Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/101 E. 2021/446 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/101 Esas – 2021/446
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2021/446

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 02/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 26.12.1994 tarihinde … Koleksiyon Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. ticaret unvanı ile kurulduğunu, tekstil alanında yaklaşık 25 yıldır faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanında yer alan “…” kelimesini tekstil alanında ürettiği emtialar üzerinde marka olarak kullandığını ve meşhur, maruf hale getirdiğini, … asli unsurunu teşkil etmek suretiyle başkaca eklerle yapılan birçok markanın sahibi olduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığının, müvekkili şirketin 11.05.2007 tarihli başvurusu üzerine, Kararnamenin 7/1(ı) bendi çerçevesinde ilgili sektörde tanınmış markalardan olduğunu tespit ettiğini, davalı şirket tarafından tescil ettirilmek istenen markanın “… …” olduğunu, davalı kurumun “…” ibaresini ayırt edici unsur olarak kabul ettiğini, ancak işbu kabulün mümkün olamayacağını, davalı yanın marka ibarelerinin ayrı ayrı değerlendirildiğinde ortaya çıkarılmak istenen marka ile davalı şirket arasında herhangi bir bağlantı kurulamayacağını, söz konusu markanın bir bütün olarak değerlendirilse dahi “pamuk kraliyet”, “asil pamuk”, “kraliyet pamuğu” anlamlarına geldiğini, söz konusu ibarenin cümle içerisinde kullanıldığı yere göre farklı anlamlara gelebildiğini, ancak davaya konu edilen markanın Türkçe karşılığının “pamuğun asaleti” olabileceğini, anılan markanın tüketiciler tarafından “pamuğun asaleti” olarak algılanmayacağını, müvekkili şirket adına tescilli marka olan “…’un asaleti” şeklinde algılanacağını ve davalı markasının, müvekkili şirket adına tescilli olan markalar bakımından iltibasa sebebiyet vereceğini, “… …” ibareli markanın ilk kelimesinin “…” olmasının ve ortalama tüketicilerin markalar bakımından markanın ilk kısmına daha fazla dikkat ettiklerinin ve marka ismi olarak kullanılmak istenen kelimenin Türkçe fonetiği itibariyle “…” markası ile birebir aynı şekilde okunması birlikte değerlendirildiğinde, davalı kurum tarafından yapılan değerlendirmenin yanlış olduğunu, müvekkili şirketin yıllardır tekstil ve perakende mağazacılık sektöründe harcadığı emek ve özen neticesinde “…” ibaresinin standart kullanımın dışına çıkartarak herkes tarafından bilinen, tanınan marka haline getirdiğini, müvekkili adına tescilli olan “…” markasının özel/01591 sayı ile davalı Kurum nezdinde tanınmış marka statüsüne alındığını, davalı Kurum kanaatinin aksine dilekçe ekinde sunulan mahkeme kararlarının bulunduğunu, davalı yanın “… …” markasını tescil ettirmesinin, müvekkili şirketin markasına açık bir tecavüz oluşturduğunu, davalı markasının aynı zamanda müvekkiline ait ticaret unvanı ile iltibas oluşturduğunu iddia ederek; davalı kurum tarafından tesis edilen … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı “… …” markasının hükümsüz kılınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 13/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuruya konu marka ile iddialara mesnet markalar arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalının başvuru markası ile davacı markalarının görsel bakımdan birbiriyle kıyaslanamayacak kadar farklı olduğunu, taraf markalarının bir bütün halde algılandığını ve bu bütünlük içinde “…” ibaresinin benzerlik ve karıştırılma ihtimali doğuracak şekilde ön plana çıkartılmış olduğundan bahsedilemeyeceğini, davalı markasının fonetik yapısının ve yazı karakterinin de markaya özgün bir karakter kazandırdığını ve markayı farklılaştırdığını, davalı markasının son derece sade bir yazı karakterine sahip ve şekil unsuru almaksızın oluşturulmuş bir işaret olduğunu, davacı markalarının yazı karakteri ve kullanılan şekil itibariyle de farklılık arz ettiğini, taraf