Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/75 Esas – 2021/113
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/75 Esas
KARAR NO : 2021/113
DAVA : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 11/03/2020
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 11/03/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının “….Etimesgut/Ankara” adresinde bulunan satış mağazasında, müvekkilinin tanınmış “…” markasını izinsiz olarak 35. sınıfta yer alan mağazacılık alanında kullandığının tespit edildiğini, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının mağazacılık sınıfı olan 35. sınıfta … markasını kullanımını haklı kılabilecek herhangi bir tescili ya da kullanım lisansı bulunmadığını, müvekkilinin tescilli … markası ile davalının kullanımının karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin … markasının mağazacılık alanında da tescilli olduğunu, müvekkilinin 35.08 (yeni sınıflandırmada 35.05) sınıfında yer alan tescilli … markalarının 2011 yılındaki mevzuat değişikliğinden önce yapılan tesciller olduğunu ve tescil edilen tüm mal/hizmetler açısından sonuç doğurduğunu, müvekkilinin 2004 12877, 2011 29814 tescil numaralı … markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin internet üzerinde satış yaptığı “www…..com.tr” alan adlı sanal mağazasının da bulunduğunu, mağazacılık alanında bütün mal/hizmetler bakımından müvekkili şirketin tekel hakkının olduğunu, başka bir kişinin izin almaksızın aynı veya benzer markayı mağazacılık alanında kullanmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalının kullandığı markanın TÜRKPATENT tarafından 35. Sınıf mağazacılık alanında tescili reddedilen bir marka olduğunu, davalının bu markayı kullanmasının hukukun çizdiği sınırlar dışında kaldığını, davalının herhangi bir … markası tescili olmadığı gibi, kendisi ile grup şirketi olduğu düşünülen dava dışı … Mutfak Eşyaları Ltd. Şti.’nin … şeklindeki marka tescillerinin çoğunlukla 8. ve 21. sınıflarda olduğunu, bu firmanın mağazacılık alanında yani 35. sınıfta bugüne kadar hiçbir tescili bulunmadığını, … markasının mağazacılık alanında kullanılması hususunda müvekkili şirketten başka hiç kimseye kanun tarafından verilen bir hak bulunmadığını, aksine dava dışı kişinin adına reddedilen 35. sınıf başvurularının olduğunu, dava dışı … Mutfak şirketinin 8. ve 21. sınıflardaki marka tescillerinin 35. sınıfta etki doğurmayacağını, önemli olan hususun … markasının 35.05 mağazacılık sınıfında tescili için müvekkili şirket haricindeki üçüncü şahıslarca yapılan tüm başvuruların TPE tarafından reddedilmiş olması olduğunu, … markasının farklı sınıflar/ürünler için kullanılması halinde dahi tüketiciler tarafından karıştırılırken aynı sınıfta kullanılmasının karıştırılma ile sonuçlanacağının kesin olduğunu, müşterilerin … markalı züccaciye ürünleri aldıklarında dahi, ürünlerin kalitesizliğinden dolayı şikâyetlerini müvekkili şirkete yönelttiklerini, dava dışı üçüncü kişilerin, tüm markalarını müvekkili şirketin markalarına benzetme çabası sonucunda, … markalı züccaciye ürünleri alan tüketicilerin “…” markalı züccaciye ürünlerinin müvekkil şirket tarafından üretilmiş olduğunu zannederek alışveriş yaptıklarını, müşteriler “…” markalı tencere tava alırken, müvekkili şirketin yüksek kalitesinde kaliteli ürünler aldıklarını zannettiklerini, davalının müvekkili şirketin markasını taklit etmek suretiyle mağaza açmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, huzurdaki uyuşmazlığın davalı taraf ile karşılıklı olunan tek uyuşmazlık olmadığını, tarafların karşılıklı olarak birden çok davası bulunduğunu, bunun yanı sıra, davalı şirket ile organik bağı olan dava dışı … Mutfak Şirketi ile davacı müvekkili şirket arasında … markalarından kaynaklı uzun yıllara varan hukuki uyuşmazlıklar olduğunu, davalının bu gerçekleri bildiği halde, davacı müvekkili adına tescilli ve çok tanınmış … markalarının mağazacılık sektöründeki tanınmışlığından haksız olarak yararlanmak amacı ile 35.05. sınıfta tescili veya lisansı olmadığı halde, mağazalar açmaya başladığını ve yeni yeni mağazalar açmaya da devam ettiğini, davalının huzurdaki davaya konu markada kırmızı renk yerine altın rengi kullanılmışsa da bu renk seçiminin dahi kötü niyetli olduğunu, davalı tarafın kaligrafiyi aynı şekilde kullanarak ve de kırmızı renk algısından sapmadan yine kendi çıkarına hareket ederek, davacı müvekkili markalarından uzaklaşmayan bir marka kullanımı seçip 35.05. sınıfta tescili olmadığı halde mağaza adı olarak kullandığını, diğer davalarda tedbir taleplerinin reddedilme sebebinin yargılamayı gerektiren bir konuda tedbir kararı verilmeyeceğine ilişkin olduğunu, bir mağazanın tabelasında kullanılan ismin Sınıflandırma Tebliği’ne göre 35.05 sınıfında kullanılan bir marka olduğunu, mağaza ismi olarak … markası kullanma hakkına sahip Türkiye’de bir tek kişinin davacı şirket olduğunu iddia ederek; öncelikle davalının “…” markalı tabelalarının sökülmesi için ve dava sonuna kadar “…” ve türevleri ibaresini içeren herhangi bir tabelanın asılmaması ve kullanılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, nihayetinde; davanın esası yönünden davalı tarafından işyeri tabelasında ve işyeri içerisinde mağaza ismi olacak şekilde gerçekleştirdiği kullanımların, davacı şirket adına tescilli … markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, önlenmesini ve men’ini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 15/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki dava dışında aynı nitelikte 12 tane daha davanın olduğunu, bu davalardan 7 tanesinin reddedilerek sonuçlandığını, kalan 5 davadan 2 tanesinde bilirkişi raporlarının lehlerine geldiğini, kalan 3 tanesinde ise henüz bilirkişi aşamasına gelinmediğini, tüm bu davalarda davacının ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini, bu red kararlarına yapılan itirazlar üzerine BAM tarafından da ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, karara bağlanan tüm davaların reddedilmesine karşın huzurdaki davada bunlardan söz edilmeden ihtiyati tedbir talebinin yenilenmesinin iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını, davacı tarafından müvekkilinin tüm şubelerine sırayla dava açılmakta olduğunu, müvekkilinin 35/05. sınıf açısından korunması gereken üstün bir marka hakkının bulunduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğunu, müvekkilinin marka tescilinin yasal marka tesciline dayalı olduğunu, müvekkilinin dava dışı … Mutfak Eşyaları Ambalaj İmal San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin grup şirketi olduğunu, müvekkili tarafından satış mağazalarında … markalı ürün dışında herhangi bir marka altında ürün satılmadığını, davacı ile dava dışı … Mutfak … Ltd. Şti. arasında 2010 yılından beri devam eden bir uyuşmazlık bulunduğunu, bu uyuşmazlığın temelinde davacı tarafın ev tekstili sektöründe tescil ettirdiği ve kullandığı … markasını züccaciye sektöründe de kullanmak istemesinin yattığını, … ibaresinin züccaciye sektöründe müvekkili adına uzun yıllardır tescilli ve kullanılmakta olduğunu, davacının da müvekkilinin markaları nedeniyle markayı tescil ettirip kullanamayacağını bildiği için müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı davalar açmakta olduğunu, davacının müvekkilinin … ibareli marka başvurularına itiraz etmekte olduğunu ve diğer yandan da kendisinin müvekkilinin tescilli olduğu sınıflarda marka başvurularında bulunduğunu, bu açıdan bir marka ihlali ve kötüniyet varsa davacı tarafından yapıldığını, davacı tarafından açılan davalardan sonuçlananların hepsinin müvekkili … MUTFAK lehine sonuçlandığını, davacının müvekkili aleyhine yaptığı TPE itirazlarının da müvekkili lehine sonuçlandığını, davacının davalı müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıflarda yaptığı başvuruların da müvekkilinin itirazları sonucunda reddedildiğini, müvekkili … MUTFAK adına tescilli markaların ….markaları olduğunu, … ibaresinin 07., 08., 11. ve 21. sınıfta müvekkili … MUTFAK adına tescilli olduğunu, 35.08 (35.05) sınıftaki hizmetin süpermarket, hipermarket gibi perakende veya toptan mağazacılık hizmeti olduğunu, malı üreten bir işletmenin ürettiği malı satmasının doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğunu, bir malın üreticisinin, o malı satmak için ayrıca 35.08 sınıfta marka tescili etmesine gerek olmadığını, somut olayda davacı tarafından müvekkilinin mağazasına ilişkin görsellerde müvekkilin dava dışı diğer müvekkili … MUTFAK firmasının adına tescilli olan züccaciye ürünleri açısından satış yaptığını, bu açıdan müvekkilinin markasının tescilli olduğu emtialar açısından 35.05 açısından bir marka tesciline gerek olmadığını, müvekkilinin ürettiği ve üzerinde marka tesciline hak kazandığı emtiaları mağazasında ve sanal ortamında satışını yapabileceğini, bu yüzden davacı iddialarının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, somut olayda davacının … markasının karakteristik özelliğinin kırmızı bayrak şekil olduğunu markayı kullanma külfeti altında davacının kırmızı bayraklı logosu dışındaki bir kullanımla karşılaşan tüketicilerin davacı markası ile irtibat kurması ihtimalinin kalkacağını, davacı tarafın markayı kullanmadığını, ayırt edici karakterini değiştirdiğini, davacı açısından sarı logolu gezegen figürlü bir markanın kullanılmasının davacı kullanımı olarak kabul edilemeyeceği nazara alındığında müvekkilin kullanımının davacı tarafa yakınlaştırıldığı iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkiline ait “….com.tr” ve “….com.tr” isimli internet sitelerinde 2008-2009 yıllarından beri satış yapıldığını, buna ilişkin tespitlerin karara çıkmış olan İstanbul 2. FSHHM’nin 2017/17 E. sayılı dosyasında yapıldığını, davacı tarafın 2005 yılında müvekkilinin … markasını kataloglarda tanıtım vasıtalarında kullanmasının önlenmesini ihtarname ile talep ettiğini, 2009 yılında açılan internet sitesine ses çıkarmadığını, huzurdaki davaya kadar yasal bir girişimde bulunmadığını, 2010 yılında açmış olduğu dava kırmızı logoya ilişkin olmakla birlikte ihtarname gönderdiği tarihten itibaren de 5 yıl geçmekle 2010 yılında açmış olduğu dava açısından dahi uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olduğunu, yine müvekkilin uzun yıllardır … markasına ilişkin ürünleri tüketiciye sunmak için her yıl düzenli çıkardığı kataloglar da markanın uzun yıllardır kullanıldığını, davacı tarafın bu durumu bildiğini gösterdiğini, tüketici şikayetlerinden ürünlerin kalitesinin belirlenmesi söz konusu olacaksa davacı ürünleri ile ilgili olarak çok fazla şikayet bulunduğunu, müvekkilinin markasının yaklaşık 20 yıldır tescilli olduğunu, davacının 2011 yılı değişikliğinden önce markayı genel anlamda 35/05 açısından tescil ettirmesinin bütün emtia ve hizmetler açısından 35/05 sınıfa ilişkin tekel bir hak sağlamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29, m.149, m.150/3 ile 6102 sayılı TTK 54 vd göre açılan marka hakkının ihlâli, haksız rekabet
istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, “….Ankara” adresinde bulunan işyerinde, davacıya ait “…” ibareli marka haklarını ihlal eden ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, davalı şirketin markasal kullanıma ilişkin muvafakat aldığı dava dışı grup şirketinin gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, sessiz kalma yolu ile hak kaybı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ihlal eylemi söz konusu ise bu hususun tespiti, önlenmesi ve ref’i yönünde karar verilmesi gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edildi.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, teknik konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29, m.149 ile 6102 sayılı TTK 54 vd göre açılan marka hakkının ihlâli, haksız rekabetten kaynaklı hukuki korunma istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, “….Etimesgut/ANKARA” adresinde bulunan işyerinde, davacıya ait “…” ibareli marka haklarını ihlal eden ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, sessiz kalma yolu ile hak kaybı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ihlal eylemi söz konusu ise bu hususun tespiti, önlenmesi ve men’i yönünde karar verilmesi gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, maddi vakıaların tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Marka hakkına tecavüz, 6769 sayılı SMK m.29’da düzenlenmiştir.
6769 sayılı SMK m.29/1 hükmüne göre; Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
SMK m.29/1-a bendinin yollamada bulunduğu m.7 hükmüne göre;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.
SMK m.29/2 hükmüne göre; 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.
SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, marka tescil belgeleri, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtmek gerekir ki; dava dışı … MUTFAK EŞYALARI AMBALAJ İNŞAAT İMALAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ile dosyamız davalısı … PORSELEN VE MUTFAK EŞYALARI PAZARLAMA DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin grup şirketleri oldukları, aralarında organik bağ bulunduğu, bu nedenle davalının markasal kullanımlarının, marka sahibi olan dava dışı grup şirketinin muvafakati ile gerçekleştirildiği olguları taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Davacıya ait mesnet markalar; 2004/12877 ve 2011/29814 sayılı markalar olup, her iki marka da 35.sınıfta emtia somutlaştırması yapılmaksızın genel perakendecilik hizmeti bakımından tescillidir. Markalar; “… STYLE” ve “…” ibarelerinden oluşmaktadır.
Davalıya ait “….Ankara” adresinde bilirkişi marifeti ile yerinde inceleme yapılmıştır. Yerinde yapılan incelemeye göre; davalı işyerinde pazarlanan mallar; tencere, tava, kaşık, çatal, bıçak, yemek takımı, kek kalıbı, her çeşit bardak, kahve fincanı, düdüklü tencere, tek olarak satılan gümüş, porselen ve benzeri servis tabakları, sunum kapları, çerezlikler ve kaseler, şerbetlikler, gümüş, plastik vb. her çeşit tepsi, baharatlık, ekmeklik, kupa, süzgeç, cezve, maşa, saklama kabı, elektrikli çaydanlık, blender seti, elektrikli kahve makinesi, çay takımı, rende, kesme-soyma bıçak seti, sarımsak ezici, hamur kesme bıçağı, tost makinesi, ütü masası, şişe açacağı, tirbuşon, termos, çaydanlık, saklama kavanozu setidir.
Davalı işyerinde pazarlamaya konu edilen malların markaları bilirkişi marifeti ile kontrol edilmiştir. Yerinde inceleme sırasında incelenen malların markaları … ibaresini içermektedir. Söz konusu ibareler ya ürün kutularının üzerinde ya ürünlerin üzerindeki etiketlerde ya da üretim sırasında kullanılan kayıp ile doğrudan ürüne yerleştirilmiş şekilde yer almaktadır. Davalı işyerinde satışa sunulan mallar arasında … markasından başkaca markada bir mala rastlanmamıştır.
Davalı işyerinde gerçekleşen kullanımlar, bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere dava dışı … Mutfak Eşyaları Ambalaj İnşaat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 97 020675, 98 019473, 2000 28662, 2011 84502, 2010 24924, 2010 67905, 2014 110122, 2012 18039, 2014 110138, 2014 58846, 2014 58840, 2014 102411, 2015 04526, 2015 04539, 2015 49393 tescil numaralı markalarının kapsamında bulunan “SINIF KODU 08: Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. ve SINIF KODU 21: Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, elektriksiz pişirme aletleri. Ütü masaları ve kılıfları,” malları ile 2012 18039, 2015 04526, 2015 04539, 2015 49393 tescil numaralı markaların kapsamında bulunan “SINIF KODU 07: Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler” mallarına ilişkindir.
Somut olayda davalının … ibareli kullanımları sadece (tek markaya özgü olarak) … ibareli bazı malların (tencere, tava, kaşık, çatal, bıçak, yemek takımı, kek kalıbı, bardak, kahve fincanı, düdüklü tencere, tepsi, baharatlık, kupa, süzgeç, cezve, maşa, saklama kabı, elektrikli çaydanlık, blender seti, elektrikli kahve makinesi, çay takımı, kesme-soyma bıçak seti, tost makinesi, ütü masası, şişe açacağı, tirbuşon, termos, çaydanlık, saklama kavanozu seti) satışa sunulmasına ilişkindir. Bu satışa sunma faaliyetinin bir mağaza üzerinden yürütülmesi, davalı kullanımını, 35/5. sınıftaki mağazacılık hizmeti olarak nitelemeye yetmeyecektir.
Davalı kullanımlarının dayandırıldığı dava dışı ve davalı ile grup şirket olduğu tarafların iddia ve savunmaları ile sabit olan … Mutfak Eşyaları Ambalaj İnşaat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin dayanak olarak ileri sürülen markaları bilirkişi raporunda sıralanmıştır. Buna göre davalı kullanımlarının, davalı ile grup şirketi olan dava dışı … Mutfak Eşyaları Ambalaj İnşaat İmalat San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 97 020675, 98 019473, 2000 28662, 2011 84502, 2010 24924, 2010 67905, 2014 110122, 2012 18039, 2014 110138, 2014 58846, 2014 58840, 2014 102411, 2015 04526, 2015 04539, 2015 49393 tescil numaralı markalarının koruması kapsamında bulunduğu gözlemlenmiştir. Davalı işyerinde yerinde tespit edilen fiili … kullanımlarının 2000 28662, 2014 58840 sayılı markaların asli unsurları ile aynı/ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu tespit edilmiştir.
Yargıtay’ın çeşitli kararlarına da konu olduğu üzere 35.son sınıftaki genel nitelikteki perakendecilik hizmetlerinin tek başına Mal Hizmet Sınıflandırmasına konu malların tamamı için hak oluşturması mümkün olmayacaktır. (Bkz; Yargıtay 11. HD., 05.12.2018, E. 2017/1733, K. 2018/7649; Yargıtay 11. HD., 14.05.2018, E. 2016/11785, K. 2018/3516; Yargıtay 11. HD., 07.03.2018, E. 2016/8973, K. 2018/1765; Yargıtay 11. HD., 28.02.2018, E. 2016/7637, K. 2018/1495; Yargıtay 11. HD., 12.09.2017, E. 2016/2278, K. 2017/4224.)
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/8877 E 2018/171 K, 2015/8504 E 2016/3492 K, 2015/12715 E 2017/1112 K, 2011/15502 E 2013/461 K, 2017/3588 E 2019/642 K sayılı müstekar içtihatlarında da belirtildiği üzere; mağazacılık hizmetinin daha önceki tarihte 35.sınıf için bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edilmiş bir marka ile aynı ya da benzer tür hizmetler olduklarının kabulü için, tescilli marka sahibinin itiraz ettiği başvuru kapsamında sayılan malların da kendisi tarafından bu hizmet altında satışa sunulmasının kanıtlanması gerektiği, genel perakende satış hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının “Çoğun içinde az da vardır.” görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesinin markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edilecek mallar bakımından karıştırılma ihtimaline yol açacağı düşüncesinin de kabul edilemeyeceği, ilkeleri benimsenmiştir.
Belirtilen açıklamalara göre; somut olayda davacının genel nitelikte perakendecilik hizmetini hangi emtialar için yaptığı yönünde somutlaştırılmış olan herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacının sunduğu deliller arasında davacı kullanımlarına ilişkin bilgi içeren kayıt bulunmadığından davacının perakendecilik hizmeti verdiği malların sınırı tespit edilememiştir. Zira sunulan deliller; mahkeme kararları, bilirkişi raporları, davalının 35. Sınıfta reddedilen başvurularına ait TÜRKPATENT sayfası çıktıları, makaleler, davacının tescilli markaları ve buna benzer belgelerden oluşmaktadır.
Davacının yukarıda belirtilen markaları kapsamında hangi emtiaların pazarlamasını yaptığına ilişkin somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesine rağmen, davacı hakkındaki sektör bilgisi de dikkate alındığında bu satışların … markalı ev tekstili ürünleri ile ilgili olması üzerinden de açıklama yapmak değerlendirme konusunun açıklığa kavuşması için katkı sağlayabilecektir.
Davacının dayanak olarak gösterdiği markalarının ev tekstili ürünlerine ilişkin olan malları da kapsaması ve davacının mağazacılık faaliyetlerinin kendi ürettiği ev tekstili ürünlerinin satışına ilişkin olduğu, sektöre ilişkin bilgilere dayanmaktadır. Davalı kullanımları ise özel olarak mutfakta kullanımı söz konusu olan tencere, tava, yemek takımı, çatal, kaşık, bıçak gibi ürünlerin satışına ilişkindir. Başka bir ifadeyle tarafların aktif satış gerçekleştirdiği mallar ev tekstil ürünleri ile mutfak eşyalarıdır. Söz konusu malların kullanım alanları (ev içi –tül, perde-, banyo –havlu, bornoz- yatak giydirme -yastık kılıfı, çarşaf- / mutfak (tencere, tava; ocak üzerinde yemek hazırlığı sırasında), yemek masası (yemek takımı, çatal-bıçak; hazırlanmış yemeğin yenmesi sırasında), karşıladığı ihtiyaçlar farklı olduğu gibi birbirlerinin yerine ikame edilebilmeleri de mümkün değildir.
Bu nedenlerle davacının dayanak yaptığı markalarının tescilli olduğu genel mağazacılık hizmeti veya “ev tekstili” mallarının satışına ilişkin hizmetleri ile davalının dava dışı grup şirketin tescilli markalarının kapsamında bulunan ve onun muvafakati ile kullandığı … markalı “tencere, tava, kaşık, çatal, bıçak, yemek takımı, kek kalıbı, bardak, kahve fincanı, düdüklü tencere, tepsi, baharatlık, kupa, süzgeç, cezve, maşa, saklama kabı, elektrikli çaydanlık, blender seti, elektrikli kahve makinesi, çay takımı, kesme-soyma bıçak seti, tost makinesi, ütü masası, şişe açacağı, tirbuşon, termos, çaydanlık, saklama kavanozu seti” mallarının satışına ilişkin hizmeti arasında aynılık veya benzerlik bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı markaları ile davalıya ait markasal kullanımlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde; her ne kadar davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibareleri ile işaret benzerliği içeren davalıya ait “…” markasal kullanımları bulunsa da, davalının “…” markalı kullanımlarının dava dışı grup şirkete ait yukarıda belirtilen tescilli ürün markalarına ilişkin olduğu, somut olay özelinde bilirkişi raporunda görselleştirildiği üzere; davalıya ait mağazada salt “…” ibareli emtiaların satışının yapıldığı, bu “…” ibareli emtiaların dava dışı davalı grup şirketinin tescil koruması kapsamında bulunan markalara ilişkin olduğu, davalı işyerinde “…” markası haricinde başkaca markalı emtiaların satışının yapılmadığı, bu nedenle mağaza tabelasında ve içerisinde yer alan “…” markasının aynı zamanda mağaza içinde yer alan emtialara da sirayet edeceği, bu nedenle “…” tabelalı mağaza içine giren, bu mağazayı dolaşan ve mağazada yer alan emtiaları inceleyen makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, mağaza üzerinde yer alan “…” tabelası ile bu mağaza içinde satılan “…” emtiaları ürünlerle ilişki kuracağı ve bu emtiaları da “…” markası ile ilişkilendireceği, zira; mağazada başkaca markalı ürün bulunmaması nedeniyle söz konusu ortalama tüketicinin “…” tabelalı mağazada sadece “…” ibareli emtiaların satıldığı yönünde tereddüte düşmeyeceği, bu nedenle mağazada yer alan “…” tabelasının aynı zamanda ürün markası fonksiyonu işlevi gördüğü, dolayısıyla ortalama tüketici kesiminin davalıya ait markasal kullanımlar ile davacıya ait 2004/12877 ve 2011/29814 sayılı markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi riski altında bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkili markalarının sektörde bilinen ve tanınan marka olduğunu iddia etmiş, bu tanınmışlığın ispatına yönelik herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Bu durumda davacının iddiasını ispat edememesi nedeniyle davalı kullanımlarına Türkiye’deki tanınmışlık düzeyi nedeniyle engel oluşturmasından söz edilemeyeceği düşünülmektedir. Zira söz konusu engelin ortaya çıkabilmesi için öncelikle ileri sürülen tanınmışlık düzeyine ilişkin iddianın ispat edilmesi / somutlaştırılması gerekmektedir. Öte yandan, ortak ibare olan … ibaresinin, günlük konuşma dilinde kullanımı olan ve tüketicilerce sıklıkla kullanılan bir ibare olması, bu bağlamda özgünlüğünün ve sırf davacı tarafa aidiyetinin bulunamaması dikkate alındığında, çok farklı ürünlerde bu ibare ile karşılaşan ortalama tüketicinin, davacı markası ile ilişki kurması (imaj transferinin söz konusu olması) olasılığı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davalı kullanımına konu olan mallar açısından, davacının dayanak yaptığı markalarından haksız yere faydalanma, davacı markalarının itibarına veya ayırt edici niteliğine zarar verme tehlikesinin de oluşmayacağı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; somut olayda davalıya ait “…” ibareli markasal kullanımların, davacıya ait “…” ibareli markalarla iltibas tehlikesi oluşturmadığı, yine davacıya ait “…” markalarının tanınmışlığından haksız avantaj sağlama, onun itibarını lekeleme ya da ayırt ediciliğini zedeleme olgularından birinin somut olayda mevcut olmadığı, davalıya ait markasal kullanımların dava dışı grup şirketin muvafakati ile gerçekleştiği ve davaya konu mağazada yer alan “…” ibareli tabelanın aynı zamanda “…” ürün markalarının fonksiyonlarını yerine getirdiği, belirtilen nedenlerle davalıya ait markasal kullanımların davacıya ait marka haklarını ihlâl etmediği gibi haksız rekabet de oluşturmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.7/2 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 98,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.015,10 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 16,30 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, tüm taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/03/2021