Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/91 E. 2021/404 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/91 Esas – 2021/404
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/91 Esas
KARAR NO : 2021/404

DAVA : Marka Hakkı İhlâlinden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/03/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkı İhlâlinden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/03/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” ve “… akademi” ibareli tescilli markaların sahibi olduğunu, uzun yıllardır kesintisiz ve yoğun bir şekilde markalarını özellikle eğitim, öğretim, yayıncılık hizmetlerinde kullanmakta olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış marka haline geldiğini, davalı tarafından kötü niyetli olarak açılan işletme ile “…” ve “… Akademi” ibaresinin kötü niyetli olarak kullanıldığını, gerek kurs işletmesinde gerekse internet sitesinde bu ibarelerin kullanılmaya başlandığını, işletmeye “…” ve “… akademi” ibareleri altında öğrenci kayıtları alındığını ve online eğitimlerin yapıldığını, davalının markasal kullanımının müvekkilinin markalarıyla benzer olduğunu ve karıştırılacağını, bunun müvekkilinin tescilli markalarına açıkça saldırı oluşturduğunu, diğer davalı şahsın, davalı şirketin yetkilisi olduğunu, markaya tecavüzün aynı zamanda haksız bir eylem olduğu için kendisinin de şirketinin sorumlusu olması nedeniyle haksız eylemleriyle müvekkiline zarar verdiğini, müvekkilinin dava konusu marka haklarına tecavüz eylemine ilişkin olarak Ankara 1. FSHCM’nin …. K. sayılı kararıyla davalı şahıs aleyhine hapis cezası ve adli para cezası ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, HAGB kararına davalı tarafından yapılan itirazın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalının haksız eyleminin ve davalı şirketin müvekkilinin marka haklarına saldırıda bulunduğunun yasal olarak da tespit edildiğini, davalının ceza almış olmasına karşın haksız eylemlerini devam ettirdiğini, müvekkiline 19.03.2020 tarihinde tebliğ edilen Çankaya Kaymakamlığı İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı’ndan gelen yazıda da şikâyetçinin … Akademiyi şikayet ettiği hakem heyetinin karıştırılarak müvekkili … Akademi’ye ait bir şikayet gibi müvekkiline tebliğ yaptığını, davalının müvekkiline ait markanın aynı denecek kadar benzerini kullanarak online eğitimler vermekte olduğunu, davalının “www…com” alan adlı ve “bilgi@…” web sitesinin bulunduğunu, aynı zamanda “…” ibaresiyle sosyal ağlarda faaliyet gösterdiğini, … Akademi isimli “https://www.facebook.com/…/facebook” hesabı olduğunu, davalının tecavüz oluşturan eylemleri ile hem müvekkilinin markasının zedelendiğini, hem tüketicilerin zarar gördüğünü, huzurdaki davaya konu markalara ilişkin olarak davalı aleyhine Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile; marka hakkına tecavüz nedeniyle tecavüzün tespiti, önlenmesi ve ref’ine ilişkin dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, dosya içerisinde yer alan bilirkişi raporunda, davalının, müvekkiline ait marka haklarına tecavüz eden eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, davalı yan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu belirterek; şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte, 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/11/2020 tarihli somutlaştırma dilekçesi ile; Davalıların haksız eylemlerini şikayet tarihi itibari ile öğrendiklerinden tazminat istemine esas marka hakkı ihlaline ilişkin zaman aralığının şikayet tarihi olan 06/03/2019 tarihinden dava tarihine kadar olan süreyi kapsadığını, tazminat istemi bakımından; SMK m.151/2-c hükmü uyarınca müvekkili ile davalı şirket arasında sözleşme ilişkisi kurulmuş olsaydı belirlenecek lisans bedelinin maddi tazminat olarak müvekkiline ödenmesini beyan etmiştir.
Davacı vekili 03/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat istemini 15.941,22 TL arttırarak toplam 16.941,22 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmışlardır.