markalarıyla karşı karşıya kalan ortalama dikkate sahip tüketici kitlesi üzerinde markaların aynı ticari kaynaktan geliyor olduğu izlenimi uyandırmasının mümkün olamayacağını, başvuru markasında kullanılan “…” ibaresinin, tescili talep edilen “iplikler” malları için tamamlayıcı nitelikte bir ibare olduğunu, asıl ve marka algılaması yaratan ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacı yanın “…/…” ibaresinin ortak olmasından bahisle karıştırılma ihtimalinin bulunduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, “… …” ibareli başvuru konusu marka ile itiraz gerekçesi “…” ibareli markaların ortak unsuru olan “…/…” sözcüğünün, TDK internet sitesinde Güncel Türkçe Sözlükte, “Pamuktan yapılan (kumaş vb)” olarak tanımlandığını, İngilizcede de “pamuk” anlamına gelen “…” ibaresinin, gerek Türçedeki anlamıyla (…) gerekse İngilizcedeki anlamıyla (…) günlük hayatta, özellikle tekstil ve giyim sektöründe herkesin kullanabileceği türden ve ayrım gücü zayıf bir ibare olduğunu, bu kapsamdaki mallar bakımından bir bütün olarak ayırt edici niteliği zayıf markalar olduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin tek başına ön planda olmadığını, markaların tertip tarzları, genel görünümleri, kelime unsurlarının içerdiği toplam kelimelerin, harf ve hece sayılarının birbirinden farklı olmasının yanı sıra markaların bütünüyle bıraktığı izlenimin de birbirinden önemli ölçüde farklılaşmış olması gibi hususlar birlikte dikkate alındığında, markalar arasındaki farklılıkların benzerliklere göre daha belirleyici rol oynadığını ve söz konusu farklılıkların markalar arasında karıştırılma ihtimalini bertaraf edecek etkide olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Fantazi İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili davaya yasal cevap verme süresi sona erdikten sonra 17/05/2021 tarihli cevap dilekçesi sunduğundan, bu dilekçenin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kalması nedeniyle, davalı yanın 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr ettiği varsayılmıştır.
Davalı … Fantazi İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili davaya cevap vermek için yasal süresi sona erdikten sonra ibraz ettiği 17/05/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 40 yıla yakın zamandan beri iplik üretim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve pek çok farklı tür ve renkte iplik üretimi gerçekleştirdiğini, el dikiş, nakış ve örgü ürünlerinin başta olmak üzere faklı alanlarda kullanım yeri olan iplikleri için, ipliklerin tür, çeşit, kullanım alanı ve amacına göre ürünlerine farklı markalar verdiğini, “…” ibaresinin “pamuk” anlamına geldiğini ve yaygın kullanılan, bilinen bir sözcük olduğunu, müvekkilinin … … markasının bir bütün olduğunu, markanın asli unsurunun … ibaresi olduğunu ve markalar arasında iltibas bulunmadığını, 23.sınıf emtiaların vasfı düşünüldüğünde ise tanımlayıcı olduğunu, müvekkilinin ilan süreçleri devam eden ve tescil edilmiş olan … ibaresini ve bu ibarenin çağrışımını taşıyan markaların da sahibi olduğunu, aynı sektörde farklı pek çok işletmenin … ibaresini taşıyan pek çok marka tescilinin bulunduğunu, TÜRKPATENT kayıtlarında bu şekilde yapılan aramada yüzlerce sonuç çıktığını, 6769 sayılı SMK hükümleri kapsamında getirilen en önemli değişikliklerden birisinin kullanım defi konusu olduğunu, markanın idari sürecinde kullanım def’i iddiasının ileri sürüldüğünü ve iddianın ileri sürüldüğü marka ve mallar açısından davacı yanın kullanım ispatlamasının talep edildiğini ve bu talebi huzurdaki davada da yinelediklerini, davacı yanın kullanımı ispatlayamayacağını, müvekkilinin … … markasının …= PAMUK, …= KRALİYET AİLESİNDEN/ASİL anlamına geldiğini, bu ibarenin 23.sınıf için tanımlayıcı olma özelliğinin bulunmadığını ve ayırt edici olduğunu, “…” yani pamuk ibaresinin pamuktan üretilen genel tabiri ile iplikler için tek başına marka olamayacağını, davacı markasının yarattığı çağrışımın zayıf olduğunu, pamuk kelimesinin gerçek karşılığı olan …’un bütünü ile oluşan ve davacı ile aynı emtia gruplarını da içermeyen müvekkili markasının tescili talep edilen sınıflar için tanımlayıcı olduğunu, dolayısıyla bir iltibas yaşanmayacağını, kurum kararının yerinde olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacının ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… …” ibaresini 23. sınıfta bulunan “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtialarının tescili amacıyla 10.09.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.09.2019 tarih ve 333 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 27.11.2019 tarihinde T/01591, 2019 25844, 2019 11944, 2019 11939, 2019 08554, 2019 04601, 2018 82172, 2016 83290, 2008 52193, 2013 108895, 2013 23440, 2013 45069, 2013 82284, 2013 82673, 2013 81561, 2011 43340, 2001 25615 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirket tarafından 08.01.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, 2013/23440, 2013/45069, 2008/52193, 2013/108895, 2013/82284, 2001/235615 sayılı markalara ilişkin olarak kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürüldüğü, davacı şirketin kullanım ispatına ilişkin olarak 06.03.2020 tarihli kullanım ispatı formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 17.08.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirket tarafından 04.09.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 12.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 09.11.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; davalı şirket vekili 17/05/2021 tarihli dilekçesi ile markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacı yan markalarının kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürmüşse de, dava dilekçesinin davalı şirkete 10.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekilinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre geçtikten sonra 17.05.2021 tarihli dilekçesi ile kullanmama def’inde bulunduğu, yasal cevap verme süresinin sona ermesiyle dilekçe teatisinin tamamlanmış olduğu, 22.07.2020 tarih 7251 sayılı Kanunun 15.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK m.141 hükmü uyarınca, davalı şirketin 17.05.2021 tarihli dilekçesi ile savunmasını değiştirip genişletemeyeceği, bu bağlamda kullanmama def’inde de bulunamayacağı, zira, davacı yanın, davalı şirket vekilinin 17.05.2021 tarihli dilekçesinde ileri sürülen kullanmama def’ine açıkça muvafakatinin bulunmadığı anlaşılmakla, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davalı şirket vekilinin ileri sürdüğü kullanmama def’i dikkate alınmaksızın yargılama yürütülmüştür.
Marka işlem dosyasında, davalı şirketin, yayıma itiraza karşı ibraz ettiği karşı görüş dilekçesi ile kullanmama def’i ileri sürdüğü anlaşıldığından, YİDK kararının iptali istemi bakımından bu hususun ön sorun olarak incelenmesi gerekmiştir.
6769 sayılı SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Dava konusu marka başvurusu 10.09.2019 tarihinde yapılmış olup; itiraz aşamasında başvuru sahibi davalı şirket, davacının itirazına dayanak gösterdiği 2008/52193, 2013/108895, 2013/23440, 2013/45069, 2013/82284 ve 2001/25615 sayılı markalara ilişkin kullanım ispatı talebinde bulunmuştur.
Davacıya ait 2008/52193, 2013/108895, 2013/23440, 2013/45069, 2013/82284 ve 2001/25615 sayılı markaların tamamının tescil tarihleri ile dava konusu marka başvuru tarihi arasında 5 yılı aşkın süre bulunmaktadır. Bu nedenle, davalı şirketin marka işlem dosyasında ileri sürdüğü kullanmama def’i nedeniyle, davacının bu markalarını, tescilli oldukları emtialar bakımından, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içinde ciddi surette kullandığını ispatlamalıdır. Aksi halde SMK m.19/2 hükmü uyarınca, davacıya ait bu markalar, dava konusu marka başvurusuna ilişkin olarak SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak incelemede dikkate alınamaz.
Davacı tarafından TÜRKPATENT nezdinde sunulan kullanım ispatı delilleri incelendiğinde; “…” markasını içeren 2017-2018 yıllarına ait faturaların şu şekilde olduğu görülmüştür:
1) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.12.2017 tarihli fatura ile “KABAN” ürünü,
2) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.12.2017 tarihli fatura ile “KABAN, MONT, HIRKA” ürünleri,
3) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 12.01.2018 tarihli fatura ile “PANT JEAN, TISORT, GÖMLEK, PANTOLON, ŞORT, TIŞORT” ürünleri,
4) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 22.12.2017 tarihli fatura ile “CEKET, GÖMLEK, GMK, BLUZ,” ürünleri,
5) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 14.11.2017 tarihli fatura ile “PANTOLON, BLUZ, GÖMLEK” ürünleri,
6) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 14.11.2017 tarihli fatura ile “PANTOLON, BLUZ, GÖMLEK,” ürünleri,
7) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 01.02.2018 tarihli fatura ile “KABAN” ürünü,
8) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 01.02.2018 tarihli fatura ile “P JEAN SLIM” ürünü,
9) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 01.02.2018 tarihli fatura ile “KABAN” ürünü,
10) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.01.2018 tarihli fatura ile “TISORT, MONT” ürünleri,
11) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.01.2018 tarihli fatura ile “PANTOLON, GÖMLEK” ürünleri,
12) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.01.2018 tarihli fatura ile “BERE, PANTOLON, PANT JEAN, GÖMLEK” ürünleri,
13) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.12.2017 tarihli fatura ile “EŞOFMAN, BERE-ATKI, ÇORAP” ürünleri,
14) … MAĞAZACILIK TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş. tarafından düzenlenen 31.12.2017 tarihli fatura ile “BERE, ÇORAP, SWEAT, EŞOFMAN, YELEK, ELDİVEN, ATKI, BERE-ATKI” ürünleri, satılmıştır.
İş bu faturalar, sunulan ürün ve reklam görselleri ile birlikte değerlendirildiğinde; fatura içeriklerindeki ürünlerin mahiyeti ve çeşitliliği uyarınca, davacının “…” markasını 25. Sınıfta yer alan “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Baş giysileri.” üzerinde, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarihten önceki son 5 yıl içinde ciddi biçimde kullanmakta olduğu ve bu kullanımı ispatladığı kanaatine varılmıştır.
Buna göre; davacının 2008/52193, 2013/108895, 2013/23440, 2013/45069, 2013/82284, 2001/25615 sayılı … ibareli markalarını “25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Baş giysileri.” üzerinde ülkemizde ciddi biçimde kullandığı ve bu kullanımın TÜRKPATENT nezdinde sunulan delillerle ispatlandığı anlaşıldığından; iş bu markalar, sadece söz konusu mallarla sınırlı şekilde SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak değerlendirmede dikkate alınacaktır.
Kullanım ispatı sunulması istenmeyen davacı markaları ise kapsadıkları tüm mal ve hizmetler itibariyle SMK m.6/1 hükmü uyarınca yapılacak değerlendirmede dikkate alınacaktır.
Belirtilen açıklamalardan sonra; YİDK kararının iptali istemi bakımından, dava konusu marka başvurusunda yer alan emtialarla davacıya ait itiraza mesnet ve kullanmama def’ine tabi markaların kullanımı ispatlanan emtiaları ile davacıya ait itiraza mesnet ancak kullanmama def’ine tabi olmayan markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı ya da benzer olup olmadığı hususu aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
Dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında yer alan “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtiaları ile davacıya ait 2011/43340 sayılı marka kapsamında yer alan “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtiaları AYNI’dır. Bununla birlikte davacıya ait diğer itiraz markaları kapsamlarında yer alan ve çoğunlukla 25.sınıfta yer alan emtialar ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 23.sınıftaki emtialar arasında benzerlik bulunmadığı hususu, içinde tekstil ve pazarlama sektöründen uzman kişilerin de bulunduğu bilirkişi heyeti marifetiyle ortaya konmuştur.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, dava konusu marka kapsamında yer alan emtialar ile davacıya ait hükümsüzlüğe mesnet gösterilen markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı hususu aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
Dava konusu … sayılı marka kapsamında yer alan “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtiaları ile davacıya ait 2011/43340 sayılı marka kapsamında yer alan “Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtiaları AYNI’dır. Bununla birlikte davacıya ait diğer hükümsüzlüğe mesnet markaları kapsamlarında yer alan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan 23.sınıftaki emtialar arasında benzerlik bulunmadığı hususu, içinde tekstil ve pazarlama sektöründen uzman kişilerin de bulunduğu bilirkişi heyeti marifetiyle ortaya konmuştur.
Davaya konu marka kapsamında yer alan “23. Sınıf: Tekstil amaçlı büküm iplikleri; dikiş, nakış ve örgü iplikleri, tireler, esnek iplikler.” emtiaları çoğunlukla dikiş, nakış ve örgü işi ile uğraşan yetişkinlere, özellikle terzilere ve tekstil üretimi yapan profesyonel iş sahiplerine hitap eden ürünlerdir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Markada yer alan “…” kelimesi “pamuk” anlamına, “…” kelimesi ise “krala/kraliçeye ait, kraliyet” anlamına gelen İngilizce sözcüklerdir. Marka bir bütün olarak “pamuk kraliyet” anlamına gelen bir ibaredir. Somut olayda çekişme konusu olan 23. sınıftaki “iplik” emtiası bakımından “…” kelimesi vasıf belirtmektedir. Zira; “…” kelimesinin Türkçe karşılığı olan “pamuk” emtiası, iplik üretiminde kullanılan bir üründür. Bu nedenle davaya konu markanın ayırt edici esaslı unsuru “…” kelimesidir. Zira; “…” kelimesinin Türkçe karşılığı olan “krala/kraliçeye ait, kraliyet” anlamları, davaya konu emtiaları doğrudan tanımlamaz, onların herhangi bir karakteristik özelliğini hemen ve ilk bakışta tüketicinin aklına getirmez.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar incelendiğinde; “…” kelimesi etrafında türetilmiş seri markalar olduğu anlaşılmaktadır. İş bu davacı markalarında “…” kelimesi ayırt edici esaslı unsur konumunda olup, “…” ibaresinin yanı sıra markalarda yer alan “mom, sor al, moda uzmanı, bianca, love forever, benim tarzım, 7/24 triko moda, outlet, underwear, beachwear, lingerie, collection, kids, men, women, world vb.” ibareler ise ayırt edicilik sağlamayan tali unsur konumundadırlar. Davacı markalarının esaslı unsurunu oluşturan “…” kelimesi, TDK Güncel Türkçe Sözlük uyarınca “Pamuktan yapılan (kumaş vb.)” anlamını haizdir. Tekstil ve giyim ürünleri bakımından başlangıçta tanımlayıcılık içeren bu ibarenin, somut olay bağlamında kullanımla ayırt edicilik kazanmış bir marka işareti olduğu açıktır.
Taraf markaları global olarak değerlendirildiğinde; aralarında, davaya konu emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede, görsel, işitsel veya kavramsal benzerlik bulunmadığı tespit edilmiştir. Şöyle ki; çekişme konusu olan ve genel olanak “iplik” olarak nitelendirilebilecek emtialar; genellikle terziler ya da dikiş, nakış, örgü ilgisi olan kişilerce satın alınan mallardır. Bu malları satın alan tüketiciler için “…” kelimesi, “pamuk” iplik türünü ifade etmektedir. Bu nedenle söz konusu tüketiciler için … ibaresinin markasal bir etki yaratmayacağı, bu durumun yaygın piyasa kullanımı ile sabit olduğu, “…” anahtar kelimesi ile internette yapılan görsel aramada çıkan sonuçlar ile de bağdaşmaktadır.
Buna göre; taraf markaları arasında, davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesimi nezdinde benzerlik kurulmasının mümkün olmadığı, markaların hitap ettiği tüketici kesiminin bu markaların farklı işletmelere ait, ilişkisiz markalar olduğunu anlayacağı ve markalar arasında bağlantı kurmayacağı, zira … kelimesi, çekişme konusu iplik emtiası bakımından ticaret hayatında yaygın kullanılan tanımlayıcı bir ibare ve zayıf bir unsur olduğu gibi, bu ibareyi içerecek şekilde yaratılan markalarda da, tüketicilerin, tek başına “…” ibaresini marka içerisinden çekip alarak bir iltibas değerlendirmesi yapma eğiliminde olmayacağı, anılan ibarenin yaratılmış, orijinal ya da özgün bir ibare olmadığı, bu nedenle tüketicinin markaları bir bütün olarak yorumlayacakları, her ne kadar davacı tarafından sunulan mahkeme kararlarında … ve … kelimeleri arasında iltibas oluşacağı yönünde bazı tespit ve değerlendirmeler mevcutsa da; işbu davalarda çekişme konusunun çoğunlukla 25. sınıftaki giyim emtiası olduğu ve davacının bu sektörde kullanım yolu ile … markası ile bilinirlik kazandığı, Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi’nin 26.06.2020 tarih 2019/180 Esas 2020/566 Karar sayılı kararına konu bir uyuşmazlıkta; “…” kelimesinin, içinde “iplik” mallarının satışı hizmetlerinin bulunduğu emtia grubu açısından, düşük ayırt ediciliğe sahip olduğunun kabul edildiği de dikkate alındığında; “iplik” emtiası bakımından yapılan değerlendirmenin davacı yanın ibraz ettiği kararlar ile çelişki arz etmediği, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede;
Davacının TÜRKPATENT nezdinde sunduğu itiraz dilekçeleri ve ekleri incelenmekle; davacının … markasının tanınmışlığına yönelik olarak şu delilleri sunduğu görülmüştür:
1- T/01591 sayılı tanınmış marka tescili (2001 25615 sayılı “Şekil+…” markasının tanınmış marka statüsüne alınması için, davacı tarafından 11.05.2007 tarihinde başvuruda bulunulduğu ve 13.06.2008 tarihinde Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından markanın tanınmışlığına hükmedildiği anlaşılmıştır),
2- 11.04.202 tarihli, 777 048 sayılı ibareli WIPO tescili (18, 25 ve 35. Sınıfları kapsayan tescil Avusturya, Benelüks, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, Litvanya, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Slovenya, İspanya ve İsviçre için geçerlidir),
3- Bakırköy FSHHM’nın 25.12.2012 tarihli, 2011/453 E. ve 2012/293 K. sayılı kararı (Temyiz edilmeden kesinleşen işbu karar ile dava dışı şirketin … ibareli ticaret unvanının davacının tanınmış … markasına tecavüz teşkil ettiğine hükmedilmiştir),
4- Ankara 4. FSHHM’nin 23.10.2013 tarihli, 2013/150 E. ve 2013/229 K. sayılı kararı (Yargıtay 11. H.D.’nin 06.04.2015 tarihli, 2015/212 E. ve 2015/4696 K. sayılı ilamı ile onanan karar ile 24. Sınıfı kapsayan … ibareli markanın, davacının 25. Sınıfta tescilli … markaları ile iltibas yarattığına hükmedilmiştir),
5- Ankara 3. FSHHM’nin 03.06.2014 tarihli, 2014/94 E. ve 2014/107 K. sayılı kararı (Yargıtay 11. H.D.’nin 01.11.2016 tarihli, 2015/11769 E. ve 2016/8558 K. sayılı ilamı ile onanan karar ile 18, 25 ve 35. Sınıfları kapsayan … CITY ibareli markanın, davacının … markaları ile iltibas yarattığına hükmedilmiştir),
6- İstanbul 2. FSHHM’nin 28.12.2017 tarihli, 2017/113 E. ve 2017/423 K. sayılı kararı (İşbu kararda “26 ülkede tescili bir marka olan ve aynı zamanda dünyanın birçok ülkesinde bu markayla mağazası olan davacı markası (…) hem yurtiçinde hem de yurt dışında tanınmış ve tekstil sektöründe önemli bir yer edinmiştir” denilmektedir) ),
7- Ankara 1. FSHHM’nin 08.10.2013 tarihli, 2013/114 E. ve 2013/133 K. sayılı kararı (Yargıtay 11. H.D.’nin 19.06.2015 tarihli, 2015/2125 E. ve 2015/8560 K. sayılı ilamı ile onanan karar ile 03, 05, 23 ve 24. Sınıfları kapsayan … PLUS ibareli markanın, davacının … markaları ile iltibas yarattığına hükmedilmiştir),
8- Ankara 4. FSHHM’nin 22.06.2016 tarihli, 2016/113 E. ve 2016/186 K. sayılı kararı (Yargıtay 11. H.D.’nin 20.06.2018 tarihli, 2016/13338 E. ve 2018/4589 K. sayılı ilamı ile onanan karar ile 24 ve 25. Sınıfları kapsayan … LOUNGE ibareli markanın, davacının … markaları ile iltibas yarattığına hükmedilmiştir),
Bunların yanı sıra itiraz dilekçesinde davacı şirketin aldığı ödüllere de yer verilmiştir:
1- Mapic Cannes 2008 Perakende Başarı Ödülü,
2- Ernst & Young Yılın Girişimcisi Ödülü Türkiye/Monte Carlo 2009,
3- World Retail Congress Spain 2009,
4- Ekonomist Türkiye 2009 Yılın Kadın Girişimcisi Ödülü,
5- AYD (Alışveriş Merkezi ve Yatırımcıları Derneği) – En Çok Beğenilen ve Tercih Edilen Kadın Markası Ödülü 2013,
6- Brandspark (Toronto Merkezli International Araştırma Şirketi)– Türk Alışverişçilerinin En Çok Güvendiği Kadın Markası Ödülü 2015,
7- Effie Türkiye Reklam Etkinliği Yarışması / Moda & Tekstil & Aksesuar Kategorisinde “… Kids” Reklam Filmi / Gümüş Effie Ödülü 2015,
8- AYD (Alışveriş Merkezi ve Yatırımcıları Derneği) – “AVM’lerde En Beğenilen ve Tercih Edilen Perakende Markaları” Araştırması / Fahriye Evcen ‘En Beğenilen Marka Yüzü’ Ödülü 2016,
Ayrıca www…..com içeriğindeki veriler de “tanınmışlığa” dayanak gösterilmiştir.
Marka işlem dosyası ve dava dosyası içinde yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının … markasının, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 10.09.2019 tarihi ve davanın açıldığı 02.04.2021 tarihi itibariyle “giyim” sektöründe tanınmış marka vasfına eriştiği kanaatine varılmıştır.
Ancak somut olayda taraf markaları arasında, davaya konu emtialar özelinde (“…” ibaresinin davaya konu “iplik” emtiaları bakımından ayırt edici olmaması nedeniyle), işaret benzerliği bulunmadığından, … markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçların doğma riskinin bulunması ortalama tüketici kesimi nezdinde mümkün görülmemiştir. Zira davalı şirket markasındaki … ibaresi “iplik” ürünü bakımından doğrudan tanımlayıcı olup, markanın ayırt edici unsuru … kelimesidir.
Açıklanan nedenlerle; davacının … markası, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarih itibariyle ülkemizde “tanınmış marka” olmakla birlikte, somut olayda SMK m.6/4 ve SMK m.6/5’te sayılan koşulların, dava konusu marka başvurusu bakımından gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirketin ticaret unvanının ayırt edici kısmı … ibaresidir. Marka işlem dosyasında bulunan kullanım belgeleri uyarınca, davacı şirket, ticaret unvanını “giyim ürünlerinin üretim, satış ve pazarlaması” hizmetlerinde eylemli biçimde kullanmaktadır. Unvanın eylemli kullanıldığı alan giyim sektörü olup, 25. sınıftaki mallara ilişkindir. Dava konusu marka başvurusu ise 23. Sınıfı kapsamaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, somut olayda davacı unvanının ayırt edici kısmı olan … ibaresi ile … … markası arasında, 23. sınıftaki mallar bakımından işaret benzerliği bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı şirketin “… …” markasını tescil ettirmesinin, davacının ticaret unvanından doğan hakları ihlal etmediği, bu kapsamda davacının, … … ibaresi üzerinde, SMK m.6/6 kapsamında ticaret unvanından kaynaklı üstün ve öncelikli bir hakka sahip olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 116,10 TL posta tebligat masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 1.993,20 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Fantazi İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Fantazi İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2021