gerektirecek hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır.
Dava konusu 2017/20876 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; 09.03.2017 tarihinde dosyamız davacısı … tarafından marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvuru formunda; başvuru sahibi olarak dosyamız davalısı …’in gösterildiği, uyruğunun “Yunanistan”, adresinin “….Edirne TÜRKİYE” olarak kayıt altına alındığı, diğer başvuru sahibi olarak da dosyamız davacısı … adına yer verildiği, … adresinin “…Edirne TÜRKİYE” olarak gösterildiği, bu marka başvurusunun 06/07/2020 tarihinde tescil edildiği, marka sahibinin; dosyamız davalısı “…” ve dosyamız davacısı “…” olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu 2017/20791 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; 09.03.2017 tarihinde dosyamız davacısı … tarafından marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvuru formunda; başvuru sahibi olarak dosyamız davalısı …’in gösterildiği, uyruğunun “Yunanistan”, adresinin “… kayıt altına alındığı, diğer başvuru sahibi olarak da dosyamız davacısı … adına yer verildiği, … adresinin “….Edirne TÜRKİYE” olarak gösterildiği, bu marka başvurusunun 06/11/2017 tarihinde tescil edildiği, marka sahibinin; dosyamız davalısı “…” ve dosyamız davacısı “…” olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu 2017/20790 sayılı marka başvurusu incelendiğinde; 09.03.2017 tarihinde dosyamız davacısı … tarafından marka tescil başvurusunda bulunulduğu, başvuru formunda; başvuru sahibi olarak dosyamız davalısı …’in gösterildiği, uyruğunun “Yunanistan”, adresinin “…. Edirne TÜRKİYE” olarak kayıt altına alındığı, diğer başvuru sahibi olarak da dosyamız davacısı … adına yer verildiği, … adresinin “…. Edirne TÜRKİYE” olarak gösterildiği, bu marka başvurusunun 25/06/2018 tarihinde tescil edildiği, marka sahibinin; dosyamız davalısı “…” ve dosyamız davacısı “…” olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
6769 sayılı SMK m.160/3 hükmüne göre; Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler ancak marka veya patent vekilleri tarafından temsil edilir. Vekille temsil edilmeksizin asil tarafından gerçekleştirilen işlemler, yapılmamış sayılır.
Kanun maddesinin gerekçesine göre; Madde ile, Enstitü nezdinde işlem yapabilecek kişiler ile Enstitü tarafından yapılacak tebligatlar düzenlenmiştir. Yurtiçinde yerleşim yeri bulunmayan kişilerin vekille temsil edilmeksizin bizzat yapmış olduklan işlemlerin yapılmamış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu 2017/20876, 2017/20791 ve 2017/20790 sayılı marka başvurularına ilişkin tescil süreci değerlendirildiğinde; bu başvurular, davalı … ve davacı … adına olup, başvuru kayıtlarına göre başvuru talebini davacı … yapmıştır. Marka vekili olmaksızın tescil süreci işletilmiş ve marka tescil belgeleri verilmiştir. Söz konusu markalar birlikte mülkiyete tabi olup, davacı …’nun yerleşim yerinin Türkiye olduğu çekişme dışıdır. Hemen belirtmek gerekir ki; 6769 sayılı SMK m.160/3 hükmünde yer alan yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişilerin ancak marka vekilince temsil edileceğine ilişkin hüküm, TÜRKPATENT nezdinde yürütülen idari süreci tebligat bakımından kolaylaştırmaya yönelik, gecikmeleri önleme amacına matuf, idari işlemlerin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamayı amaçlar niteliktedir. Somut olayda, davalı …’in dava konusu marka tescil başvuru tarihleri itibariyle yerleşim yerinin yurt içi veya yurt dışı olup olmaması somut olayın çözümü bakımından önem taşımamaktadır. Şöyle ki; eldeki davanın davacısı …, söz konusu marka başvurularının tescil müracaatında bulunmuş olup, bizatihi kendi eylemi ile davalı …’i marka başvuru sahiplerinden biri olarak göstermiştir. Dava konusu marka başvurularına ilişkin idari prosedürün işletildiği ve nihayetinde TÜRKPATENT tarafından davacı ve davalı şahıs adına birlikte malik sıfatıyla marka tescil belgeleri düzenlendiği de sabittir. Bu durumda; tescil süreci tamamlandıktan sonra, davacının üzerinde paylı hak sahibi olduğu markalar bakımından şahsına karşı dosyamız davalısı … tarafından Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde 11.06.2020 tarihinde …’nun paylarına ilişkin hükümsüzlük davasının ikame edilmesi üzerine, …’nun marka tescil başvuru formlarını davalı TÜRKPATENT’e bizatihi kendisi ilettiği halde (Bu husus dosya içerisinde mevcut marka tescil başvuru formlarının altında yer alan şerhlerden anlaşılmaktadır.), daha sonra davalı şahsın yurt dışında ikamet ettiği iddiasından bahisle marka vekili olmaksızın söz konusu markaları tescil ettirdiğine ilişkin iddiasının TMK m.2 hükmü uyarınca dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, hukuk düzeninin bir hakkın kötüye kullanılmasını korumayacağı, bu nedenle söz konusu markalar bakımından da, tescil işlemlerinin yok hükmünde olduğunun tespiti ile buna bağlı olarak bu markaların sicil kayıtlarından kaldırılması isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilmiştir. Davacının hak arama özgürlüğü çerçevesinde eldeki davayı ikame ettiği anlaşıldığından HMK m.329 hükmü uyarınca davacı hakkında vekalet ücreti ve idari para cezası uygulanması istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının hak arama özgürlüğü çerçevesinde eldeki davayı ikame ettiği anlaşıldığından HMK m.329 hükmü uyarınca hakkında vekalet ücreti ve idari para cezası uygulanması istemlerinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 115,00 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 242,10 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı …’in yapmış olduğu 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı şahıs vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza