Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/58 E. 2021/106 K. 05.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/58 Esas – 2021/106
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/58 Esas
KARAR NO : 2021/106

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 05/03/2021
YAZIM TARİHİ : 31/03/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 27/02/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacılardan “…-… Tercüme Hizmetleri”nin 2013 yılından ve diğer davacı “… … GROUP Turizm Tercüme İnşaat Tarım Bilişim Tic. ve San. A.Ş”nin 2015 yılından bu yana tercüme hizmetleri sunduğunu, davacı şirketin 2015 yılında sahibi olduğu “www…com” websitesi ile internet ortamında da ticari faaliyete başladığını, “….com.tr” alan adının da sahibi olduğunu, davacıların ticaret ünvanlarını markasal olarak da kullandığını, davalının tescil ettirdiği “… TERCÜME” ibareli markanın SMK 6/3 anlamında gerçek hak sahibinin davacı şirketler olduğunu, davalı markasının davacının ticaret ünvanları dikkate alınarak SMK 6/6 uyarınca da hükümsüz kılınmasının gerektirdiğini, davaya konu markanın SMK 6/9 anlamında kötüniyete dayalı engelleme markası olduğunu beyan ederek; … sayılı “… TERCÜME” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … … Eğitim Kurumları ve Yayıncılık Tic. Ltd.Şti. vekili 23/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 27.04.2015 itibarıyla tescille faaliyete geçtiğini, davaya konu 27.12.2016 tarihli başvurunun ilanı sürecinde davacıların itiraz başvurusu yapmadığını ve markanın 03.01.2018 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirketin “www…com” alan adını da tescil ettirdiğini, davacı şirketin ticaret ünvanının davalıdan sonra 08.07.2015 tarihinde tescil edildiğini, davacı şahıs şirketinin 2013-2018 döneminde kazancının yüksek olmadığını, davacı sermaye şirketinin ise pek çok alanda faaliyet gösterdiği halde kazancının sadece tercüme hizmetlerinden elde edilmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını, davacının markasal kullanım iddialarından ilk kez bu dava ile haberdar oldukları için dava konusu markanın bir engelleme markası olarak görülemeyeceğini beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalıya ait … sayılı “… TERCÜME+Şekil” ibareli marka bakımından davacıların önceki tarihli gerçek hak sahipliklerinin bulunup bulunmadığı, davacılara ait ticaret unvanları ile davaya konu marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötüniyetli olup olmadığı, markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgesi getirtilmiş, tarafların ticari sicil kayıt belgeleri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
SMK m.25/1 hükmünün yollaması ile markanın hükümsüzlük sebeplerinden birini oluşturan SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
SMK m.25/1 hükmünün yollaması ile markanın hükümsüzlük sebeplerinden birini oluşturan SMK m.6/6 hükmüne göre; Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
SMK m.25/1 hükmünün yollaması ile markanın hükümsüzlük sebeplerinden birini oluşturan SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, hükümsüzlüğü istenen tescilli marka belgesi, tarafların ticari sicil kayıt bilgileri, taraflarca ibraz edilen deliller, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … sayılı markanın 41.sınıfta yer alan “Tercüme Hizmetleri” bakımından 27/12/2016 tarihinde tescil edildiği tespit edilmiştir.
Davalıya ait marka; ortasına M harfi yerleştirilmiş dünya figüründen oluşan bir şekil unsuru ile “… TERCÜME” kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş karma/bileşke bir markadır. Davalı markasının kelime unsurlarından “tercüme” kelimesi doğrudan markanın tescil edildiği hizmeti niteleyen/vasıf bildiren tanımlayıcı bir ibaredir. Davalı markası “… TERCÜME” olarak okunup, işitilip, algılanacağı için; “…” ibaresinin, en azından, davalı markasını temsil eden ve markasal koruma aranan asli, baskın ve ayırt edici unsurlardan biri olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı “… … Group Turizm Tercüme İnşaat Tarım Bilişim Tic. ve San. A.Ş”nin ticaret ünvanında “Group” ibaresi şirketler topluluğuna işaret eden ticarette çok sık kullanılan bir ibare ve “Turizm Tercüme İnşaat Tarım Bilişim Tic. ve San. A.Ş” ibareleri şirketin faaliyet alanı gösteren ibareler olduğundan, ticaret ünvanının kök sözcüğü “… …” ibaresidir.
Diğer Davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin ticaret ünvanının kök sözcüğü ise “… …” ibaresidir.
… kelimesini esas unsur olarak ihtiva eden davalı markası ile davacıların ticaret unvanlarının kök sözcüğünü oluşturan “… …” ve “… …” ibarelerinin, müşterek ortak unsurları “…” kelimesidir.
Somut olayda, “… …” ibareli ticaret unvanında, ticaret unvanının başlangıcında yer aldığı ve “ad ve soy isim”den oluştuğu için … ibaresinin oldukça dikkat çekici ve asıl vurguyu yapan unsur olduğu, bununla birlikte ticaret unvanında yer alan … kelimesinin de ticaret unvanında ayırt ediciliği sağlanan diğer esas unsur olduğu, nitekim “…” ibaresinin isim ve soyisim olmasından mütevellit bu ibarenin bir bütün olarak ayrı bir şekilde, “…” ibaresinin de diğer bir esas unsur olarak ayrı bir şekilde algılanacağı, dolayısıyla “…” kelimesinin davacı ticari unvanında ayırt edici etkisinin bulunduğunun göz ardı edilemeyeceği, dolayısıyla davacıya ait ticaret unvanı ile davaya konu “şekil+ … TERCÜME” ibareli marka genel görünümleri itibariyle karşılaştırıldıklarında, bu marka ile bu davacının ticaret unvanı arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmaktadır.
Diğer davacıya ait “… …” kök sözcüklü ticaret ünvanında, “…” ibaresi ticaret unvanının başlangıcına yerleştirilmekle birlikte kısa ve ayırt ediciliği daha düşük bir ibare olması sebebiyle, davaya konu markayla davacının ticaret unvanı arasında benzerlik bulunmaktadır.
Uyuşmazlığa konu “Tercüme Hizmetleri”, ekonomik değeri çok yüksek olmadığından, hitap ettiği her yaş, cins, eğitim, kültür, statü, sosyoekonomi düzeyinden vasati nihai tüketicilere kadar uzanan ilgili alıcı kitlesi/yararlanıcıların, yüksek dikkat göstermeksizin bir anda veya kısa sürede talep edilebileceği hizmetlerdir.
Davalı şirketin sahibi olduğunu iddia ettiği “….com” alan adı ile davacı şirketin sahibi olduğunu iddia ettiği “….com” alanın adının kök sözcüğü müştereken “…” ibaresidir.
Who’s sorgu kayıtlarına göre davalı şirket sahibi olduğunu ileri sürdüğü “….com” alan adı 29.09.2018 tarihinde oluşturulmuş olup, mecburi olmadığı için sahibinin talebi doğrultusunda alan adı sahip bilgileri who’s kaydında yer almamaktadır.
Who’s sorgu kayıtlarına göre; Davacı şirketin sahibi olduğunu ileri sürdüğü “….com” alan adı davacı şirketin 2015’te kuruluşundan önce 28.05.2013 tarihinde oluşturulmuş olup, mecburi olmadığı için sahibinin talebi doğrultusunda alan adı sahip bilgileri who’s kaydında yer almamaktadır.
Davacı şirketin sahibi olduğunu ileri sürdüğü “….com.tr” alan adı tahsisi ise 03.01.2019 tarihinde sağlanmış olup, bu tarih dava konusu marka başvuru tarihinden sonraki tarihlidir.
Ankara Ticaret Odası’nın 21.10.2020 tarihli müzekkere yanıtına göre; Davacı “… … Group Turizm Tercüme İnşaat Tarım Bilişim Tic. ve San. A.Ş.”, davalı şirketten bir kaç ay sonra 08.07.2015 tarihinde kurulmuş olup, 13.07.2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ana sözleşmesine göre şirketin oldukça geniş faaliyet alanı tercüme hizmetlerini de kapsamaktadır.
Elazığ Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 10.11.2020 tarihli müzekkere yanıtı ekindeki Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 22.07.2013 tarihli Ticaret Sicil Tastiknamesine, 25.07.2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’ne ve Ankara Ticaret Odası’nın 22.07.2013 tarihli Kayıt Suretine göre; davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin ticaret unvanının/işletmenin ilk tescil tarihi: 22.07.2013 olup, işletmenin faaliyet konusu: “tercüme ve sözlü tercüme faaliyetleri (Yeminli tercüme büroları, mütercimlik ve tercümanlık faaliyetleri vb. dahil)” hizmetlerini ve Ankara Ticaret Odası’nın 21.12.2018 tarihli kayıt suretine göre ise “Gayrimenkul Acentelerinin Faaliyetleri (gayrimenkulün ücret veya sözleşme temeline dayalı olarak satın alınması, satılması ve kiralanmasında aracılık vb) ve tercüme ve sözlü tercüme faaliyetleri (Yeminli tercüme büroları, mütercimlik ve tercümanlık faaliyetleri vb. dahil) hizmetlerini” kapsamaktadır.
Bu çerçevede, davacıların … ibareli ticaret unvanlarını, davalının marka başvurusunu yaptığı 27.12.2016 öncesinde tercüme hizmetleri için kullandığına ilişkin tarih ihtiva eden katolog, işyeri tabelası, internet sitesi ekran görüntüsü, hizmet satış faturası, kasa satış fişi, gazete ilanı, gazete haberi veya benzeri deliller ile ispatlanıp ispatlanamadığının incelemesi ve tespiti yapılmıştır.
… … … A.Ş.’nin sunduğu vergi levhaları; tercüme hizmetine ilişkin kayıt ihtiva etmeyen 10.11.2016 tarihli muavin defter sayfaları; şirketin henüz kurulmamış olduğu 21.03.2015 tarihini ihtiva eden … Sistem sertifika EN 15038:2006 Çeviri Hizmetleri Standardı belgesi; davalı şirketin başvuru tarihi sonrasında davacı şirketin “Çeviri ve tercüme hizmetleri” açıklamalarını ihtiva eden 2017-2020 yıllarına ait faturalar, tarihsiz el ilanı ve kartvizitler, SMK md.6/6 anlamında davacı şirketin tercüme hizmetlerinde kullanımına ilişkin delil niteliği ihtiva etmemektedir. Aynı şekilde, davacı şirketin “….com” alan adı ile oluşturulan “www…com” websitesini fiilen kullandığı ve bu websitesi üzerinden tercümanlık hizmeti tanıtımı ve sunumu yaptığı anlaşılmakla birlikte, bahsedilen websitesi üzerinde hizmet tanıtım ve sunumuna hangi tarihte ve dava konusu marka başvuru tarihi öncesinde başladığına dair dosya münderecatında herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Davacı şirketin sahibi olduğu “….com.tr” ise davaya konu başvurudan sonra tahsis edildiği gibi bilirkişi inceleme tarihi itibariyle aktif değildir. Diğer yandan, davacı şirket, üzerinde “… … Group A.Ş” ticaret unvanını taşıyan ve “Yazılı çeviri hizmeti, tercüme hizmeti” açıklamalarını ihtiva eden 30.07.2015-30.12.2016 dönemine ait ….Grup A.Ş., Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ÖYP Koordinatörlüğü, Harp Akademileri Komutanlığı, ….A.Ş., Ankara 24. Noteri gibi muhtelif çok sayıda kişi ve kuruluşlara kestiği hizmet satış faturaları ile ticaret unvanını davalının marka başvuru tarihi 27.12.2016 öncesinde tercüme hizmetlerinde kullandığını belgelemiştir.
Davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”ne ait 2013 yılına dayanan işletme defteri gelir sayfalarında Orman Genel Müdürlüğü’nden edinilen gelirin işlendiği, ancak bu sayfalarda gelire konu hizmetin tercüme hizmetinden kaynaklandığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmektedir. 2013 yılına dayanan hesap özeti belgeleri de tercüme hizmeti sunulduğuna ilişkin kayıt ihtiva etmemektedir. Aynı şekilde, Çok dilli yazılı çeviri, yeminli çeviri, alt yazı ve deşifraj hizmetleri için 20.06.2016 tarihli ISO EN 17100:2015 Turkcert Uygunluk belgesinin alınması da fiilen bu hizmetlerin sağlandığına dair tek başına delil niteliği taşımamaktadır. Diğer yandan, sunulan zorlukla okunabilen serbest meslek koçanları arasında Orman Genel Müdürlüğü’ne sunulan 01.11.2013, 01.12.2013, 20.12.2013, 04.02.2014 ve 04.03.2014 tarihli “Murat nehri havzası Reh. Projesi tercüman-sekreter danışmalık hizmet alımı hakediş” açıklamalı serbest meslek makbuzları bulunmaktadır. Esasen, sunulan 2013, 2014 ve 2015 yıllarına 2 adet koçanda bulunan muhtelif kişilere kesilmiş serbest meslek makbuzlarının tamamı “websitesi tercümesi”, “sözlü tercüme hizmeti”, “yazılı çeviri hizmetleri”, “tercüme hizmeti” gibi açıklamalar içermekte olup, davacı ticaret unvanını davalının marka başvuru tarihi 27.12.2016 öncesinde tercüme hizmetlerinde kullandığını ispatlamıştır. Dolayısıyla, davaya konu marka başvusunun yapıldığı 27.12.2016 tarihi öncesinde, Davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin ticaret unvanını tercüme hizmetlerinde en erken 01.11.2013’den itibaren 2013-2015 döneminde fiilen kullandığı, davacı … … A.Ş’nin ise ticaret unvanını tercüme hizmetlerinde en erken 30.07.2015’den itibaren kullanmaya başladığı ve bu kullanıma halen devam ettiği hizmet satış faturalarıyla belgelenmiştir.
Ankara Ticaret Odası’nın 21.10.2020 tarihli müzekkere yanıtı ile ekindeki CD’ye göre, davalı … … Eğitim Kurumları ve Yayıncılık Tic. Ltd.Şti.’nin 27.04.2015 tarihinde kurulduğu ve Ana sözleşmesinin 30.04.2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır. Kuruluş Ana Sözleşmesine şirketin faaliyet alanı Eğitim ve Yayıncılık hizmetleridir; ve tercüme hizmetlerini kapsamamaktadır. Bu durum, 08.07.2015’de kurulan davacı … … A.Ş.’den daha önce 27.04.2015’de kurulmuş olan ve … … ticaret unvanı kullanan davalı şirketin, tescilli ticari faaliyet kapsamı içerisinde olmamakla birlikte … ibaresini ticari faaliyetlerinde ayıredici işaret olarak yani ticaret unvanı, alan adı, tescilsiz marka olarak fiilen davacıların … ibaresini ticarette ticaret unvanı ve markasal kullanımını gösterdikleri tarihlerden daha önce tercüme hizmetleri bakımından kullandığını ispatlayarak savunma yapmasına engel değildir.
Buna göre; davalı şirket tarafından, davacıların ticaret unvanlarını fiilen tercüme hizmetlerinde kullandığı tarihlerden çok sonrasına ve hatta dava tarihi 27.02.2020 sonrasına tekabül eden 29.02.2020 ve 07.04.2020 tarihli ve “2019 yılı Tercüme hizmet bedeli” açıklamasını ihtiva eden 2 adet hizmet satış faturası sunulmuştur. Davalı şirketin sunduğu tarihsiz “Tercüme Hizmet Sözleşmesi”nde sözleşmenin konusu “Sancar Ltd.Şti.’nin davalıya … Tercüme adı altında tercüme hizmeti sağlaması olarak açıklanmıştır. Bu sözleşmeyi desteklemek üzere sunulan … Ltd.Şti.’nin davalı şirkete kestiği 28.02.2020 ve 19.03.2020 tarihli faturalar da, davalının … Ltd.Şti.’e değil, … Ltd.Şti. tarafından davalı şirkete tercüme hizmeti verildiğini belgelemektedir.
“….com” alan adı tescili kullanılarak açılabilen “www…com” websitesinde davalı şirketin tescilli markasını kullanarak tescil kapsamındaki tercümanlık hizmetlerinin tanıtımını yaptığı anlaşılmakla birlikte, bu websitesi üzerinde hizmet tanıtım ve sunumuna hangi tarihte başladığına dair dosya münderecatında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bilirkişi raporundaki ekran görüntüsünden anlaşılacağı üzere; bahsedilen alan adı 29.09.2018’de yaratılmış/tahsis edilmiş olduğundan, bu websitesinin en erken açılabileceği/ ticari faaliyette kullanılabileceği tarih 29.09.2018’dir.
Nihayetinde, davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin … ibaresini tercüme hizmeti bakımından kullanıma başladığı 01.11.2013 veya diğer davacı … … A.Ş’nin … ibaresini tercüme hizmeti bakımından kullanmaya başladığı 30.07.2015 veyahut dava tarihi öncesinde; davalı şirketin herhangi bir kişi ya da kuruma fiilen … … ticaret unvanı veya … markası altında tercüme hizmeti sunduğuna ilişkin tarih ihtiva eden katolog, broşür, işyeri tabelası, internet sitesi ekran görüntüsü, hizmet satış faturası, yazarkasa satış fişi, gazete ilanı, gazete haberi veya benzeri delile dosya münderecatında rastlanmamıştır.
Yukarıda izah edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu … sayılı “şekil+… TERCÜME” ibareli marka ile davacılara ait “… …” kök sözcüklü ve “… …” kök sözcüklü ticaret unvanlarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşıdığı, davalı markası ile davacıların ticaret unvanlarının bir arada birebir aynı hizmet niteliği taşıyan, ekonomik değeri çok yüksek olmadığından yüksek dikkat göstermeksizin bir anda veya kısa sürede satın alınabilecek “Tercüme Hizmetlerinde” kullanılması halinde; bu hizmetlerin hitap ettiği her yaş, cins, eğitim, kültür, statü, sosyoekonomi düzeyinden vasati nihai tüketicilere kadar uzanan ilgili alıcı kitlesi/yararlanıcıların, tarafların kendi marka ve ticaret unvanları altında sundukları uyuşmazlığa konu hizmetlerin kaynağı konusunda hataya düşmesi ve aynı işletmeler olduğu yanılgısına kapılma ihtimalleri bulunduğu için tarafların marka ve ticaret unvanları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu, davaya konu marka başvusunun yapıldığı 27.12.2016 tarihi öncesinde, davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin en erken 01.11.2013’den itibaren 2013-2015 döneminde ve davacı “… … A.Ş”nin 30.07.2015’den itibaren 2015-2020 döneminde, ticaret unvanlarını fiilen tercüme hizmetleri bakımından kullandıklarına ve … ibaresini tescil ettirmeksizin markasal etki yaratacak şekilde kullandıklarına dair hizmet satış faturası ve el broşürü gibi belgeleri sundukları, davacıların … ibaresini tercüme hizmeti bakımından fiilen kullanıma başladıkları 01.11.2013 veya 30.07.2015 veyahut dava tarihi 27.02.2020 öncesinde; davalı şirketin herhangi bir kişi ya da kuruma fiilen … … ticaret unvanı veya … markası altında tercüme hizmeti sunduğuna ilişkin tarih ihtiva eden katolog, broşür, işyeri tabelası, internet sitesi ekran görüntüsü, hizmet satış faturası, yazarkasa satış fişi, gazete ilanı, gazete haberi veya benzeri delile dosya münderecatında rastlanmadığı, belirtilen bu açıklamalara göre, dava konusu marka başvuru tarihinden önce davacıların ticari unvanlarını ve “…” ibaresini markasal olarak dava konusu markanın tescili kapsamındaki “Tercüme Hizmetleri” bakımından fiili olarak kullandıkları, kullandıkları işaretlere markasal olarak asgari düzeyde ayırt edicilik kazandırdıkları, davacı “…-… Tercüme Hizmetleri”nin delil evrakında EK-7 olarak belirtilen serbest meslek makbuzlarında “…” ibaresinin ön planda olacak şekilde ve markasal olarak kullanıldığının somut olgu olarak saptandığı, yine diğer davacı … … A.Ş’nin de dava konusu marka başvuru tarihinden önceki 2015 ve 2016 yılına ait faturalarda davacı şirketin ticari unvanının yanı sıra “www…com” ibaresine yer verildiği, her ne kadar bu ibare bir alan adı olsa da, aynı zamanda tescilsiz ve marka fonksiyonu icra etme kabiliyetini haiz bir işaret olduğunun da göz ardı edilemeyeceği, bu alan adı içerisinde yer alan “…” ibaresinin ayırt edici unsuru oluşturduğu, dolayısıyla davacı bu şirketin de gerek ticari unvan olarak gerekse tescilsiz işaret olarak “…” ibaresini dava konusu marka başvuru tarihinden önce davaya konu hizmetler üzerinde kullandığı anlaşıldığından; her iki davacı bakımından da SMK m.6/3 ve m.6/6 hükümleri gereği SMK m.25/1 hükmünün verdiği cevaz uyarınca davalı markasının hükümsüzlüğünü talep edebilecekleri, bu yasal koşulların somut olayda oluştuğu tespit edilmiştir.
Davacılar vekili her ne kadar davalı şirketin marka tescil başvurusunda kötüniyetli olduğunu iddia etmekteyseler de, davacıların ticari unvanları ve önceki tarihli tescilsiz markasal kullanımları ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunmasının haricinde, davalı şirketin engelleme, spekülasyon, şantaj, davacıların ticari faaliyetlerini ticari dürüstlük kurallarına aykırı şekilde baltalama vb. amaçlı olarak dava konusu markanın tescili için müracaatta bulunduğu hususuna ilişkin olarak somut olgu bulunmadığından, davalı şirketin kötüniyetli olduğu iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle SMK m.6/3 ve m.6/6 hükümleri gereği SMK m.25/1 hükmünün verdiği cevaz uyarınca davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Somut olayda iki ayrı davacı, davalıya karşı eldeki davayı ikame etmişlerdir. Söz konusu bu davada davacılar, ihtiyari dava arkadaşlarıdır. İhtiyari dava arkadaşlığında, birlikte dava açma hakkına sahip olanlar, davalarını birlikte açmak zorunda değildirler. Bu kişilerden her biri, ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi, dilerlerse birlikte de dava açabilirler. İşte bu halde davacılar arasında dava arkadaşlığı doğar ve buna ihtiyari dava arkadaşlığı denir. İhtiyari dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır (Kuru, Baki&Arslan, Ramazan&Yılmaz, Ejder (2013) Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 24.Baskı, Ankara, s.479-486.). İhtiyari dava arkadaşlığında her bir dava birbirinden bağımsız olduğundan, her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücreti değerlendirilmesi yapılması gerekir. (Aynı yöndeki kararlar için bkz; Yargıtay 11.HD, 04.12.2017, 2016/12927 E 2017/6813; Yargıtay 11.HD, 08.03.2021, 2020/2997 E 2021/2158 K) Somut olayda da davacılar bakımından ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve her iki davacı bakımından davanın kabulüne karar verildiğinden, her bir davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacıların davalarının KABULÜ ile; Davalıya ait … sayımı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği karar kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı … … GROUP TURİZM TERCÜME İNŞAAT TARIM TEKSTİL TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … … GROUP TURİZM TERCÜME İNŞAAT TARIM TEKSTİL TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’ne verilmesine,
5-Davacı … … TERCÜME HİZMETLERİ kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı … … TERCÜME HİZMETLERİ’ne verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 116,60 TL harç, 1.892,00 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.008,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 7,80 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacılar vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/03/2021