Davalılar vekili 08/12/2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; TTK m.632 uyarınca davalı …’ın, görülmekte olan tazminat davasında, davacı tarafın talebinden sorumsuz olduğunu, husumet yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğini, tazminat yükümlülüğünden söz edilebilmesi için hukuka aykırı eylemden doğan bir zararın bulunması gerektiğini, iltibastan söz edilebilmesi için benzer alıcı çevresine hitap edip benzer ihtiyaçların giderilmesi, mal ve hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve rekabet etme olanaklarının, birbirini tamamlama olanağının bulunması gerektiğini, ancak proje geliştirme merkezinin verdiği sertifikasyon hizmetinin …’in verdiği dershanecilik, akademik yayın, KPSS kursu hizmetlerinin yerine ikame edilemeyeceğini, müvekkilinin hâlihazırda … adını kullanmamakta olduğunu, kullandığı süreçte 09.02.2018 tarihinde Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün izni ve onayı ile kurulmuş şirket olarak kullandığını, 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesi ile birlikte gerekli işlemlere başlanıp sicilden terkin ettirdiğini, müvekkilinin herhangi bir çıkar elde etme amacı olmadan kusuru bulunmaksızın ve faaliyeti süresince davacı tarafın iddiasının aksine isimlerinden maddi menfaat elde etmeksizin Proje Geliştirme Merkezinin kısaltması olarak davacı tarafın markasına yakın ismi yetkili makamların izni ile kullanan müvekkilinin dava sonucu sonrasında … Akademi ismini sicilden terkin ettirip PGA (Proje Geliştirme Merkez Akademi) olarak faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu, 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin ….E. numaralı dosyasındaki bilirkişi raporunda yasal yollar ile edinilmiş olan ticaret unvanına uygun sosyal medya isimleri ve internet alan adlarının kullanımının da markasal kullanım olarak değerlendirilemeyeceğinin belirtildiğini, ayrıca arama motoruna “… akademi” yazıldığında … adına herhangi bir internet sitesinde, yahut bir reklama ve benzeri iletişim kanallarına rastlanmadığını, aramalarda … yazıldığında da … akademi ile ilgili bir kaynağa rastlanılmadığını, marka hakkına tecavüz fiilinden dolayı zarar gören şahsın, marka hakkına tecavüzü, fiili zararı, yoksun kalınan kazancı ve zarar miktarını ispat yükü altında olduğunu, davacı …’in daha çok memur adayı öğrencilere, yüksek öğretim kurulunun yaptığı belirli sınavlara hazırlanan öğrencilere, akademik çalışmalar sonucu girilen sınavlara girecek öğrencilere yönelik bir kurum olduğunu, müvekkili şirketin spor, pazarlama, yüzme eğitimleri gibi daha spesifik danışmanlık noktasında hizmet talebi bulunan müşterilere hitap etmekte olduğunu, …’in basılı eser üzerinde çalışmalar yaparak akademik veya akademik olmayan mal ve hizmetlerini sunarken bunları matbaacılık faaliyetleri sonucu dağıttığını, müvekkili şirketin böyle bir yayımı ve dağıtımının söz konusu olmadığını, verdikleri sertifikaları dahi kargo aracılığıyla müşterilerine ulaştırdıklarını, benzer ihtiyaçlarının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin … üzerinden herhangi bir fayda sağlamayacağının ortada olduğunu, …’in müşteri çevresi ve faaliyetleri göz önüne alındığında müvekkili şirketin davacı tarafı maddi ve manevi yönden olumsuz etkileme imkanı olmadığını, …’in söz konusu olayda bir zararı olmadığı gibi müvekkili şirketin isimlerinden elde ettiği bir faydanın da bulunmadığını, müvekkilinin faaliyetleri ve hizmetleri ile davacı tarafın itibarını zedelemesinin söz konusu olmadığını, manevi tazminata hükmedilmesi için bir neden bulunmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, marka hakkı ihlali iddiasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;Davalıların, davacıya ait “…” ibareli marka haklarını ihlal eden eylemlerinin bulunup bulunmadığı, varsa söz konusu ihlal eylemlerinden kaynaklı olarak davalılardan maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulup bulunulamayacağı hususlarına ilişkin olduğu tespit edildi.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….2019/227 Esas sayılı dava dosyaları UYAP ortamında temin edilmiş, davalı şirkete ait ticari sicil kayıt bilgileri dosya arasına alınmış, taraflar arasında dava açılmadan önce icra edilen zorunlu arabuluculuk görüşmesine dair sarf kararı temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin hususlar bakımından bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK m.29/1 hükmüne göre; Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
SMK m.29/1-a bendinin yollamada bulunduğu m.7 hükmüne göre;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, davacıya ait marka tescil belgeleri, Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyaları, davalı şirkete ait ticari sicil kayıt bilgileri, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; her ne kadar dava dilekçesinde davalı olarak “… AKADEMİ EĞİTİM TİCARET LTD ŞTİ” ticari unvanına yer verilmişse de, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 20/03/2020 tarih 10041 sayılı nüshasının 598.sayfasında yer verilen ilana göre; davalı şirketin ticaret unvanının “… ONLINE AKADEMİ EĞİTİM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ” olarak değiştiği tespit edildiğinden, davalı şirketin güncel ticaret unvanı üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….Soruşturma 2016/30202 Esas ve 2019/172 İddianame numaralı iddianamesi ile; müştekinin huzurdaki davacı, şüphelinin huzurdaki davalılardan … olduğu, 07.03.2019 tarihli “marka hakkını ihlal” suçu ile ilgili olarak “… şüphelinin “www…com” ve “bilgi@….com” adlı internet sitelerinin sahibi olduğu, şikâyetçi şirketin “…” isimli markanın sahibi olduğu, söz konusu iş yeri adının ve logosunun marka hakkını ihlal eder nitelikte olduğu, bu hususta yapılan tespitte şikayetçi şirket adına tescil edilmiş markanın şüpheliye ait iş yerinde kullanıldığının tespit edildiği, şikayetçi şirketin olay sebebiyle şikayetinin bulunduğu, şüphelinin savunmasında suçlamayı kabul etmediği, tarafların uzlaşma teklifini reddettiği, şüphelinin üzerine atılı suçun yasal unsurlarını gerçekleştirdiği, şüphelinin hakkında kovuşturma açılmasını gerektirir yeterli delil bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla” gerekçeleriyle müştekinin cezalandırılması yönünde iddianame düzenlendiği,
Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nde yürütülen kovuşturma sonucunda 21.01.2020 tarihli oturumda sanığın cezalandırılmasına karar verilerek verilen cezalar bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. 06.03.2020 tarihli kesinleşme şerhine göre, sanık … (huzurdaki davalı şahıs) hakkında marka hakkına tecavüz suçu ile ilgili olarak tesis edilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dava dosyası incelendiğinde;
Huzurdaki davacı ile davalı şirket arasında aynı sıfatlara sahip oldukları davanın konusunun; davacının “…”, “… akademi” ve “…” ibareli markalarından doğan haklarına vaki tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talepleri ile ilgili olduğu, söz konusu dava ile ilgili olarak 08.10.2020 tarihinde 2020/324 K. sayısı ile karar verilmiş olup, davanın kabulüne, davalının davacı adına tescilli “…, … akademi, … ibareli” markalarının benzeri olan “… ve …” ibaresinin davalı tarafından iş yerinde tabelalarında, afişlerinde, iş yerinin muhtelif yerlerindeki tablolarda, kapı girişinde, gerek sanal ortamda gerekse fiziki olarak kullanmanın durdurulmasına, kullanımının önlenmesine, davalının işyeri tabelasında, panosunda, işyeri girişinde tablosunda “…” ibaresinin kullanımının durdurulmasına, davalının www…com.tr alan adı olarak kullanımının durdurulmasına, davalının [email protected] alan adı olarak kullanımının durdurulmasına, davalının … isimli instagram hesabında … ibaresinin kullanımının durdurulmasına, davalının … isimli www.facebook.com/… hesabında … ibaresinin kullanılmasının durdurulmasına, … isimli @… twitter hesabında … ibaresinin kullanımının durdurulmasına, eğitim alanlara dağıtılan sertifikalarda … ibaresinin davalı tarafından kullanımının durdurulmasına, davalı şirketin … ibaresini reklam, tanıtım olarak pano, tablo, afiş broşür, el ilanları vs. kullanıldığı materyallerin toplatılmasına, davalının davacıya ait tescilli “… ve …” ibareli tanınmış markasından doğan haklarına vaki tecavüzün tespitine men’ine ve ref’ine, davacıya ait markayı ve ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle meydana getirilen haksız rekabetin men’ine ref’ine, mahkeme kararının gideri davalıdan alınmak üzere kararın kesinleşmesini müteakip Türkiye çapında yayın yapan bir gazetede yayınlanmasına, karar verildiği, taraflarca istinaf edilmemesi nedeniyle bu kararın 09/04/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabına göre; davalı şirket yetkililerinin … ve … olduğu, …’ın 09.02.2018 tarihi itibariyle 10 yıl süre ile münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, …’in 16.05.2019 tarihli karara göre 10 yıl süre ile münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı tespit edilmiştir.
Davacı yanın dava dilekçesi ekinde yer alan delilleri incelendiğinde;
Davacının dava dilekçesi ekinde ibraz ettiği belgeler arasında bir takım sosyal medya hesaplarına ilişkin görseller yer almaktadır. Ancak, söz konusu görseller (birkaç tane istisna hariç olmak üzere) tarih kaydı içermemektedir. Sunulan görsellerin bir kısmının davacı ile ilgili olduğu anlaşılmakla birlikte bunların da tarih kaydı içermediği gözlemlenmiştir. Belirtilen görseller, davacının internet adreslerine ilişkindir. Çankaya Kaymakamlığı İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı’na yapılan tüketici başvurusuna ilişkin belgeler incelendiğinde; şikâyet başvuru formunda şikâyet edilen bilgilerinde “… Akademi Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Hizmetleri Tic. A.Ş.” unvanı geçse de 25.02.2020 tarihli şikâyet dilekçesinde “diğer yan” ifadesiyle “… Akademi Eğitim Tic. Ltd. Şti.” unvanı belirtilmiştir. Ayrıca, hakem heyeti başvurusunun eki olduğu değerlendirilen sair belgelerde de “… Akademi” ibareleri yer almaktadır. Hakem heyetine yapılan başvuruya konu olan ve ücret iadesine ilişkin olan ödemenin tarihi 04.02.2020 olup, sunulan banka ödemelerinden anlaşılmıştır. Belirtilen ödeme … Akademi’ye yapılmıştır. Hakem Heyeti ile ilgili belgeler arasında huzurdaki davacıya yapılan tebligatın ilgili hakem heyetine iadesi ve tüketicinin şikâyet ettiği şirket hakkındaki adres vb. bilgileri içeren 19.03.2020 tarihli dilekçe yer almaktadır. Söz konusu dilekçeye ilişkin olarak herhangi bir kayıt numarası vb. ibraz edilmemiştir.
Dava konusu yapılan davalı kullanımlarına ilişkin görsellerde de tarih kaydı bulunmamaktadır. Sadece iki adet görselde tarih kaydı yer almaktadır. Bunlar; “facebook.com/…/” adresinde yer alan ve bilirkişi raporunda görselleri verilen paylaşımda, sadece 24 Şubat tarihi bulunmakta olup herhangi bir yıl kaydı yer almamaktadır. twitter.com/… adresinde yer alan ve bilirkişi raporunda görseli belirtilen paylaşımda 30 Haziran 2019 tarih kaydı yer almaktadır. Kullanım içeriği “spinning eğitimi” ile ilgilidir.
Davacının 03.11.2020 tarihli beyan dilekçesi ile somutlaştırdığı tecavüz zaman aralığının; 06.03.2019-24.03.2020 tarih aralığına denk geldiği anlaşılmıştır. Bu tarih aralığı kapsamına ilişkin olan ve tarih kaydı barındıran davacı delili, 30 Haziran 2019 tarihli “… Akademi” ibareli “uygulamalı spinnig” eğitiminin tanıtımına ilişkin twitter paylaşımıdır.
Somut uyuşmazlıkta tecavüz iddiasına konu tarih aralığı bakımından davacının ispat edebildiği 30.06.2019 tarihli davalı kullanımında yer alan “Spinning Eğitimi”; müzik eşliğinde ve grup halinde iç mekânda yapılan bir bisiklet egzersizi olup, egzersiz seviyeleri belli bir bisiklet parkurunun simülasyonuna göre ayarlanmaktadır. Bu durumda söz konusu eğitim ile ilgili davalı kullanımı, davacının 41. Sınıftaki tescilleri arasında yer alan “eğitim ve öğretim hizmetleri, spor, kültür ve eğlence hizmetleri” ile benzerlik ilişkisi içindedir.
Davacının, davalının markasal kullanımı ile ilişkili hizmetleri kapsamında barındıran; 2007 64336, 2011 30808, 2016 46291, 2016 46299, 2016 63250, 2017 53888, 2017 53893 sayılı markaları ile davalı tarafın markasal kullanımını oluşturan “… Akademi” ibaresi işaret benzerliği bakımından karşılaştırıldığında; davalı kullanımında yer alan … ibaresinin davacının … markalarındaki “E” sesli harflerinin çıkarılarak oluşturulduğu şeklinde bir algının ilgili tüketici kesiminde oluşması mümkündür. Bu nedenle işaretler arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğundan söz edilebilecektir.
Sonuç olarak; davalı yanın “…” ibaresini markasal olarak davacı yana ait 2007 64336, 2011 30808, 2016 46291, 2016 46299, 2016 63250, 2017 53888, 2017 53893 sayılı markaların kapsamlarında yer alan “eğitim ve öğretim hizmetleri, spor, kültür ve eğlence hizmetleri” ile benzerlik ilişkisi içinde bulunan “spinning eğitimi” üzerinde kullanması eylemleri, davacıya ait yukarıda belirtilen marka haklarına tecavüz oluşturacak niteliktedir.
Davalı şirketin ticari kayıtları incelendiğinde; Davalı şirketin, davaya konu 06.03.2019-24.03.2020 dönemine ilişkin defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde şirketin ticari defterlerinin kâğıt ortamında tutulduğu, defterlerin noter açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafça düzenlenen ve defterlerinde kayıtlı olan faturalardan bazılarının sondajlama yöntemiyle fotoğrafları çekilmiş olup, dört tanesinin görünümü bilirkişi raporuna görsel olarak yansıtılmıştır. Faturalardan görüleceği üzere, davalı yanın faturalarında önceki ticaret unvanı bütünlük arz edecek şekilde ve eşit puntolu olarak yazılmamış olup, “…” AKADEMİ” ibaresi, terkin edilmiş ticaret unvanının sair unsurlarından farklı olarak daha büyük şekilde ve daha kalın punto ile faturalara konumlandırılmıştır. Davalının faturalarında “… AKADEMİ” ibaresini, terkin edilmiş ticaret unvanının sair unsurlarının önüne geçecek şekilde ve baskın olarak konumlandırılması, terkin edilmiş ticaret unvanının 6102 sayılı TTK hükümlerine göre olağan kullanımı niteliğinde olmayıp, faturalarda yer alan “… AKADEMİ” ibaresi, davaya konu marka hakkı ihlaline konu ticari faaliyetin elle tutulmayan ve gözle görülmeyen “hizmet” grubuna ilişkin olduğu da dikkate alındığında, markasal fonksiyon icra eder niteliği haizdir. Dolayısıyla, davalının faturalarında yer alan “… AKADEMİ” ibaresinin markasal fonksiyon icra eder nitelikteki kullanımları da, davacıya ait yukarıda belirtilen markalara tecavüz teşkil eder niteliktedir.
Somut olayda davacı yan, marka haklarının ihlal edildiğini belirterek; SMK m.151/2-c hükmü uyarınca maddi tazminat ve SMK m.149/1-ç hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunmaktadır.
SMK m.150/1 hükmüne göre; Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.
Marka hakkı ihlalinden kaynaklı olarak gerek maddi, gerekse manevi tazminat isteminde bulunabilmek için, tazminat sorumlusunun kusurlu olması şarttır. Somut olayda; davalı şirketin 6102 sayılı TTK m.18/2 hükmü uyarınca basiretli bir tacir olarak hareket etmekle yükümlü olduğu, 6769 sayılı SMK m.22/3 hükmü uyarınca marka sicilinin aleni olduğu, o halde, davalı şirketin, ticari faaliyetlerinde bulunurken, davacı yana ait tescilli markaların varlığını ve bu markaların kapsamlarında yer alan mal veya hizmetleri bilmesi gerektiği, davacı yana ait markaların varlığından haberdar olmadığının söylenemeyeceği, dolayısıyla davalı yanın, davacı yana ait markalarla iltibas oluşturan bir işareti kendi ticari faaliyetlerinde markasal olarak kullanması eylemlerinden kusurlu olduğu, dolayısıyla, davacı yana karşı tazminat sorumluluğu altında bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davalılar vekili her ne kadar davalı …’ın eldeki uyuşmazlıkta tazminat sorumluluğu bulunmadığını ileri sürmüş olsa da, davalı …, davalı şirketin yetkili temsilcisi olup, 4721 sayılı TMK m.50 hükmü uyarınca, organların hukuki işlemler ve diğer fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına soktukları, bu nedenle organların kusurları dolayısıyla ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları düzenlemesinden hareketle davalı …’ın da, davacıya karşı tazminat sorumluluğu altında bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın maddi tazminat isteminin belirlenebilmesi için bilirkişi heyeti marifetiyle gerek davacıya ait ticari kayıtlarda, gerekse davalı şirkete ait ticari kayıtlarda yerinde inceleme yaptırılmıştır.
Buna göre; davalının 06.03.2019-24.03.2020 tarihleri arasındaki toplam cirosunun 814.748,03 TL olduğu, bu cirodan 91.649,08 TL kâr elde ettiği, ortalama kârlılık oranının %11,25 olduğu tespit edilmiştir.
Davacının 2019 ve 2020 yılına ilişkin defter kayıtları ve düzenlemiş olduğu satış faturalarına göre; “…” markasını eğitim ve öğretim hizmetlerinde ve de kitap yayıncılığında yoğun olarak kullandığı tespit edilmiştir. 06.03.2019-24.03.2020 tarihleri arasındaki satışlarının yaklaşık yarısının kitap satışlarından, diğer yarısının ise kurs hizmeti satışlarından ve logo kullandırmasıyla ilgili gelirlerden olduğu, bunun da 53.317.781,18 TL tutarında olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından 30.03.2021 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulmuş olan “flash bellek” içindeki belge ve bilgilerin incelenmesi neticesinde; defter belgeleri üzerinden yapılan tespitler dışında, 2007/64336 sayılı “… AKADEMİ” isim ve logonun (sembolün) kullanımıyla ilgili olarak üç ayrı “BELİRLİ SÜRELİ İSİM VE LOGO KULLANMA SÖZLEŞMESİ” sunulduğu, sözleşmelerin kimlerle imzalandığı, hangi tarihli, sözleşme süresi, kullanım bedellerinin ne kadar olduğunu gösteren tablonun aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiştir:
Markayı Kullanan
Sözleşme Tarihi
Sözleşme Süresi
Bir Yıllık Kullanım Bedeli
Bir Yıllık KDV Dahil Kullanım Bedeli
Ebubekir Arı Kurs İşletmeciliği
01.01.2019
2 Yıl
14.497,00+18KDV
17.104,46
D8 Özel Eğitim ve Tic. Ltd. Şti.
01.01.2019
2 Yıl
12.272,00+18KDV
15.017,86
RS Eğitim Ltd. Şti.
01.01.2021
2 Yıl
20.073,00+18KDV
23.686,14
Sözleşmelerden birinin 01.01.2021 tarihli olduğu ve ihlal süresi olarak belirlenen tarih aralığının dışında olduğu, diğer ikisinin ise 01.01.2019 tarihli olduğu, 2019 yılında tanzim edilmiş olan iki sözleşme bedelinin de tahsil edildiğinin davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, 01.01.2019 tarihli olan sözleşmelere göre markanın bir yıllık kullanım süresi için kullanım bedelinin ortalama ((17.104,46+15.017,86)/2=) 16.061,16 TL olduğu, ihlal süresi olarak belirtilen 06.03.2019-24.03.2020 tarihleri arasındaki 385 gün için ödenmesi gereken lisans bedelinin 16.941,22 TL tutarında olabileceği kanaatine varılmıştır.
Şöyle ki; lisans bedelinin belirlenmesinde, örnek lisans sözleşmesinin mevcut olup olmadığının araştırılması ve objektif bir lisans bedelinin belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Davacı vekili tarafından 30.03.2021 tarihinde dosyaya sunulan “flash bellek” içinde bulunan 01.01.2019 tarihli iki ayrı sözleşmede 2007/64336 sayılı “… AKADEMİ” isim ve logosunun (sembolünün) kurs faaliyetinde kullanılması için düzenlenmiş sözleşmeler olduğu ve sözleşme bedellerinin tahsil edildiğinin davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, bu sözleşmelerin emsal lisans sözleşmesi olarak kabul edilebileceği değerlendirilmektedir. Her ne kadar sözleşmelerin 8. maddesinde, kullanıcının … Akademi’nin yayınlarını (kitaplarını) almak ve kullanmak zorunda olduğu hüküm altına alınmış ise de davalı tarafça düzenlenen faturaların içeriğinin eğitim ücreti olması, davalının ticari iş ve işlem hacmi, markanın ekonomik ömrü, marka hakkı sahibinin genel cirosu ile eğitimle ilgili satış kapasitesi gözetildiğinde, sözleşmedeki isim–logo, marka-kullanım bedelinin lisans bedeli olarak kabul edilmesinin hakkaniyete uygun olacağı düşünülmektedir. Buna göre 06.03.2019-24.03.2020 tarihleri arasındaki 385 günlük ihlal süresi için, davacının tercihi doğrultusunda, SMK m.151/2-c bendi uyarınca davacının davalılardan talep edebileceği lisans bedelinin 16.941,22 TL tutarında olabileceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.149/1-ç bendi uyarınca; marka hakkı ihlal edilen hak sahibi, manevi zararının tazmin edilmesini talep edebilir. Manevi tazminatın amacı, marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin ticari piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zararların tazmin edilmesidir. Manevi tazminatın takdirinde markanın tanınmışlığı ve ihlal niteliği taşıyan ürünlerin niteliği dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, marka hakkı ihlaline ilişkin fiilin niteliği, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam, ekonomik ve sosyal durumları birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; Davalıların, davacıya ait marka haklarını ihlal eder eylemlerde bulundukları, bu eylemler neticesinde, davacı yanın kullanım yolu ile ayırt ediciliğini güçlendirdiği “…” esas unsurlu markaların ticari itibarında zedelenme meydana geldiği, bu suretle davacının sözkonusu markalarından kaynaklanan haklarına tecavüz edilmek suretiyle davacı marka sahibinin ticari piyasada edindiği imaj ve güvenden oluşan manevi ticari varlığında kayıp ve zarar meydana geldiği sabittir.
Tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları, ihlale konu hizmetlerin niteliği, ihlalin süresi, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde; davacı yanın talep ettiği 5.000,00 TL manevi tazminat miktarının somut olayın ağırlığına uygun düştüğü, bu miktardan daha az bir bedele hükmedilmesini gerektirir objektif niteliği haiz dosya kapsamında aksi bir kayıt bulunmadığı, davacı tarafın manevi tazminat olarak ileri sürdüğü 5.000,00 TL manevi tazminat bedelinin yukarıda yer verilen kıstaslara göre ölçülü olduğu, hak ve nesafet ilkesine uygun düştüğü kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile;
A) 16.941,22 TL maddi tazminatın haksız eylemin ilk başlangıç tarihi olarak, 06.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B) 5.000,00 TL manevi tazminatın haksız eylemin ilk başlangıç tarihi olarak, 06.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
A) 16.941,22 TL maddi tazminatın 06.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B) 5.000,00 TL manevi tazminatın 06.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.498,81 TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve ıslah ile alınan 374,71 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.124,10 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 102,47 TL peşin harç, 272,24 TL ıslah harcı, 16,30 TL vekalet harcı, 207,00 TL posta-tebligat masrafı, 1.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.352,41 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin müteselsilen davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2021